• bu odada*ikna seansına tâbi tutulmuş bir kadın tarafından, yine aynı muameleye maruz kalmış otuz kız öğrenci ve birçok tanık ile görüşülerek hazırlanmış bir kitap. ikna odaları meselesini maruz kalanların penceresinden iredelemek için güzel bir fırsat; ya da türkiye'yi iran'a çevirmek isteyen gerici yobazların irtica çığlığı... artık ne derseniz.

    cemaat com'daki bir inceleme: http://66.249.93.104/…zalandıracak&hl=tr&lr=lang_tr

    ve kitaptan, yukardaki linkten copy-paste ettiğim bazı bölümler:

    “..senden sadece başını açmanı istiyoruz dediğinde kendime geldim. benden ne istediklerini anladım. kadın sürekli konuşuyordu. kafam karıştı. o sırada kameranın cızırtısını fark ettim. “bu kamera neyi çekiyor?” dedim. “şenliği çekiyor.” diye yanıtladılar. “bu şenlik mi? evet, şenlik.” işte o an kan beynime sıçradı. bağırmaya başladım. susun, çekmeyin istemiyorum. kendimi dışarı atmaya fırsat bulamadan, beş altı kişi etrafımı sardı. aralarında polis de vardı. “demek gerçekten zorla baş açtırıyorlar” diye düşündüm...”

    “iki duygu aslında çelişiyor. yapılanlar adi bir suçtan ya da şahsi bir ayıptan dolayı değil, allah’ın emrine teslim olmaktan dolayı yapılmaktadır. allah rızası için bu duruma direnmem gerektiğini düşündüm. bu yüzden kendimi çok güçlü hissettim. çok gurur duydum. ama diğer yandan, bir kategoriye konarak muamele gördüğüm için kendimi çok aşağılanmış hissettim..”

    “..’önünüzde tek şart koşuluyor ya okuldan ayrılıp rezil olacaksınız, ya başınızı açacaksınız. burası türkiye’nin en iyi okulu’ gibi şeyler söyleyerek kaybettiklerimizi saydı..”

    “yazık değil mi? son sınıfa gelmişsin. ne güzel mezun olursun kariyer yaparsın v.b. şeyler söyledi. ama benim ihl’li olmadığımı ve italya’da okuduğumu örenince tamamen değişti...”

    “..belli bazı sorular var. ailende örtülü var mı? kur’an’da örtü yok, niye örtünüyorsun?...”

    “..oraya gittiğimde ilahiyattan bir öğretim üyesi kur’an-ı kerim’de başörtüsünün olmadığını, bahsedilen ayetin ziynet ile alakalı olduğunu, dolayısı ile başörtünün gereksiz olduğunu söyledi....”

    “..nasıl örtündün, kendi isteğinle mi? tarzındaki sorulardan sonra,sağlığın için iyi değil başörtüsü. d vitamini kemiklerin için gerekli ama alamıyorsun, saçların da sağlıksız oluyor tarzında sözler söylediler..”

    “.. avcılar kampüsünde kamera ve film çekmeye başlanır gibi bir ortam var. ailemizi soruşturuyorlar. inancımızı yargılıyorlar..”

    “dünyanın ve bu ülkenin sahibi gibi davranıyorlardı. egemen güç olduklarını hissettiriyorlardı. “bu kararları biz koyduk buna uyacaksınız” diyorlar ve kendilerini tartışılmaz bir yere koyuyorlardı.”

    “türkan saylan “çok güzelsin niye böyle kapanıyorsun, bu güzelliği niye kapatıyorsun” dedi.

    “başını açtıktan sonra, benim koluma gireceksin, birlikte okulun içinde bir tur atacağız dedi. aksi takdirde, 1 aydan 6 aya kadar uzaklaştırma alıyorsunuz. bu devam etmek istemeyen öğrenci için mesele değil. ama devam etmek isteyen için çok önemli.”

