• sarışın bi hatundu bu çiçeği arayan babasını da arıyodu aynı zamanda*
    çizgi filmin başlangıcında yedi renkli çiçek görünürdü ve o çiçekten sadece bi tane vardı ...buldu mu bilmem ama o arayışlarını sürdürürken ben büyüdüm seyretmeyi bıraktım..
  • bu çiçeği arayan kızımızın adı angel idi, ve çizgi filmde aynı çiçeği arayan bir de sevimsiz çift vardı ki erkek olanın adı "boris"ti. çiçek kızımızın bir de kalbini pırpır ettiren bir görünüp bir kaybolan bir genç vardı ve her nedense ismi "sally" idi. hatırladığım kadarıyla, hafızam beni yamultmuyorsa angelcık bu çiçeği ebeveynleri ile ilgili bir sebepten arıyordu, ve fakat bu ebeveynler - bana o dönem öte tarafı çağrıştırmış olan - böyle gökyüzünde gibi tuhaf bir sarayda yaşıyorlardı. gayet fantastik bir çizgi filmdi, aklımda fena yer etmiş netekim. ama bu kadar hatırlayabilmemin esas nedeni aynı dönem aldığım muhabbet kuşlarımın isimlerini angel ve boris koymamla alakalıdır, tey tey...
  • ciceklere kolyesini tutup "fleylu fleylu" dediginde elbisesi degisirdi kizimizin, pek guzel cizgi filmdi. o elbiseleri cizmeye calisirdim nacizane.
  • çiçek tohumlarını sally verirdi insanlara diye hatırlıyorum ben. geçenlerde kanallardan birinde gördüm ama hangisiydi hatırlamıyorum.
  • çiçek kız'ın evinin bahçesinde çıkmıştır bu yedi renkli çiçek, "mutluluğu uzaklarda aramayın mutluluk içimizde" mesajı vermiştir. (bkz: dizinin sonunu söylemek)
  • cocukken algilama guclugu yasamami saglamis bir cizgifilmin bas karakterinin aramakta oldugu nadide cicek. kizin ismi angel olsa da birdenbire kendisine ne alakaysa lulu denmeye baslanildigi gibi, her dizinin sonunda ayri bir cicekle ilgili bir sav aciklanir, 'begonvil cicegi ayrilanlarin bulusucagini mujdeler' 'kasimpati surprizlere acik olun demektir' gibisinden abuk sabuk laflar edilirdi. neden illa ki yedi renkli cicegi aradigi muglak iken, yaninda papaganimsi bir de sinir illeti sidekickgezdirir, izleyen kucuk dimaglari altust ederdi bu angel/lulu insani. (bkz: ah o eski cizgi filmler)
  • büyülü yelkenin bir şarkısının adı.
  • bu hatun kişi yedi renkli çiçeği ararken sürekli sağda solda çiçek tohumları bırakırdı, geride kalanlar sonra bu tohumları dikerdi ve sanki o bölgede bu çiçeklerin varlığı zamanında bu hatunun bıraktığı tohumlardanmış gibi yansıtılırdı, mesela hollandadaki laleler bile bu şekilde açıklanmıştı hiç unutmam.. sooracıma bu çiçeklerin anlamları anlatılırdı, çoğunlukla da o bölümün hikayesinden çıkan bi sonuçla bağlanıp bitirilirdi bölüm.. (bkz: hey gidi günler hey)
  • bu lunlunun kedisi (cato) haricinde, bi de köpeği vardı (nubo). ama bu nubo demek ki çok ezik bir hayvanmış ki kimsecikler hatırlamamış. neyse efendim, benim hatırladığım, bu kedi ne kadar atlak hoplak bir hayvansa, köpek de o kadar sakin, muhterem bir şahsiyetti. kedinin saçmalamalarını sineye çeker, ona doğru yolu göstermeye çalışırdı. atıyorum, kedi ne zaman "hadi nubo, ortamlarda sekelim şöyle bir" dese, köpek onu durdururdu. bu çılgın üçlü bir çiçek olayına girmişlerdi, bir çiçek anahtarı mı ne topluyorlardı, onları birleştirip voltronu oluşturacaklardı ki, çiçek büyükbabanın bahçesinde bitiverdi.
hesabın var mı? giriş yap