1690 entry daha
  • de ki: "okudum.."

    okuyup bitirdiğim islam'ın kutsal kitabı. tabii ki diyanet işleri başkanlığı, (doç. dr. halil altuntaş ve dr. muzaffer şahin) tarafından hazırlanmış türkçesini okudum.

    diyanet işleri başkanlığı yayınları / 527, kaynak eserler / 26

    okurken yaklaşık 24 sayfa kadar notlar aldım, kendimce sorular sordum. okuyana bazıları saçma bazıları mantıklı gelebilir. bunları sure sure ayet ayet sırayla aşağıya yazacağım. hepsini ayrı ayrı o surelerin başlığına yazacaktım ama çok bölük pörçük olacak. o yüzden hepsini buraya yazmaya karar verdim. böyle de biraz uzun olacak ama olsun. birileri sorduklarımı cevaplamak veya yazdıklarıma yorum katmak, gözden kaçırdıklarımı hatırlatmak isterlerse edit olarak paylaşabilirim, belki de paylaşmam sonuçta bu entry şüphesiz ki benim kelamım. yani entry sonradan editlenmiş, her şey gibi değiştirilmiş olabilir.

    sürekli "allah çok bağışlayandır çok merhamet edendir.", "şüphesiz ki biz onları helak ettik.", "ne mutlu onlara ki onlar cennetliklerdir, orada içinden pınarlar akan cennet var." gibi sözleri tekrar ediyor.

    yine sürekli eski zamanlardaki nuh tufanı, semud kavmi, lut kavmi, musa ve firavun ilişkisi gibi olaylardan, efsanelerden bahsediyor.

    "bu kitap şüphesiz ki bir delildir." diyor. kendi kendini delil sayıyor.
    "şüphesiz ki bu entry de doğrulardan oluşmaktadır." inandın mı?

    mucize isteyenlere, "mucize ancak allah katındadır" diyor. ama eski olaylarda mucizelerden bahsediyor. musa'nın asasını yılana dönüştürmesi gibi.. muhammed döneminde bir mucize gerçekleşmemiş anladığım kadarıyla.

    hemen hemen her surenin ilk ayetinde değişik değişik iki harf var. bknz: "ta-ha".

    bir çok yerde israiloğulları'nın adı geçiyor.

    genel olarak bir çok surede bir ayet çok kez tekrarlanmış. yani örneğin 1-6 ayetler aynı ayet. ama bu topla ayet sayısını artıyor. ayrıca neden bazı ayetler tekrarlanıyor da diğerleri tekrarlanmıyor?

    dört büyük melek olarak bilinen meleklerden kuran'da sadece cebrail ve mikail'in adı geçiyor. mikail de sanırım bir kez geçiyor. azrail ve israfil'in isimleri yok.

    ilk altmış sure 549 sayfa yer kaplarken, kalan elli dört sure 104 sayfa yer kaplamış. yani başlarda uzun uzun anlatılırken, sonlara doğru ayetler ve sureler kısaldıkça kısalmış. sıkılınmış galiba..

    halk arasında cenabetlik denen şey de sanırım bir yerde (nisa 43'te) geçiyor. cünüp deniyor. açıklaması yok. her şeyi mi yazacak demeyin, peygamberin eşleri ile münasebetleri diye bir bölüm bile var.

    ramazan'da kılınan teravih namazı yok. hatta namaz vakitleri tam olarak bile geçmiyor.

    erkeklerin sünnet olması da geçmiyor. bu sünnet mevzusu nereden çıkmış araştıracağım.

    halk arasında "allah'ın tek affetmeyeceği günah kul hakkı yenmesidir." denir. kuran'da böyle bir şeye hatırladığım kadarıyla rastlamadım. (gözümden kaçmış da olabilir.)

    kitabın önsöz kısmında takdim adı altında açıklamada şöyle bir ifader var:

    önce "allah'ın kelamıdır." deniyor. sonra "hz. peygamberden itibaren nesilden nesile tevatür yoluyla nakledile gelmiştir." deniyor.
    peki tevatür nedir diye tdk'ye bakıyoruz:

    1. eskimiş bir haberin ağızdan ağıza yayılması, yaygın söylenti.

    2. bir haberi, yalan olarak söylenmiş bir söz üzerine birleşmeleri mümkün olmayan ve her zaman kendilerine güvenilen kimselerin bildirmeleri.

    kuran kendi açıklamasına göre yaygın bir söylenti yani.

    "okunmasıyla da ibadet edilen bu ilahi kelam eşsizdir."
    bilmediğim bir dilde bir şeyleri tekrarlamak nasıl ibadet olabilir ki?

    "kuran evrenseldir."
    evrensel olmayıp, sürekli lokal örnekler verdiğini aşağıda çeşitli örneklerle yazdım. (sürekli aynı coğrafyadaki topluluklardan bahsetmesi, sürekli deve örneği vermesi gibi)

    "allah kuranla, daha önce indirdiği kitapların geçerliliğine son vermiştir."
    bana anlamsız geliyor bu. bir tane kitap yeterliydi bence. veya madem yeni kitap gönderiliyor, son iki yüz yılda dünyanın, insanların, hayatın ne kadar değiştiği ortada. yeni bir kitap gelmesi gerekmez mi?

    sonraki paragrafta benim bu düşüncemi doğruluyor:
    "peygamberlerin tebliğ ettiklerinde çok bir farklılık yok ama zaman ve mekanın, sosyal şartların değişmesine paralel olarak ibadet şekillerinde ve bazı hükümlerde bir takım değişiklikler olmuştur."
    varsa şimdi de gerekli bence. belki de ben bunun için gönderildim dünyaya?

    hangi ayetin hangi surede nereye konulacağını peygamber söylemiş. vahiy katiplerine yazdırmış. kuran'ın peygamberden sonra ebubekir döneminde kitap olarak yazılı hale getirilmiş. osman döneminde de çoğaltılmış.

    "kuran nazil olurken (inerken) arap edebiyatı zirve dönemini yaşıyordu."
    hmm ne kadar ilginç değil mi?

    "allah kelamıdır." diyor ama ayetlerin çoğu meleklerin ağzından, allah'ın özellikleri, istedikleri gibi şeyler. allah'ın kelamı olsa "ben şöyle yapmanı emrediyorum." demez mi?

    fatiha:
    genelde kuran'ın ilk ayeti "oku" diye bilinir. ilk sure olan fatiha'daki ilk ayet oku değil. sadece "allah'a ibadet ederiz, bizi doğru yola ilet" gibi temenni ve dilekler var.

    bakara (makara):
    bakara kelime olarak sığır demekmiş. sığır demek ama islam hukuku ile ilgili ayetler var.

    2. "bu kendinden şüphe olmayan olmayan bir kitaptır." ispatı kendisi olan bir yazı.

    7. "allah inanmayanların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir."
    allah onları mühürlediyse nasıl inansınlar? islam'a nasıl dönecekler? madem allah mühürledi onların kalplerini ve kulaklarını, o kişilerin suçları ne?

    10. inanmayanlar için "kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. allah da onların hastalıklarını artırmıştır."
    neden artırıyor ki? bu hastalıkları gidermesi, iyileştirmesi veya en azından her hangi bir şey yapmaması gerekmez mi?

    25. "iman edenler için orada tertemiz eşler de vardır. onlar orada ebedi kalacaklardır."
    cennetten bahsediliyor orada eşiyle sonsuz, huzurlu, mutlu bir hayat sürecekler demiyor. eşler vaad ediliyor. birden fazla yani. erkek olarak benim için sorun yok. kadınlar düşünsün kendilerinin nasıl bir durumda olacaklarını.

    35. "ey adem. sen ve eşin (eşinin adı yok, çünkü islam'da kadının adı yok) cennete yerleşin, dilediğiniz gibi yaşayın, bol bol yiyin ama şu ağaca yaklaşmayın."
    bu ağacın ne ağacı olduğu belirtilmemiş. neden yaklaşmamaları gerektiği de belirtilmemiş. böyle bir ağaç neden cennette var o da belli değil. niye böyle bir yasaklı ağaca gerek duysun tanrı? en makul açıklama adem'i sınamak için olsa gerek.

    39. "inkar edenler cehennemliktir ve orada ebedi kalacaklardır."
    insanlığa büyük faydası olmuş insanlar sırf müslüman değil diye cehenneme gidecekler öyle mi? mesela çiçek aşısını bularak binlerce çocuğun hayatını kurtaran doktor cehennemde mi şu an? ama kız kardeşine tecavüz eden imam müslüman olarak ölünce cennete mi gidecek?

    41. "tevrat'ı tasdik edici olarak indirdiğimiz kuran'a iman edin."
    yani tevrat'ı onaylıyor. halbuki baştaki açıklamada kendinden önceki kitapların hükmünü geçersiz kılmıştır yazıyordu.

    47. "ey israiloğulları, size verdiğimiz nimetleri ve (bir zamanlar) sizi cümle aleme üstün kıldığımızı hatırlayın."
    israiloğulları diğer insanlara göre üstün kılınmış yani bu ayete göre.

    54. "musa kavmine dedi ki: 'ey kavmim! yaratıcınıza tövbe edin ve nefsinizi öldürün'"
    açıklamada ayetin bu kısmı "içinizden buzağıya tapanları öldürün" şeklinde de tercüme edilmiştir diyor. yani direkt olarak öldürmeyi emrediyor. öyle yumuşatmaya gerek yok. kesin emir.

    62. "inananlar (müslümanlar) ile yahudiler, hıristiyanlar ve sabiilerden (her bir grubun kendi şeriatında) allah'a ve ahiret gününe inananlar ve salih amel işleyenler için rableri katında mükafatlar vardır. onlar korkuya uğramayacak."
    açıklamada: "islam indikten sonra islam'ı kabul etmeden kendi ölçüleri içinde allah'a inanıp iyi işler yapmak kişiyi kurtuluşa erdirmez."
    halbuki islam'dan önce kendi ölçüleri içinde allah'a ve ahirete inanıp iyi işler yapanlar kurtuluşa ermişlerdir. islam'dan önce allah'a nasıl inanıyorlar? kast edilen tek tanrı da olabilir. kast edilen "isa aracılığı ile hıristiyanlık, musa aracılığı ile yahudiliği de biz indirdik" gibi bir şey ise, o dönemde yaşamış ama inanmayan iyi bir insan da allah'a inanmamış oluyor. neden islam'dan sonra yaşayan iyi insan suçlu oluyor? bu durumda islamiyet'ten önce yaşamış iyi bir insan, islamiyet'ten sonra yaşayan iyi bir insandan daha şanslı oluyor.

    67. musa, kavmine "allah bir sığır kesmenizi emrediyor" demiş. açıklamaya göre bir cinayet oluyor. bu cinayeti aydınlatmak için sığır kesilmesi gerekiyor. allah'ın belirtiği şekilde sığır kesiliyor. sığırın bir parçası ile ölüye vuruluyor. ölü canlanıyor katili söylüyor. ne kadar mantıklı okuyan düşünsün. hem ayrıca musa "allah" diyorsa allah muhammed'den önce biliniyor demek.

    68. "ne yaşlı ne körpe, ikisinin arasında bir sığır."

    81. inanmayanlar cehennemde ebedi kalacak deniyor. iyi insan da olsa kimsenin tavuğuna kışt dememiş de olsa müslüman olarak ölmediği için sonsuz cehennemde sonsuza dek yanacakmış.

    98. cebrail ve mikail'in ismi geçiyor, diğer ikisinin ismi yok.

    111. "bir de 'yahudi ve hristiyanlardan başkası cennete girmeyecek' dediler. de ki eğer doğru söyleyenler iseniz delilinizi getirin." diğerlerinden ispat isteniyor. kuran'ın ispatı nerede?

    125. kabe anlatılıyor. açıklamada kabe'yi ibrahim ve oğlu ismail'in yaptığı yazıyor. kabe'de o dönem putlar vardı. en güçlüsünün adı al-ilah. islam öncesinde her şeyi yaratan anlamında, ay tanrısı demekmiş. al-ilah ve allah isminin bu kadar benzer olması ne kadar şaşırtıcı değil mi? bence değil.

