• kaçırılan namazı başka bir vakitte telafi etme durumu
  • arka cemaat kimmiş dikkat edilmesi iyi olacak tekrar namazı.
    (bkz: kolaçan olmak)
  • öncelikle, kaza namazı, kılınmamış veya kılınamamış namazların telafisi için kılınan bir namazdır. dayanağı ise bizzat, hazret-i peygamber'in uygulamasıdır. bir keresinde, ashabıyla seferde olduğu bir günün ardından "şeytanların mesken tuttuğu ve derhal uzaklaşılması gerektiğini" ifade ettiği bir yerde sabah namazını, bir keresinde ise, yoğun düşman işgalinin verdiği unutma nedeniyle hendek savaşı esnasında ikindi namazını kılamamışlardır ki, bu durum, ümmet-i muhammed'e, öncelikle bir insan olan hazret-i muhammed'in bile namaz kaçırdığını göstermek içindir. hazret-i peygamber, bu iki örneğin akabinde namazlarını kaza etmiştir. dolayısıyla hakkında, "kaza namazı diye bir şey yoktur" yorumunu yaparsak, attığımız taş başımızı yarabilir.

    başta da belirtildiği üzere, kaza namazı bir şekilde kılınmamış herhangi bir namazı, başka bir vakitte ifa etmek ve içine düşülen kabahati telafi etmek adına ortaya konan bir tavırdır. zaten namaz kazaya bırakılmaz, kazaya kalır. o ancak, iradenin devre dışı kaldığı herhangi bir zaman diliminde eda edilemezse, kulun sorumlu tutulmayabileceği bir ibadettir. (bayılma, unutma*, hiç uyanamama* gibi). ama kılma imkanı bir şekilde oluşturulabilecekken ve bunun için gereken asgari şartlar fıkhi kaideler ile belirlenmişken, namazı bilerek kılmama kişiyi sorumlu tutar.

    işte tam bu noktada kaza namazı için olmazsa olmaz ruh yapısı devreye girer. kul, kendisine tanınan kaza namazını kılma şansını, "kesin kabul edilir, kaçan namazın aynen yerini alır" düşünceleri içinde değil de, "kabahatliyim, inşallah bu çabam hora geçer* ve kıldığım kaza namazı, orijinaline müsavi tutulur" düşünceleri içerisinde değerlendirmelidir. zira uç örnekler olan, yataktan kalkmaya elvermeyen bir hastalık ile malul olunduğunda veya kurşunların vızır vızır uçuştuğu bir yerde bile icra edilmesi farz olan ve bu yönüyle diğer bütün ibadetlerden ayrılan bir ibadettir namaz. orucun ve haccın icrasında geçerli mazaretler vardır ama namaz için böyle bir mazaret yoktur. kaldı ki, sizin için o şartlarda ibadetinizi gerçekleştirebileceğiniz şartlar tesis edilmiştir. (yatarak namaz kılma gibi, ima ile namaz kılma gibi). yoksa, "sınavım var, karnım ağrıyor hastayım" türü mazaretlerle "namazı kazaya bırakayım" düşüncesine giren bir insanın "yatacak yeri yoktur".
  • yapilan cesitli sakarliklar ve kazalar sonrasi kilinan bir cesit ozur duasidir.*
  • insanın o an namaz kılmasına engel bir durum varsa ve kılamayacaksa onun yerine daha sonra kıldığı namazdır.

    farz namazları vakitlerinde edâ etmek vâciptir. namazı hiçbir özür olmaksızın kazaya bırakmak büyük günahlardandır. kazâya kalmış namazı kazâ etmekle günahtan kurtulunamaz. ayrıca namazı kazaya bırakmış olmaktan dolayı tövbe de etmek gerekir. yine kazaya kalan namazların mükellefiyeti tövbeyle üzerimizden düşmez, namazların kazasını kılmak şarttır

    peygamber efendimiz (s.a.v), ya da, islam dininin peygamberi diyelim herkes müslüman değil nasıl olsa demi, amellerin hangisinin daha faziletli olduğuna dair sorulan suâle; "vaktinde kılınan namazdır" demiştir.
  • (bkz: kazaa namazı)
  • kuran'da, dua ve bağlılık anlamlarını karşılayan "salat" kavramıyla sunulan ve dünya işlerini, insani ilişkileri düzenlemek maksadıyla bedeni ve ruhani arınmayı hedef alan namaz ibadetinin nihai gayesine uzak düşmüş şekli. salise öncesine dönemediğimiz şu evrende, yıllar evvel kurulması gereken bağlantı'nın kurulmaya çalışılmasıdır bi nevi. beyhude bir çabadır nihayetinde. yeni bağlar kurmak, çokça arınmak apayrı.

    "kaza namazı", aşılması gereken bir engel, ödenmesi gereken bir borç olarak algılanış biçimidir namazın. sadece tanrının şanı'na hizmet ve korkudan doğan kral-köle ilişkisindeki mahkumiyet ise insanı insansızlaştırmaya hep yetmiştir.
  • kuran’da “kaza namazı” diye bir kavram yoktur. namazı kılmayan, kaçıran allah’a bunun için tövbe eder, daha sonra titiz bir şekilde namazlarını kılmaya devam eder. allah, oruç konusuyla ilgili olarak, tutamadığımız günler sayısınca başka günlerde oruç tutmamızı söylemiştir. allah istese namaz için de aynısını yapardı. bu yüzden kimse namaza başlayacak kişileri “geçmişteki şu kadar… namazı kaza etmen gerek” diye yanlış yönlendirmemelidir.

    http://www.youtube.com/watch?v=tlwnwd2k-9s
  • " birisinin elinde kırılacak bir şey var, kazara çarpıyor ve onu düşürerek kırıyorsunuz, özür diliyorsunuz. bir de kasten elinden alıp yere çarpıyorsunuz, sonra da özür diliyorsunuz. o zaman adam demez mi, ne özür dilemesi, kasten yapmadın mı, bunu demezler mi adama? kasten namazı terk eden kâfir olur diye hadis-i şerif var. uyuyarak, unutarak yani bir mazeretle kaçırılan namaz başka, günlerce, aylarca hatta yıllarca kasten terk edilen namaz başka."

    adres
hesabın var mı? giriş yap