• savaştan yeni çıkmış olan abhazya'ya temelli göç ettiğimizde sanırım yıl 1994'tü ve ben de 7 yaşındaydım.
    bu "temelli göç" temelli olamadığı için 2,5 yıl sonra türkiye'ye geri döndük.
    şimdi düşündüğümde belki travma belki de parayla satın alınamayacak kadar değerli bir deneyimdi benim için, 7 yaşında hiç dilini bilmediğim bir ülkeye göç etmek. bu arada hiç dilini bilmediğim ülke de atavatanım.
    birkaç ayda iki yabancı dil birden öğrenilebildiğini yaşayarak öğrendim mesela. (öğrenilen dilin, konuşulmayınca unutulabildiğini de acı acı tecrübe ettim sonrasında)
    yaz başında gittiğimiz abhazya'da oralı bir arkadaş ( hurhumal sülalesinden dima) edinip öncelikle "bu nedir" demeyi öğrenmiş, sonra da aklıma gelen her şeyi sora sora öğrenmiştim kendisinden. birkaç ay sonra abhazca'yı sökmüş ve okula başladığımda da farkına varmadan, hiç zorlanmadan rusça'yı öğrenmiştim. öyle ki matematik derslerini tamamen rusça görüyorduk ve öğretmenimiz syvetlana'dan övgü aldığımı bile hatırlıyorum.
    o zamanlar çocuk gözümle, bir yönüyle her şeyin bedava olduğu bir hayal ülkesi gibiydi abhazya, bir yönüyle de aslında birçok şeyin olmadığı/bulunmadığı, savaştan yeni çıkmış küçük yeşil bir ülkeydi.
    bize bir ev verilmişti, en az 10 dönüm bahçesi ile birlikte. elektrik ve sudan para alınmıyordu (ancak bu ikisi sürekli kesiliyordu) ve okul bedavaydı. ancak içinde bulunulan ortam çok garipti. düşünün, sovyetler birliği hemen hemen yeni dağılmış, dağılma neticesinde yeni bağımsız olan ülkelerden birinin (gürcistan) özerk bölgesi de o ülkede ayrılarak bağımsız olmak için (abhazya) mücadele vermiş, hiç de kısa sürmeyen ve büyük kayıplar verilen bir savaş neticesinde de bağımsızlığını ilan etmiş...
    bu yeni devleti resmen hiçbir ülke tanımıyor ancak fiilen bağımsız bir memleket. gürcüstan sınırı geçemiyor, sözü geçmiyor ama abhazya da fiilen bağımsız ancak rusya dışında dış dünya ile iletişimi, irtibatı yok.
    ekonomi diye bir olgu yok...

    afon mağarası, ritsa gölü gibi doğa harikaları olan, karadeniz'e kıyısı olmasına karşın iç bölgelerine kar yağarken aynı zamanda mandalina ve muz yetişebilen bir iklime sahip, cennet gibi bir yerdir abhazya. çocukluğuma dair güzel anılar barındırır...
    (bkz: #116791412)

    bir taraftan da şunu düşünüyorum; insanoğlu işte, abhazya'dayken çocuk aklımla hep türkiye'deki imkanları (sözgelimi bir lunaparkı dahi) özlüyor, yaz tatillerinde türkiye'ye gitmeyi iple çekiyordum. türkiye'den dönerken abhazya'daki arabamız için lastik götürmemiz bile abhazya'nın o günkü imkanlarını özetliyordur sanıyorum.
    şimdi ise, beni tatmin edebilecek her türlü imkana sahipken, türkiye'de yaşamayı en çok isteyebileceğim yerlerden birinde (karşıyaka) yaşıyorken, abhazya'yı acayip özlüyorum.
    bu yaşımdan sonra babam gibi cesaret edip gidip yaşamayı dener miyim? tabiki hayır. ancak ilk fırsatını bulduğumda doyasıya gezmek dolaşmak istiyorum tüm abhazya'yı yeniden...

