• 1900-1959 yillari arasinda ya$ami$, elliye yakin aile ferdini $oa'da kaybetmi$ polonyali musevi avukat ve dilbilimci. lehce'nin yani sira fransizca, almanca ve ingilizce yazan lemkin'in, genocide kelimesini ilk kullanan du$unur oldugu da bir sir degildir. yunanca genos ve galiba latince cide kelimelerinden genocide kelimesini uretmi$ti dr. lemkin. musluman arap iraklilarin hirisitiyan halka uyguladigi kiyimi, ve turklerin ermeni azinliga uyguladigi tehcirin de altini cizmi$tir defalarca. ve bugun de her kaynakta adi gecer lemkin'in, hem de turklerin ermenilere soykirim yaptiginin ornegi verilerek. the new york times gibi gazetelerde yazan bazi amerikan entelektuelleri sarilmi$lardir kendilerine irak sava$i'nin arefesinde.

    boyle degi$ik $ahsiyetleri iyi tanimak gerek. 38'de almanlarin polonya i$gali sirasinda sava$irken yaralanip, 6 ay ormanda gizlenmi$tir ve daha sonra da isvec'e kacmi$tir. sonra orada ba$layan akademisyenlik yillari... soykirimdan cok ceken bir insan olarak, dogu ve bati avrupa'da ve amerika'daki takip edenleri araciligiyla hayatini soykirimla mucadele etmeye adayan bu insani $imdi tum dunya hayirla aniyor. eger 49 tane aile ferdini ikinci dunya sava$inda kaybeden bir polonya yahudisi tek ba$ina cigir acici bir cali$ma yaparak soykirima uluslararasi arenada sava$ acip sesini duyurabiliyorsa ve eserlerini diger soykirima ugradigini iddia eden insanlara duyurup onlari etkiliyorsa, ikinci dunya sava$i'na girmeden yillarini atalet icerisinde bombo$ gecirip lemkininki gibi cali$malarin esiri olan milletler ve siyasetciler zahmet edirp biraz du$unsunler biz nerede yanli$ yaptik diye.

    oyle biz soykirim yapmadik demekle olmuyor malesef insanin kendini savunmasi, lemkin gibi filologlar, ara$tirmacilar cikarmakla oluyor.
  • soykırımın bir insanlık suçu olarak uluslararası hukuk tarafından tanınması için büyük bir çaba harcamış kişidir. 1933 yılında zamanın milletler cemiyeti'ne bir mektup yazarak başladığı bu mücadele, 1948 yılının aralık ayında soykırım sözleşmesi'nin kabulüyle sonuçlanır. evrensel ve kozmopolitan bir insaniyet kavrayışına bağlı kalan, kültürel çeşitliliğin içkin değerini vurgulayan lemkin'e çok şey borçlu olduğumuzu bugün açıkça görebiliyoruz. otobiyografisindeki şu sözlere kulak verelim:

    "after a war is lost, a nation may rebuild its technical and financial resources, and may start a new life. but those who have been destroyed in genocide have been lost for ever. while the losses of war can be repaired, the losses of genocide are irreparable."
  • (bkz: #26817518)
  • soykırım kavramıyla lemkin, bir ulus yada etnik grubun yokedilmesinden bahseder. bu sözcüğü oluştururken lemkin, yunanca'da ''ırk, kabile'' anlamına gelen genos; ve latince'de ''öldürmek'' anlamına gelen cide sözcüklerini kullanır. raphael lemkin, soykırım kavramının, bir anda bir ulusun yok edilmesi anlamına geldiğini düşünmemek gerektiğini söyler fakat bu noktada bir istisna belirtir: bir ulusun bütün üyeleri kitlesel bir imhaya uğratılırsa, bu soykırımdır. lemkin'e göre soykırım kavramının hukuki, ahlaki ve insani yanları, kendisine yaşamsal değerlerde uluslararası bir boyut kazandırır. hiçbir devletin yada güçlü bir grubun, böylesine büyük bir suçu kendi başına organize edemeyeceğini ve naziler'in, yargılandıkları davada, yahudiler'e, polonyalılar'a, çingeneler'e ve diğer ulusal ve etnik gruplara karşı sistematik soykırım uygulamakla suçlandıklarını belirtir lemkin. bu aksiyon, ulusal grupların yaşamlarının temel kurulumlarını, koordine bir planın farklı eylemleriyle beraber, o grubu yok etme niyeti gösterir. böylesine bir planın amaç ve görevleri, lemkin'e göre şunlar olabilir:
    1) siyasi ve sosyal kurumların parçalanması,
    2) kültür, dil ve ulusal hislerin bütünlüğünü kaybetmesi,
    3) dini değer ve birliğin parçalanması,
    4) ulusal grupların ekonomik varlığının yok edilmesi,
    5) kişisel güvenliğin, özgürlüğün, sağlık, onur ve diğer bireylerin yaşamsal değerlerinin yok edilmesi.
    raphael lemkin'e göre soykırım, doğrudan bir bütün olarak, ulusal gruba karşı yapılır ve müdahil olan aksiyonlar, bireysel kapasitelere değil; direkt olarak bireylere uygulanır. fakat önemli olan nokta, ''bir ulusun üyesi'' kabul edilerek bireylere uygulanan bu müdahalelerin, ''bir ulusun üyesi olarak'' onlara karşı uygulanmasıdır.
  • bugünkü köşe yazısında cengiz çandar kendisine biraz değinmiştir.
  • raphael lemkin, 1948 târihli bm soykırım konvansiyonu'nu kaleme alan polonya kökenli yahudi bir amerikalıdır.

