• buradakilerin genel sıkıntısı cehalet. yani bir ülkeyi yenmeyi, fethetmeyi askeri olarak orayı işgal etmek ve orayı yönetmek sanıyorlar. yüzyıllık kemalizmle yaşanan kavganın temel prensibi bu mesele üzerinden yürüyor zaten.

    bir ülkeye galip gelmek, onu yıkmak, gerçek anlamda işgal etmek askeri olarak onu yenilgiye uğratmakla başarılacak bir şey değildir. o ülkenin kültürüne dokunamadığın sürece, kültürünü o ülkeye kabul ettiremediğin sürece sen orada fiilen askerlerinle olsan, yönetsen bile, oraya sahip değilsin. bunun pek çok örneği var. işte bakın bosna, arnavutluk, kosova'da halen gittiğinde 30 yaş üstü kesim senin kültüründen beslendiği için halen kendisini osmanlı sanar, osmanlı'ya hürmet gösterir, çok yaşlıları "ne zaman döneceksiniz" der. budur galibiyet, kültürünü taşımışsın mesele bitmiş. orada askerin olmasa da, yönetimsel gücün olmasa da orası hala senin. batı misyonerlik faaliyetlerini neden yüzyıllardır devam ettiriyor, kültür ihraç ediyor, sebebi bu. oraya askeri olarak girmeden de senin yapıyorsun çünkü. ama bak mesela, iran coğrafyasına; defalarca fethetmişsin askeri olarak işgal etmişsin, valiler atamışsın ama iran'ın baskın kültürünü değiştiremediğin kendi kültürünü ihraç edemediğin için hep elinden çıkmış. sen yönetirken bile hiçbir zaman senin olmamış.

    peki türkiye'nin kemalist yönetim dönemine bakalım. savaşı bir şekilde kazanıyorsun. "savaş ne için verilir, vatan ne için savunulur" sorusunun cevabını aramak lazım. buna "topraklarını korumak için" diyorsan çaktın, bu değildir vatanı korumak. vatanı korumak, en seküler ifadeyle kültürünü, daha manevi ifadeyle dinini korumaktır. bizde ne olmuş, bir şekilde çeşitli süreçler sonucunda askeri olarak belli bir miktar toprak kurtarılmış. ama sonrasında kültür bizzat kemalist yönetim tarafından batıdan ihraç edilmiş.

    şimdi buna hiçbir itiraz gelmemesi lazım. neden gelmemesi lazım?

    - bir kere sekülerizme geçiş yapıyorsun. halifelik makamını kaldırıyorsun.
    - dine karşı savaş açıyorsun. yani artık bunu inkar etmeye gerek yok, nutuk'ta yazıyor bunu atatürk kendisi.
    - batının kıyafetlerini birebir alıyorsun.
    - balosunu, tiyatrosunu, müziğini, yaşam biçimini alıyorsun.
    - bunlar yetmiyor, bir de kendi kültürüne dair ne varsa onları yasaklamaya başlıyorsun.
    - türk müziği çaldırmıyorsun mesela yasak, sarık cübbe fes vs gibi senin kültürüne ait kıyafetler giymek yasaklanıyor, başörtüsü yasaklanıyor.
    - osmanlı toplumunun sivil toplum kuruluşları olan tarikatları, dergahları, tekkeleri yasaklıyorsun, bir nevi kendi sivil toplumunu kendi ellerinle bitiriyorsun. yerine batılı stk'lar getiriyorsun, halk evleri mesela.
    - batının kanunlarını birebir getirip çevirip kendine entegre ediyorsun.
    - bürokrasin, akademik kurumların, siyasal teşkilatlarında batı sistemini zerre kadar değişiklik yapmadan buraya aynen taşıyorsun.
    - şapka giyme kanunu getiriyorsun yani, sen inkılap yapıp halka bir batılılaşma seçeneği de sunmuyor, bunu dayatıyorsun. ben şahsi irademle doğulu kalma hakkına, kendi kültürümü sürdürme hakkına da sahip değilim.
    - ezanı türkçeleştiriyorsun, burada da niyet ezanın anlaşılması değil, yine bir sekülerleşme adımı, belki bir sonraki adımda tamamen kaldırılacak. çünkü iki satırlık ezana "ben bunun ne dediğini anlamıyorum" diyecek kadar salak adam yok.

    e ne oldu şimdi? evet bir kısım toprakları korudun, ama kültürünü kaybettin. ne anlamı kaldı? zaten kültürünü korumak için savaşıyorsan bu kadar insan neden bedel ödedi?

