• yeni bir yazardir kendisi. hosgelmistir.
  • en yakin arkadaşımdır. entry olsun ya da hanimiş gibi değil, en yakın arkadaşımdır, ailemin bir bireyi gibi. gibisi fazla ailemdendir.

    açık mektup:
    seni düşünüyordum şimdi...tanıştığımız günden bugüne... sahilde eğilmiş taş toplarken sen, babamın "bak bu umama" diyerek gösterdiğinde neye benziyor acaba diye uzaktan seni seçmeye çalıştığımı... seni, arkadaşlığını, ne kadar özel olduğunu.. ve benim bunu uzun zamandır neden kelimelerle ifade edemeyişimi. konusu bile olmadı gerçi bu aramızda, birbirimize birşeyler yazsak mı diye düşünmedik bile. zaten ne az konuştuk sözlüğü, en basit ortak yönümüzdü belki, ya da konuşacak başka o kadar çok şey buluyorduk ki. yazmaya yönelmeyişim belki herkesden herşeyden farklı; dosdoğru, gepgerçek, apaçık olduğundandır. tam karşımda, gözgöze, herşeyi bakarak konuşarak anlatıp daha iyi anladığımızdan.. bilemiyorum...
    farkındasın değil mi; hayatımın yön ve şekil değiştirdiği her anda yanımdasın. girdiğim yollarda verdiğim kısa molalarda arkamda, soluğun ensemde. ne güzel, ne huzurlu. nasılsın diye sorduğunda bile yürümeyi öğrenen bir çocuğun tam sırtına yakın tutulan el gibi hissediyorum sesini. nasılım? sen varsın ya, ben çok iyiyim.
    bana adres sordun ya hani bugün, bizim iş yerinin arkası dedim ya ben de sana, durdum düşündüm tam hangi sokak olduğunu da anlatsamıydım diye. sonra bir şeyi hatırladım. ki hatırladığım bu şey zaten yazdırıyor bunları bana: 6 sene önceydi (zaman ne çabuk geçiyor yahu) işe yeni girmişim, ilk maaş günüm, görüşmelerden o güne tüm heyecanımı yaşatmışım sana da bizzat, açıyorum sana telefon, diyorum pasta istiyorlar benden ne yapıcam. bilmem ki ben böyle şeyleri, ne anlarım bir yerden birşey getirtmekten ödemekten, organizasyonun o'sundan anlamam. ben hallederim dediğinde alıp ta kapıya kadar getireceğini tahmin bile etmiyorum. bunu hatırladığımda diyorum işte "tabii ya, biliyor hangi bina ve sokak olduğunu".. ilerleyen günlerde hep işten bahsediyorum, hayatımda başka konu yokmuşcasına anlatıyorum, üzülüyorum, takıyorum.. sonra sen bana bugün kimsenin anlayamadığı günü 48 saatmişcesine yaşamamın, herşeye, herkese zaman ayırabilmemin anahtarını veriyorsun "ordan çıktığında bunları unut ekin. düşünme, anlatma, orada bırak"..
    benim için çok önemlisiniz umama. sahillerde birlikte taş toplayanım, uzun yürüyüş sonrası içtiğim çaya eşlik edenim, meyhanedeki sıkıcı muhabbetten ceplerimize erikleri doldurarak kaçtığım, binbeşyüz sayfalık dergileri açıp beynimizi süngerleştirdiğim, ev taşırken kitaplığı yerleştirenim, kısır yapsanda yesek bol soğanlı diyenim, her zaman ve her şekilde sığınağım.
  • umamaumamaamaa diye uzaar gider. bird is the word'dür. gerisi yalandır.
hesabın var mı? giriş yap