    soykırım sözcüğünü icât eden odur. yunanca "geno" ile latince "cuadere" kelimesinden türettiği "cide"yi birleştirerek "genocide=soykırım" kavramı lemkin'in eseridir.

    raphael lemkin, "genocide" çalışmalarına 1915'i temel alarak başlamış. aslen bir ceza hukuku otoritesi iken, insan hakları hukuku'nun da mûcidi olmuş. 1915 olayları ile lvov'da öğrenci iken gazetede talat paşa suikasti haberini okuyunca tanışmış...
  • soykırım sözcüğünü almanya, rusya, amerika, avustralya ve meksika gibi devletler için de kullanabilirdi. ama ermenistan'ı seçmiştir.
  • kendi anılarına göre: 1921 yılında genç bir edebiyat öğrencisi iken berlindeki talat paşa suikasti ilgisini çekmiştir. hocasına talat gibi bir kitlesel katliamcının nasıl olurda ceza almadan almanya sokaklarında rahat rahat yürüdüğünü ama onu öldüren tehliryanın idamla yargılandığını sorunca hocası şöyle bir cevap verir: "bir çiftçi düşün, çiftçi kendi tavuklarını öldürse kızar mısın". ulusal egemenlik kapsamında kendi vatandaşlarına bir ülkenin nasıl davranabileceği de vardır ve o zaman kadar hukuksal olarak bir ülkenin kendi vatandaşlarına karşı işlediği suçların nasıl cezalandırılabileceği hakkında bir hüküm yoktur. bu olay ilgisini cebzeder ve hukuk okumaya başlar. yıllar boyunca ermeni soykırımını araştırır ve bunu bir hukuksal zemine oturtup ilk olarak 1933'te madridde toplanan cemiyeti konseyinde "crime of barbarity" adı ile bu suç tasarısını sunar lakin dikkate alınmaz. 1943 yılında "genocide" sözcüğünü icat eder. ikinci dünya savaşı sonrasında holokostun boyutları ortaya çıkıp tüm dünyaca duyulunca 1948'de bm kurulduktan sonra uluslararası alanda bu suç tanımlanır. kendisi yazılarınca pek çok kere ve çıktığı televizyon programlarında da soykırımın tanımını öncelikle ermenilerin başına gelenler üstünden tanımladığını söylemiştir. https://www.youtube.com/…dw&ab_channel=haypressnews
  • “lemkin asked [his professor] why the armenians did not have talaat arrested for the massacre. the professor said there was no law under which he could be arrested. ‘consider the case of a farmer, who owns a flock of chickens,’ he said. ‘he kills them and this is his business. if you interfere, you are trespassing.’ ’’ finding this gap in international law intolerable, lemkin began work on an international law proposal for this sort of crime.”

    hocasina talat’in suclari yüzünden neden tutuklanamadigini soruyor. hocasi onu tutuklayabilecegimiz kanun maddesi yok diyor ve ekliyor: “bir sürü tavuklari olan bir ciftci düsün. tavuklari kesmeye karar veriyor. eger sen müdahil olursan, trespassing yapmis olursun.”

    lemkin ise su ikonik cevabi veriyor: ama insanlar tavuk değildir.

    bir mahkeme salonunda hocasina fisildadigi su kisacik cümle, inkarcilarin 100 yillik binasini cökertmeye yetecek kudrettedir.
hesabın var mı? giriş yap