    yani ingiliz dediğin genetik olarak bir soydan gelen insanlar değildir ki, ingiliz kültürünü benimseyen adamdır. o kültürle ve yaşam tarzıyla hayatını sürdürendir. sen bu adamın kültürüyle, yaşam biçimiyle, yasalarıyla yaşadıktan sonra ne farkın kaldı ki? yani neyi muhafaza ettin, korudun, bu savaşı ne adına verdin?

    bilal erdoğan'ın bugün "blok flüt ve jimnastik bizi batı'nın esiri yaptı" diye çok amatörce bir şekilde çarpıtılan o konuşmasında anlatmaya çalıştığı da bu. tabi ki işine gelmeyen anlamak istemiyor, hiçbir zaman da anlamak istemedi, anlasa bile bizim gibi bu ülkenin siyahisi konumuna getirdikleri kendi kültürünü müdafaa etmek isteyen vatanın gerçek sahiplerine karşı asla bunu kabullenmeyecek.

    edit: hemen "fes bizim kültürümüz değil" diye bir itiraz gelmiş, doğru kökende değildir. lakin kültüre evrim yoluyla katılmış, kazandırılmış bir objedir fes. yoksa kültüre kazandırılan şeylere bakarsak camii kubbeleri de bizim kültürümüz sayılmamalı, bizans'tan almışız ve kazandırmışız mimari kültürümüze. şimdi oturup kültür nedir, kültüre kazandırmak nedir, kültür tasfiyesi ve kültür ithalatı nedir diye 101 dersi vermeme gerek yok burada. "o zaman kemalizmin getirdikleri de kültüre kazandırılmadır" diyecek kadar cahil birileri de çıkacaktır. bir şeyi kültürüne kazandırmak "sarığı fesi çıkar, şapkayı tak yoksa seni asarım"la olacak bir şey değil.

    edit 2: aşağıda genel olarak iki tip cevap var:
    1) hakaret, iftira, karalama, linç içerikli olanlar. hiçbir şekilde kıymet verilip üzerinde konuşulmayı haketmiyor.
    2) safsata yapılanlar. biliyorsunuz safsatalar cevap değildir, iddia değildir, fikir değildir.

    kısaca yapılan safsataları ele alacak olursak:
    ad hominem: toplumumuz tarafından kullanılması en kolay safsata türü olduğundan kullanılır, herkes yapar bunu. çünkü zeka gerektirmez. aşağıda da "sen önce kendine bak, kılık kılığınla taktığın küpeyle savunduğun şey birbirinden alakasız" ve türevi cevaplar ad hominem'e girer. yani fikre cevap vermeyip, fikri söyleyene saldırmak. halbuki bir kişinin küpe takması ile toplumsal kültürün ne alakası vardır? bu yazıya verilen cevapların %50'si ad hominem'dir, dolayısıyla cevap değildir.

    straw man: savunduğun fikri çarpıtıp başka bir şey söylüyormuşsun gibi göstermeye çalışma. ilk örneklerinden birisi aşağıda şu şekilde yer almış.
    - kemalizm, batı kültürünü alarak savaşı zaten kaybetmiş oldu. onca insan ne uğruna bedel ödemiş oldu?
    + ne yani savaşmasalardı da kadınlara tecavüz mü edilseydi? kaynaklarımız mı sömürülseydi?

    cevap değildir, zira yazar -ki burada ben oluyorum- savaşın yapılmaması gerektiğini savunmuyor. yazar bu savaşın kültürü korumak için gerekli olduğunu fakat kültürü korumak için bedel ödenen bir savaştan sonra neden kültürün yok edilip işgal kuvvetlerinin kültürünün ithal edildiğini sorguluyor. bu safsata biraz daha zeki tipler tarafından kullanılır, ama verecek cevapları olmadığından. çarpıtma yoluna giderek, sizi boşa düşürmeye çalışırlar. cevap vermeye değmez.

    slippery slope: henüz bir olay başka bir olayı doğurmadan varılan bir önyargı diyebiliriz. aşağıda fotoğraflarla doğu kültüründen örnekler verilen bir entry var, çeşitli propaganda filmlerinden recm sahneleri, işte çocuk gelin diye yapıştırılan uydurma etkinlik fotoğrafları filan üzerinden doğu kültürü kötü ve bu kültürde devam etseydik şöyle boktan böyle iğrenç bir ülke olacaktık içeriğinde devam ediyor. buna slippery slope diyoruz. hatta bu örnek biraz da sofistike bir tanesi. bundan bir kaç sene önce onlarca çocuğu öldüren seri katili örnek gösterip, batı kültüründe yaşarsak ileride çocuk katleden insanlara dönüşürüz dememle aynı şey. safsatadır, kurnazca bir safsatadır ama değersiz bir argümantasyon biçimidir. cevap verilmez.

