• gitariyla karizma yapmaya calisan insan evladina (bkz: uc akor gitaristleri) ozenen ama daha zor durumda olan ki$i. zira gitar portatif bir ensturmandir, alirsin sirtina istedigin yere goturur calarsin. velhasil org icin elektrik gerekir, pille olacak sey degildir oyle kolay kolay. cok azmedilirse bir kamyon akusu edinilip bir sekilde kotarilmaya calisilir ama yapilmaya calisilan karizma ne hale gelir bilinmez. acik alanda guzelim elektronik aletin toz, kum, ot vs. ile alacagi zarar ise karizmaninkinden daha fazla olacaktir muhtemelen...
    karizma kasan gencin bir de cok iyi gitar caldigini dusunen insanlar karsisindaki durumu vardir ki "ulan adam sadece 3 akorla ortamin dibine vuruyor, ben sol elimle arpejini sag elimle solosunu ayni anda atarim aslinda ama alet yanimda degil" serzenisi seklinde vuku bulur genelde. kendini cok yiyip birimesi durumunda piyanist santor olur ve bir umit besen karizmasi yakalayarak mutlu gunlere yelken acar...
  • orgun müzik aleti değil, bir nane olduğuna inanan, büyük ihtimalle (umarız öyle değildir) sevgilisini bir orgçuya kaptıran üşengeç bir yazar kardeşimiz tarafından verilen ukte
    bıraktığı notu bir görelim:
    "uktecinin notu: org denen nane ile karı kaldırmaya çalışan kişi. anlatacaktım ama üşendim, hem belki çok daha süper tespitlerle donatılabilir."
  • (bkz: ross geller)
  • - galataadaan at beni at beni, halicee iin tut beni tut benii.
    - halt! dumkof patlatırım enseni. kafamız şişti kes artık.
    - gaaalataadaan at beni at benii, halicee iin tut beni tut beniii.

    (bkz: halis)
  • örneklerini jon lord, rick wakeman, rick wright, greg phillinganes, keith emerson, billy preston, jimmy smith, chris stainton gibi kişiliklerde görebileceğimiz insan türüdür... shine on you crazy diamond isimli son derece sıradan, eskimiş, pörsümüş parçanın girişindeki zavallı pespaye tonu elde etmek kim ister ki?` : yeni baslayanlar icin ironiveyaa whiter shade of pale` adlı altmışların hemzemin parçasındaki tonu? bunu çalanlar olsa olsa karizma yapmaya çalışıyorlardır, karı kaldırmaya çalışıyorlardır... hayatlarını org denen, hatta daha spesifik olarak hammond b3 adlı enstrümana adamışlardır alt tarafı...

    bunları takip eden hıyarlar da vardır, bazılarının en büyük hayali bir hammond b3 ve leslie 122 rotating speaker sahibi olmaktır... hoparlörlerin yavaşça dönmeye başladığı sırada ton jeneratörü disklerin 888660000 konumunda çıkartacakları sesi duymak için ceplerindeki bütün parayı vermeye hazırdır bunlar... hazırlardır da, ceplerindeki bütün parayı onla çarpsalar dahi o para yetmeyecektir o ayrı... hele üst klavyede avuç içiyle glissando yaparken diğer elleriyle 888886666 konumuna getirdikleri diskleri hafif leakage'li 3rd percussion tonuyla dinlemek için neler vermezler...

    bunların içi fesattır ama çok fesattır... bunları söylerken asıl amaçları karizma yapmak, şöhret olmak, sağda solda bir hatun görürse dikkatlerini çekmektir... hani biri dese ki "abi en iyisi blok flüt çal, piyasası iyiymiş", anında bırakırlar orgu, hepsi blok flüt çalmaya başlarlar... böyle de enteresandır bu model insanlar... zaten müzik aleti çalmak başka nasıl bir amaca hizmet edebilir ki? onlarca senedir bir müzik aleti çalıp müzisyen olarak tanımlanmaya çalışan kişilerin başka bir amacı olabilir mi? olmaz, olamaz...
  • yirminci yüzyılın son çeyreğinde bir miktar iş yapmış insan modelidir. ancak karne hediyesi dandik org ile ilkokul günlerinin, babası doktor olan, sıra arkadaşı sarı saçlı kız kaldırılabilirdi ve o kızla en fazla su muhallebisi yenebilirdi ki o ayrı...
  • tarih boyunca var olan model. hayır şimdinin modern orglarını anlamam zaten çamurlusular üstâdım yazmış lakin eski dönemde pek bir önemliydi orglar. huyum kurusun, fosillere inelim.
    efendim devir eski, öyle tek düğmeye basınca tersten istiklal marşını çalma modu yok aletlerde. sayısız körükten, pedaldan oluşan bir alet vardı. organ denmesi de manidardır muassır medeniyetlerde ya neyse...
    niye önemliydi bunu çalmak. cevabı basit arkadaşlar. zira bu enstrüman kilisenin içinde dinlendirilirdi. düşünsenize tanrı'nın evinde. raphaelis orgu imiş, schweinefleisch orgu imiş, yapanın adı ile anıldı birçokları. adamlar asırları aştılar, karizmaları dimdik ayakta.
    efendim eski devirde bu enstrümanı çalmak demek, sadece onu çalmak anlamına gelmezdi. herkes kendi orgunun, her köşesinden sorumlu idi. icabında akortçu, icabında tamirciydiniz. ayin sırasında çıkacak bir bozuk ses, karizmanızın çizilmesine neden olurdu. abi bizim akortçunun şu konsere yetişmesi lazımdı, bizim ahmet ustanın kulakları da duymaz oldu gibi gerekçelere avrupa'nın karanlığında pek rastlanmazdı. dünyanın düzeni değişikti o zamanlar. bir org üstâdını dinlemek demek, adamın hem tekniğini dinlemek demekti, hem de orgunu. dietrich buxtehude uğruna dere tepe düz giden johann sebastian bach, ayrıca johann adam reincken için yolunu değiştirmişti. buradan jan pieterszoon sweelinck'e uzanalım, tıpkı bach gibi.
    bir meslekti orgculuk. orgcubaşılık diyeyim de dostlardan dayak yiyelim. zira babadan oğula geçen şeref mesleklerinden biri idi adeta. kilisenin namusunu temsil ederdiniz, hâli ile başınız dik dolaşırdınız.
    eski dönemdeki bugün çoğu fosil olmuş abilerimizin şana, şöhrete ve kadına doyduğunu belirtelim. paraya diyemedim zira devirleri kötü idi. kiliseye sadakatleri, elbet ödüllendirilse de, soyluların kapellmeisterliği kadar para yoktu bu işte. mamafih karizmaları yerinde idi rahmetlilerin. düşünsenize para uğruna, zart kontundan, zurt baronuna transfer olurken, öbür tarafta bilmemne katedrali sizden sorulurdu; boru mu...
  • 530 senesinde lord deputy grey de, irlanda'da tullamore-mountmellick yolu kenarındaki killeigh köyü kilisenin orgunu ve pencerelerini çalmak suretiyle yağmalayarak, bu gruba dahil olmuştur.
  • hırsızlar konseyi toplanır
    - kemal abi sürekli org çalıyor, son çaldığı 13.000$ değerindeymiş.
    + ve üstün başarılarından ötürü, kemal bey'e ödülünü vermek üzere huzurlarınıza devlet bakanı...
hesabın var mı? giriş yap