• beklenmedik bir anda, umulmayan bir durumda, karşılaşılan görsel olay sonucu şaşkınlık geçirmek...
    (bkz: gördüğüne inanamamak)
    (bkz: gözlerine inanamamak)
  • (bkz: dumur olmak)
  • inanmak istememek, o şeyin gerçekliğini ve varlığını yalanlamaz. üç maymunkervanına katılırsınız olur biter.
  • yanlış zaman olduğunu hisseden insan için, bir ertelemedir bu. o an inanmak istemez çünkü bu lüzumludur. o an inanması gereken şeye inanırsa, bununla yaşayamayacağını farkeder ve zamanla, gerçeği gün yüzüne çıkarır, bir anda anladığı o geçmiş zamandan o zaman inanır; hiçbir şeyin aslında sandığı gibi olmadığına ve aslında çok ama çok geride kaldığına, hayalde kaldığına.

    inanmak istememek, inanılması gereken gerçeğin ne kadar acı olduğu gerçeği ile doğru orantılı olarak artar. bir insanın inanabileceği kötülükte şeylerin bir sınırı vardır; daha fazlasını zamana yaymak zorundadır. bu zaman zarfında, karşı karşıya olduğu gerçeğin o kadar da kötü olmadığını gösterecek işaretler bekler, mucizelere inanır; zamanın tekerrürüne müdahale etmek ister ve bu istekleri yavaş yavaş törpülenir. inanmamak insana bu zamanı kazandırır; gerçekleri ya da gerçeğin bu olduğunu inatla gözünüze sokmaya çalışan insanların aksine; bir istinad duvarı örmek gibidir; sarsılan ruh ve bedeninizin çevresine. aslında bu bir insan olma yöntemi gibi geliyor bana. bir işleyiş. yazılım böyle. kaldıramayacağı ağırlıkta şeyleri insan ruhuna ve zihnine pay eder. sırayla yaşar ve bu arada, inanmaması, kabullenememesi gereken şeyler vardır. kabullenirse hemen yaşayamaz insan. bilinçaltı nasılsa çalışıp, ne gerekiyorsa onu enjekte edecektir insanın iç dünyasına.

    inanılmak istenmeyen en kötü şey, ölümdür çünkü, en iyimser insan için bile, bunun geri dönüşü yoktur. sevdiğinin birisinin öldüğüne inanmamak çok acı verir çünkü bu onun öldüğünü hatırlatıp durur. üstelik, bilinçaltının bunu kabullenme sürecinde de, insana yardımcı olacak hiçbir umut yoktur. bir gün pişman olup dirilecek; bir gün öldüğü için benden özür dileyecek, bir gün geri gelecek diyememek bir yana; öldüğü için onu suçlamaya hakkımız bile olmaz.

    hatta unuturuz onu ve yaşamak için unutmak zorunda ama unuttuğumuz için kendimizi suçlamak zorundayızdır.

    acı gerçeklere inanmak istememek insanların yaşama biçimidir; ölüm hariç. hayatta ölüm gibi, hastalık gibi insanı o kadar çaresiz kılan dertler varken, insanın, çaresizliği yaratan bir dünyevi nedene, bir dünyalı insana inanmak istememesi gayet doğal bu yüzden.
  • inanmak veya inanmamak değildir.

    (bkz: inanmak istemek)
  • baştan başlayarak ayaklara doğru kaynar su dökülmüş hissi verir.korkulan durum başa gelince böyle yapmak ister insan.
  • zamanında kabullenip yol almak varken sürekli hayal dünyasında dolaşarak inkar ederek o gerçekleri ötelemek yanlış şeylere inanmayı sürdürmek insanın kendi felaketini hazırlamasından farksızdır. zaten hayat biz kabullenmesek de kafamıza vura vura gösterir bize bir şekilde doğruları o yüzden biraz dayanıklı olup o an her şeyi görüp yaşayıp atlatmak gerekir. zira sonrası derin pişmanlık olur
hesabın var mı? giriş yap