    132. "oğullarım, allah sizin için bu dini seçti. siz de ancak müslümanlar olarak ölün."
    ibrahim nasıl "müslüman olarak ölün" diyebilir? islam gelmedi ki daha o dönemde. en azından inananların adı müslüman değil.

    134. ve 141. ayetler aynı.

    142. "allah dilediğini doğru yola getirir."
    madem doğru yola gelenleri allah doğru yola getiriyor, doğru yola gelmeyenlerin yani getirilmeyenlerin suçu nedir?

    158. "kim kabe'yi ziyaret ettiğinde safa ve merveyi de tavaf ederse bunda bir günah yoktur." yapabilirsiniz sorun değil der gibi. "tavaf edin" demiyor. yaparsanız günah yoktur diyor.
    açıklamaya göre safa ve merve arasında gidip gelmek de islam öncesine, taa ibrahim, eşi hacer ve oğlu ismail'e dayanan bir gelenekmiş. eskiden gelen bir uygulama olduğu için inananlar tereddüt etmişler. sonra da bu sorun yok devam edin ayeti gelmiş. eski bir gelenek, islam'ın getirdiği bir şey değil.

    160. "zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim."
    ilk kez allah'ın ağzından 1. tekil kişi olarak sesleniş var.

    178. köleliği kabul eden bir anlatım var.

    183. "oruç tutmak sizden öncekiler gibi size de farz kılındı."
    oruç da önceden var yani. hem önceki ayetlerde miras anlatılırken bu ayette birden oruca geçiliyor.

    184. "kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günlerin sayısını başka günlerde tutar."
    ayette oruç tutmamak için hasta veya yolda olmayı kabul ederken açıklamada kadınların regl dönemleri eklenmiş. ayette böyle bir şey yok. ayette kadınlar regl iken oruç tutmasın denmiyor. açıklamaya kim nasıl hangi hakla eklemiş bunu? allah'ın sözünü mü değiştirmek istiyorlar?

    186. yine allah'ın ağzından bir ayet.

    187. "oruç gecesinde kadınlarınızla birleşmek size helal kılındı. şafağın aydınlığı, gecenin karanlığından ayırt edilir hale gelinceye kadar yiyin için, sonra orucu geceye kadar tamamlayın."
    ilginç. zira önceden yanlış anlaşıldığı düşünülen bazı şeyleri düzeltir gibi. oruç zamanı tan yeri ağarıncaya kadar yemek yemek, cinsel ilişkide bulunmak serbest bırakılmış fakat belli bir saat yok. saat dilimleri, farklı bölgelere göre açıklama yok. bence yerel bir inanış olduğunu kanıtlar bir durum bu. zira evrensel bir din olsa, avusturalya'da yaşayan birinin de, norveç'te yaşayan birinin de nasıl oruç tutması gerektiğini açıklaması gerekirdi diye düşünüyorum.

    189. "sana ayın hilalleri soruyorlar. de ki: 'onlar insanlar ve hac için zaman ölçüleridir.' iyilik evlere arkalarından girmeniz değildir. evlere kapılarından girin."
    aynı ayet içinde ayın hareketlerinin, insanlar ve hac için vakit ölçüleri olduğu söyleniyor. evlere ön kapıdan arka kapıdan girmekten bahsediliyor. bu durum halk arasında anal seks olarak yorumlanıyor. cahiliye devrinde araplar ihramlı iken, evlerine arka tarafa açtıkları delikten girerlermiş. ayet bunun üzerine imiş.

    191. "onları nerede yakalarsanız öldürün."
    kafirlerin cezası ölümdür deniyor. açık açık öldürmeyi emrediyor. kuran'da öldürmek emredilmiyor diyenlere bu ayet gösterilebilir.

    196. "eğer hacca gidemezseniz kurban gönderin. bu kurban yerine ulaşıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. hastalanan veya başından tıraş olmak zorunda kalanların fidye olarak ya oruç tutmaları ya sadaka vermeleri ya da kurban kesmeleri gerekir."
    saç tıraşı ile hac veya kurban ibadetinin ne alakası var? kısır döngüye girdi adam. zaten hacca gidemediği için kurban kesmek zorunda, kurban kestiği için tıraş olmayacak. tıraş olmak zorunda kalırsa yine mi kurban kesecek? hasta olana böyle bir zorunluluk getirilmemiş mesela.

    223. "kadınlar ekinliğinizdir. istediğiniz gibi yaklaşın. kendiniz için için güzel davranışlar takdim edin"

    228. "boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hali beklerler. kocaları bu sürede barışmak isterse onları geri almaya çok hak sahibidirler. erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır."
    kadınlar nasıl inanıyorlar aklım almıyor. resmen ikinci sınıf olarak görülüyorlar. erkek isterse geri alabiliyor bak. kadının istemesi gibi bir durum söz konusu bile değil.

    230. erkek karısını üçüncü defa boşarsa tekrar evlenmek için kadının önce başkası ile evlenmesi gerekiyor. iki defa boşamakta problem yok da üç defa boşamasında neden böyle bir şart koyulmuş?

    255. meşhur ayetül kürsi bu ayetmiş. kürsü ayeti demekmiş.

    256. "dinde zorlama yoktur." 191. ayette kafirleri kafirleri öldürün diyordu. şimdi de zorlama yoktur diyor..

    262-263-264. kısaca "yaptığınız iyiliği başa kakmayın." anlayışı var. güzel ayet.

    282. "bir borç ilişkisi kurduğunuzda bunu yazın. aranızda bir yazıcı bunu adaletle yazsın. şahitliğine güvendiğiniz iki erkeği, eğer iki erkek olmazsa bir erkekle iki kadını şahit tutun.

    bir erkek bir kadın veya sadece kadınların şahitliği yeterli görülmüyor. ayrıca iki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine eş olarak kabul ediliyor.

    ali imran:

    7. iki çeşit ayet varmış. muhkem ve mğteşabih. açıklamaya göre müteşabih ayetlerin anlamını sadece allah biliyormuş. bunların insan zihni tarafınfan kavranmasına imkan yoktur. halbuki kuran'ın bir çok yerinde "biz insanlara anlasınlar diye apaçık kuran'ı indirdik.", "anlayasınız diye kuran'ı arapça olarak indirdik." vs gibi şeyler yazıyor. hem zaten mantıken de kuran insanlara dini aktarmak için inmiyor mu? neden insanların tüm ayetleri anlamasına imkan olmasın? neden sadece allah'ın bildiği, anladığı ayetler olsun ki? eğer böyleyse de gereğinden fazla ayet var demektir. neden benim anlayamayacağım ayetler var?

    36. imran'ın eşi doğum yapıyor. doğan kız isa'nın annesi meryemmiş. yani imran isa'nın dedesi oluyor.

    52. "isa 'alalh yolunda yardımcılarım kim?' dedi. havarileri, 'biziz allah yolunun yardımcıları. allah'a iman ettk, şahit ol müslümanlarız' dediler.
    isa nasıl allah yolunda diye soruyor? havarileri nasıl "biz müslümanız" diyebiliyor ki? çok anlamsız değil mi?

    91. "inkar edip kafir olarak ölenler, dünya dolusu fidye verseler de kabul edilmeyecektir. onlar için elem dolu bir azap vardır."
    dünyada kimseye kötülüğü olmayan, hak yemeyen, kimsenin tavuğuna kışt demeyen ama islam'a da inanmayan biri için de mi elem dolu azap var? yazık değil mi o insana?

    92. iyiliğe erişmek için sevdiğiniz şeylerden benim için harcayın ne demek?

    118. ey iman edenler. sizden olmayan kimse iyi değildir. dünyada tek iyi insanlar islam'a inananlar zaten belli..

    130. 121. ayetten itibaren savaştan bahsederken birden "kat kat faiz yemeyin" diyor. faiz konusuna daha önce değinilmişti.

    144. allah şükredenleri mükafatlandıracaktır.

    145. biz şükredenleri mükafatlandıracağız.

    uzun uzun uhud ve bedir savaşlarına katılanları, şöyle yaptınız böyle oldu vs diye anlatıyor. dünyanın geri kalan insanlarından neden bahsedilmiyor hiç?

    nisa:

    nisa kadınlar demekmiş.

    1. "ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan.."
    ey insanlar diye seslendiği erkekler.. yani sadece erkekleri insan olarak görüyor. erkekten de eşini yani kadını yarattığını söylüyor.

    3. "eğer velisi olduğunuz (yetim kızlar) ile evlenip adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil) size helal olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın."
    ohaaa. velisi olduğunuz kızlar ile evlenip adaletsizlik etmekten korkarsınız?? başka kadınlardan ikişer üçer dörder... hey maşallah.. bir de, iki-üç-dört de demiyor. ikişer üçer dörder tane diyor. yine de hala adalet endişeniz varsa bir tane alın ve cariyeleriniz ile yetinin diyor. sonuç olarak tek kadın yetmiyor yani. ya cariye ya nikahlı başka kadın olabilir alabilirsiniz diyor. erkek olarak benim için problem değil ama bir kadın buna nasıl inanır, bunu nasıl kabul eder?

    7. "miras olarak kalanlardan kadın ve erkeğe de bir pay vardır."

    11. mirasta pay oranları anlatılmış. bir erkeğe iki dişinin payını emrediyor. kadın bile dememiş dişi demişler.

    12. direkt olarak erkeklere hitap edilmiş. ölen bir kadının mirası ile ölen bir erkeğin mirası farklı denmiş. pay oranlarına anlatılmış ama karışık.

    15-16. ayetlerde zina yapılırsa deniyor. açıklamada eşcinsel ilişkiden bahsediliyor. kadın zina yaparsa ya da kadın-kadın ilişkisi olursa, o kadınları ölüm götürünceye kadar eve kapatın denmiş. erkek zina yaparsa veya erkek-erkek ilişkisi olursa sadece kınayın diyor. kadınlar yapınca eve hapis edilsin. ayrıca erkeklere tövbe yolu açılmış. 15. ayette tövbe yok.

    34. "erkekler, kadınların koruyup kollayıcısıdırlar. iyi kadınlar itaatkardırlar. başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın, bunlar fayda etmezse mecbur kalırsanız onları hafifçe dövün"

    43. "sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın."
    sarhoş olmuyorsam içmekte sorun yok o zaman..

    44. "kendilerine kitaptan bir nasip verilmiş olanları görmüyor musun? onlar sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yoldan sapmanızı istiyorlar."
    anlamsız. nasip verilmiş olanlar mı sapıklığı satın alıyorlar?

    57. önceki ayetlerde cennet için sadece içinden ırmaklar geçen ifadesi vardı. burada tertemiz eşler vaadediliyor. bir tane de değil. çoğul kullanılmış. birden fazla eş vaadediliyor.. ilerideki surelerde iri gözlü huriler vaadedilecek. demek ki aşama aşama vaat artıyor.

    60. açıklamada bir yahudi ile bir münafık arasında geçen şey neden konu oluyor? çinli ile japon arasında geçen bir olay neden konu olmamış buralara? lokal bir gelenek olduğunu destekler bir durum.

    64. "biz her peygamberi allah'ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik."
    "biz" kim?

    74. "biz mükafat vereceğiz."
    yine "biz" kim? bunlar allah'ın sözleri ise "vereceğim" demesi gerekir. melekler konuşuyorsa "allah verecektir" demesi gerekir.

    90. madem islam'a karşı savaşanlar allah'ın isteği ile oluyor o kişilerin suçu ne? allah istemiş.

    92. kölelik normal kabul ediliyor. yanlışlıkla öldürmenin cezası olarak köle azad etmek var. peki şimdiki çağda böyle bir durum olursa? önce köle edinip sonra azad etsem oluyor mu?

    93. kasten mümin öldürmenin cezası ebedi cehennem. ölen mümin değilse durum ne açıklanmamış.

    129. iki kadın almak yine normal kabul edilmiş. sadece birine iyi diğerine kötü davranmayın diyor. tamam ikisine de eşit davranırım.

    nisa kadın demek ama sure kadınlardan daha çok erkeklerin kadınları nasıl "kullanmaları" gerektiği üzerine olmuş.

    maide:

    64. "allah'ın iki eli de açıktır."
    allah'ın iki eli mi var? neden insan gibi tasvir edilmiş? allah'ın gönlü boldur ya da allah size iyilikte cimri değildir gibi bir şey denebilirdi bence.

