• "cariye" kelimesi kuranda 12 yerde geçmektedir.bunlardan bazıları;

    -ancak karılarına ve sahibi bulundukları "cariyelere" başka, çünkü bundan dolayı kınanmazlar. (mearic/30)

    -bir de harp esiri olarak elinize geçen "cariyeler" dışında, evli kadınlarla evlenmeniz allah yazısı olarak haramdır. bunların dışındakileri ise, zinadan kaçınıp namuslu yaşamak üzere mallarınızla istemeniz size helal kılındı. o halde hangisiyle nikah ile münasebette bulundunuzsa mehirlerini kendilerine bir farz olarak verin. o mehri kesiştikten sonra aranızda bir değişiklik yapmak hususunda anlaşmanızda da size bir günah yoktur. her zaman allah hakkıyla bilen mutlak hüküm sahibidir. (nisa/24)

    -içinizden kim hür olan mümin kadınları nikahla alacak mali güce sahip değilse, ona da sahip bulunduğunuz mümin "cariyelerinizden" var. allah, kadrinizi imanınız ile çok iyi bilir. siz müminler hep birbirinizden sayılırsınız, o halde fuhuşta bulunmayan gizli dost edinmeyen, namuslu yaşamakta olan "cariyeleri" sahiplerinin izniyle nikahlayınız, mehirlerini de güzelce kendilerine veriniz. eğer evlendikten sonra bir fuhuş irtikap ederlerse o vakit bunlara, hür kadınlar üzerine terettüp edecek cezanın yarısı lazım gelir. bu durum sizden günaha girmek korkusunda olanlar içindir. sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. bununla beraber allah günahları bağışlayandır, merhamet edendir. (nisa/25)

    ancak, eşleri ve sahibi bulundukları cariyelerine karşı durumları başka; çünkü bunlarla ilişkileri yüzünden kınanmazlar. (müminun/6)

    kurandaki söz konusu ayetler incelendiğinde günümüzde "bu cariyelik ne iş?" gibisinden bir sorunsal olduğu söylenebilir. ayetlerde cariyeliğin "normal" bir şey olarak zikredilmesinin yanı sıra 'onların efendisiyseniz rahatlıkla onlara "sahip" olabileceğiniz' ima edilmektedir ve fakat bunların 'tarihsel' olduğuna ilişkin bir imada bulunulmamaktadır. günümüzde islami kılıfla birileri 'ben bunlara sahibim' diyerek cariye(kölelik) işine girerse, terör mevzusunda olduğu gibi islami tezlere bulaşabilecek bir problemdir. "ikibinli yıllarda cariyelik mi olur kardeşim" demekle de kurandaki hükümlerin bazılarını keyfi tarihsel bulmak ve dolayısıyla emirlerin bir çoğunu (hırsızlık, fuhuş, vs) yeniden tartışmak sorunsalı doğacaktır.
  • islamda/kuranda neyin "tarihsel" neyin "sonsuza dek" geçerli bir öneri/emir olduğu muallakta kaldıkça cılız bir sorunsal olarak kalacak durum. ne zamanki biri çıkıp "islamda bu var kardeşim, cariye satıyorum ben" demiş olsa ya da bir şekilde bunu kılıf yapsa o zaman gündeme gelir.
  • nisa/24teki "cariye"yi mercek altına alırsak, farklı yorumları da görmek,yok saymamak gerek..

    şimdi baktım da kuran.gen.tr'ye nisa/24 için:

    yaşar nuri öztürk meali: "(savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı"

    diyanet meali : "(savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı."

    elmalılı hamdi meali: "bir de harp esiri olarak elinize geçen cariyeler dışında, evli kadınlarla evlenmeniz allah yazısı olarak haramdır"

    muhammed esed meali: "meşru şekilde [nikah yoluyla] sahip olduklarınız dışında bütün evli kadınlar [size haramdır]. "

    suat yıldırım meali: "kocası olan kadınlarla da evlenmeniz haramdır, ancak harp esiri olarak eliniz altında bulunan cariyeler bundan müstesnadır"

    bu konularda ihtilaf olması, bir kere kuranın defalarca iddia ettiği "apaçık"lığıyla çelişiyor. ortalık bulanıklaşıyor. inananlar, önemli bir konu hakkında "hem fikir" olamıyor. hayata ilişkin emirlerin olduğu ve sonsuza dek geçerli olduğu ve hatta defalarca "apaçık" olduğunu iddia eden bir kitapta "çeşitlilik" oluşmasına kimse "aa farklı görüşler var işte, demokrasi ahenk" filan diyemez.. hangi emirlerin "tarihsel" olduğunu belli edecek bir düzenek yok, "neyin tarihsel" olduğu bahsi yeni yeni ihtilaflar ortaya çıkarıyor.. zaten bazı belirgin olmayan kimi emirlerin "tarihsel" olması kuranın sonsuza dek geçerli bir kurallar kitabı olması ile de çelişiyor gibi..

    imla.
  • televizyonda izlediğim diziden sonra aklıma gelmiştir. az çok dini bütün biri olmama rağmen kafamı çok kurcalamaktadır. cinsel olarak kullanılabildikleri gerçeğini aklım almadı bir türlü.
  • her tür kadına kullanılıp tüketilecek bir mal gibi bakıldığı için anlaşılması pek de zor olmayan sorunsal. kast sistemi gibi bir şey işte, cariye dediğin normal kadından bir kademe aşağıda. ha bu kadın zaten normalde hür bir kadınmış, kaçırılmış zorla köle edilmiş, savaşta ırzına geçilmiş, bu köle/esir olma halini kabul etmemiş, yok böyle bir şey. mutlu mesut köyünde yaşarken kodumun çocukları hayatını karartmışlar, 3. sınıf insan olmuş. itiraz yok.
  • "sorunsal" büyüyor. önce, hayreddin karaman bu yolu açtı. "islamda cariyelik müessesi var, bu boşluk doldurulmalı" dedi. (bkz: #20440964)

    şimdi de "cübbeli ahmet hoca'nın kaçamakları"nı "cariyelik müessesesi" ile dinen meşru bulan yorumlara rastlıyoruz:

    (bkz: #21562704)
  • vaktiyle simdilerde populer olan sultan suleyman dizisinin az bolumlu gulben ergen versiyonunda karsimiza cikmisti. hurrem kanuninin yatagina girer olmaya baslamisti ve onu kendine baglamisti. bir gun cariye olmaktan dolayi sevaplarinin kendine yazilmayacagindan dem vurup kanuniye dert yandi. kanuni de dayanamayip onu azad etti. ertesi gun hurrem kanuni ile hur bir kadin olarak evlenmeden yatamayacagini soyledi. boylece evlendiler de. o gun anladim ki islamda 4 diye bir sinir yokmus. cariye olarak kabul ettikten sonra sinirsizmis.
  • kuran'a göre iman etmiş bir cariye, yani kadın köle bile, özgür bir kadından daha kıymetli görülmektedir.

    şaşırdınız değil mi?

    neden şaşırasınız ki? işte, bir köle bile yüceltiliyor, bundan âlâ ne olsun?

    bakalım gerçekten de öyle mi?

    "iman etmedikleri sürece allah’a ortak koşan [bazı çevirilerde putperest ya da müşrik diye de geçiyor] kadınlarla evlenmeyin. allah’a ortak koşan kadın hoşunuza gitse de, mü’min bir cariye allah’a ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır. iman etmedikleri sürece allah’a ortak koşan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. allah’a ortak koşan hür erkek hoşunuza gitse de; iman eden bir köle, allah’a ortak koşan bir erkekten daha hayırlıdır. onlar ateşe çağırırlar, allah ise izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır. o, insanlara âyetlerini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünler." (bakara 221, diyanet işleri)

    kölenin ancak başka dinden birinden daha kıymetli olduğu ifade edilirken, bu kıymet elbette ki bir göz boyamadan ibaret. kuran, bir kölenin, müslüman efendisiyle eşit olamayacağını kesin olarak belirtiyor:

    "allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. bunlar hiç eşit olur mu?" (nahl 75, diyanet)

    elmalılı hamdi yazır'ın mealinde nahl 75'in açıklaması şöyle:

    "burada buyurulmayıp da çoğul kipi zikredilmesi yalnız iki kişi değil, iki grup arasında karşılaştırma kasdedildiğine işarettir. yani hürriyetine sahip olmayıp başkasının mülkü olan âciz köleler grubu ile hürler grubu ve özellikle güzel rızık ile rızıklandırılmış olup da onu muhtaç olanlara harcayan hür kimselerin grubu eşit olur mu? elbette eşit olmazlar, değil mi? işte allah'tan başkasına tapanlar, başkasının malı olan köle gibi hürriyetini verip bir yaratığa kul olmuş köleler gibidirler."

    elmalılı'nın kölelerden "aciz" varlıklar olarak bahsetmesi, öteden beri gelen, sınıfçı bakışın bir yansıması. ve tefsirci, ayetin bundan bahsetmemesine rağmen, köleden kastı müşriklere yoruyor, ve hıristiyanları, yahudileri, paganları, animistleri vs.'yi yaratıklara tapan kölelere benzeterek onları aşağılıyor. bunun yorumunu ise takdirinize bırakıyorum.

