• asıl adı francisco javier cuesta ramos olan doğa belgeselcisi. bugün bir kral cobra yılanını öpmesine d max ekranlarında şahit oldum çılgın herifin. programını her izlediğimde bana rahmetli steve irwin hatırlatır, sonları benzemez umarım.
  • kırmızı terlikleri ile keşif yapan deli abimiz. istisnasız bütün hayvanları öpüp vedalaşıyor. çok şeker yauuv.
  • sadece programının reklamlarını izleyerek uyuz olduğum doğa belgeselcisi. belki bir 15-20 dakikada izlemiş olabilirim, emin değilim.

    ben de kendi halimle doğaya çıkıyor, dağ bayır geziniyorum. ama herhangi bir rotaya girerken, taşa, ağaca yaklaşırken maksimum güvenliği sağlayacak, riskleri azaltacak şekilde davranıyorum. hele vahşi hayvanlara yaklaşmak, rahatsız etmek filan hayal bile edemiyorum. vahşi hayvan görünce ya yolumu değiştiririm ya da durup uzaklaşmasını beklerim. ben doğada misafirim sonuçta, ne hakkım var o canlıyı huzursuz etmeye.

    şov peşinde ergenliği uzatmış bir lavuk imajı var bu arkadaşın benim gözümde.
  • an itibariyle bir kabileye misafir oldu. kabiledeki kadınların memeleri sansürleniyor puhaahhaha, çok komik yahu hahaha.
  • dmax kanalında gördüğüm ilginç kişi. hayvanlara kendini sokturmaktan zevk alıyor galiba. şuan bir hayana zorla kendini sokturup şu cümleleri kurdu:
    "aahhh bakın şurdan soktu. şişiyor. çok acı çekiyorum şuan."

    manyak mısın abi?
  • (bkz: vahşi frank)
  • severek izlediğim program. olabildiğince cesur davranan biri frank. vahşi hayvanların çok yakınına sokuluyor, korkunç hayvanları kucağına alıyor, kendine gelebilecek herhangi bir zarardan çok da fazla korkmuyor izlediğim kadarıyla. aynı zamanda esprili. ve gerçek bir hayvansever. dmax'te yayınlanıyor.
  • yılanları öpecek ve ata binmeyi reddedecek kadar hayvanları seven bir maceraperest.

    boğa güreşleri ve boğa koşturma ile ilgili olarak karşı tarafı dinleme temalı son bölümleri diğer bölümlerden biraz farklı. olabildiğince tarafsız davranmaya çalışsa da boğaların öldürülmesi konusunda fikri değişmiş değil.

    sokakta koşturulan her boğanın yolun sonunda bir ekip tarafından tüfekle kafasında vurularak öldürüldüğünü öğrendim. bu cinayeti bile boğaya saygı olarak gören insanları anlamaya çalışmak büyük bir sabır ister. herifler geleneklerini savunduklarını söylüyor ama geçmişte boğa öldürmek yok deyince de itiraz ediyorlar. "bu heyecan başka bir etkinlikte yok" diyorlar. o heyecanı münasip bir yerlerine soksunlar.

    o sikimsonik yerin belediye başkanının "bu sayede 1 milyon euro gelir elde ediliyor" demesi olayın özeti aslında...
  • bir afrikalının suyunu bitirmiş ve köy halkına musallat olmuş huysuz çocuk görünümlü biri.

    tabi programında asıl olay ne kadar saçma görüntüler içerdiği, abartılı ve absürd olay akışı, sırf reyting için yapılan salakça eylemlerden çok dublaj sesinin komikliği dikkatinizi çeker. konuşmalara gülmekten yerlere yattım şu bölümde.

    afrikalı'nın suyunu içtikten sonra afrikalı: suyu vermez olaydım..

    -2.sahne: frank elinde greyfurt benzeri bir şey yer..
    -afrikalı: az veren candan derler*...

    3.sahnede frank kurutulmuş et yer.
    +afrikalı: adam kıtlıktan çıkmış gibi nefes almadan yiyor . ahahahah ulan bu dublajı kim yaptıysa helal olsun karnıma ağrılar girdi ya.
hesabın var mı? giriş yap