    90. "içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal şeytan işi birer pisliktir."

    95-96. ihramlı iken kara hayvanı yasak, deniz hayvanı serbest. neden?

    en-am:

    92. "mekke'yi ve çevresini" diyor. yerel bir ifade var yani. açıklamada "çevresi ile kast edilen tüm dünya" deniyor. biraz zorlama olmuş.

    99. "meyvenin çıkıp olgunlaşmasında allah'ın varlığını gösteren ibret var."
    ne ibreti var bunda?

    araf:

    13-14-15. şeytan allah ile pazarlık yapıyor. böyle bir gücü böyle bir güveni kendinde nasıl bulur?

    19. cennette her şey serbest fakat şu ağaca yaklaşmayın deniyor. neden?

    54. yeri ve göğü altı günde (altı evrede) yaratmış. hani ol dediğinde olur deniyordu? neden altı günde yaratıldı? ben bu altı günde yaratılma işini hristiyanların inancı sanıyordum. kuran'da da varmış.

    161. "şu memlekete yerleşin."
    açıklamada "şu memleket" ile kast edilen kudüs veya eriha olduğu rivayet edilmiştir yazıyor. böyle yol gösterdiğini iddia eden kutsal bir kitapta böyle açık bir ifade olmaması bana mantıksız geliyor. ne demek "... olduğu rivayet edilir"? neresiyse onun söylensin.

    163. yine, kent halkının ifadesi için açıklamada, "bu kent ürdün'ün akabe limanı yakınlarında eyke kasabası olabilir" deniyor. niye "olabilir"? niye açıkça söylenmiyor?

    171. "hani dağı sanki gölgelikmiş gibi onların üzerine kaldırmıştık da üzerlerine düşecek sanmışlardı."
    insanlar korkmuş yani. buna jeolojik bir kanıt var mı acaba? mesela hangi dağ yerinden kaldırılmış? kaldırılan alan ile yakınındaki bölgeler arasında jeolojik olarak farklılıklar, bir kırık vs olması gerekir sanırım. jeoloji mühendisleri açıklasın.

    enfal

    65. "ey peygamber, müminleri savaşa teşvik et"
    ama sorsak "barış dini" tabii.

    tevbe:
    başında besmele olmayan tek sure. yine 'bazı bilginlere göre' bir önceki surenin devamı olduğu için yokmuş. o zaman neden ayrı sure olarak var?

    3. "hacc-ı ekber gününde..."
    kimilerine göre arife, kimilerine göre bayramın 1. günüymüş. yine bir karışıklık var. niye böyle bir uyuşmazlığa neden olan muğlak bir ifade var?

    5. "haram aylar çıkınca, allah'a ortak koşanları bulduğunuz yerde öldürün. yakalayın ve hapsedin. tövbe edip namaz kılıp zekat verirse serbest bırakın."
    hani zorlama yoktu? hani barış?

    30. yahudiler 'üzeyr alalh'ın oğludur', hristiyanlar 'isa allah'ın oğludur' derler. bu onların ağzılarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözlerdir."
    yani incil'de yazan, isa'nın tanrının oğlu olması reddedilmiş.

    yunus:

    3. "gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yarattı. sonra arşa kurulup işleri yoluna koyan allah'tır."
    hani ol deyince olmamış mıydı her şey? arşa kurulup işleri yoluna koyan derken dünyayı yarattıktan sonraki işleri sanırım. yani yaratmayla iş bitmemiş devamı var.

    23. "sonunda dönüşünüz bizedir"
    birinci çoğul şahıs "biz" ifadesi var. yani kitabı gönderenler? diğer ayetlerde allah bağışlayandır vs diyordu. burada "biz gönderdik" diyor.

    24. "düşünen toplum için ayetleri açıklıyoruz."
    yani "adama, kişiye, kişilere, gruplara, cemaatlere, vakıflara, derneklere ve tarikatlara" ihtiyaç yok. tabii ayette de belirtildiği üzre düşünen toplum için geçerli bu. düşünmeyenler bu saydıklarımın kucağına oturabilirler.

    26. "güzel iş yapanların ne yüzüne kara bulaşır ne bir zillet. onlar ebedi cennetliklerdir."
    müslüman olması değil güzel iş yapması önemli bu ayete göre. ama başka ayetlerde inkar edenler ebedi cehennemliklerdir denmişti.

    27. "kötü iş yapanlar cehennemliktir."

    71-72. nuh, kavmine şöyle demiş: "bana müslümanlardan olmam emredildi." müslümanlık o dönem nasıl oluyor? nuh'un böyle bir şey söylemiş olması imkansız.

    73. "ayetlerimizi yalanlayanları suda boğduk."
    nuh tufanında yani. o zaman ayet indi mi de yalanlıyorlar? kuran'a göre nuh'a inenler de var ama onlara kuran sözleri olmadığı için "ayet" denmez. denmemeli.

    hud:

    7. yine "arş üstünde iken gökleri ve yeri altı günde yaratan" deniyor. ol deyince olmamış yani. tekrar tekrar söyleniyor altı günde yaratma işi.

    15. "kim dünya hayatını ve onun zinetini isterse biz onlara yaptıklarının karşılığını tastamam orada öderiz. orada onlar bir eksikliğe uğratılmazlar."
    hadi ben istiyorum dünyada büyük ikramiye çıksın. çıkarsa burayı editleyeceğim.

    34. "allah sizi azdırmak istemişse benim öğüdüm size fayda etmez." diyor nuh. allah azdırmak istemişse o zaman o azan insanların suçu ne?

    34. ayette nuh var, 35. ayette muhammed'e seslenme var, 36. ayette yine nuh anlatılıyor. devamlılık bozulmuş. anlatım bozukluğu olmuş.

    40. her canlıdan bir erkek bir dişi gemiye binmiş. her canlıdan? hadi balina gibi büyük beyaz köpekbalığı gibi deniz canlılarını geçtim. hava canlılarını da geçtim. fil, aslan, gergedan, kaplumbağa, örümce vs bütün canlılardan bir erkek bir dişi bir gemiye bindirilmiş ve hepsi barış içinde birbirini yemeden tufanın geçmesini beklemişler. bu olayı mantıklı bulan var mı gerçekten? akıl karı mı bu?

    açıklamada mümin 27. ayete bknz verilmiş. o ayette musa ile ilgili yazılar var. ne alaka nuh'tan bahsederken?

    44. gemi cudi'ye oturdu. ilginç geldi bana.

    61. "o sizi yeryüzünden (topraktan) yarattı."
    daha sonra sudan (meniden) denecek.

    81. "ey lut, gece aileni al ve götür. içinizden kimse arkaya bakmasın. ancak karın müstesna. çünkü kavmin başına gelecek olan azap onun da başına gelecektir."
    karısını neden alamıyor yanına? karısı kafir mi?

    114. "gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl."
    zaman ibareleri yapılması istenen böyle bir ibadet için çok muğlak kalmış. gündüzün iki tarafı bana sabah ve akşamı çağrıştırıyor ama gecenin gündüze yakın vakti de dediği için bu "gecenin gündüze yakın" vakti sabah namazını anlatıyor olsa gerek. "gündüzün iki tarafı" dediği de öğle ve akşam olsun. üç vakit ediyor. diğer ikisi neden söylenmemiş?
    açıklamada gündüzün iki tarafından maksat, bir tarafında sabah, bir tarafında öğle ve ikindi namazları kast ediliyor. gecenin gündüze yakın vakti akşam ve yatsı namazlarını kast ediliyor diyor.
    bence çok açık olarak ekstra "vakit" uydurulmuş açıklamada.

    yusuf:

    104. yusuf döneminden bahsederken: "o (kuran) alemler için ancak bir öğüttür."
    "o" ile kast edilen nasıl kuran olabilir? kuran inmedi ki daha o dönem.

    109. "bir takım erkekleri peygamber olarak gönderdik."
    yani kadın peygamber yok. net bilgi.

    rad:

    4. "ürünlerin bir kısmını bir kısmına üstün tutuyoruz."
    neden ve hangilerini hangilerine açıklanmamış.

    32. birinci tekil şahıs anlatımı var yine.

    hicr:

    19. "sabit dağlar yerleştirdik."
    oysa hepimizin de bildiği gibi kıtalar, karalar hareket halinde. fakat çok ufak hareketler olduğu için görmezden gelinip sabit denilmiş olabilir. sorun yok bence. fakat başka ayetlerde de hareketli deniyor.

    26. "insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık."
    daha önceki ayetlerde sudan yaratıldığı söylenmişti.

    30-40 arası. iblis insana eğilmiyor. allah önce soruyor. burası güzel. fakat cevabı beğenmeyip kovuyor. peki neden yok etmiyor? şeytan kovulması üzerine "yarattığın insanları yoldan çıkaracağım diyor." başka surelerde de anlatılıyor bu olay. insanı denemek için yaratmış olsa, şeytanı da bunun için insanla beraber yaratmış olması gerekirdi. oysa olaylar sonradan bu şekilde gelişmiş. yani insanı sınamak için yaratmış olması mümkün görünmüyor.

    44. cehennemin yedi kapısı varmış.

    nahl:

    4. "insanı nutfeden (bir damla sudan) yarattı."
    daha önce topraktan, kuru bir çamurdan denmişti. (evrime göre de canlılık suda başlıyor. tvde bir programda, hatırlayamadığım birisi (caner taslaman olabilir) bundan bahsetmişti. kuran evrime ters değil diye. kuranda da insanın sudan yaratıldığı geçiyor demişti.)

    9. "allah dileseydi hepinizi doğru yola getirirdi."
    demek ki istememiş..

    40. dünya neden altı günde yaratılmış? neden altı yani? bir açıklaması yok. hani ol deyince oluyordu?

    63. "allah'a and olsun" derken? zaten allah gönderiyor bu ayetleri. böyle bir sözü söylemesi insandan beklenir yani.

    69. "onların karnından bal çıkar, bu insana şifalıdır. şüphesiz bunda düşünen bir toplum için ibret var."
    ne ibreti var ben anlamadım.

    78. "şükredesiniz diye kulaklar, gözler verdi."
    gözleri görmeyen, kulakları duymayan veya başka bir engeli olanlar şükretmesinler o zaman.

    83. "onlar allah'ın nimetlerini bilirler sonra da inkar ederler. onların 'çoğu' kafirdirler."
    hepsi değil yani. demek ki her inkar edeni kafir olarak nitelemiyor. umarım iyi niyetli olanlar içindir.

    90. "adaleti, iyilik yapmayı, yakınlarına yardım etmeyi emreder. hayasızlık, fenalık ve azgınlığı yasaklar."
    tarikatlardakilerin, cemaatlerdekilerin bu ayetten haberi yok sanırım.

    93. yine aynı "allah dilediğini saptırır."
    o zaman sapan kişinin suçu ne?

    101. "bir ayeti değiştirip yerine başka başka ayeti getirdiğimiz zaman.."
    neden değiştiriliyor? ilk inen ayet yanlış mıymış?

    102. "inananların inançlarını sağlamlaştırmak için.."
    kuran inene kadar bilen ve inanan yok ki inançları sağlamlaştırılsın..

    isra:

    1. açıklama: "peygamber bir gece kabe çevresinde uyku ile uyanıklılık arasında bir durumda iken cebrail gelmiş, onu burak adlı (bizce mahiyeti bilinmeyen) bir binite bindirmiş önce mescid-i aksaya götürmüş, sonra göklere çıkarmış. bunları akli ölçüler içinde değerlendirmek doğru olmaz."
    çünkü akli ölçüler içinde mantıksız. hem ayrıca "düşünen toplum için ibret vardır", "ayetleri bilin diye açıkça gönderdik" gibi ayetler var. neden akli ölçülerle düşünmeyecekmişiz?

    23. "anaya babaya öf bile deme."
    hep denir halk arasında. kuran'da da geçiyormuş.

    30. "şüphesiz rabbin dilediğine rızkı bol verir, dilediğine kısar."
    rızık bol verilmeyenler, fakirlikle mi sınanıyor yani?

    70. "biz insanı şerefli kıldık"
    daha üç ayet önce insan nankördür diyordu. hangisi doğru?

