• 1935 yılının 30 ağustos gününde vapurda geçirdiği bir kalp krizi ve ambulansın olay yerine zamanında gelmemesi üzerine hayatını kaybeden önemli ressam. akademi müdürlüğü yapmış ve akademi onun müdürlüğü dönemindeki lüksüne asla kavuşamamıştır. onun girişimleriyle yapılan atölyelerin çoğu, 1960'larda adnan menderes'in deniz görme sevdasıyla sahil şeridini açması nedeniyle yıkılmıştır.sanatçı hakkında zeynep rona tarafından kapsamlı bir kitap hazırlanmıştır.
  • özellikle kadınları ve çıplakları ile ünlü ressam. bunlar osmanlı döneminden cumhuriyet türkiyesi’ne geçişte kadının birey olarak kazandığı statüyü adım adım gösterir niteliktedir. osmanlı’nın batılılaşma döneminde bir moda olarak resim, müzik eğitimi alan ve yine bir modaya uyarak ev içinden dışarı çıkan kadın, cumhuriyet döneminde modernliğin göstergesi olarak cumhuriyet rejimi tarafından öne çıkarılır. modernleşme projesinin temeline oturtulmuş ve ilerleme ile eşdeğer tutulmuş olan modern kadın imgesi, namık ismail’in resimlerine de yansır. osmanlı döneminde her ne kadar elit bir kesimde kadın modernleşse de, namık ismail’in ünlü “sedirde uzanan kadın”ı, kadının yine eve ait bir süs eşyası niteliğinde görüldüğünün kanıtıdır. buna karşılık pek çok kadın resminde namık ismail, çarşafını ve peçesini atan modern kadını betimlemiştir. cumhuriyet döneminde, modernleşme projesinde kadına atfedilen öneme koşut olarak kadın, ağırbaşlı kıyafeti ve açık yüzü ile modernleşmenin simgesi haline dönüşür ve böylelikle batı’nın doğu kadını imajının da yıkılması amaçlanır.tüm bunlar namık ismail’in kadınlarında da kendini gösterir.

    çıplakları ise, başlıbaşına bir olaydır namık ismail'in. özellikle 1922 yılında galatasaray sergisi’nde “üryan” adıyla sergilediği “çıplak”ı büyük yankı uyandırır. bu dönemde ayine dergisi’nde (s.52, 16 ağustos 1922) haydar şevket tarafından yayınlanan bir karikatürde, sergiyi gezerken resmin önünde duran iki kişiden birinin diğerine dönüp “bari altına adresini de yazsalardı” ifadesi, namık ismail'in çıplaklarında erotizmin, dişiliğin had safhada olduğunu gösterir. alışık değildir istanbullu tabii çiçek-böcek dışında birşey görmeye, hele bir de söz konusu olan çıplak ise daha da alevlenir ortalık. hoş, alevler sönmüş değildir de . namık ismail'in bir müzemizdeki çıplağı, geçtiğimiz aylarda müstehcen bulunup da teşhirden kaldırılmıştır.
  • akademi için canla başla çalışmış olan, akademi o dönemde maarif vekaletine * bağlı olduğu için, akademi'de yapmak istediği değişiklikler nedeniyle durmadan vekalet ile çatışmak zorunda kalan ve 1933 yılında, bu yüzden birkaç aylığına görevinden istifa etmek zorunda kalan ressam. bu istifa, tabii ki, akademi'nin gizli tarihi'nde saklanmaktadır, ha nereden öğreniriz bu istifayı: bedri rahmi eyüboğlu'nun 1933 yılında paris'ten hocası ibrahim çallı'ya gönderdiği ve fikret adilin çallı'dan izin almak suretiyle vakit gazetesinde yayınladığı mektuptan. adam boşuna kalp krizi geçirmemiştir henüz 45 yaşındayken, sözün özü.
  • marmara üniversitesi bahçelievler kampüsünün açık adresinde adı geçen ressam. adres şöyle;
    ressam namık ismail sokak, no:1 (mümkünse yakınından bile geçmeyiniz)
  • nü tabloları ile bilinen ressamdır.
  • kırmızı lancia cabrio'su olan ressam. bir de büyükçe teknesi varmış.
  • cumhuriyet'in ilk döneminin o yaygın anlatısı olan "perişanlıklar içinde aç, sefil yaşayan sanatçı" imajının antitezidir adeta namık ismail.
    st.pulchérie ve st. benoit gibi okullarda okumuştur; üstüne üstlük varlıklı, yakışıklı, şık giyimli ve de çekicidir. dahası üstü açık kırmızı lancia'sının olduğu yetmiyormuş gibi, korsan adlı bir de kotrası vardır.
    ahmet haşim, lancia ve kotrasını ima ederek namık ismail'e şahane bir gönderme yapar: “devlet gibi adam, karada ve denizde kuvvetleri var”
  • gunumuzde cogu ulkenin devletinin amblemi vardır ve hep merak etmisimdir neden türkiye icin bir amblem zamaninda tasarlanilmamistir diye. iste o amblem aslinda tasarlanmistir ressam namık ismail tarafindan.
  • sakıp sabancı müzesi'ndeki "modernizmin izinde türk resmi" adlı sergisinde eserleri görülebilecek olan ressam.
    tık tık
  • mina urgan da bir dinozorun anıları'nda bahseder namık ismail'den. ona uçurtmalar yaptığından, büyük kırmızı bir atkıyla küçük mina'yı kendi gövdesine bağlayıp onu motosikletiyle gezdirdiğinden, kırmızı üstü açık lancia spor otomobilinden, beyaz kotrasından ve erken yaşta hayatının bittiğinden söz açar.
hesabın var mı? giriş yap