• yazar kimliği de olmasına karşın, daha çok çevirmen kimliğiyle tanınan, çevirilerinde (bkz: dean r koontz) ayıpçı kelimelerden hemen sonra parantez içinde ünlem kullanmak gibi bir de kötü huyu bulunan kişi.
  • piyasadaki en kotu, en berbat stephen king cevrisiyle, beni kendisine dusman etmeyi basarmis bir kisidir. the drawing of three adli stephen king saheserini "duyumsuyorum" "gereksiniyorum" gibi kendisi disinda hic kimsenin kullanmadigi kelimelerle katletmistir.
  • kaktüsler ve diğer etli bitkiler isimli yayıncılık şaheserinin yazarı.
  • türkiye de yaşamış olduğundan şüphe ettiğim, gereksindiğim ,duyumsadığım çevirmen kişi. örnek: bir ilaca gereksiniyorum. duyumsadğı acı ve korku bıdı bıdı bıdı. king in üçün çekilişi çevirisinde ortalama bir sayfada 4 veya 5 kez geçen bu gereksinme ve duyumsama sözcükleri kitabın okunabilirliğinin önemli ölçüde içine etmekte olup; içimden hissediyorum, ihtiyacım var olarak çevirerek okuyorum. ayrıca kimi yerlede nesneyi yanlış kullandığı da aşikardır. ha bir de ivedi yazmış paso, ivedi yerine kah acil kah hızlı sözcüklerini kullanmalıydı.
  • ivedi bir şekilde türkçe öğrenmeye gereksindiğini duyumsadığım, tanrı akıl dağıtırken şemsiyeyle dolaşan ve bana üç'ün çekilişi gibi harika bir kitabı zehir etmiş olan (ne yazık ki)çevirmen.
  • hayatımda okuduğum en rezil kitap çevirisine (üç'ün çekilişi - kara kule) imza atmış çevirmen(!). çeviri öyle kötü ki, akıcı okumak ve tek seferde anlamak imkansız. adam motherfucker kelimesini anasını beceren adam diye çevirmiş.
  • tanımam etmem, kara kule - üçün çekilişinden başka çevirisi var mıdır onu da bilmem. ama bu çevirisi üzerinden kendisi ile ilgili birtakım çıkarımlarda bulunmak istiyorum.

    çok kötü bir çevirmendir.

    öncelikle kendisi çevirmenlik işinin mantığından, amacından kesinlikle bihaber. çevirmenin amacı her kelimenin tam türkçe karşılığını bulup bunları yan yana getirmek değildir. duyumsamak, gereksinmek, dirimsel, yontu gibi günlük hayatta hiçkimsenin kullanmadığı kelimelerin kullanılması tek başına bile yeterince sinir bozucuyken; birden fazlası aynı cümlede yer aldığında, sinir kat sayısının fezaya ulaşması sonucu okuyucu kitaptan soyutlanıyor.

    çevirmenin asıl amacı kelimelerin değil anlatılan şeyin çevrilmesidir. kendisi bunu algılayamamış; kitabı değil, kelimeleri türkçeleştirmiştir.

    sayesinde kitabın birkaç bölümünü okuduktan sonra aylarca kitabı elime alamıyorum. süründükçe süründü güzelim kitap.
  • iskandinavpeter hoeg'in miss smilla's feeling for snow isimli eserini türkçeye aktarmış çevirmen.
  • edebi çeviri yapmaması gereken kişidir. "kendini şöyle şöyle gibi duyumsadı", "sana gereksiniyorum", "bok canına". anlaşılmaz, beceriksizce yapılmış tasvirler... üçün çekilişi'nin özeti bu oldu. yazan stephen king olmasa kitap çöp. berbat çeviriye rağmen okutan stephen king'e yatsın kalksın dua etsin. gönül suveren'e haksızlık ettiğimi anladım bu adamın çevirisini okuduktan sonra. ha bi de kitap ilk olarak üçün çizgileri" adıyla basılmış. "drawing of the three"deki drawing'i çizgiler diye çevirmiş! neyse ki sonradan kendisi ya da yayınevi uyanmış. kitabı okuduğunda drawing'in ne anlama geldiği açık.

    ingilizce seriyi almalıydım ama türkçe başlamış bulundum, sonra da seri bozulmasın takıntısı ile türkçe devam ettim. sonuç orijinal metnin güzelliğinden mahrum kalmak.
  • (bkz: #71083186)
hesabın var mı? giriş yap