    ilk ayete dönersek, ben burada da diğer dinler açısından hoşgörülü bir tavır göremiyorum. ancak islam'a geçtiği taktirde bir müşrikle evlenilebilir ve müşrik o zaman kıymet görür demek hoşgörü müdür? fakat burda daha önemli olan nokta, vurguyu sağlamak için, imansızlar kadar değersiz bir kavram olarak kölelerin gösterilmiş olması.

    cariyelerin de kıymetiharbiyelerinin o dönemdeki hür kadınların gerisinde olduğunu görüyoruz.

    biliyorsunuz savaşlarda esir edilen kız ve kadınlara cariye deniyordu. bunlar ganimetten sayıldığı için mal statüsünde görülürler ve azat edilene kadar da diledikleri gibi satılabilir, ya da başkasına hediye edilebilirlerdi. efendisinin uygun gördüğü takdirde, başka kölelerle evlenebiliyorlardı. hür bir kadınla, cariye arasındaki en önemli fark örtünme şekliydi. cariyeler kadınlar gibi örtünmekten muaftı ve örtünme yerleri erkekler gibi diz kapağı ve göbek arasındaydı. hür kadınlar gibi örtünmeleri yasaktı. hatta örtünen cariyelerin dövüldükleri de bildirilmiştir. satışa çıkarılmış bir cariye hür bir kadından aşağı bir varlık sayıldığından, köle pazarlarındaki kadınların göğsüne, karnına, arkasına, bacaklarına bakmak ve dokunmak caizdi.

    hani cariyeler, bir müşrikten daha hayırlıydı? bir hayır varsa, elbette bu yine efendi için, erkek içindir.

    bir diğer önemli husus da efendilerin cariyeleriyle nikah kıymadan diledikleri gibi cinsel birliktelik yaşayabilmeleri. bu durum kuran tarafından da onaylanmaktadır.

    "onlar ki, ırzlarını korurlar. ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar." (mu-minûn 5-6, diyanet)

    bunun islamcılar tarafından "tarihi şartlar bunu gerektiriyordu" diye savunulması bizi şaşırtmıyor, ancak bu da "tüm zamanlar için indirilmiş bir kitap" iddiasıyla çelişiyor. kadınların korunmak amacıyla cariye alındıkları iddiası da aşağıda açıklayacağım sebepten yalanlanmaktadır.

    şüphesiz sosyal konumu iyi olan müslüman kadınlar da köle ya da cariye sahibi olabiliyorlardı. bu kadına tanınmış olan bir haktan çok, statüyle ilgili bir ayrıcalıktı. fakat iş köleden cinsel açıdan yararlanmaya gelince, burada da kadın ve erkek arasındaki eşitsizlik net bir şekilde ortaya çıkmaktadır:

    "erkek köle sahibesine haram, cariye ise efendisine helaldir. çünkü bir kadının cinselliğinden yararlanmak, ancak onun sahibi için söz konusudur. oysa erkek kölenin sahibesinin cinselliğinden yararlanma hakkı yoktur. cariyenin ferci (dişilik organı) ise efendisinin malıdır." maverdi, nuket, ıv/94

    burdan da anlaşılacağı üzere, islam gelenek ve kaidelerinin erkek gözüyle sınırlarının çizildiği açıktır, "şartlar" ise günümüz islamcılarının uydurmasıdır. elbette bunu söyleyerek amerika'yı keşfe çıkmıyorum. bu bilinen ve ortada olan bir şey. asıl mesele kadınların farkına varabilmesini sağlayabilmekte. aynı noktadan hep erkekler sesleniyor, ama kadınlar sessizce bunun bir parçası olmayı sürdürüyor. ekonomik anlamda günümüz kadını erkeğe bağlı olduğu sürece çarkın zincirlerini kırmak da zor olacak gibi görünüyor.

    bugün, örtünmeyen kadına tecavüz edilir gibi akla mantığa sığmayan beyanlarda bulunanlar, ellerinin altında cariyeleri bulunmamasının hırsıyla, bu garip fikirleri ortaya atıyor olmalılar. yoksa erkeklerin sebep olduğu bir problemi, kadını kısıtlayarak çözmek, pek sağlıklı bir bakış olmasa gerek.

    kaynak, http://books.google.com.tr/…d=0#v=onepage&q&f=false

    http://garajimdakiejder.blogspot.com/…#.umolavp4u0w
  • (bkz: #76999925)
hesabın var mı? giriş yap