    safsatalar bir yana; bir de saçmalayanlar var.
    - mesela vahhabi suudi arabistan'da tarikatlar olduğunu iddia eden bir arkadaş var. aynı kişi bilal erdoğan kültürüne sahip çıkacaksa neden gitmiş batı'da eğitim almış diye de kendince beni çürütüyor. çünkü batı'da eğitim almak batı'nın kültürünü almak demek, bravo. demek ki bu kafayla 80 yılda ülkeyi ancak bu kadar ilerletebilmenize, ve kültür ithalatınızın da şapka giydirmekten ibaret kalıp tutmamasına şaşırmamalıyız.
    - daha da kötüsü var; aylardır çaylak olduğu için bana cevap vermek için yana yakıla bekleyen yeni yazar bir arkadaşımız -kendisi öyle diyor- şapka kanunu ve modern giyim dayatmaları tekstil sanayini geliştirmek için çıkarıldı diye bir iddiada bulunuyor. nerede yapıyor bunu, batı kültürünü almazsak urukhai olurduk tezinden hemen sonra. ardından da bizde liman von sanders diye komutan vardı alman, o batı'nın kültürünü almak olmuyor mu diye soruyor. yazı böyle sürreal bir şekilde devam ediyor, mutlaka okuyun. 27 çılgın da favlamış.
    - doğuda sanat mı varmış diye soran bir adam var. evet gerçekten nesli tükenmeden bakın.
    - ingilizler hindistan, pakistan'ın kültürüne dokunmuş mu sömürürken diye soru soran var ciddi ciddi. bütün hintliler ingilizce bilir ama kendi dilini bilmez, kafası çalışan bütün hintliler ab ülkeleri ve abd'ye transfer edilir, hint kültürü diye bir şey bir kaç folklorik öğe dışında kalmamıştır. yurtdışına çıkan hintlinin ilk yaptığı şey biftek yemek mesela. pakistan'da durum çok farklı değil, diğer sömürü ülkelerinde de. bak tunus'ta bizden sonra bile başörtüsü yasağı vardı mesela. sömürge ülkesi. komik olmayın lütfen.
    - mesela bir tanesi de japonya batı kültürüne maruz kaldı ama kaybetmedi demiş. japonya batı kültürünün empoze edilmesine birinci elden örnek verilecek ülkedir, en çarpıcı örnektir yani. abd'nin fan ülkesidir yahu japonya, bu kadar cahillik zor olmuyor mu, arada sırada bir şey okusak?

    belki de tek tutarlı cevap bir liberal tarafından yapılan; "liberal değerleri batı temsil ediyorsa bu kaybedilmesi gereken bir savaştır bana göre" teziydi. kendi benimsediği siyasal düzlem bağlamında yerinde ve tutarlı bir cevap. kendisine teşekkür ediyorum.
  • fes bizim kültürümüzmüş.vay amına koydumunun cahiline bak sen.
  • yanlış olan önermedir.

    türkler asıl savaşı talkan ve curcan katliamları sonrası müslümanlığa geçerek kaybetti
  • ilgincli hadise. acikcasi eger savas bati/aydinlanma degerlerine karsi veriliyorduysa (bunun yorumunu tarihcilere birakmak lazim) belki de o savas "kaybedilmesi" gereken bir savastir. ciddiyim. gelenekçi muhafazakarlıkla bir duzeyde ilgilensem de roger scruton'in dedigi gibi liberalizm muhafazakarligin basdusmani, cunku bir ilerlemeciligi ve muhafazakar degerlere karsi "umursamazligi" savunuyor. degismemiz gerekiyordu, bati'nin degerleri/kurumlari vb. daha ilerideydi ve ona yetismemiz lazimdi. hâlâ da lazim. eger bu savasi kaybetmekse varsin savasi kaybedelim. gerci omurgasiz bir liberal oldugum icin vatanin ne maddi sinirlari ne de muhafazakar kulturel degerleri umrumda, o yuzden benim soylediklerim "vatanin kurtarilmasi" babinda degerlendirilmese daha iyi olur.
  • yahu ingilizlerin ve ankara üstüne ilerleyen yunan ordusunun amacı seni sekülerleştirmek ve batı kültürünü kabul ettirmek değildi ki. ingilitere'nin gittiği hangi coğrafyaya kendi kültürünü benimsetip, asimile ettiğini gördün? bak hindistan'a, pakistan'a, myanmar'a, afrika'ya, ortadoğu'ya mutlu mesut, batılılaşmamış bir şekilde yaşıyorlar.

