*

  • turgenyev'in kusak catismasini anlatan bir romani..
  • nihilizm de vardir bu romanda... delikanliya gelmez diye siniflanmiş olsa gerek ki pek adi geçmez ülkemizde, okullarda falan okunsun diye kasılmaz.... halbuki güzeldir...
  • icqyu ilk keşfettiğim sırada okuduğum turgenyev romanı. sanal bir ad seçmek gerektiğinde duraksamadan baş karakterinin adını aldım. "beğenmezsem değiştiririm, üzerime yapışmaz ya" diye düşünmüştüm. yapıştı.
  • okumadan ölünmemesi gereken bir yapıt.!
    (bkz: abartmıyorum).!
  • çeviri kötü ama bir örnek vereyim dedim, tanıdık gelmiyor ama güçlü bir itiraf:
    "huzuru bozulmamıştı; öyleyken, yine de bir üzüntü duydu. hatta bir ara, neden olduğunu kendisi de bilmeden gözyaşı döktü. yalnız, bu gözyaşı hakarete uğramış olmasından ileri gelmiyordu. kendisini hakarete uğramış hissetmiyordu bile. daha çok bir suçluluk içindeydi. çeşitli, belirsiz duyguların, hayatın akıp gitmesinin etkisi altında, kendisini zorla belli bir sınıra kadar sürüklemiş, 'o sınırın ötesinde acaba ne var?' diye bakmak için kendi kendine baskı yapmıştı... ama o sınırın öbür yanında bir sonsuzluk bile değil, bir boşluk... ya da bir çirkinlik görmüştü."
  • kitabın ismindeki baba ve ogul rusyadaki eski ve yeni kusagı temsil ediyo.kitapdaki olaylar aslında su an gunumuz turkiyesindede yasanıyo mesela subay yada astsubaylıktan emekli ve disiplinli bi babayla,uzunsaclı kupeli universitede okuyan oglunun arasındaki catısma gibi.bazarovda zaten misafirlige gittigi evdeki asker kokenli,hergun tras olan,evde takım elbiseyle dolasan asker amcaya takar.onun ve onun kusagının deger yargılarının sacma oldugunu,dunyanın ve rus gencliginin degismeye basladıgını amcaya gostermeye karar verir.asker amcada buna kıl olur,su zuppenin agzının payını veriyim diye laf sokmaya baslar.bazarovda universite mezunu zeki bi herif oldugundan amcayı milletin ortasındacem yılmaza laf sokmaya calısıp ayarı yemiş tiplere cevirir.tabi bazarovun unuttugu,amcanınsa guvendigi eski kusakların delikanlı bi alıskanlıgı vardır.amcamda bazarovun abisinin karısına asılmasını fırsat bilip madem oyle gelsene lan erkeksen gibisinden gazı verip bazarov'u duelloya davet eder.bazarov'da nihilistdir belki ama aslında erkektir sonucta.aslında kitap boyunca bazarov'un nihilistligi vurgulanır ama yazar bence insanın dogası geregi hic bi zaman nihilist olamıyacagını bazarov'un kadınlarla,ailesiyle,ve subayla iliskilerinde gosteriyo belki de genclik ortaya konulan degerlere inanmıyosa onları takmaz ve tiye alır,yoksa canavar gibi keratalar aslında demeye calısıyo.
  • --- spoiler ---
    yazildigi doneme gore nihilist bazarov tiplemesinin cok aykiri bulundugu ve gelen baskilar sonucunda ivan sergeyevic turgenyev'in bazarov karakterini romanin sonunda oldurmek zorunda kaldigi yapiti
    --- spoiler ---
  • okumuşlar ya da okumayacaklar için:

    bakın turgenyev, öldürmek durumunda kaldığı toptan yoksayımcı baş karakteri bazarov'un arkasından onun mezarı önünde okuru nasıl bir iç hesaplaşmaya itiyor; tam da taban tabana zıt bir perspektiften, bir yoğun romantizm ve hristiyanlık bakış açısından maneviyatın herkes için farklı olan anlamını ve yerini ne şekilde sorguluyor ve de ölçüsüz dahi olsa tutku ve isyanın sonrasının ne olabileceğine ortak bir cevap verdiriyor:

    "rusya'nın uzak bir köşesinde bir köy mezarlığı vardır. bütün mezarlıklarımız gibi o da pek bir hüzünlü görünür. etrafını çeviren hendekleri çoktan beri çalılar bürümüştür. gri renli haçlar toprağa doğru eğilmiş, bir zamanlar boyanmış çatıları altında çürürler. mezar taşı sanki alttan birisi tarafından itiliyormuş gibi yerinden kaymış. yaprakları koparılmış iki üç çalı, güçlükle gölge yapıyor; koyunlar, kimse onları engellemediğinden, mezarların üzerinde gezinir dururlar... fakat bunların arasında bir mezar var ki, kimse dokunmaz, üzerine hiçbir koyun basmaz; yalnızca kuşlar gelip, sabahleyin orada şakırlar. çevresinde demir bir parmaklık vardır; iki köknar fidanı mezarın iki ucuna dikilmiştir. işte yevgeni bazarov buraya gömülüdür. yakındaki köyden, iyice çökmüş ihtiyar bi karı-koca onu sık sık ziyarete gelirler. ağır adımlarla, birbirlerine yaslanarak yürürler; parmaklığın önüne gelince diz çöküp ağlarlar, uzun bir süre; altında oğullarının yattığı mezar taşına dikkatle, ses çıkarmadan bakarlar. arada bir iki söz söyleyip taşın tozunu silerler, köknarın eğilmiş bir dalını kaldırıp dua etmeye koyulurlar ve oğullarına çok yakın oldukları, onun anılarına en yakın oldukları bu yeri bir türlü terk edemezler... duaları, gözyaşları boşuna mı? sevgi, kutsal sevgi, tam bir bağlılık günahları silmeye yetmez mi? ne kadar tutkulu, günahkar, isyancı olursa olsun, bu mezardaki yürek üzerinde biten çiçekler size sakin ve saf bakarlar; onlar bize yalnızca sonsuz dinlenmeyi, her şeye ilgisiz kalan bu büyük sessizliği anlatmazlar; aynı zamanda bize sonsuz barışı, sonu olmayan yaşamı da anlatırlar."
  • --- spoiler ---

