• 10 ağustos 2014'de vizyona girecek olan izlanda yapımı film. başrolde da vinci's demons dizisini izleyenlerin tanıdığı hera hilmar var. film eleştirmenler tarafında epey övülmekte, izlanda için sinemanın miladı deniliyor. imdb sayfası.
  • baldvin zophoniasson yonetmenliginde basarili bir dram filmi.
    gectigimiz yil izlanda'nin oscar adayi idi.

    filmde ikili hayat suren uc ana karakter ve yollarinin kesismesi konu edilmis. olay orgusu son derece iyi kurgulanmis. karakter cozumlemeleri tam kivaminda; sebepleri aciklarken gecmise saplanip kalmiyor, tekrarlarla uzatip insani darlamiyor, havada kalan bir konu da yok. siradan karakter tiplemeleri olmasina karsin yonetmen hepsine bir derinlik katmis ve cok yonlu incelemis.
    129 dklik suresine ragmen sikilmadan izlenebilir.
  • çevirisini yaptığım izlanda filmi.
    http://altyazi.org/sub/s/385122/vonarstrti.html
  • müzikleri olafur arnalds imzalıdır
  • tum kliseleri icinde barindiran. vasat bir dram. bol bos vakitte izlenesi.
    muzikleri askim olafur arnalds imzali
  • vuslateri diye okudum allah affetsin
  • da vinci's demons'ın yıldızlarından hera hilmar'ın başrolünü üstlendiği izlanda filmi. artık boku çıkarılmış kesişen hayatlar temalı bir film. üç yaşamın kesişip birbirlerini etkilemesi anlatılıyor. ilk öykü; işe yeni başlayan bir beyaz yakalının otel için evleri satın almaya çalışması ve iş arkadaşlarıyla birlikte florida'ya yaptığı gezi. ikinci öykü; borç harç içerisindeki bir genç annenin fahişelik yaparak hayatını idame ettirmesi ve florida gezisi. üçüncü öykü; sürekli sarhoş olan yaşlı bir yazarın bu fahişeyle tanışması, arkadaş olması. bu üç hayat kesişecek, olaylar gelişecek ama yavaş tempolu olduğundan bir süre sonra sıkmadı desem yalan olur. öyküler de ilgi çekici değil. böyle mal mal ekrana bakıp altyazıyı okudum. zerre heyecanlandırmadı, ilgimi ayakta tutamadı. yalnız benzer filmlerin düştüğü hataya düşmemiş senarist/yönetmen. mesela bu üç öyküdeki karakterleri derinleştirebilmiş. zaten filmin ilk bir saatini bu karakterleri derinleştirmek için harcamış. ne yerler, nasıl yaşarlar, çevreleri nasıl vs gibi sorularla karakterleri derinleştirmiş.

    karakterler derinleştirilmiş, hemen aksiyona girilmemiş, hayatlar yavaş yavaş kesiştirilmiş falan. ama neticede öyküler ilgi çekici değildi benim için. gene de kötü bir film diyemem. ortalama bir drama. hera hilmar iyi oynamış. onun olduğu bölümler, diğer bölümlerden daha iyiydi. ortalama senaryo, iyi oyunculuklar, fena olmayan bir yönetim, sağlam bir görüntü yönetmenliği... 2.kez izlemeyeceğim binlerce filmden bir tanesi.
  • izlanda’nın 2015 yılı “yabancı dilde en iyi film” oscar adayı vonarstræti; başlayıp 5-10 dakika izledikten sonra daha önce izlediğimi hatırladığım halde hem daha ilk dakikalardan itibaren içine çeken atmosferiyle, hem yeni bir film aramaya enerjim olmadığı, hem de devamında neler olduğuna dair merakımı yenemediğim için bu günün filmi oldu. kuzey’in kendine has etkileyici anlatısı ve güçlü dramatik alt yapısıyla dikkat çeken film, birbirleri ile yolları kesişen üç ana karakterin; geçmişte yaşadığı trajik bir olayın etkisiyle kendini alkole vermiş başarılı bir yazar, ikili bir yaşam süren bir ana sınıfı öğretmeni ve sakatlandıktan sonra bir bankada yeni bir kariyere başlayan bir futbolcunun etrafında gelişen olayları anlatılıyor. film; anlattığı olaylar ve her bir karakterin kendine özgü hikâyesiyle görece klişe bir senaryoya sahip olsa da daha çok karakter çözümlemelerine dayalı bir anlatıya sahip ki gücünü de buradan alıyor zaten. her bir karakterin hikâyesinin kendince mesaj içermesine rağmen filmin en dikkat çekici yanı medeni topluluklar olarak bilinen iskandinav ülkelerinde dahi erkeğin çapkınlığının “el kiri”, kadının ise aile bütünlüğüne dair tehdit olarak görülmesi vurgusuydu. kuzey sinema dilini seven izleyicilerin çok keyif alacağı, güzel bir dostluk hikâyesine ağırlık veren, tematik olarak klişe olsa da anlatısını sıra dışı bir kurgu ile anlatan zarif bir film vonarstræti.
  • ikinci yarıdan itibaren 2x izleyip, hem fonetiği kötü bu dilden, hem de daha fazla vakit kaybetmekten kurtuldum.

    altyazı çevirisini yapan kişi, bir yerde "yav he he" şeklinde çevirmiş, erkek oyuncunun cümlesini.

    filmde bir tek bu "türk dokunuşu" güzeldi. o kadar.

    ...
    olmaz olsun böyle izlanda sineması.
hesabın var mı? giriş yap