*

  • kendimde görünce, var olduğunu anladığım insan türü. ha, belki de türümün tek örneğiyimdir, "allah tepemden baksın" der geçerim o zaman da.
    en korktuğum $ey, karakola, $ahit statüsünde götürülüp, robot resimi tarif etmek üzere, ressam/polis in kar$ısına oturtulmak ve o resmin bir $ekilde çizilmesine ba$lanmaktır. %1500 eminim ki, insanları asla ve katiyen tarif edemeyen biri olarak, kendi adıma, o robot resmi çizdiremem ben. çizdirsem de, suçu i$leyene benzememekte, o da tecrübeyle sabit. hayır, adama da diyemiyorsun ki, "birader ne biçim çizmi$sin, alakası yok uzaktan yakından." o durumda adam diyecek ki; "be daltarak, sen ne tarif ettiysen onu çizdim." e adam haklı, tarif edemeyen ben olduğum için, problem bende.
    ba$ıma bir i$ gelecek olsa, suçu i$leyeni görmemek için gözümü kapatmama sebeptir bu özür bir de. ulan ne pis insanmı$ım be...
  • içinde bulunduğumu tahmin ettiğim insan tipi.

    şimdi durup şöyle bir düşündüm, bir suça şahit olsam ve polis benden zanlının robot resmini çizdirmemi istese, vallahi de billahi de kilitlenirim çizerin karşısında. daha kendi suratımı betimlemekten acizken ben nasıl elin adamının suratını çizdireyim sana? mr bean'in çizdiği surata benzer bir şey çıkar ben sana ağzı böyleydi, burnu şöyleydi diye çizdirmeye kalksam.

    polis tanıdığı olan falan bir sözlükçü konuyu öğrenip aydınlatsa iyi olur, acaba bu robot resimler zanlıların bulunmasında hiç fayda sağlıyor mu? gerçekten zanlıya benzeyen çizimleri yaptırabilen üstün insanlar mevcut mu?
  • her portre çizdiğimde bana "aslında sen hep kendini çiziyorsun" diyen arkadaşları hatırlattı bu. yani lafın kısası, kendini içeri rahatlıkla attırabilecek ölçüde özürlü bir insan da olabilir.
  • muhtemelen hepimizin içinde olduğunu sandığı insan türü.
    lakin tahminimce çizim yapanların elinde belli şablonlar vardır ve ondan başlıyor olabilirler, mesela sen anlat şeklinde değil de, yüz/kafa şekli şunlardan hangisine daha yakın gibi.. yoksa sıfırdan sırf şahidin direktifleri ile olmaz o iş. şimdiye kadar robot resimlerin zanlıyla yan yana fotograflarını gördüğümde hiç "lan ne alakası var hiç benzememiş" dediğimi hatırlamıyorum, ben ve çevremde bu konuda laf ettiğim herkes özürlü olamayacağına göre muhtemelen çizenlerin metodları epey sağlam.
  • polisiye dizilerde veya filmlerde olmayan insan türüdür bunlar. ben şu güne kadar izlediğim hiçbir polisiye film veya dizide kendisinden zanlının tarif edilmesi istenen insanın bir kere bile yanıldığını görmedim. hatta iki dakika gördüğü adamın bütün yüz hatları şakır şakır saymaktadır bu insanlar. ya manyak fotoğrafik bir hafızaya sahipler ya da estetik cerrah falanlar, bilemeyeceğim. şimdi uydurmasyon bir diyalogla örnek açıklamalım bir şekilde açıklayalım durumu.

    polis: şimdi zanlıyı tarif et bakalım.
    tanık: sarı saçlıydı *, ama saçları çok da açık değildi, biraz kumrala çekiyor gibiydi. gözleri yeşildi, ama tam yeşil gibi de değil. öyle mavi yeşil gibi bir renk. alnı çok açıktı ve de çıkıktı *. burnu köprülüydü ve uzundu, ayrıca da hafif bir ben vardı burnunda. yüzünde kırışıklıklar vardı, sanırım kırklı yaşlarındaydı. ve çenesi bayağı sivriydi. dişlekti de...

    sanırsın zanlıyı değil, annesini anlatıyor adam. ben bırak iki dakika gördüğüm adamı anlatmayı, "anneni tarif et." deseler en fazla saç rengini, göz rengini söyleyebilirim.
  • destek alabileceği bir ton yazılım, veya daha ilkel bir yöntem olarak seçip üstüste koymak üzere aydıngere basılmış hazır kaş-göz bulunmakta olan insan*.
  • kararsızdır sadece..
  • başlamadan, aa bu benim lan.

    arkadaşlarımdan biri bir cinayete tanık oldu. daha doğrusu katil kaçarken iki saniye kadar gördü adamı. ve çatır çatır tarif edip, robot resmini çizdirdi, sonra adamı teşhis etti, mahkemede şahitlik yaptı.
    tabi bunları yaparken yaşadığımız ülke şartları gereği korkudan öldü öldü dirildi. insaniyet namına yapmam lazım dedi, insanlıktan çıktı kız.

    ben de kendisini çok takdir ettim ve özendim. allahım dedim ne güzel, kızdaki fotoğrafik hafızaya bak. maşallah, bana da nasip et inşallah dedim. ama her zamanki gibi duanın yanlış tarafı kabul gördü. karakola düştüm. düştüm dediysem yanlış anlaşılmasın. mağdur olan kişi olarak düştüm.
    iki çocuk elimden telefonu alıp kaçtı, ben de öylece bakakaldım. o kadar yardımsever polislere denk geldim ki sorma. önce beni polis otosuyla tarlabaşının güzide sokaklarında gezdirip yakaladıkları çocukları ‘’bu mu hanım efendi’’ diye önüme getirdiler. kendimi o günkü kadar kötü hissettiğim çok az zaman olmuştur. yok, hayır hatırlamıyorum dedikçe, benim bu ızdırabımdan zevk alırcasına uzadı bizim tarlabaşı ziyaretimiz.
    yalvar yakar geziyi sonlandırdık ama şimdi de sırada karakol vardı. dilekçeyi yazar, imzalar çıkarım diyordum ki o da ne, şimdi de robot resim işkencesi başladı. benim adama söyleyebildiğim tek şey, ‘’saçı var, sanırım kahverengi’’. lafa bak. saçı varmış o da kahverengiymiş. sanki üç kolu var ikisi normal üçüncüsü de mavi diyorum adama, o kadar az rastlanır bir durum saç sahibi olmak.

    ben yapamayacağım bunu dedim, size telefonumun faturasını, bir de işte gerekli numaraları vereyim, bulunursa ararsınız. ama yok, türk polisi çalışıyor. madem robot resim çizdiremiyorsun öyleyse sabıkalılar bak. allahım ne dilek dilermişim, allah beni taş yapsın, telefonlara geleyim inşallah diye söylenirken. ‘’hanımefendi şurada iki zanlı var, teşhis etmenizi rica ediyoruz’’ dediler. ben de sanıyorum ki, ben onları göreceğim onlar beni göremeyecek. odaya bir girdim, çocuklar iki metre uzağımda bana bakıyor, ‘’meraba abla’’ diyor. sıkıyorsa teşhis et.

    neredeyse bir telefon vermeyi teklif edecek hale geldim, kendimi zor kurtardım. olmayan fotoğrafik hafızam, çizdiremediğim robot resmin vicdan azabı ve içimdeki korkuyla kaçtım beyoğlu karakolundan. karanlıktı, çok korktum.

    edit: tek harf başımı yakacaktı. ranable'ın dikkatine teşekkürler.
  • yolda yürürken falan, ulan şimdi bu adam katil olsa, beş dakka sonra ortalığı kurşuna dizse, bunu daha sonra elinde böyle kalemle "ya bıyıkları?" diye soran memura nasıl anlatırım diyerek antreman yapan çeşitleirne de rastlayabileceğiniz insan tipi.

    - buyrun?
  • benimdir bu insan. bazen insanların yüzüne bakıp nasıl tarif edilebilirki işte herkes de kaş burun alın kulak abes bir farklılık olmadığı sürece neresini nasıl tarif edeceksin adamın/kadının. şimdiye dek bir suçluyu tarif etmem istenmedi ama istense bile yapamayacağım ortada. sanırım çizmek kadar çizdirmek de yetenek işi. iki saniyeliğine gördüğüm insanı bırak, annemi babamı bile tarif edemem daha.
    -bana benziyor işte biraz daha burnu küçük gibi, sanki alnı da daha kırışık böyle, 40lı yaşlardaki ben gibi düşün.
hesabın var mı? giriş yap