    77. "bizim kanunumuzda hiç bir değişme bulamazsın"
    bir önceki nahl suresinde, 101. ayette "biz bir ayeti değiştirip yerine başka ayet getirdiğimiz zaman..." yazıyor.

    78. "güneşin zevalinden (öğle vaktinden batıya kaymasından) gecenin karanlığına kadar belli vakitlerde namaz kıl. bir de sabah namazını kıl."
    açıklamaya göre güneşin zevali öğle ve ikindiyi, gecenin karanlığı da akşam ve yatsıyı kast ediyormuş. fazladan namaz vakti uydurulmuş bence. böyle bir ibadet için "kast etmeye" gerek var mı? kuran, ayetlerinin anlaşılır olduğunu iddia ediyor ama neden açık açık yazılmıyor? herkes kendi anladığına göre namaz kılar böyle olursa. örneğin bana göre, güneşin zevali bir vakti anlatıyor. gecenin karanlığına kadar diyor. yatsı namazını kast ediyor olamaz. yatsı namazı gece karanlığı çöktükten sonra kılınıyor. şu şu vakitlerde namaz kıl dese daha anlaşılır olurdu.

    79. "gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere 'teheccüd namazı' kıl, rabbin seni makam-ı mahmud'a ulaştırsın."
    bunu hiç duymadım. bu namazı kılan yok sanırım. böyle bir makam da hiç duymadım.

    101. "andolsun biz musa'ya dokuz mucize verdik."
    bunlar neler açıklanmamış.

    meryem:

    31. isa konuşuyor: "nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekatı emretti."
    isa'ya namazı kıl ve zekatı mı emrediyor? isa namaz kılın demiyor. hrıstiyanlıkta zekat var mı bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla namaz yok.

    33. isa: "dirilteceğim gün.."
    isa'nın diriltileceğini kabul ediyor. sanırım gerçi ölümden sonra tüm insanların diriltileceği gibi bir şeyi de kast ediyor olabilir.

    35. "allah ol der olur."
    dünyayı neden altı günde yarattı?

    48. isa: "rabbime ibadet etmekle mutsuz olmayacağımı umuyorum"
    umuyorum değil biliyorum demesini beklerdim.

    55. ismail için "ailesine namaz ve zekatı emrederdi"
    ismail de namazı emrediyor. yani bu durumda namaz muhammed'ten çok daha önce var, ve emredilmişti.

    71. "ey insanlar, sizden cehenneme varmayacak kimse yoktur. rabbin için bu kesin hükme bağlanmıştır."
    herkes cehenneme mi gidecek yani? peygamberler de mi cehenneme uğrayacaklar?

    72. "allah'a karşı gelmekten sakınanları kurtarırız."
    yani onlar da önce cehenneme gidecek de oradan mı kurtarılacaklar.

    ta-ha:

    1. "ta-ha."
    ayet bu kadar. açıklamada bakara suresi birinci ayete bakınız diyor. bakıyoruz: "anlamlarını kesin olarak bilmediğimiz bu harfler üzerinde tefsir bilginleri çeşitli görüşler belirtmişlerdir. bu görüşler arasında allah ile peygamber arasında şifre olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır." oysa kuran'ın başka ayetlerinde "şüphesiz biz kuran'ı anlayın diye apaçık indirdik" gibi cümleler var. neden şifre koysun ki allah? peygambere diğer insanlardan gizli bir şey söylemek istese bunu yapamayacak mı? sanki kuran'ı önce insanlar okuyor da sonra peygamber okuyor gibi şifre koymak neden?

    6. "gökteki, yerdeki ve bu ikisinin arasındaki ve toprağın altındaki her şey, yalnızca onundur."
    önceki ayetlerde "gökteki, yerdeki ve bu ikisinin arasındaki her şey" deniyordu, bu ayette yerin altı da eklenmiş. önceki ayetlerde neden denmemişti yerin altı?

    12-48. allah direkt olarak musa ile konuşuyor. yine namaz emrediliyor. yine bu demek ki muhammd'ten çok önce var namaz kılmak. ayrıca halk arasında, bütün dünyanın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı söylenen muhammedle bile cebrail aracılığı ile konuşuyor ama musa ile direkt olarak konuşuyor. ben olsam alınırdım. ayrıca kuran'da, dünyanın, muhammed'in yüzü suyu hürmetine yaratıldığına dair bir ifade, bir gönderme, bir benzetme yok.

    94. "saçımı sakalımı çekme" mi? iki kardeş kavga ediyorlar.

    97. "musa 'çekil git. artık sen hayatın boyunca hastalanıp 'bana dokunmak yok.' diyeceksin.""
    bu cüzzam hastalığı olsa gerek.

    enbiya:

    30. "diri olan her şeyi sudan meydana getirdik."

    77. "ayetlerimizi yalanlayanları topyekün suda boğduk."
    inanmadı diye neden suda boğuyorsun ki? daha önce de inanmayan topluluklar vardı. onlar neden boğulmadı? onlara da bu dünyada cezalar verildi mi? madem inanmadı diye suda boğacaksın veya yok edeceksin neden irade veriyorsun ki? meleklerin bir üst versiyonunu yarat. sorgusuz sualsiz inansınlar işte. ki meleklerin içinde bile allah'ın kararına karşı çıkan olmuş. özgür irade verilen insanın inanmaması, inkar etmesi normal değil mi? madem özgür irade verdin inanan inansın, inanmayan inanmasın. nasıl olsa öldükten sonra cezasını vereceksin. niye verdiğin hayatı böyle bir tufanla geri alıyorsun? çok zalimce, kindarca değil mi? ayrıca şimdi de bir sürü inanmayan insan var. hatta belki daha çok. şimdikilere neden böyle bir ceza verilmiyor?

    hac:

    10. "allah kesinlikle insanlara zulmedici değildir."
    bknz enbiya 77.

    27. "insanlar arasında haccı ilan et ki uzak yollardan yorgun develer üzerinde sana gelsinler."
    hac için ibrahim'e sesleniliyor. yani muhammed'ten önce hac da vardı. zaten kabenin ve orada ibadet yerinin var olduğunu da biliyoruz.

    28. "...belli günlerde allah'ın adını ansınlar. artık onlardan (kurbandan) siz de yiyin, farkire de yedirin."
    hangi günler olduğu neden açıklanmıyor? açıklama kısmında islam alimelerinin çoğuna göre diyor. hani insanlar anlasın diye açıkça indirilmişti? hani allah'a ibadet için başka aracıya gerek yoktu? kurbandan siz de yiyin fakire de yedirin diyor. bu ayet şöyle anlaşılıyor bence. önce siz yiyin, bir miktar da fakire yedirin. oysa şöyle söylense daha hoş değil mi: "kurbanın etiyle fakirleri doyurun, siz de yiyin."

    29. "adaklarını yerine getirsinler ve beyt-i atik'i (kabe) tavaf etsinler.
    kabe var yani o dönem. kuran da kabul ediyor.

    anladığım kadarıyla, kabeye hac için çağrılacak insanlar, gelmişken adak adı altında kurbanı da kesin diyor. yani bu coğrafyada kurbanlık ticareti olacak.

    39-42. ayetler başkasının ağzından, 43-44. ayetler direkt olarak allah'ın ağzından, 47. ayet yine başka ağızdan, 48. ayet tekrar allah'ın ağzından aktarılıyor.

    56. "... salih ameller işlemiş olanlar naim cennetindedirler."
    "adn cenneti" vardı şimdi bir de "naim cenneti" çıktı. burası neresi?

    78. "allah sizi hem daha önce hem bu kuran'da müslüman diye isimlendirdi."
    kuran'dan öncekilere de müslüman deniliyor yani.

    müminun:

    6. "ancak eşleri ve cariyeleri ile ilişkilerinden dolayı kınanmazlar"
    yasak değil denilmek isteniyor. yine çoğul kullanım, eşler ve cariyeler.. erkek olarak benim için problem yok tabii. kendisine cariyeliği yakıştıran kadınlar düşünsün.

    7. "kim bunun ötesine geçmek isterse, o haddi aşandır."
    oha. bir kadın yetmemiş, ikinci, üçüncü eş alınmış. onlar da yetmemiş cariye alınmış. o da yetmemiş başka cariyeler alınmış o da yetmeyip daha da isterse o haddi aşandır. e bi zahmet yetsin artık. o kadarını ben bile istemem. (sanırım)

    11. "onlar firdevs cennetlerine varis olurlar."
    şimdi de "firdevs cenneti" çıktı. ali ekber çiçek'in derlediği "on dört bin yıl gezdim" deyişinde "bülbül oldum, firdevs bağında öttüm" diyordu. bu mu kast ediliyor acaba?

    12-13. "andolsun biz insanı çamurdan süzülmüş bir özden yarattık."
    konu insanın yaratılışına geldi. çamurdan yarattık ve bir damla su (meni) halinde sağlam karargaha (rahme) yerleştirdik.

    17. "andolsun biz siizn üzerinizde yedi yol yarattık."
    ne alaka? açıklamaya göre dünya dışındaki yedi gezegen kast ediliyor "olabilirmiş".

    27. daha önce söylenmişti. bknz hud 40.

    52. "islam tek bir din olarak sizin dininizdir, ben de rabbinizim."
    yine allah direkt olarak sesleniyor.

    83. "andolsun biz de bizden önceki atalarımız da bununla (ölümden sonra hayatla) tehdit edildik. bu öncekilerin uydurduğu masallardan başka bir şey değildir."
    haklı.

    91-92. "allah dışında başka hiç bir ilah yoktur. öyle olsaydı her ilah kendi yarattığını alır götürür, mutlaka birbirine üstün gelmeye çalışırlardı."
    belki var. belki allah bizi uzayın içinde bir yere gizledi diğer tanrıların yarattıkları da bizi bulmaya çalışıyor.

    nur:

    31. "kadınlar ırzlarını korusunlar. ziynet yerlerini göstermesinler. baş örtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar."
    ben sadece ziynet yerlerini örtsünler yazıyor sanıyordum. baş örtüsü de geçiyormuş. ama şimdikilerin taktığı gibi türban yok. ayrıca bu ziynet yerlerini göstermek erkeklere serbest.

    33. "iffetli olmak isteyen cariyeleri fuhuşa zorlamayın"
    iffetli olmak istemeyenler zorlanabilir yani. "cariyelerinizi fuhuşa zorlamayın" dese daha kısa ve net anlatmış olurdu. ayrıca zaten cariye olması bile başlı başına mantıksız. ayrıca hala kölelikle ilgili durumlar var. köle olması normal karşılanıyor.

    35. "allah göklerin ve yerin nurudur. duvarda bir hücre, hücre içinde bir kandil, kandil de bir cam fanus içinde. fanus sanki inci gibi parlayan bir yıldız. mübarek bir ağaçtan, ne doğuya ne batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacaktır. nur üstüne nur..
    çok şiirsel bir ayet olmuş.

    45. "allah bütün canlıları sudan yarattı."

    furkan

    53. meşhur tatlı ve tuzlu suyun karışmadığı denizi anlatan ayete.

    54. yine insanların sudan yaratıldığı söyleniyor.

    59. yine dünyanın altı günde yaratıldığı söyleniyor.

    61. burçlardan bahsediliyor. şaşırdım doğrusu. ben inanmıyorum burçlara falan ama kuran'da geçiyor olması ilginç geldi.

    77. "duanız olmasa ne diye değer versin size?"
    insan olduğumuz için olabilir bence.

    şuara:

    30-50. daha önce de anlatılan musa'nın elindeki asayı atıp yılana dönüştürme efsanesi var. kaç kere anlatılacak daha?

    105-120. nuh kavmi ve tufanı. daha önce bu da anlatıldı.

    139. yine inanmadılar diye yok edilen bir kavim.

    141-155. semud kavmi anlatılıyor. insanlar bahçelerde pınar başlarında ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde yaşıyorlarmış. daha doğrusu güven içinde bırakılacak mısınız diye soruyor kuran. yani gücen içinde yaşıyorlarmış işte. neden güven içinde bırakılmıyorlar?

    154. "bize bir mucize getir." diyor halk.

