• en son 2004'te bir kış kampına gittiğim yer. büyük bir mallık örneği göstererek, sabah motor grubumla yola çıkmamıştım; "işim var, sonradan katılırım" diye. işi bitirip istanbuldan gazladığımda saat 15:00 idi. ve aylardan aralık...

    ormana girereken hava kararmıştı ve ben önümde uzanan tek şeritlik stabilize orman yolunun, tesislere kadar 40 küsur km sürdüğünü, sağının solunun alabildiğine cangıl olduğunu, yol üstünde hiçbir şekilde lamba, levha, insan vs gibi bişey olmadığını, telefonun kesinlike çekmediğini filan bilmiyordum...
    motorda far için yedek bir ampülümün olmadığının ise gayet farkındaydım. ama geri dönmek için çok geçti.

    zifiri karanlıkta gittiğim 40 km boyunca, far geberirse naapıcağımı düşündüm. ışığı kapatıp baktığında burnunun ucunu bile göremiyordun zira karanlıktan...

    yaklaşık 10. kilometrede, aniden ağaçların arasından fırlayıp, hizla koşarak sağ pegdeki bacağıma kafa atan "şey"in de etkisi yok değil bu paranoyamda tabii. aşağı yukarı bi köpek büyüklüğünde, ama domuz tipinde bişeydi. belki de bi yavru domuzdu, bilemiyorum...

    yolun bazı yerlerinin ise daracık dönüşlerin kenarında, aşağı uzanan derinlikler olması hepten ekşın katıyordu olaya. oralarda bi yere uçsam motorla, muhtemelen cesedimi bile bulamazlardı.. vahşi hayvanlar filan yerdi muhtemelen.

    en çok "yuh" ve "oha"yı bu kampa vardığımda duydum. gündüz bile zorlanmış 80 motorluk kafile kampa giderken.

    demem o ki; motorla gidecekseniz, yalnız başınıza, kış vakti, akşam karanlığı çöktükten sonra gitmeyin.

    benimki sadece şansmış. bi de gençlik deliliği...
  • geçen yaz sevgiliyle gidilendir. bıkmadan usanmadan 10 gün kalınandır. açlık had safhada, sınırlı yiyecek-içecek çeşidi, bol miktarda patatesle geçen, zaman zaman üşümeye ve komando eğitimi almış sivri sineklere çözüm bulunamayan (her şeye rağmen) her saniyesiyle muhteşem günler bırakmıştır hafızada. park güvenlik görevlileri, yolda karşılaşılan köy sakinleri, haftasonları ortamın içine eden gençlik, ilginç gece ziyaretçileri, arada kendini gösterip kaybolan tilkiler vs ise bambaşka eğlence kaynağı olmuşlardır. yine olsa yine gidilir. bir de köpek bulunmuştur boynunda hala tasma izi olan, gözündeki yaradan dolayı atılan, akıllı mı akıllı, isim verilmiştir kendisine : row. düşünülür arada ne yapar şimdi oralarda yavrucak kimlere yol gösteriyordur öncülük ediyordur diye. böyledir efendim. güzel anılar, fotoğraflar eşliğinde bir daha ne zaman giderim acaba düşüncesi didikler zihni bazı bazı. görülmeye değerdir.
  • beni fazlasıyla hayal kırıklığına uğratmış olan doğa harikası! öncelikle sayfalarca yazıldığı gibi yolu rezalet değil. tamam araçla 30 km hızla gidebiliyorsunuz ama o yola kötü demek için herhalde şehirden hiç çıkmamış olmak gerekir. abartmaya gerek yok.

    gelelim milli parka, yolun kötülüğü hakkında okuduğun onlarca sayfa yazı sonunda tamam burası kafa dinlemek için güzel bir yer, gidivereyim bari dedim. milli parkta beni piknikçiler karşıladı. yüzlerce insan var ve de yüksek sesle müzik dinleyeni mi dersin, halay çekeni mi dersin, bir minibüs dolusu erkeğin birlikte kafayı çekmesi mi dersin, ne ararsan vardı.

