119 entry daha
  • eski türklerin dini inanışları için düalizmden totemizme, toyunizmden animizme kadar pek çok görüş ileri sürülmüşse de (ki hepsi bir parça doğru) türklerin başat kültü gök tengri/tengriciliktir.

    zira tengri her şeyin ama her şeyin yaratıcısı durumundadır. doğadaki her şey o yarattığı için anlam kazanmıştır. kağanları tahta çıkaran, zafer kazandıran tengri/tanrıdır.

    orhun yazıtları, türk hükümdarlarının tanrı tarafından kut ve ülüg (kısmet) ile donatıldığı için iş başına gelebildiğini söyler ki çoğu kez şu iki ifade, doğrudan tanrının adının ardından gelir: ‘tengrinin buyruğu üzerine, kut ve ülüg sahibi olduğum için bunu yapabildim.’

    gök tanrı, insanların yaşamlarına doğrudan müdahale eden ulu bir varlıktır. ödüllendirme ve cezalandırma gücü ondadır; yaşamsal mutluluğu, iktidar ayrıcalığını ve talihi, kısmeti toplumsal durumlarına göre insanlara verir ve gerektiğinde de bağışladığı kut ve ülügü layık olmayanlardan geri alır.”
    (bkz: ülüg/@ay hatun)

    fuzuli bayat, bahaeddin ögel, osman turan gibi araştırmacı yazarlar türklerin arkaik dönemlerden beri tek tanrıya inandıklarını söyler.

    türk mitolojisinin tanrılar panteonundaki ikincil tanrı/ruhlar sayılan ülgen, erlik, umay vs yunan tanrıları gibi kısmen insan gibi betimlenebilirken (evlenip çocuk sahibi olmaları, iyi ve kötü karaktere sahip olmaları gibi) tengri’nin cismi, şekli yoktur. keza aynı şekilde ikincil tanrı/ruhlarla ilgili pek çok söylen varken tengri’den fazla bahsedilmez.

    jean-paul roux, gök tanrı, onun niteliklerini almadan çok evvel dahi, allah'a benzetilmiştir, der. zira gök tanrı’nın hayattaki uzantısı olan kut ve yarlık islamiyetten sonra allah’ın lutfuna, şefaat veya affa dönüşmüştür.

    “aralarından biri zulme uğrar veya başına kötü bir şey gelirse başını semaya doğru kaldırır, “bir tanrı!” der. “bu, türkçede “bir allah” demektir. türkçede bir arapçadaki vahid, tanrı ise allah karşılığıdır.”
    (ibn-i fadlan- seyahatname)

    tengriciliğin ortaya çıkışında, hayat tarzı konar göçer olan türkler, yaşamlarını etkileyen doğa şartlarının kaynağını gökyüzü addetmiş, ona tengri demiş ve zamanla somuttan soyuta geçerek zihinlerinde her şeye hâkim mutlak bir varlığa dönüşmüş. (mircea eliade yükseklik kavramıyla ilişkili olarak arkaik topluluklarda tanrı’nın yukardaki, gökteki şeklinde ifade edildiğini söyler ki mitolojinin astromoniyle ve kozmolojiyle iç içe olmasının bir nedeni de budur) dolayısıyla gökyüzü zamanla gökte duran yaratıcı kavramına evrilmiş, sonraları ise gökyüzü ve tanrı kavramları ilk zamanların aksine birbirinden ayrılmış (codex cumanicus’ta gök ve tanrı kavramlarının ayrı ayrı maddeler halinde ele alınması gibi) ya da ikisini birden karşılar hale gelmiş.

    (orhun yazıtlarında da “üze kök tengri, asra yagız yer kılıntukda/yukarıda mavi gök aşağıda yağız yer yaratıldığında” gökyüzü ve tanrı ifadeleri birbirinden ayrılmış ve gök ve yer, tengri’nin yarattıkları arasına dahil edilmiş. ayrıca eski türklerde gök ve yağız yer birbirinin zıttı ve tamamlayıcısıdır*)

    “tengricilik inancının izini taşıyan geleneksel görüşlerde, bay ülgen, bay bahadır, bay kayın/bayterek, maytere, may ana/ata, bayat gibi bag/bay/may köküne bağlanan çok sayıda mitolojik varlık ve tanrı/ruh adı vardır ki bu isimler bay sözcüğünün kutsallık içeren anlamıyla ilgili en büyük delildir. (bir de şakacı cinimiz bayçura var ki artık onu hangi kategoriye dahil edeyim bilemedim)”
    (bkz: bay/@ay hatun)

    (bkz: tengri/@ay hatun)
    (bkz: gök tengri inancı)
76 entry daha
hesabın var mı? giriş yap