    155. "salih, şöyle dedi: işte bir dişi deve. onun (devenin) belli bir gün su içme hakkı var, sizin de belli bir gün su içme hakkınız var."
    neresi mucize bunun?

    156. "sakın ona (deveye) bir kötülük yapmayın."

    157. "derken onu kestiler."
    semud kavmi deveyi kesiyorlar.

    158. "böylece azap onları yokladı."
    neden? salih onların yanına gitmese insanlar yaşayıp gidiyormuş ne güzel. gitti madem inanmadılar diye yok etmek neden?

    159. "şüphesiz senin rabbin mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır."
    merhameti buysa..

    160-175. lut kavmi ve arasındaki olaylar.

    176. şuayb ve halkı eyke ile olaylar.

    189. açıklamada: " 'tefsir bilginlerinin açıklamasına göre': şuayb'ın halkı yedi gün sıcağın altında kalmış, sonra siyah bir bulut gelmiş gölge etmiş. sonra bu siyah bulut ateş olup üzerlerine inmiş, onları yakmış."

    191. "şüphesiz rabbin çok merhametlidir."
    belli.

    surede hep aynı şeyler, aynı döngüde anlatılmış. bir topluluk var, topluluğa gönderilen bir peygamber var. hepsi de "şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim. bunun için sizden hiç bir ücret istemiyorum" diyor. halk mucize istiyor. ve gösterilen "mucizeye" inanmıyor. sonra da allah bir şekilde o halkı yok ediyor. sonra da yine aynı "o her şeye gücü yetendir, çok merhametlidir." ayeti var.

    neml:

    64. "allah ile birlikte başka ilah mı var? eğer doğru söylüyorsanız delil getirin."
    peki allah'ın varlığının ve kuran'ın delili ne? "gece ile gündüzü oluşturan allah'tır. şüphesiz bu apaçık bir delildir." gibi ayetler var. bu mu kuran'ın delili?

    67. aynı ayet aynı şekilde daha önce de yazılmıştı.

    88. "dağları görürsün, hareketsiz sanırsın. halbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan allah yapmıştır."
    halbuki daha önce dağlar için sabit denmişti. şimdi hareketli deniyor. allah her şeyi sağlam ve yerli yerince yapmıştır. madem her şey sağlam depremler, heyelanlar neden oluyor? yerli yerince yaptıysa kıtalar neden hareket ediyorlar?

    kasas:

    27. kısaca, musa kaçarken iki kıza denk geliyor. onların koyunlarını suluyor çünkü kızlar çobanlardan korktukları için bekliyorlarmış. sonra kızların babası "iki kızımdan biri ile evlenmen karşılığında bana sekiz yıl çalış" diyor musa'ya. "bunu on yaparsan o da senin güzelliğin olur." diye pazarlık yapıyor. sekiz yıl bana çalış, kızı al. ilginç bir alışveriş.

    29. yine aynı olaylar yine aynı ayetler. musa ateş görmüş, ailesini bırakıp, ateşin yanına gitmiş.

    30. "musa ateşin yanına gelince, ağaçtan şöyle seslenildi: 'ey musa şüphesiz ben evet ben alemlerin rabbi olan allahım"
    ilk kez böyle somut bir şekilde allah'ın birisiyle konuştuğundan bahsediliyor.

    31. yine asayı atıp yılana dönüştürme olayı.

    32. yine elini koynuna sokup beyaz olması.

    ankebut: (örümcek demekmiş.)

    7. "iman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz."
    neden? umarım namaz kılmamak, oruç tutmamak vs gibi hem bireysel olan hem de ufak tefek şeyler kast ediliyordur.

    14. yine nuh'a geldi konu. dokuz yüz elli yıl yaşamış. (bknz "the man from earth")

    28-35. yine lut kavmi. erkek erkeğe ilişki meseleleri. aynı şeyler.

    50. "mucizeler ancak allah katındadır."
    ee diğer peygamberlere gelen mucizeler ne o zaman? musa'nın asasını yılana dönüştürmesi mesela.

    rum:

    17. "akşama girdiğinizde, sabaha vardığınızda allah'ı tespih edin."
    18. "gündüzün sonunda ve öğle vaktine girdiğinizde allah'ı tespih edin."
    açıklamada "ayette namaz kast ediliyor." diye yazıyor. vakitler için de kast edilmiştir diyor. gündüzün sonu ikindiyi kast ediyormuş mesela. neden açıkça ikindi yazmamış ki? gündüzün sonu bence akşamdır.

    20. "sizi topraktan yaratması onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir."
    topraktan yaratmasının kanıtı ne peki? daha önce bir ayette sudan başka ayette yine topraktan yarattı denmişti.

    24. "şimşeği göstermesi, yağmur indirmesi onun delillerindendir."
    şimşeğin, yağmurun nasıl oluştuğunu bilen yok nasıl olsa. salla gitsin.

    27. "sonraki yaratmaları ilke yaratmaya göre kolaydır."
    demek ki zorluk kolaylık var. bir durum diğerine göre daha kolay veya zor. oysa açıklamada "allah için kolaylık zorluk yoktur" diyor.

    37. "dilediğine rızkı bol dilediğine az verir."
    yazık değil mi az verilenlere?

    46. "rüzgarları yağmurun müjdecisi olarak göndermesi alalh'ın delillerindendir."

    47. "suç işleyenlerden intikam aldık."
    güzel, peki şimdiki zamanda suç işleyenlerden neden alınmıyor o intikam?

    lokman:

    10. "yeryüzüne de sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi."
    halbuki dağlar daha önceki ayetlerde hem sabit hem hareketli olarak tanımlanmıştı.

    18. "allah, kibirleneni sevmez.
    19. "sesini alçalt."
    mütevazi olmayı, böbürlenmemeyi emrediyor. sesini alçak tut diyor. tvde sürekli bağıran bir adam var ona okutmak lazım bu ayeti.
    ayetin sonunda da "seslerin en çirkini eşek sesidir" diyor. ilginç. la bu gözleri güzel eşek neetti size?

    33. "hiç bir babanın çocuğuna, hiç bir çocuğun da babasına yarar sağlamayacağı günden korkun."
    böyle ürkünç bir şey söyleyip, insanları korkutup, inanmalarını beklemek..

    secde:

    2. "kendisinde hiç bir şüphe bulunmayan bu kitap.."
    kanıt kitabın kendisi yani. böyle kanıt mı olur ya?
    bu da benim delilim: "kendisinden hiç bir şüphe bulunmayan bu entry şüphesiz ki size doğruları aktarmak için yazılmıştır. şüphesiz ki ben sizden hiç bir ücret talep de emiyorum."

    3. "o (muhammed) kendilerine senden önce bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için doğru yolu bulsunlar diye rabbin tarafından indirilmiş gerçektir."
    yani o kavme gönderilmiş işte. gayet açık. "tüm insanlığı uyarması" için demiyor.

    4. yine altı günde yaratma olayı..

    7. "insanı yaratmaya çamurdan başladı."
    daha önce sudan ve çamurdan denmişti.

    11. "..ölüm meleği canınızı alacak.."
    sanırım ilk defa ölüm meleği kelimesi geçiyor ama azrail denmiyor.

    19. "..karşılık bir mükafat olarak me'va cennetleri vardır."
    şimdi de me'va cenneti çıktı. adn, firdevs cennetleri vardı.

    22. "biz suçlulardan intikam alıcıyız."
    suçlu dediği de ayetleri kabul etmeyenler. inanmayanlar olarak ceza çekecekse çekelim de intikam neden? ayrıca şimdiki inanmayanlardan neden alınmıyor intikam?

    23. "musa'yı, tevrat'ı israiloğullarına yol gösterici kıldık."
    onun da yerel olduğunun ve belli bir halka gönderildiğinin açık kanıtı.

    ahzab:

    4. açıklamada: "cahiliye arapları, evlatlıklarını öz çocukları gibi kabul ederlerdi. (araplarda böyle bir eşitlik duymak beni çok şaşırttı..) evlatlıklar asıl babalarının adıyla değil, evlat edinenin adıyla anılırdı ve onun mirasından öz çocuğu gibi pay alırdı. ayetler söz konusu bu uygulamayı kaldırmıştır."
    lan ne güzel üvey evlatlar da öz çocuklarla bir tutuluyormuş işte. islam bunu kaldırıyor. niye kaldırıyorsun ki?

    6. "peygamberin eşleri.."
    birden fazla eşi var yani.

    28. "ey peygamber, hanımlarına de ki.."
    hanımlar..

    30. "ey peygamberin hanımları.."
    direkt olarak peygamberin "hanımlarına" sesleniş var.

    32. yine "ey peygamberin hanımları.." ifadesi var.

    33. "evlerinizde oturun"

    37. açıklamada: "zeyd, peygamberin, kölelikten azad edip evlat edindiği birisi. peygamber onu halasının kızı zeynep ile evlendirmiş. ancak geçimsizlik sebebiyle zeyd, peygambere gelip boşamak istediğini söylüyor. peygamber zeyd'e karısını boşamamasını söylüyor. ama zeyd boşuyor. bu boşamadan sonra allah zeynep'i hz peygambere eş yapmıştır. o güne kadar araplar evlat edindikleri kimseyi, öz evlatları ile bir tutuyorlar, onların boşadıkları eşleri ile evlenmiyorlardı. islam bu uygulamayı ortadan kaldırmıştır."

    neresinden tutsan elinde kalacak bir açıklama. zeynep, kölenin halasının kızı mı peygamberin halasının kızı mı? eğer peygamberin halasının kızı ise peygamber hem gelini hem halasının kızı olan zeyneple evlenmiş oluyor. yok sadece kölenin halasının kızıysa o zaman da gelini ile evlenmiş oluyor. ikisi de birbirinden kötü. önceden evlat edindiğin ya da öz evladının boşadığı eşi ile evlenmiyorlarmış işte. bu güzel. ama islam bu uygulamayı ortadan kaldırıp bunu serbest bırakmış.

    50. "ey peygamber, biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, allah'ın ganimet olarak sana verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını sana helal kıldık. diğer müminlere değil de sana has olmak üzere, mehirsiz olarak peygambere bağışlayan, peygamberin de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mümin kadını da (sana helal kıldık). müminlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımı şeyleri elbette bilmekteyiz. bütün bunlar sana herhangi bir zorluk olmaması içindir."

    oha amk oha. bütün dünya kadınları kendisine helal. "diğer müminlere değil de kendisine has olmak üzere." amca kızları, dayı kızları gibi kuzenler helal. bütün kadınları kendine hak görmüş. bu ayetten sonra kuran'ın geri kalanını okumak istemedim ama neler yazdığını merak ettiğim için devam ettim.

    51. "ey muhammed, bunlardan (hanımlardan) dilediğini geri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın uzak durduklarından dilediklerini yanına almanda sana bir günah yoktur. bu onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğine razı olmaları için daha uygundur."
    istediğinle yat diyor yani. hangisini istersen sana bir günah yoktur. böyle ayet olur mu ya? tüm insanlığa indiği söylenen böyle bir kitapta peygambere istediğin kadınla yat diye seslenen ayet mi olur?

    52. "bunlardan sonra, güzellikleri hoşuna gitse de başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helal değildir. ancak sahip olduğun cariyeler başka"
    bunlardan sonra dediği ne ki? iki önceki ayette anlatılan kadınlardan başka ise zaten başka kimse kalmadı ki. herkesi helal yaptı kendine. bir de sahip olduğun cariyeler başka diyor. peygamberin kaç eşi kaç cariyesi vardı? buraya kadar okuyup bunu bilen söylerse sevinirim. yazacağım buraya.

    53. "ey iman edenler, vakitli vakitsiz peygamberin evlerine girmeyin. yemeği yiyince hemen dağılın." ".. kendisinden sonra hanımlarını nikahlamanız ebediyen söz konusu olamaz."
    adamın işi var tabi hareme baksana. beni meşgul etmeyin demiş resmen. o öldükten sonra bile eşleri başkaları ile evlenemezmiş. gerçi ayetin burası tam benlik bir emir. sevdim burasını. tam bir aslan burcu kıskançlığı. kendimden biliyorum..

