• (bkz: turk solu)
  • sağınızda kalır.
  • savunanlarının oranı yaklaşık binde beştir.. şaka gibi lan.
  • türksolu kesinlikle değildir.
  • kendisini hala tanımlayamayan ve bu nedenle sürekli savrulan harekettir. evrenselleşme ve yerellik sarmalında kendini kuramayan daha çok eklektik ve dönemsel karakteristlikler oluşturan yapılanmadır. dünyanın hiçbir yerinde görülemeyecek kadar sağ-sol arası her tonu taşıyan daha doğrusu sol olamayacak kadar sağlaşan ve kendi renginin hiçbir dönem ciddi bir biçimde oluşturmayan kafası, ruhu ve rengi karışık siyasal bir olaydır. çoğu insanın üniversitede tanıştığı üniversite sonrasında ise bıraktığı ara bir staj dönemidir.
  • türkiye'de cumhuriyet'ten eski bir tarihi vardır. önemli dönemeçlerini saymak gerekirse.

    (duygusal bağım olan bir isimle başlatmak iyi olacak.)
    (bkz: tevfik fikret)

    - ilk türkiye komünist partisi sovyet devrimi'nin ardından, o sırada orada çalışmakta olan bir grup türkiyeli tarafından kuruldu. mustafa kemal atatürk tarafından davet edilen bu ekip, trabzon'da öldürüldü. (bkz: mustafa suphi)
    - bundan sonra tkp gizli çalışmalarını yürüttü. çeşitli sendikaların kuruluş süreçlerinde çalıştı, bir çok önemli isim yetiştirdi. çeşitli parti kurma süreçleri de oldu.
    (bkz: şefik hüsnü)
    (bkz: hikmet kıvılcımlı)
    (bkz: nazım hikmet)
    (bkz: sabahattin ali)
    (bkz: aziz nesin)

    ayrıca:
    (bkz: pertev naili boratav)
    (bkz: kerim sadi)

    bu dönemde, chp'de bakanlık yapmış olmasına rağmen, şahsen saygıyla anabildiğim çeşitli solcu isimler de var. örneğin:
    (bkz: hasan ali yücel)

    - disk kuruldu.

    - türkiye işçi partisi kuruldu. çeşitli akademisyen ve sendikacıların işbirliği ile gerçekleşti bu.
    (bkz: behice boran)
    (bkz: mehmet ali aybar)
    (bkz: kemal türkler)
    (bkz: sadun aren)
    (bkz: mihri belli)
    içinde burada sayamacağım kadar çok sanatçı ve aydın olan bir partiydi bu.

    - tip'in gençlik komisyonundaki tartışmalar sonucu bazı isimler tip'ten ayrılıp, küba, çin gibi örneklerin devrim yöntemini takip etmeye karar verdi.
    (bkz: deniz gezmiş)
    (bkz: mahir çayan)
    (bkz: fikir klupleri federasyonu)
    (bkz: dev-genç)
    (bkz: thkp-c) (bkz: thko)
    (bkz: dev-yol) (bkz: dev-sol)
    (bkz: ibrahim kaypakkaya) -> (bkz: tikko) -> (bkz: tkp/ml)

    ayrıca:
    (bkz: ertuğrul kürkçü)
    maalesef (bkz: doğu perinçek)

    - elbette o dönemde tkp de çalışmalarına, ayrı bir kanaldan, devam ediyordu.

    - birikim dergisi çıkmaya başladı.
    (bkz: ömer laçiner)
    (bkz: tanıl bora)
    (bkz: murat belge)
    (bkz: mete tunçay)
    (bkz: ahmet insel)

    - 80 darbesi oldu. 12 eylül'ü rakamlarla anlatmak gerekirse.
    (bkz: 12 eylül/#11199189)
    (bkz: diyarbakır cezaevi)

    80'den bugüne önemli sol gelişmeler şunlardı.
    - kapatılan disk açıldı.
    - kesk kuruldu.
    - ödp kuruldu. (tip, tkp ve dev-yol kökenli çeşitli isimler ve gruplar vardı içinde, elbette deniz gezmiş-mahir çayan çizgisinden de çeşitli isimler vardı)
    - dev-sol adını mahir çayan'ın örgütünün adı olan thkp-c'ye benzeyen dhkp-c ile değiştirdi.
    - tip kökenli ama içine tkp'den bir grup kişinin de katıldığı bir hareket gelenek adında bir dergi çıkarmaya başladı ve bu stp-sip-tkp olarak devam etti.
    (yalçın küçük'ün ilk aşamada bu çizgiyle hareket ettiği ama daha en başından bunlardan ayrıldığı bilinmekte)
    - deniz gezmiş'in thko çizgisinin önemli bir kesimi emeğin partisi'ni (bkz: emep) kurdu.
    - özgür üniversite kuruldu:
    (bkz: fikret başkaya)
    (bkz: ismail beşikçi)
    - çeşitli hareketlerden çeşitli gruplar çalışmalarına devam etti ve kimi zaman önemli işler de yaptılar.