    kitapta nihilist velet bazarovla kapısan pavel petrovic amcamızın "madem hic bir seye inanmıyorsun,neden yasıyorsun?" seklindeki sorusunu nedense sordurmamıs yazar.
    belki kitap cok erken biter diye düşünmüş.
    ve ancak kitabın sonunda bazarovu "aşık" biçimde öldürerek nihilizmden intikam almış.
  • bugünün dünyasından, bugünün gözlükleriyle bakılması halinde hiçbir anlam ifade etmeyecek bir romandır. sadece bugün de değil, yazıldığı dönemin avrupa’sından da bakmak pek sağlıklı değildir. 1861 rusya’sından bakılmalıdır kanımca. tasavvur etmek için de aynı dönemin osmanlı’sını düşünmek doğru bir hareket olacaktır. zira gelişmişlik ve aydınlanma yönünde hemen hemen aynı emekleme dönemine ulaşılmış olunur.

    ardından 1861’in önemi vurgulanmalıdır. rusya için 1789 gibi bir tarihtir bu 1861. o yılda toprağa bağlı yaşayan serflerin özgürleştirilmesi * gerçekleştirilmiştir. dönem avrupa’sında çok geç bir hareket olmakla beraber, rusya için önemli bir adımdır: tüm dengelerin ve dolayısıyla değerlerin değişime uğradığı anlar.

    --- spoiler ---
    işte bazarov böyle bir ortamda çıkagelir. ayrıntılarda da değinilen yetiştirilme koşullarını takiben gelmiş olduğu noktaya uygun bir karakter yaratılmıştır. varolan değerlerin mutlak reddine karşın insan olmasının getirisi olarak (ki burada insan olmanın getirisi, günlük hayatta anlaşıldığı gibi kullanılmıştır. çok sevdiğimiz relativist arkadaşlarımızın konu üzerine kafa patlatışları devam etmektedir), yaşadığı duygusal değişimlerin sonucu iç çalkantılar, onu incil olarak bellediği rasyonalite’den kimi zaman uzaklaştıracak gibi olmuş, ama bazarov kendisini toparlayıp aynı indifferent ruh haline dönmeyi bilmiştir.

    kuşaklar arası çatışma bir yana, romanın protagonisti bazarov’un kadınlarla ilişkileri diğer yana, turgenyev’i en çok takdir ettiğim nokta, sonsuz ölüm şekilleri arasından, herkese kapak olacak bir tanesini seçmiş olmasıdır. bunun altında iki anlam yattığını düşünüyorum. birinci olarak (herkesin kolayca anlayabileceği üzere), tifüsten gerçekleşen yavaş ve uzun ölüm, hem insanoğlunun ne yaparsa yapsın, self improvement yönünde nasıl adımlar atarsa atsın her an, her yerde boktan bir şekilde, amansızca göçüp gidebileceğini simgeliyor; hem de birazdan değineceğim ikinci anlama köprü maiyetinde, tamamen akılcılık üzerine kurulan pozitif bilimlerin, bu ölüme poetic justice kıvamında trajikomik bir hava estirmesine yol açıyor.

    ikinci olarak ise (ki benim imgelemlenmelerimin sonucu olaraktan*), kitap boyunca bazarov’un alman ilmine ve ilerleyişine duyduğu hayranlığın okuyucuya verilmesi, bazarov’un babasının sürekli bazarov’un ileride rusya için önemli bir insan olacağını söylemesi ve tifüsten gerçekleşen ölüm (hastalığı bilimsel araştırma yaparken yanlışlıkla parmağını keserek kaptığını hatırlarsanız), bana direkt olarak alman natürmort’unu çağrıştırmıştır. (bilmeyenler ya da konuya biraz yabancı olanlar için kısaca değinecek olursak, natürmort denince aklımıza gelen meyve tabağı, vs resimlerinin aksine, alman natürmortunda temel unsurlar bir kurukafa ve bir kitaptır. bu da, ne kadar okursan oku, ne kadar öğrenirsen öğren, faniliğin değişmediğini ve her canlı bir gün ölümü tadacaktırgerçekliğinin çıplak olarak gözler önüne serilmesi gerektiğinin anlatımıdır)

    nihayetinde bazarov, binyıllar boyunca yerleşmiş beşeri değerleri reddederken, evrensel doğruların peşinde koşarken, artık yerini alman natürmort tablolarında kurukafayı oynayarak almıştır. bazarov karakterinin yıkıcılığına gelecek tepkinin oluşma ihtimali kaygısının aksine, bence turgenyev, bazarov’u öldürerek böyle “kapak olsun” demiştir hepimize. peki bunca satır benim anlattıklarımın sonucunda nereye vardık? hiçbir yere..
    --- spoiler ---

    kapak olsun
hesabın var mı? giriş yap