    “sana burs veririz. bu okulda daha iyi bir gelecek sağlarız. yani vakıflardan, şuradan buradan sağlanan bursların dışında, rektörlük bursu veririz deniliyor. ayrıca iş imkanları sağlanıp, okulda kalabilirsin, kariyer yapabilirsin şeklinde şeyler de söyleniyor. daha çok parayla ilgili teklifler.”

    “tam ayrılırken, başıma çok kötü bir şey geldi. o ana kadarki tüm rahatlığımı yok eden bir şey. çıkış için geçmem gereken kontrplak kapıyı açmaya çalıştım ama açamadım. sanıyorum sıkışmış, ama o an, çok kötü şeyler düşündüm. o ana dek pek ciddiye almadığım bu odanın, gerçekten ikna odası olduğuna inandım. beni ikna etmeye çalışan bir bayandı ama demek ki ikna edemeyince, kapı kilitleniyor ve açmıyorlar diye düşündüm. başıma bir şeyler geleceğini düşündüm ve telaşla kapıya vurmaya başladım. sonra dışarıdan bir görevli gelerek açtı. dışarı çıktım ve dünyam birden genişledi...”

    o dönemden bugüne kalan izler, şakaklarımda kapatamadığım beyazlamış saçlarımda gizli. kendi kendime terapi yapıyorum ama bundan sonrası da beni ürkütüyor.”

    “okul idealimdi. hayatımı sürdürmek için bir meslek verebilirdi bana. benzer kapasitede olduğumuz kişiler için yolun açık olması, bizler için ise kapalı olması beni üzüyor. yüksek yapmak ve üniversitede kalmak isterdim oysa.”

    “ilk dönemin acısıyla, daha çok kur’an-ı kerim okudum. sanırım zamanla yaptığıma alıştım ve ibadetlerim normalleşti. fakat, yaptığımın günah olduğu duygusu hiç değişmedi. ailem biraz destek olsaydı, asla bunu yapmazdım. peruk bence iğrenç bir şey. insanlar bakınca irkilebilir. bunu biliyorum ve özellikle tercih ediyorum. ve belki böyle olmasa, nefsime yenilebilirdim. bunun olmasından çok korktum. her gün, aşama aşama başörtülü olmamayı kanıksamaktan ürktüm. oysa bu duygumu korumak istiyordum.”

    “insanda heyecan gidiyor. okulda, sosyal faaliyetlerde daha çok etkili olabilecekken, istanbul üniversitesi’nde okuyup, yasaklı olmak, beni toplumda kenara iten, incinen bir insan haline getirdi. bir çok şeyin tadı gitti. sadece derslerini verip geçmeye çalışan insanlar haline geldik. başını açarak okuyan pek çok insan için bu söylediklerim geçerli. alışmak çok zor..”

    “başımı açtığım ilk gün sınav boyunca ağladım. soruları hatırlamıyorum.”

    “çocuklarımla ilgili problemler yaşadım. kızım 5 yaşlarındaydı. ben ağlarken beni teselli ediyordu. anne sen üzülme, allah onları cezalandıracak diyordu. oğlum 6 yaşlarında bana anne sen açık mısın, kapalı mısın? diye soruyor. utanıyorum, ona ne cevap verebilirim. neden sorduğunu sordum. “anne, sen okulda açıyorum diyorsun ya” diyor. çocuk bunları duyuyor.”

    “yerin dibine giriyorsunuz. o kadar berbat bir şey. diğer zamanlarda bile, hemen okulun karşısında açıp, okula koşuyoruz.”

    “dışarı çıktığım zaman sarılıp ağlamak istiyordum, başka hiçbir şey yoktu. sadece sarılıp ağlamak istedim..”
  • (bkz: tabutluk)
  • kısa alıntıları okuyunca hemen; duygusal istismar yoluyla din propagandası kitaplarından bir tane daha olduğu anladığımız yazi coplugu.
hesabın var mı? giriş yap