    62. "alla'ın kanununda asla değişme bulamazsın."
    daha önceki ayetlerde, "daha önce inen bir ayet değiştirildi" gibi bir şey diyordu.
    beni en çok şaşırtan sure bu oldu.

    sebe:

    15. "biri sağda biri solda iki bahçe bulunuyordu. beldeniz güzel bir belde."

    16. inanın dedik) "fakat onlar yüz çevirdiler. biz de üzerlerine arim selini gönderdik."
    arim seli şiddetli yağmurdan oluşan selmiş. kim huzur içinde kendi halinde yaşıyorsa illa biri gitmiş bozmuş adamların düzenini. inanmıyorsa inanmasınlar. cehennem neden var? hem dünyada felaket ver, hem cehennemde yak. hoş değil.

    19. " 'ey rabbimiz yolculuğumuzun konakları arasın uzaklaştır.' dediler ve kendilerine zulmettiler. biz de kendilerini darmadağın ettik."
    bir şey istemişler yok olmuşlar.

    fatır:

    melaike suresi diye de anılıyormuş. bu sure isimlerini kim koymuş diye düşündüm. başka isimle de anıldığına göre insanlar sonradan koymuşlar. yoksa değiştirilemezdi öyle değil mi?

    yasin:

    5-6. "kuran ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli allah tarafından indirilmiştir."
    yani kuran o kavmi uyarması için gönderilmiş işte. biz ne? ben o kavimden değilim.

    82. "onun emri ancak o şeye ol demektir. o da oluverir."
    dünyayı neden altı günde yarattı?

    saffat:

    8-9. "onlar yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler.
    ileri gelen melekler topluluğu nedir?

    102-107. "çocuk koşup yürüyecek yaşa gelince ibrahim ona 'yavrum rüyamda seni boğazladığımı gördüm. düşün bakalım ne dersin' dedi. o da 'babacığım emrolunduğun şeyi yap' dedi.

    sonra tam boğazlayacakken ona 'ibrahim şüphesiz bu bir sınavdı sen geçtin' deniyor. kurbanlık gönderiliyor. kurbanlığın da öyle gökten geldiği falan da yok. ibrahim halk arasında anlatılan gibi oğlunun boğazını kesmeyi amaçlamamış, boğmayı amaçlamış. benim küçüklüğümde din dersinde "oğlunun boğazını kesmek istedi de bıçak kesmedi, bıçağı yandaki kayaya vurduğunda kayayı ikiye böldüğünü gördü. şaşırdı." şeklinde bir hikaye anlatılırdı. demek ki olay öyle değilmiş. ayrıca kurban kesme olayı buradan itibaren varsa bu da islam'dan önceki bir adetin devam ettirilmesi oluyor.

    141. açıklamada "tefsir kaynaklarından rivayet edildiğine göre.."
    yani kesin bilgi yok yine.

    sad:

    35. "ey rabbim bana benden sonra kimseye layık olmayacak bir mülk (hükümranlık) ver."
    isteğe bak. ben olsam aç kalanlar için yemek, sırtı üşüyenler için ceket veya bunları yapabilmek için bir güç dilerdim mesela.

    44. "eline bir demet sap al ve onunla vur. yeminini bozma."
    açıklamada: "tefsir kaynaklarına göre eyyub karısına yüz sopa vuracağına yemin etmiş. kendisine has bir ruhsat olmak üzere de ayetteki çözüm önerilmiş."
    karısına yüz sopa vurmaya yemin etmesi normal karşılanıyor. "hayır, bunu yapman, senden olana vurman hoş bir davranış olmayacaktır." diyebilirdi. ayrıca yeminini bozmaması için vur ama bir demet sapla vur hem yeminini bozmamış olursun hem acıtmamış olursun diyor. kandırmaca değil mi bu?

    zumer:

    6. "o tek bir nefisten sizi yarattı. ondan ondan eşini var etti."
    açıklamada "buradaki ondan ifadesi onun türünden şeklinde de anlaşılabilir." yani öyle anlaşılmayabilir de demektir bu.

    23. "allah ayetleri tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir."
    evet çok fazla tekrar var. sürekli aynı şeyler anlatılmış.

    69. "yeryüzü rabbinin nuruyla aydınlanır. kitap (amel defteri) ortaya konur. peygamberler ve şahitler getirilir ve haksızlığa uğratılmaksızın aralarında adaletle hüküm verilir."
    umarım böyle bir şey olur. ama haksızlık olmadan olacaksa tüm kalbimle istiyorum. benim iyi niyetimden bir şüphem yok. hırsızlık edip müslüman gözükenler düşünecek.

    mümin:

    15. "buluşma günü hakkında (insanları) uyarmak için iradesiyle ilgili vahyi kullarından dilediğine kendi indirir."
    kendi indirmeyeceğine göre kendisi gönderir demek istiyor sanırım.

    28. "firavun ailesinden imanını gizlemekte olan mümin bir adam şöyle dedi..."
    kim bu adam açıklanmamış?

    russilet:

    9. "de ki siz mi yeri iki günde (evrede) yaratanı inkar ediyorsunuz?"
    şimdi de iki günde (evrede) yarattı deniyor. daha önce altıydı.

    10. "o dört gün içinde (dört evrede) sabit dağları yarattı."
    kalan dört evrede sabit dağları yaratmış sanırım. ayrıca daha önce bazı ayetlerde hareketli bazı ayetlerde sabit olduğu söylenmişti.

    12. "en yakın göğü kandillerle süsledik."
    dünyaya en yakın olduğu kast edilmiştir. kandil dediği de yıldızlardır. fakat malum hiç bir yıldız dünyaya yakın değil.

    37. "gece ve gündüz, dünya ve ay allah'ın delillerindendir"
    nasıl delil oluyor?

    şura:

    7. "biz sana arapça bir kuran vahyettik ki mekke'de ve çevresinde bulunanları uyarasın."
    lokal yani işte. o coğrafyayı uyar diyor.

    8. "dilediğini rahmetine sokar."
    benim kafama yatmıyor bu. madem dilediğini rahmetine sokuyor, rahmetine sokmak istemediklerinin suçu ne?

    20. "kim dünya kazancını isterse ona da istediğinden veririz."
    ben istiyorum dünya kazancı. öyle çok da değil. 200 bin işimi görür şu an. hadi.

    30. "başınıza bir musibet gelirse kendi yaptığınız kötülükler yüzündendir."

    32. "denizde yüzen gemiler onun delillerindendir."
    ne alaka?

    zuhre:

    2-3. "iyice anlayasınız diye biz onu arapça bir kuran yaptık."
    araplara gönderilmiş işre. arapça bilmeyenler nasıl anlayacak? bu ayetten de yerel olduğu sonucuna varabiliriz.

    25. "biz de onlardan intikam aldık."
    önceki ayetlerle birlikte okunduğunda "atalarından gördükleri dini bırakmadılar diye hemen intikam aldık." anlamı çıkıyor. atalarından niye alınmadı o intikam? nasıl olsa öldükten sonra ebedi cehennemde kalacaklar. intikam neden alınıyor?

    55. ".. biz de onlardan öç aldık hepsini suda boğduk."
    yine intikam, öç..

    duhan:

    2-3. "biz onu mübarek bir gecede indirdik."
    açıklama: " tefsir bilginlerinin çoğuna göre kadir gecesi.." net bilgi yok yani. bakara suresi 185' atıf yapılmış. bakara 185'te kadir gecesiyle ilgili bir durum yok. ramazan ayı var. kadir suresi 1'e de atıf yapılmış, ona bakacağız.

    10. "göğün açık bir duman getireceği günü bekle."
    açıklamada: yine "tefsir bilginlerinin çoğu.." neden açıkça söylenmiyor da böyle yoruma ihtiyaç duyuluyor? hani anlayın diye arapça gönderdik denmişti. anlaşılmıyor işte. 'tefsir bilginlerinin çoğu' yanlış yorumlasalar ne olacak? ki bence durum böyle.

    16. "..şüphesiz biz öcümüzü alırız."
    yine öç, intikam. kendi yarattığından neden öç alıyor allah?

    37. "bunlar mı daha hayırlı yoksa tübba halkı ve onlardan öncekiler mi? onları helak ettik. çünkü onlar suçlu kimselerdi."
    yine helak edilen bir halk. günümüzde kimse suçlu değil mi? niye helak olan yok?

    48. "sonra başının üstüne kaynar su azabı dökün."
    verilecek ceza kaynar su. dünya aklıyla düşününce dünya aklıyla bir ceza bulunuyor tabi.

    53-54. verilecek ödül de dünyevi akılla düşülen bir şey. ipekten, atlastan kumaşlar, iri gözlü hurilerle evlenmek var. kadınlar için ne var nuri mi?

    casiye:

    5. geceyle gündüz, yağmur ve rüzgar gibi doğa olayları allah'ın varlığına delil olarak gösterilmiş.

    15. "kim salih amel işlemişse kendi lehine, kim kötülük yaparsa kendi aleyhine.."
    en az on kez aynı ayet var.

    16. yine israiloğulları. başka halk başka millet yok mu dünyada? mesela neden hiç uygurların, hititlerin, vikinglerin, fransızların, lehlerin adları geçmiyor?

    ahkaf:

    29. "hani kuran dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. onun huzuruna gelince birbirlerine 'susun' dediler. kuran okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler."
    tam olarak ne zaman olmuş bu olay?

    muhammed:

    2. "allah inananların günahlarını örtmüş ve hallerini düzelmiştir."
    eski günahlarını mı örtmüş yoksa tüm günahları mı?

    4. hem "esir alın" diyor hem "salıverin" diyor.

    15. "cennetin durumu şöyledir: orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. her meyvenin çeşidi vardır."
    cennette şarap ırmakları varmış. ben demiyorum ayet diyor. hoşuma gitti bu ayet. ben boşuna sevmiyorum şarabı.

    27. "melekler onların canlarını alırken.."
    azrail almıyor muydu?

    33. "ey iman edenler allah'a itaat edin."
    inananlar itaat ediyorlar zaten.

    fetih:

    açıklamasına göre mekke'nin fethedileceği müjdesi konu ediliyormuş.

    hucurat:

    12. "birbirinizin kusurlarını, mahremiyetini araştırmayın, gıybet yapmayın."
    güzel ayet.

    kaf:

    26. hep "allahla beraber başka ilah edinenler" diye bahsediliyor. ateist olma durumu söylenmiyor hiç. hiç bir tanrıyı kabul etmeyenlerden bahsedilmiyor hiç. çünkü o dönem böyle bir düşünce yok sanırım. en azından o coğrafyada. putlara da olsa bir şeye tapınma durumu var hep.

    38. yine altı günde yaratma..

    39. "güneşin doğuşundan ve batışından önce rabbini tespih et."
    açıklamada: sabah öğle ve ikindi namazları kast ediliyor diyor. kendilerince vakit uydurmuş açıklamayı yazanlar. bu ayette iki vakitten bahsediliyor. ya da en azından sabah, öğle ve akşam kast edilmiyor bana göre.

    zariyat:

    47. "göğü biz kurduk, şüphesiz bizim gücümüz her şeye yeter."
    açıklamada: "göğü genişletmekteyiz şeklinde de tercüme edilebilir."
    açıklamadaki tercüme ile ayet farklı oluyor ama göğü genişletmekteyiz diyorsa ilginç. o dönem evrenin genişlediği bilinmiyor sanırım.

    tûr:

    19-20. "biz onlara iri gözlü hurileri eş olarak vermişizdir."
    ödül olarak yine iri gözlü huriler var. iri göz değil de iri meme olsa daha çok cezbederdi beni.

    23. "orada içilince boş sözler söyletmeyen, günah işletmeyen dolu bir kadehi elden ele dolaştırırlar."
    alkol mü vaadediliyor yani? dolu kadeh denmiş. kadehle alkol içilir yani. açıkça söylenmemiş ama kast edilmiş bence. boş söz söyletmeyen, içince günah işletmeyen alkol miktarı dünyada da yasak olmamalı. ayrıca elden ele dolaştırmak da başka şeyleri çağrıştırdı bana.

    necm:

    1-20. muhammed'in cebrail'i iki kez gördüğünden bahsediliyor.

    kamer:

    1. "kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı."
    meşhur "ay'ın yarılması" olayı geçiyormuş kuran'da. ama açıklamaya göre tam bir birlik yok yine. bazıları ayı ikiye böldüğüne inanıyor, bazılarına göreyse kıyamet yaklaşınca bölünecekmiş.

