9 entry daha
  • varlığı, zamanında yapılan silahlı-silahsız eylemlerde görünen ama hiçbir zaman yaşan(a)mayan ve yaşatılmayan sistemdir. bu yol için ütopya kıyılarında kürek çeken devrimciler, aslında iplerini ve kurşunlarını kendileri hazırlamışlardır ne yazık ki; faşizmin dalgalarına direnebilecek kadar samimi sandıkları için tüm yoldaş görünenleri...

    hızlı yaşayıp genç ölenler oldu sayesinde. ve çok dayak yiyip inatla baş kaldıranlar. sonra ne oldu? bir avuç toprak örtünce üstünü bedenlerin, zaman susturdu düşünceleri. çünkü koyun sürüsüne çoban lazımdı. oysa çobanları çoktan katletmişti kuklalar. kalanlar ise öylesine yorulmuştu ki, kolayı seçip vazgeçtiler.

    türkiye'de sol çok hızlıydı. öyle ki, değişimlerde karşı çıktıkları şeyleri yapmayı yaygınlaştıranlar ilk onlar oldu. burjuvazi yaşamlarına devam etmek için şerit değiştirdiler. sağın solunda olabilmeyi "komünizm" ilan ettiler...

    çok sevdiğim bir söz var: "insanlık hitler'in fırınlarında pişirildi, pişirildi... ama bakıyorum hala çiğ!" türkiye'de sol konuşuldu, tartışıldı ama oturmadı, anlaşılamadı. ve bakıyorum hala insanların fikirleri sığ! soğuk savaşın etkileri yüzümüze toplumdaki ahlak çökmesi, inanç sistemleri alet edilerek bölünme ve yaşam standartlarındaki düşme olarak vururken, o ateşli, inançlı, emekçi gençliği özlemek kaldı bize...

    artık türkiye'de sol öl-medi; kalplerde yaşıyor. fakat kalpleri açabilecek kadar ne cesareti var insanların, ne de azimleri. boyna laf kalabalığı, tepkisiz eylemler, anlamsız gürültüler...

    edit: insan sevdiğini yerden yere vurur. eleştirirken acımasız olmamak elimde değil, memleketin halini gördükçe sinirleniyorum çünkü. koyunun olmadığı yerde keçi abdurrahman çelebi olur ya işte, ben koyunları özlüyorum.
64 entry daha
hesabın var mı? giriş yap