    - bugün için bir anarşist ve bir anarşist-komünist hareketten de söz etmek gerekebilir, ama onlar muhtemelen kendilerine bu çizginin içinde görmekten haz etmezler.

    türkiye'de sol'un bugününe, çok hızlıca bakmak gerekirse, bu veriler var elimizde. bir de kürt hareketi var ki, o ayrıca tartışılması gereken, fazlaca hacimli bir olgu. sol mudur, değil midir konusuna karar vermek bile, birkaç günlük bir tartışmanın başlatıcısı olabilir.
    (bkz: devrimci dogu kultur ocaklari) (bkz: kemal burkay)

    (not: aklıma bir çırpıda gelenleri sıraladım, unuttuğum bir detay varsa, başkaca isimler de yer almalıysa, lütfen mesaj yoluyla bildiriniz)
  • sol gösterip sağ vurmaktadır.
  • siyasi, ideolojik, akademik, sanatsal, kişisel, cinsel, her türden dinamik üzerinden yürüyen ve belki de türkiye'de sakat olmayan yegane ideoloji.

    militanlığa kayması tarihsel zorunluluklar sonucu olmuş maalesef. ha eleştirilecek bir çok yanı yok mudur, elbette vardır. ama, misal, behice boran gibi bir isim bu coğrafyada yetişebilmişse, bundan ben şahsen gurur duyarım. bu topraktan güzel meyveler de çıkıyor demektir.

    diğerleri:
    militarist liberalizm, fundamentalist liberalizm, milliyetçi sosyalizm gibi isimlerle anılabilir.
  • ülkemizde üç kere sağa gitmeden bulunamayan yön, ideoloji.
  • varlığı, zamanında yapılan silahlı-silahsız eylemlerde görünen ama hiçbir zaman yaşan(a)mayan ve yaşatılmayan sistemdir. bu yol için ütopya kıyılarında kürek çeken devrimciler, aslında iplerini ve kurşunlarını kendileri hazırlamışlardır ne yazık ki; faşizmin dalgalarına direnebilecek kadar samimi sandıkları için tüm yoldaş görünenleri...

    hızlı yaşayıp genç ölenler oldu sayesinde. ve çok dayak yiyip inatla baş kaldıranlar. sonra ne oldu? bir avuç toprak örtünce üstünü bedenlerin, zaman susturdu düşünceleri. çünkü koyun sürüsüne çoban lazımdı. oysa çobanları çoktan katletmişti kuklalar. kalanlar ise öylesine yorulmuştu ki, kolayı seçip vazgeçtiler.

    türkiye'de sol çok hızlıydı. öyle ki, değişimlerde karşı çıktıkları şeyleri yapmayı yaygınlaştıranlar ilk onlar oldu. burjuvazi yaşamlarına devam etmek için şerit değiştirdiler. sağın solunda olabilmeyi "komünizm" ilan ettiler...

    çok sevdiğim bir söz var: "insanlık hitler'in fırınlarında pişirildi, pişirildi... ama bakıyorum hala çiğ!" türkiye'de sol konuşuldu, tartışıldı ama oturmadı, anlaşılamadı. ve bakıyorum hala insanların fikirleri sığ! soğuk savaşın etkileri yüzümüze toplumdaki ahlak çökmesi, inanç sistemleri alet edilerek bölünme ve yaşam standartlarındaki düşme olarak vururken, o ateşli, inançlı, emekçi gençliği özlemek kaldı bize...

    artık türkiye'de sol öl-medi; kalplerde yaşıyor. fakat kalpleri açabilecek kadar ne cesareti var insanların, ne de azimleri. boyna laf kalabalığı, tepkisiz eylemler, anlamsız gürültüler...

    edit: insan sevdiğini yerden yere vurur. eleştirirken acımasız olmamak elimde değil, memleketin halini gördükçe sinirleniyorum çünkü. koyunun olmadığı yerde keçi abdurrahman çelebi olur ya işte, ben koyunları özlüyorum.
hesabın var mı? giriş yap