    11-12. "yeryüzünü pınar pınar fışkırttık."
    hem yukardan yağmur yağıyor hem yeryüzünden su fışkırıyor. (sanırım tevrat'ta veya incil'de sadece gökten yağan suyla tufan oluyor.)

    17.-22.-32.-40. "kuran'ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık."
    yani bu duruma göre muğlak ifadelerin olmaması gerekiyor.

    25-29. yine salih, dişi deve, devenin su içmesi ve devenin kesilmesi olayı anlatılıyor. yine tekrarlarla inkar eden halklar ve başlarına getirilen kötülükler anlatılıyor. firavun, lut, semud, nuh..

    50. "emir göz kırpması gibi anında gerçekleşir."
    dünya neden altı günde yaratıldı?

    51. "andolsun biz sizin gibileri helak ettik. fakat var mı düşünüp öğüt alan?"
    inanmayanlara sesleniliyor sanırım. tüm inanmayanlar helak edildiyse geriye sadece müslümanların kalmış olması gerekir.

    rahman:

    27. "ancak azamet ve ikram sahibi allah baki kalacaktır."
    dünyevi canlılık sona erecek tamam ama ölümden sonra ebedi hayat yok mu? sadece allah baki kalacak diyor.

    33. "göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçin gidin. büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz."
    ne amaçla yazıldığını tam anlamadım ama bugün o büyük güç var ki uzaya, marsa, güneş sistemi dışına bile araç gönderildi.

    46. "rabbinin huzurunda duracağından korkan kişiye iki cennet vardır."

    50. "içlerinde akan iki pınar vardır."

    56. "orada bakışları sadece eşlerine çevrilmiş dilberler vardır. önceden ne bir insan ne bir cin dokunmuştur."
    yine benim kıskançlık seviyeme uygun. eşlerinden önce kimse dokunmamış (bakire yani).

    62. "bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır."
    haydaa. toplam beş etti o zaman.

    66. "içlerinde kaynayan iki pınar vardır."

    70. "onlar çadırlara kapanmış hurilerdir."

    74. "onlara eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur."
    bana uyar. ayrıca işte arap aklıyla düşününce çadırda bekleyen diye tasvir ediliyor anca.

    bu surede her ayetten sonra "o halde rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?" diye bir ayet getirilmiş. şiirlerdeki, şarkılardaki nakarat gibi. ama çok sık tekrarlanıyor bu ayet.

    vakı-a:

    17-21. ".. içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarlarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri, kadehleri.."
    yine içmekle baş döndürmeyen, sarhoş etmeyen içecek. aslında alkol serbest bırakılmak istiyor da çekiniliyor gibi.

    22-23. "onlar için saklı inciler gibi iri gözlü huriler vardır."
    iri olan göz değil de..

    36-38. "onları, ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta, eşlerini çok seven, gösterişli bakireler yaptık."
    artık açıkça söyleniyor bakire oldukları. tabi bana uygun bence problem yok. öbür tarafta bakire sikicem diye burada ibadet yapılır mı? sizin ibadetiniziz amacı diğer tarafta sizi "bakire"lerin beklemesi mi? ibadet yapılacaksa tanrı için yapılmalı. bir ödül beklenmemeli. beklenirse onun adı ibadet değil ticaret olur bence. ben burada namaz kılayım, sen de bana öbür tarafta bakire sikmemi nasip eyle ya rabbi..

    58. "attığınız o meniye ne dersiniz?" 59."onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa biz mi?"
    ne diyelim?

    hadid:

    4. yine altı günde yaratma olayı anlatılıyor. anladık da anladık..

    7. "içinizden iman edip de allah yolunda harcayanlar var ya onlar için büyük bir mükafat vardır."
    açıklamada "malın yerli yerince kullanılması.." diye bir tabir kullanılmış. hafifletilmek istenmiş bence. ayette öyle yazmayı bilmiyor mu allah? ayette neden "allah yolunda harcayanlar" demiş?

    10. "içinizden mekke'nin fethinden önce harcayanlar ile diğerleri bir değildir."
    diğerleri galibiyeti görüp de harcamış oluyorlar. o yüzden sonucu görmeden risk alanlar daha iyi denmiş sanırım. tabi sonunu düşünen kahraman olamaz.

    11. "kim allah'a güzel bir borç verecek ki allah onu kat kat ödesin."
    alalh'a borç mu veriliyor? evetse neden kat kat ödüyor? faize girmez mi bu?

    17. "düşünesiniz diye gerçekten ayetleri size açıkladık."
    yani "adama, kişiye, kişilere, gruplara, cemaatlere, vakıflara, derneklere ve tarikatlara" ihtiyaç yok. kişiye düşünmesi söyleniyor.

    21. "..eni gökle yerin genişliği kadar, allah'a ve resulüne inananlar için hazırlanan cennete yarışırcasına koşun."
    ilk kez cennetin fiziki boyutlarından bahsediliyor.

    mücadele:

    2. "içinizden zıhar yapanlar bilsinler ki.."
    açıklama: zıhar, bir kimsenin eşine "anamın sırtı gibisin" diyerek onu kendisine haram kılmasıdır. cahiliye döneminde zıhar kadını kocasına ebediyen haram kılardı. islam ise kefaret uygulaması ile bu haramlığın ortadan kalkacağı hükmünü getirdi. kefaret üçüncü ve dördüncü ayette açıklanıyor.

    3. "kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp sonra da söylediklerinden dönecek olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce bir köle azat etmeliler."
    diyelim ki islam'a göre yaşayalım. bu durumdaki birisi köle azat etmeliymiş. nereden bulacağız köleyi bu devirde? bu ayet de gayet açık ki dönemsel bir kitap.

    4. "kim köle azat etme imkanını bulamazsa, eşine dokunmadan önce ard arda iki ay oruç tutmalıdır. kimin buna gücü yetmezse altmış fakiri doyurmalıdır."
    neden altmış fakir? ayrıca bu altmış fakir kaç gün süreyle, kaç öğün doyurulacaklar? ayetin "sonu kafirler için elem dolu bir azap vardır." diye bitiyor. ne alaka? ayetin geri kalanı ile uyumsuz olmuş.

    10. "oysa şeytan allah'ın izni olmadıkça, müminlere hiç bir zarar verebilecek değildir."
    e o zaman şeytan, allah'ın izni ile insanlara zarar veriyor, kötülük yapıyormuş. allah izin vermese mesela? ya da ona "kanan" insanların suçu ne bu durumda? bu duruma allah'ın izni varmış.

    12. "peygamber ile baş başa konuşacağınız zaman, baş başa konuşmanızdan önce sadaka verin."
    başka birine mi yoksa peygambere mi verileceği net söylenmemiş. umarım fakirler kast edilmiştir diye iyi niyetli olmaya çalışıyorum. yok eğer peygamber kast ediliyorsa daha önce "ben sizden hiç bir ücret istemiyorum" gibi ayetler vardı. onlarla ters düşmüş olur.

    haşr:

    7. "allah'ın savaşılmadan peygamberine kazandırdığı mallar, alalh'a peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara aittir."
    yoksula, yetime, yolda kalmışa gelene kadar bitti zaten mallar. hadi peygamberin kendisini anladım da yakınları ne oluyor?
    "mallar içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet haline gelmesin diye allah böyle emretmiştir."
    sosyalist düzen gibi bir şey o zaman bu.

    mümtehine:

    1. direkt olarak alla konuşuyor.

    10. açıklama: "hudeybiye anlaşmasına göre müşriklerden kaçıp gelen mümin kadın olsun erkek olsun onlara iade edilecekti. buna göre ayet iade edilecek olanların sadece mümin erkekler olduğunu, mümin kadınların ise kafirlerin nikahında kalamayacakları için antlaşmaya dahil olamayacaklarını açıklamaktadır."
    haasdas. baştaki anlaşmaya göre kadın ve erkekler geri verilecekti ama kadınları vermekten vaz geçiyor. hmm neden acaba? ne kadar kadın düşkünü bir din ya. anlaşmaya bile uymuyor da vazgeçiyor kadınları vermekten. iade edilen erkekler de mümin. onlar neden iade ediliyorlar?

    saff:

    2-3. "yapmayacağınız şeyleri neden söylüyorsunuz?"
    mesela kul hakkı yememek, işçinin maaşını tam (sigortadan kaçmak için asgariden göstermeden) ve zamanında vermek, temiz olmak, sağa sola çöp atmamak (herkes müslüman, sorsak abdestli ama arabanın camından kola şişesi, çocuk bezi atılıyor.) vs vs liste uzar gider.

    6. "hani isa 'ey israiloğulları, ben allah'ın size benden önce gelen tevrat'ı doğrulayıcı, benden sonra gelecek ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici peygamberiyim' demişti."
    incil'de böyle bir şey var mı merak ettim. isa böyle bir şey demiş mi?

    11. "malınızla canınızla allah yolunda cihat edin."
    allah için harcayın diyor yani.

    12. ".. sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve adn cennetlerine koysun."
    iki farklı cennet tanımı yapılmış gibi. içinden ırmaklar akan ve adn cenneti ayrı ayrı tasvir edilmiş. yukarıda da söylenmişti iki cennet var diye.

    cum'a:

    6. "ey yahudi akidesini benimseyenler. bütün insanlar değil de, yalnız kendinizin allah'ın dostları olduğunu iddia ediyorsanız, haydi ölümü isteyin."
    niye ölümü istesinler insanlar durduk yerde ya? madem allah'a döndürüleceklerine inanıyorlar müslümanlar istesin bir an önce ölmeyi. gerçi onlar şehit olmayı falan istiyorlar da.

    9. "ey iman edenler cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman hemen allah'ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın."
    cuma namazı geçiyormuş gerçekten. ben bilmiyordum. peki neden cuma? cumayı diğer günlerden daha önemli yapan ne? ayrıca halk arasında söylenen "üç cumaya gitmezsen dinden çıkarsın" gibi bir ifade de yok.

    11. "onlar bir ticaret veya bir oyun, eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona koştular."
    açıklamada: "peygamber bir cuma günü hutbe irad ederken yiyecek yüklü bir kervan gelmişti. kervanın geldiğini haber veren davul sesini duyan sahabiler dağılıp kervanın yanına koştular. peygamberin yanında on veya on iki kişi kaldı."
    peygamberi canlı canlı görüp, o an dinlemekte olanlar bile kervan görünce peygamberi bırakıp da kervanı görmeye gitmişler. bak adam canlı canlı önünde peygamber var, onu dinliyor ama bir ticaret kervanı geldiğini duyunca hemen oraya koşuyor.

    münafikun:

    on bir ayet. pek bir şey yok anlatılan.

    teğabûn:

    10. "inkar eden ve ayetlerimizi yalanlayanlar, içinde ebedi kalacakları cehennemliklerdir."
    daha önce de sormuştum inkar eden iyi bir insan ne olacak?

    17. "eğer allah'a güzel bir borç verirseniz allah size kat kat öder."
    hmmm. yine bir borç para mevzusu.

    telâk:

    1. "ey peygamber, kadınları boşamak istediğinizde onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik) halinde boşayın ve iddeti sayın.
    iddet: boşamaktan sonra geçen süreymiş. sanırım kadının gebe kalmış olma ihtimaline karşı.
    "iddet süresince evden çıkarmayın. kendileri de çıkmasınlar."
    öncelikle direkt peygambere seslenilmiş. genel olarak erkeklere seslenmemiş. ama kadınları boşamak istediğinizde diyor. yani kadının boşanmak istemesi gibi bir durum söz konusu bile değil. evden çıkmamaları konusunda da erkeklere seslenme var. "kadınlarınıza söyleyin evden çıkmasınlar." gibi. kadınlara direkt olarak seslenmeyi zûl sayıyor galiba. evde tutulmalarının sebebi de dışarda başkasından hamile kalma ihtimali mi bilmiyorum.

    2. "boşanan kadınları iddetleri sonuna kadar güzelce tutun, ve güzelce ayrılın."
    evdeyken güzelce tutun demek istiyor galiba.

