• bir evrim nisan eseri;

    masalın içinde keskin bir gerçeklik kokusu…her sesinde küllerinden yeniden doğuyordu zümrüdü anka kuşu..üzerini silkeleyerek parlak mavi tüylerini gösteriyordu güneşe.hiç yanmamış gözlerinin parıltısıyla titriyordu..artık başka yaşantılarımız var gerçekliği olmayan.. sesinin irkilttiği o yıllar kadar geçti zaman.. zümrüdü anka kuşu masallar kentine döndü...artık başka yaşantılarımız var kimsenin bilmediği.. ki kimse ikimiz(değil) dir ne zamandan beri.. di li geçmiş zamanda kalalı beri sakin sessiz ve artık savaşmayan o savaşçılar..o kırılan vazo.. yere çarptığında her tanesi bir sağanak yağmur yaratmıştı..kimi batıya kimi güneye inmişti parçalarının …bir yenik yelkenli gibi fırtınaya boyun eğmiş/aşağılanmış..oysa kendi ülkesinin sınırlarını nasıl kuşatmıştı (kendi olan sınırlarını) artık başka sınırlarımız var..ve artık o sınırlarda biz yokuz..biz dediğin (sen dedin) kim ki..o denli olamadığımız üç harf.. hep üçlerle çevrildiğimiz o günleri anımsa.. anımsayım..rakamların gizli ve bilinmez bedesteninde sihlerle bulmuş olmalıyız kendimizi..ve onlar da sıfırı buldular.. sıfırı bulduklarında ne kadar yalnızdı düşünsene? bir sıfır ne kadar yalnız olabilir? dahası bir sıfır ne kadar yalnız olmayabilir? bir gün onu buldukları için kendi içine kapandı işte..ne kaldım? sıfırın o kocaman gözünden baktık kendimize.ne kaldım? bu soru gizli bir işleviydi ‘avucumdaki ne’ sorusunu sorduğumuz o günlerinden kalma çocukluğumuzun.o kadar –o çocuklar kadar mı o çocukluk kadar mı- mutluyduk demek ve o kadar hüznü taşıyorduk delik ceplerimizde.o ormanı anımsıyor musun? şimdi anımsamışsındır.şimdi anımsıyor musun diye soracağım ne varsa anımsatacak sana yitirdiklerini..oysa sorguda söylemeyeceklerin aklına gelmeli..ya! öyle! ben seni sevmişim ve sanki başkası yaşayıp bana söylemiş! sıfır dukalığı..krallığı..ben seni sevmişim..kaç sıfır koyarsın bunun içine? neresine koyarsın? peki şeyi anımsıyor musun? ya şeyi? onu da mı? tanrım! –adının ilk harfini küçük yazdığım için bağışla- demek her şeyi anımsıyorsun..oysa ikimiz bir türk filminden geçerken çarpan kamyon belleğimizi sırtlayıp patlayan freniyle bir denize dökmüştü.ve sadece bunun için yalnızca o anı anımsardık.sadece o anı:tanrım! –adının her harfini küçük yazdım diye…-bir tüketim nesnesi olarak rüzgarda fotoğraflar..hiç cepte taşınmayan telefonların sessiz halini.. işe bak.. sen.sen..biraz sonra ağlayacaksın.ne komik..ağlamak gülünç değil mi? ..mi? bu ses benim.teselli akordu çekilmiş yankısı üç kişiyle konuşuyor.yalnız kendisi inanıyor sözlerine.çünkü tılsımlı karışımda yara kabuğu eksik.çünkü karşımda bağlanmış duran ve yalnızca gözleri açık hali sırlı cama yansımış biri var.çünkü ayakizlerini korku izliyor..çünkü görüyorsun bir cümleyi çünkü bağlamamalı…

    çünkü yaşıyorduk.. saçlarından dökülen altın tozuna hiçbir şampuan çare bulamıyordu.çaresiz bir zenginlik..uzakta başka ellere dökülen tozların olduğunu söylüyordun.uzakta- başka eller- söylüyordun! tanrım! -şimdi hiç sırası değil-sen! gözlerim sendeyse eline bak!

    ben hiç ilk yaşamadım hem biliyor musun? tanrım! –ikide bir araya girme-hiç ilk yaşamadım! her yaşadığımı sanki daha önce yaşamıştım ya da yaşamıyordum yaşadıklarımı.. yani ya sıfır ya iki..ondalıklı sayılar icat edilmemişti henüz biz tanıştığımızda...bölümler hep tam çıkıyordu...bizim masalımıza uyumuyordu çocuklar..içinden kaça kadar sayar ki gözlerin şimdi...hiç ilk yaşamadım ben...seni kaçıncı görüşümdü.eskizler getirmiştin.eski izler.her gün bir nokta konmuş bir mona liza eskizi..saçları uzun:porsuk deltasına yayılmış ve içine sonbahar yaprakları düşmüş.sararmış çarşafıyla altında bir yatak.evde kimse yoktu! sayılar bile!

    ben hiç ilk yaşamadım! bunu ilk kez mi söylüyorum sana..sıfırı bulduklarında sen yanımdaydın. arkamdaydın hatta.. önümdeydin.. çünkü sıfırı buluyorlardı ve sen olmaman gerektiğini hep düşünmüştün. giydiğin bulutlar gözyaşlarının habercisiydi.öyle kadınsı giyiniyordun.öyle bulutsu çıkarıyordun üzerindekileri.öyle rakamları vardı saatlerin porsuk deltasında seni çıplak bırakan..sen rakamları soyunuyordun..tüm doğal sayı/lırdı güzelliğin..

    sonra geriye doğru ne kadar sayabilirdik ki? onu bulduklarında her şey bitmişti..her şey onu bulduklarında bitmeliydi çünkü...çünküyle bağlanmamalı hiç bir cümle anlıyor musun? ben seni sevmişim ve bunu bana..! geriye doğru kaça kadar sayabiliriz ki? nerden başlasak onu bulduklarında bitecekti..onu buldular..onu tükettiler..

    sıfırı…
hesabın var mı? giriş yap