    ingiltere ve yunanistan başarılı olsaydı kendi söylemleriyle anadolu platosuna sıkışık ufacık bir türk yurdu bırakacaklar, orada da eh muhtemelen şimdiki filistin yönetimine benzer bir yarı-devlet varolacaktı. bu zavallı şeyin hanedanı, halifeliği, eski tip yazısı vesair özlem duyduğunuz bir çok şeyi de olurdu büyük ihtimalle, ingiliz sömürge idaresi bunlarla zerre ilgilenmez, hatta yerel yönetimin işbirliğini, uyuşukluğunu ve uysallığını sağlamak için elzem görürdü. ben diyeyim 50'ler, sen de 60'ların ortası, kolonilerin tasfiyesine kadar böyle giderdik.

    son bir nokta da, arkadaş osmanlı modernleşmesi 3.selim'in batı'ya gözlemci göndermesiyle başlar, batı karşısında geri kalmanın nedenleri düşünülmüş, batı yöntem ve kurumlarını benimsemek çözüm olarak görülmeye başlanmıştır. eski kurumlar ve yöntemler iş yapsaydı sen zaten buna ihtiyaç duymazdın.

    edit; " bütün hintliler ingilizce bilir ama kendi dilini bilmez, kafası çalışan bütün hintliler ab ülkeleri ve abd'ye transfer edilir, hint kültürü diye bir şey bir kaç folklorik öğe dışında kalmamıştır. yurtdışına çıkan hintlinin ilk yaptığı şey biftek yemek mesela. pakistan'da durum çok farklı değil, diğer sömürü ülkelerinde de. bak tunus'ta bizden sonra bile başörtüsü yasağı vardı mesela. sömürge ülkesi."

    şöyle bir cevap gelmiş. şimdi kafası çalışan hintlinin dışarıya gitmesiyle konumuzun ne alakası var? ab, abd daha iyi fiziksel yaşam koşulları vaadediyorsa gider. bunun kültürün değişmesiyle bir ilintisi yok. ikincisi çok daha fekaketli bir iddia, hint kültürü yok diyor zat. rica ederim kast sisteminin halen, kaldırılmış olmasına rağmen ülkede yarattığı sosyoekonomik felaketi bir araştırsın. yada her kurban bayramında müslümanların ne eziyet çektiğine filan baksın. dünyada bir kültür kaldıysa herhalde o da hint kültürüdür. dil meselesine gelince 800 dilin olduğu ülkede ingilizcenin lingua franca olarak kullanılması bir kültür değişimine filan örnek değil, sadece basit bir ulus devlet olma gerekliliğidir. yurtdışına çıkan hintlinin biftek yemesi de ülkede biftek yemenin sıkıntılı, dolayısı ile yerli kültürün korunduğunu gösterir. pakistan hakkında ne desem bilemiyorum. şu memlekete, ingiliz kurum ve kültürünün nüfuz ettiğini, yada genel manada bir modernleşme geçirdiğini iddia etmek için gerçekten zırcahil olmak gerekiyor. son olarak tunus'taki başörtüsü yasağından filan bahsetmiş. şimdi bu cidden kolonizasyon hakkında zerre okuma yapmamış bir adam buradan belli, ingiliz ve fransız manda yönetimlerindeki idare şekillerinin farklılıkları hakkında malumatı yok. ingilizlerin niçin terayağından kıl çeker gibi, fransızlarınsa savaşa girerek dekolonizasyon yaptığına dair de bir fikri yok. son olarak, yahu örnek vermediğim tunus'u nereye sokuşturdun?
  • lord dalyork stark tan sonrasını okumadım. ama muhtemelen 5 yaşındaki çocukların yasal olarak ırzına geçemediği için sinirlenen çomar zırvasıdır.
  • savaşı kaybetmek bile onurdur ama savaşmadan teslim olmak onursuzluğun dik âlâsıdır.
  • ya oğlum bi yürü git. sözlüğe gelmiş en rezil adamlardan birisin, hala yazmaya yüzün var ya, işte bu yüz içinde olduğun cenahın da ne mal olduğunu gösteriyo.
  • lord yarrak kürrek mi, neyse işte, böylesine aşağılık kompleksi ve mustemleke zihniyeti kokan kod adını tercih etmesi de kemalizm yüzünden olduğunu düşündüren yazar iddiası.

    (bkz: cıvık afedersin müdürüm)
hesabın var mı? giriş yap