• --- spoiler ---

    marsilya’daki mafya ailesine üye olan, çok uzun, kanlı ve başarılı bir kariyere sahip olan charly matteï mafyadan ayrılmıştır. 3 yıl boyunca karısı ve iki çocuğu ile sakin bir yaşam sürmektedir. ancak bir kış sabahı vücuduna 22 kurşun sıkılarak ölüme terk edilir ama charly hayatta kalmayı başarır ve onu öldürmeye cesaret edebilecek tek kişi olan tony zacchia’nın peşine düşer. zacchia bir hata yapmıştır: başarısız olmuştur.

    --- spoiler ---

    fragman: http://webtv.hurriyet.com.tr/…umsuz-l-immortel.aspx

    bu film, marsilya mafya dünyasında yaşanmış gerçek bir yaşam hikâyesinden esinlenerek yapılmıştır.

    richard berry’nin yönettiği ve jean reno, kad merad, jean-pierre darroussin ile marina fois’nin oynadığı ölümsüz (l’immortel - 22 bullets), 20 ağustos 2010’da türkiye'de vizyona giriyor.

    kaynak
  • jean renonun başrolunu aldığı ve her ne kadar marsilya mafya dünyasında yaşanmış gerçek bir yaşam hikâyesinden esinlenerek yapılmış olsa da yinede pek başarılı bir film gibi gözükmüyor.
  • film çok güzel başlıyor; (bkz: e lucevan le stelle)
    en güzel aryalardan birini, duyma işleminin gerçekleştiği yolun her noktasında -sinemada- hissetmek çok çılgın bir şey.

    konusu da güzeldi filmin. ancak filmde beni en etkileyen şey

    --- spoiler ---

    küçük oğlanın bagajdan korkarak + ağlayarak çıkmasıydı.

    --- spoiler ---

    ben bu kadar güzel rol yapan çocuk görmedim. o ağladı, ben ağladım.
  • (bkz: l'immortelle)
  • muhtemelen, the expendables adlı filmi sevenler, bu filmi sevmeyeceklerdir.

    fransızların son yıllarda çekmiş oldukları kimi filmler çok hoşuma gidiyor. aslına bakarsanız, oldukça hacimli bir romanı okur gibi izlettikleri filmlerinden, ağdalı edebi dillerinden hiç hoşlanmadım; ancak l'immortel gibi filmleri çok sevdim. kovalama ve dövüş sahneleri gibi konularda henüz acemi olabilirler; ancak oyuncuya tanıdıkları kendini ifade etme özgürlüğü, görsel uyum ve konu bütünlüğü açısından harika işler çıkardıklarını düşünüyorum.

    sevgili corto maltese yani richard berry'nin bu filmde çok iyi bir iş çıkardığını düşünüyorum. jean reno abimizin jestlerine, mimiklerine yol verdiği, karakterleri bu denli gerçek kılabildiği için, kendisini sevgiyle anıyorum.

    luc besson bir kapı açtı, o kapıdan louis leterrier geçti, sanki gerisi de gelecekmiş gibi...
  • tipik "ilk on dakikada seyirciyi kaptın, kaptın sonradan ağzınlan kuş tutsan, kaf dağından uçsan bi bok yapaman" örneği. allah için on numara girişi var hikayenin. özetle; iyi klişe her zaman çalışır diyerek konuya giriyor ve ilk beş dakikasına yakalanırsanız, sonuna kadar keyifle izlersiniz diyerek bitiriyorum.
  • jean reno için izlediğim fransız filmi. zaten jean reno dışında da pek bir şey yok.
  • güzel ve izlenilesi fransız filmi. marsilyadaki mafya babalarından birinin başından geçen hikaye konu alınmış. hikaye biraz kapsamlı anlatılamamış, ve çok hızlı gelişiyor. daha ilk dakikalar da jean reno' nun 22 kurşunu yiyip yerde kalması insana nooluyor lan dedirttiyor ?! kadın polis memurun hikayesi, fıstık ağacının hikayesi hep bi cümlelik özetle geçmiş. karim'in hikayesi, diğer çekik gözlü kızın hikayesi. ilk karısı, ikinci karısı, tek tek öldürdüğü elemanların hikayesi. aslında çok sağlam bir dizi çıkar bu hikayeden 4- 5 sezonluk. ama hepsini bir filme sığdırmaya çalışmışlar. jean reno'nun kediyle muhabbeti filmin güzel sahnelerinden.
  • en etkileyici sahnelerinden birisi karimin cenazesi ve sonrasıdır. (bkz: puro mu içiyorsun?)
    http://www.youtube.com/…ature=player_embedded#at=13
  • izlenmeye değer, güzel bir filmdi. jean reno zaten her filmi güzelleştiriyor kendi başına. gerçek hikayeden yola çıkarak çekildiği söyleniyor ve gerçeklik kısmında 22 kurşun da varsa, helal olsun diyorum o kevgire dönen adam için, yaşamış inadına.

    --- spoiler ---

    filmde dikkatimi çeken üç nokta vardı:

    birincisi jean reno nam-ı diğer charyl matteiin otoparkta vurulmadan önceki son sözlerinin la vita olması ve o huzurla arabadan çıkıp yirmiiki kurşuna hedef olması.

    ikincisi pis işlere bulaşıp, o pislikten bir türlü kurtulamaması sonucu yaşadığı pişmanlığı ve içses olarak bunu izleyiciye güzel aktarabilmeleri.

    üçüncüsü ise filmin en sonunda ailesiyle beraber güzel bir sahilde vakit geçiren charyl mattei'nin ağzından dökülen şu replikler " bedenim bir savaş alanı gibi. ama hala ayaktayım. çocuklarımın büyümesini izleyeceğim. elimden geldiğince ailemin yanında kalacağım. iyice yaşlanacağım. saklanmadan. devamlı arkama bakmadan." sonunda şüpheyle arkasına bakması.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap