• klasik bir akpli tavri olarak degerlendirilebilecek durum. hatta akpliyi boyle taniyiniz.
  • edebiyat, tarih, hukuk gibi alanlarda eğitim almış kimselerde
    çokça görülen bir eğilimdir. ancak dikkat edilmesi gereken bir husus vardır ki bu kimseler türkçeye de gayet hakimdir. bu bağlamda, papağan misal üç beş kelimeyi tekrarla değil de hakkını vererek kullanılmaktaysa bunlar, kişinin "özenti" "züppe" oluşundan çok, "sözcük dağarcığının genişliği"ne işaret eder kanaatindeyim. yüzlerce yıllık bir kültürün* mirasıdır bunlar sonuçta, arapça, farsça sözlük karıştırılıp bellenmemiştir.
  • bazi ahvalde bu kimsenin devlet memuriyetiyle mesgul olduguna dalalet eder. (bkz: izahtan varestedir)
  • turk dil kurumu sozlugundeki kelimelerin*yuzde 68 inin arapcha yada farscha menshelili * oldugunu goz* onune alacak olursak uygulanmasinda pek bir beis* olmayan aktivite.
  • efendim kriter kelimenin türkçede karşılı bulunup bulunmamasıdır. kelime ingilizce, fransızca, arapça ya da farsça kökenli olsa bile dile yerleşik ise kullanınız. yok kelimenin yerleşik bir karşılığı yok ise o zaman yabancı dilde geçen kelimenin harf tercümesini kullanınız. o da yok ise kelimenin kendisini kullanınız.

    daha önceleri de bana sorulduğu için vize kelimesini örnek vermek isterim. bu kelime kökeni itibarı ile fransızdır; dilimize fransızca'dan geçmiştir lakin yaygın ve kabul edilmiş bir kullanmı bulunur. vize yerine midterm demek terbiyesizliktir. vize kelimesi var iken başka dilden kelime aşırmak da özentiliktir. deneme var iken essay aşırmakta oldugu gibi.

    bilimin kutsallaştığı bir dünya'da bilimin dili olan ingilizce'nin etkilerini kendi dilimizde de görmek normal karşılanabilir. lakin kanaatim odur ki türk dilinde normal dışı olan ingilizce etkisi, bu farsca arapca kökenli sözcüklerin dilden atılmaya çalışılması sonucu meydana gelmiştir. mamafih gibi güzel bir kelimeyi türkçe değil bu diye dilden atmaya kalkarsanız yerine however kullanılmasına razı olmanız gerekir.

    gönül ister ki yerleşik bir dil bilinci, güçlü bir dil kurumu ve yetkin bir edebiyat ile dilimizin bozulmadan genişlemesini sağlayabilelim. fakat her zaman mümkün olmuyor bu, ne yazık ki.
  • ne yapılırsa yapılsın türk kültürü karışık bir kültür olduğu için dilimize de arapça ve farsçanın etkisi olacaktır düşüncesiyle konuşmaya devam etmek..
  • öykü serterden hoşlanmamın sebebi, cem yılmaz da yapar, ondan da hoşlanırım!
    ben de yaparım, renk katıyor diye düşünüyorum, aynı sözcükleri yinelemektense, uzun cümleler kurulduğunda "yek ile yeksaaan oldu" gibisinden bişey saçmalamak komik oluyor..
    bence olduğu kesin tabii..
hesabın var mı? giriş yap