    öyle böyle akşama kadar zor sabrettim. hava kararınca piknikçiler gitti ama çadır alanında çadır kurmuş tipleri görünce -çoluk çocuk bağırarak kamp yapanlar, arabayı yanaştırıp müzik sesini açanlar, top oynayanlar gibi gibi- çadırımı yasak bölgeye kurmaya karar verdim. bekçiye bu kadar yolu kafa dinlemeye geldiği anlatınca anlayış gösterdi ve etrafında çadır olmayan sakin bir göl kıyısına çadırı kurdum. ateşimi yakıp yemeğimi yedim, çayımı içtim, sonra güzelce uyku çekiyordum ki gecenin bir yarısı seslerle uyandım. 4 tane dallama gelmiş gece 3'te 10 metre ilerimde balık tutuyorlar, ve o kadar gürültülü konuşuyorlar ki ayı gelse uyanmayacak olan ben o sese uyanıyorum.

    sonuç itibariyle sikerim sizin tutacağınız balığı da anlayışınızı da diyip sabahın köründe her şeyi toplayıp dönüyorum. belki bir kış günü kimsenin oraya gitmeyeceğinden emin olursam bir kez daha giderim. onun dışında yöresinden bile geçmeyi düşünmeyeceğim bir yer yedigöller.
  • tam anlamıyla doğanın hissedilebileceği ve huzurun bulunabileceği bir milli park.

    (bkz: silindirinicindenevar.blogspot.com)
  • bolu'da yer alan, ilkbaharı ayrı, sonbaharı ayrı güzel millî park.

    kamp alanı olarak gâyet başarılı. kampçılar (piknikçileri tenzih ederim) de usturuplu insanlar oluyor genelde.

    kamp alanı deringöl'ün yanında bulunuyor. ateş yakmaya izin var. (metal kovanız olduğu sürece)
    ayrıca çadır kurmak 15 tl. tuvaletler temiz. ama çadır parasını toplayan dayı biraz ilginç. durup dururken, "evet, ben geldim" diye geliyor. "iyi de niye geldin be adam?", "tamam da sen kimsin?" tarzı sorular sormayın. oraların kralı o.

    burada kamp yapacaklara yegâne tavsiyem gece seringöl'e gitmeleri. şu harita size yardımcı olacaktır. gece seringöl'deki ufak iskeleye sırt üstü uzanıp gökyüzünü izlediğinizde bu kadar yıldızı bir arada görmediğinizi düşünebilirsiniz.
  • özel araba olmadan ve herhangi bir tura katılmadan nasıl gidilebileceği, nerede konaklamanın mantıklığı olduğu konusunda bilgisi olanların yeşillendirmesini istediğim park.
  • senede iki defa gidilmezse o sene tatile çıkılmamış sanılan, ölmeden önce herkesin mutlaka bir kez görmesi gereken, her mevsimi ayrı güzel doğa harikası.
  • özel araba ve tur olmadan ancak otostop ile gidebilirsin , bungalow yada çadır olabilir . başka da konaklama şansın yok .
  • ideal pazar günü geçirme lokasyonu.
  • özel aracınız veya tur ile gidebileceğiniz doğa harikası bir yer.bolu merkezden 45 km. mesafede bulunan milli parka dağları taşları stabilize yolları aşarak gitmeniz mümkün.herkes ailesi ile geldiği için otostopla gitmek imkansız gibi birşey.denememenizi öneririm.(7 saat yollarda heder olanlara şahit oldum). balık tutmak için ideal bir yer değil.sebebi ise görevlilerin balıkları yemlemesi ve sizin oltanıza balıkların vurmaması. kamp alanı deringöldedir.hemen yol kenarında cafe tarzı bir yer var.sadece çay, kahvaltı gibi şeyler mevcut. giderken bolca gıda malzemesi götürmenizi öneririm, özellikle ekmek.sigara kullananlar muhakkak stoklasınlar.telefonlar kamp alanında çekiyor.telefonunuzu sarj edebileceğiniz güneş enerjisi sistemi mevcut. kamp alanındaki ışıklandırmalar yine güneş enerjisi ile sağlanıyor.akşam 10 dan sonra heryer karanlığa bürünüp çakal ve tikli sesleri eşliğinde sohbetler edilesi bir yerdir.
hesabın var mı? giriş yap