    6. "onlara zarar vermeye kalkışmayın. hamile olanlara doğuma kadar nafaka verin, emzirme için de aranızda anlaşın."

    tahrim:

    açıklamada "peygamberin eşleri ile olan bazı münasebetleri ile mutlu bir aile yuvasının oluşturulmasının temel prensipleri konu edilmektedir." diyor. bize ne peygamberin eşleri ile olan münasebetinden.

    1. "ey peygamber, eşlerinin rızasını arayarak, allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun?"
    büyük ihtimal seksten bahsediyor. yalnız ifade: eşlerinin rızası. yine çoğul "eşler" söz konusu.

    2. "allah gerektiğinde yeminleriniz bozma ve kefaret ödemeyi size meşru kılmıştır."
    bir anlamı kaldı mı o zaman yeminin? parayı bas yeminini boz.

    4. "ey peygamberin eşleri. eğer ikiniz allah'a tövbe ederseniz ne iyi. eğer peygambere karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki allah onun yardımcısıdır."
    demek ki eşleri iki taneymiş. peygambere karşı birbirinize destek olmayın diyor. hem ayrıca ayete bak direkt peygamberin eşlerine hitap edilmiş. tüm insanlığa indiğini iddia eden bir kitapta böyle ayet olur mu?

    5. "eğer o sizi boşarsa allah ona yenilerini verir."
    ona göre ayağınızı denk alın gibi bir uyarı sezdim ben.

    mülk:

    3. "o yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. hiç bir çatlak görüyor musun?"
    bir ara ozon tabakası deliği vardı. gerçi kapandı sanırım o da.

    19. "üstlerinde kanat çırparak uçan kuşlara bakmazlar mı? onlar ancak rahman tutuyor."
    kuşları allah gökte tutuyormuş. aynı mantıkla balıkları da o yüzdürüyor ama balık denmemiş.

    kalem:

    açıklamada "surede peygamberin, peygamberliğinin ispatı konu edilmiştir." diyor ama öyle bir ispat yok surede.

    hakka:

    38-40. "görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki o (kuran) hiç şüphesiz çok şerefli bir elçinin (allah'tan alıp tebliğ ettiği) sözüdür.
    bu yemini kim ediyor? hem yemine ne gerek var ki? parantez içini okumazsak "elçinin sözüdür" oluyor. gerçi yine elçi denmiş ama olsun. allah'ın sözüdür demesi gerekirdi.

    51. "şüphesiz kuran gerçek kesin bilgidir."
    nasıl kesin işte? "şüphesiz bu entry gerçek kesin bilgidir." inandın mı şimdi bu cümleye?

    me'aric:

    1-3. "soran birisi, yükselme yollarının sahibi allah tarafından kafirlere.."
    açıklamada: "allah'ın sahip olduğu yükselme yolları" ile meleklerin kendisine yükseldiği özel yol ve boyutlar kastedilmiş olabileceği gibi 33-47. ayetlerde gündeme getirilen ve kulları yüceltip allah'a yaklaştırılan yollar konumundaki ibadet ve güzel davranışlar da kastedilmiş olabilir.
    yine muğlak bir ifade. o da olabilir şu da olabilir. "anlaşılsın diye apaçık gönderdik." yazıyordu yukarıdaki ayetlerde.

    30. "ancak eşleri yahut sahip oldukları cariyeleri başka.."
    eşler, cariyeler.. ooh.

    nuh:

    15. "görmediniz mi allah yedi göğü tabak tabaka nasıl yaratmıştır."
    görmediler tabi.

    hayret.. daha önce beş bin kez anlatılan gibi nuh, kavmi ve tufanı olayı anlatılmıyor. ayrıca madem bu tufanda tüm kafirler öldü ondan sonra nasıl kafir oldu insanlar? demek ki kalan müslümanlar içinden kafirler oldu.

    cin:

    1-2. "..artık rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız."
    önceden ortak mı koşuyorlardı?

    müzemmil:

    20. "o halde, kuran'dan kolayınıza geleni okuyun. namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, allah'a güzel bir borç verin."
    kolayınıza geleni okuyun gece ibadeti için denmiş sanırım. ama allah'a güzel bir borç verin derken ne demek istemiş anlamadım.

    müddesir:

    40-41-42. "onlar cennetlerdedirler."
    birden fazla cennet var.

    insan:

    5. "iyiler ise katkısı kafur olan içecekler dolu bir kadehten içerler."
    kafur katkılı ne demek? üstelik kadehte içilen bir şey.

    16. "gümüşten billur kaplar ki onları ölçüp düzenlemişlerdir.
    açıklamada: "ibn abbas ... diye açıklıyor." yazıyor. ibn abbas kim de böyle bir açıklama yapıyor ki?

    17. "orada kendilerine katkısı zencefil olan olan içecekle dolu bir kaseden içirilir."
    zencefil katkılı normal bir içecek olunca kaseden içiliyor bak. demek ki beşinci ayetteki alkol tarzında bir içki.

    19. "çevrelerinde hep aynı gençlik ve güzellikte kalacak hizmetçiler dolaşır."
    ne güzellik sevdasıymış arkadaş.

    mürselat:

    birinci çoğul kişi olarak "biz yaptık." kullanımı var. siz kimsiniz tam olarak? allah ve melekler mi? allah tek başına yaratmadı mı?

    neb'e:

    açıklamaya göre "surede ölüm ötesi hayatın varlığını ispat çerçevesinde, kıyamet, öldükten sonra dirilmek ve hesap için toplanma konularına yer verilmektedir." diyor. ben öyle bir ispat göremedim.

    yine birinci çoğul kişi kullanımı söz konusu. biz yaptık. kim bu yapanlar?

    31-34. "şüphesiz allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileri ile bir yaşta, göğüsleri yeni çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır."
    hay maşallah. hem göğüsleri yeni çıkmış genç kızlar hem dolu dolu kadehler. bildiğin zevk, eğlence vaadediliyor. ama göğüsleri yeni çıkmış kızlar dediğin 12-13 yaşlarında "kız çocuklarıdır." ödül olarak o çocuklar var. sakallı sarıklı şerefsizlerin küçük yaştaki kızlarla evlenmek istemelerinden, evliliği izin verilmesini istemelerinden belli zaten.

    nazi'at:

    ne anlatılıyor şimdi burada? artık aynı cümleler fazlasıyla yer almaya başladı ve daha şiirsel bir hal aldı ayetler. bir olayı anlatmaktan ziyade daha soyut şeyler söylüyor.

    abese:

    1. "kendisine o âmâ geldi diye peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü."
    gözleri görmeyen bir adam gelmiş, peygamber yüzünü ekşitip, başkalarıyla bir şey konuşmaya dönmüş. yorum yok.

    7. "(istemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!"
    oo sert. muhammed'e "sana ne" diyor. şaşırttı beni bu sure.

    27-32 arasında altı tane aynı ayet var.

    tekvir:

    4. "gebe develer salıverildiği zaman"
    belli bir zamana, o döneme yönelik işte.

    23. "andolsun cebrail'i apaçık ufukta gördü."
    tamam da biz nereden bilelim gördüğünü?

    infitar:

    yine şöyle şöyle olduğu zaman diye ayetler var bir önceki surede de böyleydi. onun devamı gibi.

    mutaffifin:

    sanırım siccin kötülüklerin, illiyyun da iyiliklerin kitapları.

    inşikak:

    yine sağından verilenlere ne mutlu, solundan verilenler cehennemliktir falan aynı şeyler.

    bürûc:

    1. "burçlarla dolu göğe andolsun."
    burçları kabul ediyor. ilginç.

    tarık:

    2. "tarıkın ne olduğunu sen ne bileceksin?"
    anlat da bilelim işte?

    3. "o ışığıyla karanlığı delen yıldızdır."
    hangisi acaba? (başka bir kuran'da sabah yıldızı olduğu yazıyordu.)

    5. "öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın."

    6. fışkırıp çıkan bir sudan yaratıldı."
    spermden ürediğimiz anlaşılmış o dönem.

    7. "bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar."
    spermin karında bir yerde üretildiğine işaret ediyor ama madem her şeyi biliyor kuran, nerden geldiğini neden tam söyleyemiyor?

    ne anlattığı anlamsız kısa bir sure.

    ğaşiye:

    13-16. "orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır."
    yine kadeh ödül olarak söylenmiş. serilmiş gösterişli yaygılar mı yani ödül? lokman suresi 18-19. ayetlerde mütevazi olmayı, sesini dahi alçak tutmayı öğütlüyordu. şimdi gösterişli yaygılar sunulmuş..

    17. "deveye bakmıyorlar mı nasıl yaratılmıştır."
    lokal bir örnek daha. mesela neden penguen veya kanguru örnek verilemiyor?

    25. "şüphesiz onların dönüşü ancak bizedir."
    yine biz ifadesi..

    fecr:

    2. "on geceye andolsun."
    açıklama: "kuvvetli olan görüşe göre.." neden açıkça söylenmiyor? kuvvetli olan görüş ne yani? ya yanlış düşündüyse o kadar insan..

    şems:

    güneş demekmiş.

    hala semud kavmi, yalanlamaları, deve, devenin su içme hakkı aynı şeyler anlatılıyor.

    leyl:

    leyl gece demekmiş. "en leylim gecede ölesim tutmuş. etme gel, ay karanlık.."
    leyli de yatılı demekti. o da buradan türemiş demek ki.

    duha:

    ne anlatıyor bu surede?

    inşirah:

    ne anlatıyor bu surede?

    tîn:

    1. "tin ve zetuna andolsun."
    açıklamada: "tefsir bilginleri, tin ve zeytun kelimelerinin incir ve zeytin manalarına cins isim olabileceği gibi iki kutsal mekanın özel adı da olabileceğini söylemişlerdir." yine "olabilir" cümlesi. netlik yine yok.

    alak:

    1-2. "yaratan rabbinin adıyla oku. o insanı alaktan yarattı."
    kuran'ın ilk emrinin "oku" olduğu söylenirdi hep. meğer taa 96. suredeymiş. ilk bu ayet inmiş olmalı. neden buraya konmuş?

    4-5. "o kalamle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir."
    açıklamada: "bu ilk beş ayet, peygamber hira mağrasındayken cebrail'in getirdiği ilk ayetlerdir. bu ayetlerin inmesinden sonra vahiy bir süre kesilmişti ki bu süreye fetret dönemi denir. daha sonra müdessir suresinin inmesiyle fetret dönemi sona ermiştir."
    evet işte ilk bu ayetler inmiş. neden taa 96. sureye konmuş. allah'ın gönderdiği sırayı kim ne amaçla değiştirmiş? ilk ayetten sonra bir süre ayet gelmesi kesilmiş. bu ilk beş ayetten sonra müdessir suresi inmiş. o zaman bu surenin altıncı ve sonraki ayetleri ne zaman indi? yine sıra karışmış. neden indiği sıraya göre yazılmamış?

    adiyat:

    on bir ayet ama 1-6 ve 9-11 aynı ayetler zaten.

    asr:

    üç ayet. daha önce söylenenler tekrarlanmış.

    kureyş:

    dört ayetmiş. dördü de aynı. ne anlattığını anlamadım.

    kafirun:

    ayetler aynı şekilde tekrarlanmış..

    ileride incil'i ve tevrat'ı da okuyacağım ama netice itibariyle böyle bir sistem olabileceği benim aklıma yatmıyor. bir yaratıcı, bütün bu evreni, seni beni yaratıp da camiler, sinagoglar, kiliseler gibi "binalar" inşa edip, içinde kendisine tapmamızı, ölen birinin arkasından pide yaptırıp dağıtmamızı, cuma günleri gofret dağıtmamızı istiyor olamaz. yani eğer bir yaratıcı varsa bile bunları istiyor olamaz bence. üstelik bunların ödülü olarak da kuran'da geçen cennette, pınarlar, ırmaklar iri gözlü, el değmemiş yani bakire huriler, gösterişli yaygılar falan var. kimsenin inancı beni ilgilendirmez ama burada marketten aldığım gofreti dağıtarak, diğer tarafta akan ırmakların yanında bakire sikebiliyor olmak bana çok inandırıcı gelmedi..
117 entry daha
hesabın var mı? giriş yap