• aile içi ilişkileri hindistan gözüyle anlatan bir filmdir. hindistan kültüre bir göz atmak için güzel bir denebilir. uzun süresine rağmen sıkılmadan izlemek mümkün. filmi tek bir kelimeyle özetlemek istersek bu kelime "özgürlük" olacaktır.
  • film oldukça uzun olmasına karşın sıkılmadan izledim.buna rağmen ara ara daha somut bir şeye bağlayacak mı diye beklentiye de girmedim değil.yani kafam karıştı kısacası film konu olarak sıkmamasına karşın esas başarısı oyunculuklarda.bazı hint filmlerinde ki gibi insanı sıkan türden müzik olmaması ise filmi daha izlenir kılmış doğrusu.
  • iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda izlediğim bollywood filmleri ile katşılaştırdığımda; müzikler, ebeveyn baskısı, hint-ingilizce gibi klişelere sahip olmasina rağmen iyi vakit geçirmeme sebep olmuş filmdir.
  • o deilde bu babada bildiğin karizma çıktıya bildiğin hintli kadir inanır... bida adam olsa çoluğuna çocuğuna sahip çıksa. helal süt emmiş birini bulsa başlarınada yavrucaklar ortada kalmasa.. ama film vermek istediğini vermiş tabi karşısında almak isteyen var ise.. yada oanki duygu durumu nekadarını almasına müsaitse.. mesela ben babmla mini tlfon görüşmesi yaparken baba tamam hadi kapayalım film izlicem dedikten yaklaşık 2 saat sona babacımmm napıyon gurbaan olayım ben sana diye aradıysam ben almışım alacağımı
  • hem söz hem melodi bakımından oldukça başarılı müzikleri bulunan film.
  • imdb puannı 8.3 olan sıkıcı bir film. --- spoiler ---

    bizim ülkemizde babalar çocuklarını döver draması. oskar bile alır bu... yazuuuk uşak yazar olacaydıda babacuğu engel oldu. zalım baboş...
    --- spoiler ---
  • uzun hint filmlerinin acıklılarından... duygu dalgalanması yaşatmıyor ama hırs yaratıyor.

    baba çok karizma adam yalnız. sadece fiziğini görsek hepimizin böyle babası olsun diyesimiz gelecek sözlük. o derece...

    aile içi şiddeti anlatan film de, bu şiddetle şiddetle dalga geçen insanlara şiddetle cevap veresi geliyor insanın sözlük, oskar da alsın!!!
  • "özgürlük talep edilemez, kazanılır" temalı hint filmi. her özgürlük hikayesi gibi acımasız haliyle.

    "bunun neden olduğunu asla anlamayacaksın çünkü sevgi senin asla bilmediğin ya da yaşamadığın bir kelime."
  • imdb top 250 listesine girmeyi başarmış olan bir başka hint filmi. film şu anda 192. sırada.
  • açıkçası bu aralar izlediğim diğer hint filmlerini de göz önüne alınca öyle çok çok da iyi bir film değil ama bazı yerlerini özellikle sevdim. yalnız öyle "kendini iyi hisset filmi"* olarak da görmedim. yani son 3 dakikasına kadar iyi hissedecek hiçbir şey yok neredeyse ve sonunun da iyi bittiği tartışılır. denedim de spoilersız şu dediğimi savunamayacağım. başka şeyler söylemek için buraya gelmiştim de neyse şu yazdığımı aşağıda spoiler ile kısaca açayım. fakat ondan önce mesela filmdeki şiirleri özellikle ilk ikisini bayağı bayağı beğendiğimi belirteyim- ki türkçe altyazı ile izledim, türkçe çevirisini kim yaptıysa çok iyi yapmış. henüz kimse yazmamış ama yaşlı adamın the doors göndermesi de bence mükemmeldi be. hiç beklemeyeceğim bir şey. yukarıda yazıldığı gibi ne aşk var ne ölen, öldürülen, patlayan var. yalnızca kendi babasından da öyle görmüş sert bir baba var ki bir yerde onun anlattığı bir şey de adama başka bir boyut getiriyor ama tabii yine "kötü" olmaktan kurtarmıyor adamı.

    --- spoiler ---

    mutlu mu bitiyor? sonundaki "özgürlük" teması ve şarkı sözleri çok güzel ve oradan kurtulup "tuvalet temizlemeyi bile tercih etmesi" iyi de jamshedpur'dan bombay'e 1900 kmlik yolu en son aklı beş karış havada olan 3 tane 18 yaşındaki çocuğun sattığı -belki de abarttığı- hayal için gitmesi bir yana 6-7 yaşındaki bir çocuğun sorumluluğunu da üstüne alan yine 18 yaşındaki bir çocuğu görüyoruz. insanın aklına, tam uymasa da ister istemez hotaru no haka falan geliyor. esaretten çok daha iyi tabii sonundaki şarkının sözünde de geçtiği gibi ama işin sonunda gerçek hayatta eğitimsiz büyük çocuk için hırsız, "it kopuk"; küçük çocuk için de sokak çocuğu olma ihtimalleri de var.

    öyle pek iyi hissetmedim kendimi açıkçası.

    babaya getirilen başka bir boyut da şuydu ki baba aslında bir gün okula gelmiş ve oğlanın müdürüyle falan da tanışmış. tam bizimkine gidecekken uzaktan futbol oynarken görmüş bizimkini ve kendi sözlerinin azıcık değiştirilmiş haliyle: "o kadar mutlu görünüyordun ki bölmek istemedim ve üstelik sana diyebileceğim hiçbir güzel şey yoktu. o yüzden seninle konuşmadan ayrıldım..." diyerek sarhoş olduğu bir gece o olayı anlatıyor. üstüne "seni ingiltere'ye yollayacaktım okumaya" da diyor. adam piskopat falan, ama oğlanı orada mutlu görmesi ve sonra oğlanın okuldan atılmasıyla yaşadığı büyük hayalkırıklığı da verilmiş işte. öyle ya da böyle oğullarının "güçlü" olmasını istiyor ama evet bu onu haklı çıkarmaz. oha diyeceksiniz ama ne bileyim smultronstället de ucundan aklıma geldi şimdi ama uzaklaştırdım bu düşünceyi. yine de daha çok a boy named sue adlı mükemmel hikayeli şarkıyı düşünmek istiyorum.

    --- spoiler ---

    7/10 dedim. 6 küsura kadar da düşebilirdim bazı diğer hint filmleriyle karşılaştırırsam ama yine de "yerli sineması" türk sineması yerli televizyonu ajitasyon diziler dolu olan biri olduğum için 7 dedim.
hesabın var mı? giriş yap