• kitap okumak kültürlü olmakla paralel değildir. ancak nitelikli kitaplar okumak kültürlü olmakla paraleldir. her kitap okuyana bu bakımdan kültürlü denilemez. ancak kütüphanesine bakmadan önce bile bir ortamda konuşulan konularda kendisini ifade ediş tarzı, hayata bakışı bize zaten bu konuda fikir verecektir.
  • doğru önermedir. okuduğun kitap türüne göre, yazarın kalitesine göre, okuduğunu doğru anlama kapasitesine göre, okuduğunu anlayıp, değerlendirme ve yorum yapabilme kabiliyetine göre değişen durumudur.

    tek okuduğu kitap türü polisiye olan bir kişi için kültürlüdür diyemeyiz. çeşit ve kalite önemli.
  • burada okuduğun kitap ve okuduğunu anlayıp, yorumlama kapasitesi devreye girer.
    misal cicili bicili kapağı olan (genelde bu kapaklarda kahve, kelebek, çiçek kompozisyonu işlenir), "sen giderken, mevsimler solarken" gibi isimleri olan, en çok satılanların başında gelen kitapları okuyanlar ile, klasikleri okuyanları bir tutamayız.
    bazı okunan kitaplar aslında açık açık ne kadar da kültürsüz olduğunuz göstergesidir.
  • doğru, kültürle alakalı olan okuduğundan ne anladığındır.
  • kitap okumak kültürlü olmakla paralel değildir evet. ancak bu paralellik kitabın kalitesinden öte kitabı okuyan kişinin kitabı hangi amaçla okuduğunu bilmesi ile göbekten bağlıdır.

    fifty shades of gray mesela. okumadığım için keskin yorum yapmaktan kaçınacağım ancak amerika'daki standart ve sıkıcılıktan ölen midwest hanımlarının zengin, yakışıklı ve bdsm'ci abiler hayalini canlı tutup panty'lerini ıslatmak amacıyla yazılmış bir kitap olduğunu bilerek okursanız eğer, aynı tarz sıkıcı hayata sahip ve aksiyon istiyorum laaan diye bağıran ablalar hakkında çok ciddi fikirler sahibi olabilir, hatta üzerine psikoloji testi yazabilirsiniz.

    nineteen eighty-four'u okuyup da "ya ağbi 1984'te kumburgazdaki plaj anılarını anlatıyor" da diyebilirsiniz.

    (bkz: kürk mantolu madonna'yı okudum madonna var)

    bütün mevzu okuyanın kim olduğu ile alakalı, bu sebepten doğru ancak eksik bir önerme.
  • kesinlikle değildir.

    aşk romanları okuyup kültürlü olduğunu zannetmekle, siyasi, tarihi, bilimsel sanatsal kitapları okumak ayrı şeydir. bazı edebiyat klasikleri vardır, özellikle rus klasikleri, onlardan bağımsız olarak söylüyorum bunu.

    sonuçta artık herkes günübirlik kitap çıkartıyor. en kötü ihtimal otobiyografisini, anılarını falan yazıyor. bana ne lan senin anılarından? bu gibi kitapları okuyarak ben çok kültürlüyüm yeaa diyen bir güruh var. geçiniz. sıfır kitap okuyan adamdan hiçbir farkı yoktur nazarımda.

    edit: bir arkadaş demiş ki, klasik türk edebiyatı bundan sayılmaz. benim de zaten burada kastettiğim şey elbette ki sanat değeri taşıyan eserlerin dışındaki günübirlik kitaplar. çok net burada ne söylediğim. anlaşılmayacak bir şey yok.
  • bilimsel, sanatsal, tarihi kitaplar ne kadar entelektüel katkı sağlıyorsa; roman, öykü okumak da bir o kadar sosyal,ruhsal zekaya yapılan katkıdır. kitap okumanın tek katkısını gerçekçi verilerin öğrenilmesi olarak algılamak doğru değildir.

    tabii burada desteklediğim şey şu abidik kubudik gençleri seksist yaklaşımlara yönelten kitaplar değildir. tabiri caizse nitelikli roman ve öykülerdir.

    yine de çoğunluğun belirttiği üzere okuduğunu anlamıyorsan nafile.
  • doğru bir önermedir. sadece aşk romanı okuyan kızlarımızla karl marksın manifestosunu okuyan kızlarımızı ya da erkeklerimizi aynı kefeye koyacak değiliz.
  • kültür nedir, sorusunun cevabını bilenlerin hakkında yazmasının daha doğru olacağı önerme.

    (bkz: kültür)

    kültür, burada günlük hayatta kullanıldığı gibi bir anlamda kullanılıyor gibi görünmekte.

    kültürsüz insan yoktur, az kültürlü-çok kültürlü insan da yoktur. bütün insanların/toplulukların kendilerince bir kültürü vardır. okuma yazma bilmeyen toplumların da kültürleri vardır ve bugün kimse o okuma yazma bilmeyen veya "ilkel" denilen topluluklardan daha kültürlü olduğunu iddia edemez, daha doğrusu etse bile kültür kavramını asıl anlamında kullanmamış olur. buna etnosantrizm deniyor. o, kendi kültürünü yaşıyordur; sen kendininkini...

    kültür de "mantık" -bilimi- gibi günlük konuşma dilinde piç edilen sözcüklerden. "benim mantığıma göre..." gibi cümleler kuruyoruz ancak gerçekte mantık sana göresi, bana göresi olan bir şey değil. iki, iki daha dört ederin sana göresi, bana göresi olmaması gibi...

    "kitap okumak, bilgili olmakla paralel değildir" denmek istemişse de nah değildir. tabi kitapla birlikte yanında düz başka paraleller de vardır -hayatın getirdikleri gibi. : )
  • ama kitap okumamak kültürsüz olmakla paraleldir.
    diye devam etmesi gereken önerme.
    okumayıp temel mantık bilgisinden bile yoksun olunca böyle durumlara düşülebiliyor.
hesabın var mı? giriş yap