• william blake'in songs of innocence and experience adlı kitabında yer alan bir şiir:

    a little black thing among the snow:
    crying weep, weep, in notes of woe!
    where are thy father & mother? say?
    they are both gone up to the church to pray.

    because i was happy upon the heath,
    and smil'd among the winters snow:
    they clothed me in the clothes of death,
    and taught me to sing the notes of woe.

    and because i am happy, & dance & sing,
    they think they have done me no injury:
    and are gone to praise god & his priest & king
    who make up a heaven of our misery.
  • yamulmuyorsam, miyazaki'nin spirited away'den önce yapmayı planladığı ama bitiremediği film projesinin adı.
  • william blake'in en ünlü şiirlerinden biri. zamanının ingilitere'sinde çocukların* (küçük bedenleri bacalara sığabildiği için) baca temizleyicisi olarak çalıştırılmasını anlatır. ailelerin çocuklarını böyle zor bir işte çalıştırıp/küçük yaşta ölüme terkedip ardından kiliseye gidip tanrıya dua etmesi ikiyüzlü bir davranıştır blake'e göre.*

    (bkz: sweep)
    (bkz: weep)
  • dogduklari gunden 7 yasina kadar satin alinip baca temizleme isinde calistirilan cocuklara verilen addir. kurum ve tozdan gozleri kor, vucutları yamru yumru olan cocuklar artik bacalara giremeyecek yasa gelince oylece terk edilirler sokaga. william blake o kadar kucuk cocuklarin baca temizlemek icin yalvarirken sweep bile diyemeyip weep dediklerini yazmistir. muhtesem guce sahip olma pesindeki ingilterenin bireye silip supurdugu gerceginin ta kendisidir.
  • psikanalizciler de kendilerine chimney sweeper ve yaptıkları işe chimney sweeping diyecekler ileride. çocukluklara inecek, çocukluklarına temizletecekler kişilerin kendi zihin bacalarını. sonra o çocuklukları kendi başlarına bırakıp kalabalıklar içinde. (dead man'deki nobody işte onlardan biri)
  • üç kıtalık olanı songs of experience'ta yer alanıdır. ama siz onu boşverin, çünkü asıl güzel olanı 6 kıtalık olup songs of innocence'ta yer alanıdır:

    when my mother died i was very young,
    and my father sold me while yet my tongue
    could scarcely cry 'weep! 'weep! 'weep! 'weep!
    so your chimneys i sweep, and in soot i sleep.

    there's little tom dacre, who cried when his head,
    that curled like a lamb's back, was shaved: so i said,
    "hush, tom! never mind it, for when your head's bare,
    you know that the soot cannot spoil your white hair."

    and so he was quiet; and that very night,
    as tom was a-sleeping, he had such a sight, -
    that thousands of sweepers, dick, joe, ned, and jack,
    were all of them locked up in coffins of black.

    and by came an angel who had a bright key,
    and he opened the coffins and set them all free;
    then down a green plain leaping, laughing, they run,
    and wash in a river, and shine in the sun.

    then naked and white, all their bags left behind,
    they rise upon clouds and sport in the wind;
    and the angel told tom, if he'd be a good boy,
    he'd have god for his father, and never want joy.

    and so tom awoke; and we rose in the dark,
    and got with our bags and our brushes to work.
    though the morning was cold, tom was happy and warm;
    so if all do their duty they need not fear harm.
  • baca temizlikçisi

    henüz çok küçüktüm, annem ölürken.
    ve babam, dilim daha zar zor dönerken,
    beni sattı… ağlardım, ınga ınga ınga..
    yatıp kalkıyorum şimdi baca kurumlarında.

    tom dacre adında minik birisi vardı.
    kuzu yünü gibi saçlarını, kestiler bir gün, ağladı.
    ağlamasın diye bende, boş ver tom! dedim.
    biliyorsun, is, kirletemez olmayan saçlarını.

    gece yarısıydı ki kesildi ağlaması
    tom mışıl mışıl uyumuş, rüya görmekteydi.
    dick, joe, ned ve jack ve daha binlercesi,
    sanki kapkara tabutlarda kitli gibiydi.

    ve bir melek, elinde ışıldayan bir anahtarla
    çıkageldi ve kurtardı hepsini tabutları açarak,
    yemyeşil bir ovadan aşağı, güle oynaya koşarak
    sonra bir nehirde yüzerek, güneşte parladılar.

    çıplak ve tertemiz, her şeylerini bırakarak arkada,
    ardından bulutlara yükselip, rüzgârla raks ettiler.
    ve melek tom’a söyledi ki: “iyi bir çocuk olursan,
    tanrı baban olur, artık sevinmek gerekmez sana.”

    ve tom uyanınca vakit karanlıkta olsa, yine de
    çanta ve fırçalarımızla koyulduk işe;
    buz gibi havaya rağmen, tom, mutlu ve sıcacıktı.
    çocuklar işlerini yapınca, zarar onlara uğramazdı.

    william blake / the chimney sweeper

    türkçe söyleyenler: uğur uçumtugay kaban
    http://www.ugurucum.com/…kcisi-the-chimney-sweeper/
  • ingiliz edebiyatı romantik dönemi şiirlerindendir. 18. yüzyıl ve sonrası yeni palazlanan ticaret sınıfının büyük evlerinin bacalarını temizleyen 4-5 yaşlarındaki çocukların hikayesini anlatır. bu çocuklar ya yetimdir ya da çok fakir ailelerin para için sattığı çocuklardır. teması en sarsıcı şiirlerden biridir. çocukların bazıları karanlık bacalarda yolunu kaybedip dışarı çıkamadığından sonradan iskeletleri bulunmuş ve bacalara bu sebeple kara tabut denilmeye başlanılmıştır. şiirdeki black coffin ifadesi bacalarda ölen çocuklara işaret eder. çok sinir bozucu bir vahşi kapitalizm hikayesidir anlatılan.
  • şiirle aramın iyi olmamasına rağmen beni derinden etkileyen, o çocukların yaşadıklarını gözümün önüne getiren muazzam bir eserdir. hayat talihsiz insanlar için çok acımasız olabiliyor.
hesabın var mı? giriş yap