    edit: abhazya başlığı ile, hele ki tamamen öznel yargılarımı ve hayat hikayemden küçük bir kesiti yazdığım bu entry ile debe'ye gireceğim hiç aklıma gelmezdi. gelen mesajlardan öğrendim.
    yıllar önce "kenarda dursun vaktim olunca yazarım" dediğim bir şeydi. malum pandemi yasakları sebebiyle haftasonu epey vaktimiz oluyor.
    yazacaklarım çok daha fazlaydı ama sanırım bu hali gayet beğenilmiş.
    bu arada yukarıda belirttiğim gibi abhazya başlığı niye debe'ye girmiş olabilir?
    1. gündem çok boştu.
    2. apsuva lobisi ekşi'de epey kuvvetli olabilir *
    3. türkiye'de abhazya'nin bilinirliği sandığımdan daha çok olabilir.

    sebep 2 ve 3 gibi duruyor ama ben bir ekleme daha yapmak istiyorum.

    abhazya, tamamen politik sebeplerle bağımsızlığı tanınmayan, stalin tarafından gürcistan'a bağlanana dek bağımsız olan, köklü bir geçmişe sahip, resmen tanınmasa da fiilen bağımsız bir devlettir.

    2. edit: birkaç kişiden değinmem istenen konular oldu. çok haklılar.
    ben de çok net hatırlıyorum, o dönem abhazya'ya türkiye'den direkt gitmek mümkündü.
    biz 94 yılında trabzon'dan kalkan ritsa gemisi ile direkt sohum'a gitmiştik. hemen sonrasında, gene politik sebeplerle bu yol kapatıldı.
    dönüşü sochi üzerinden yapmak zorunda kalmıştık.
    o gün bu gündür türkiye'den abhazya'ya direkt gitmek maalesef mümkün değil.
    tek yol sochi'ye uçakla gidip rusya-abhazya sınırını karayolu ile geçmek. bu da çok masraflı bir yol. thy'nin fiyat politikaları da inanılmaz.
    türkiye cumhuriyeti yönetiminin/hükümetinin, türkiye'de sayıları yüzbinleri bulan abhaz kökenli türkiye cumhuriyeti vatandaşının yaşadığını unutmamasını dilerim.
  • baybars nick name'li yazarın doğru düzgün hiçbir şey bilmediği halde durup durup aleyhine bir takım şeyler yazdığı de facto ülkedir.

    şimdiye kadar yazdığı 2 entry'ye cevaben;

    1- abhazlar müslüman çerkes halkı değildir. bir kere abhazlar çerkes değildir. benzer bir kültüre sahip ancak farklı bir dili olan başka bir millettir. nereden mi biliyorum? çünkü babam bir çerkes ve annem bir abhaz.

    2- abhazya'daki her abhaz müslüman değildir. hatta çoğu müslüman değildir. içlerinde ortodoks hristiyan ve hatta yerel dine inanan pagan abhazlar da vardır.

    3- gürcülerle barış içinde yaşamak gibi bir zorunlulukları yoktur. hani sanki böyle bir zorunluluklarının olduğunu kim, nereden ve neden uydurmaktadır anlamış değilim. edit: lütfen yanlış anlamayın, "gürcüler" derken gürcistan'ı kastediyorum.

    4- *müslüman türkiye'nin* bölgedeki "yüksek" çıkarlarını gözeterek hareket etmek zorunda değildir. yüksek çıkar ne demek oluyorsa artık, bilmiyorum. yani sanki sadece türkiye'nin çıkarları "yüksek"... bağımsızlığını dahi tanımayan bir ülkenin çıkarlarını neden gözetmek zorunda olsunlar orasını asıl hiç anlamadım.

    5- gürcistan da katolik ve protestan amerika ile kucak kucağadır, yani bunu ne gibi bir amaçla yazdığını dahi anlayamadım.

    6- 1. maddeyi tekrar edecek gibi olacağım ama, abhazlar çerkes dili (bkz: adigabze) konuşmazlar. kendi dilleri vardır. (bkz: abhazca)

    7- türkiye cumhuriyeti tanımıyorsa da abhazlar gürcistan'da yaşamamaktadır. kendi bağımsız ülkeleri vardır. çoğu ülkenin tanımıyor olması tamamen diplomatik bir tutumdan kaynaklanmaktadır. bu bağımsız olmadıkları anlamına gelmez.

    8- 4. maddeye benzer şekilde, tıpkı türkiye cumhuriyeti gibi diğer dünya türklerinin de yüksek çıkarlarını gözetmek zorunda değildir. böyle bir şey yapmak zorundalarmış gibi neden ısrarla bunu dile getirdiğini gerçekten hiçbir şekilde anlamıyorum.

    9- kendisi doğrudan belirtmemiş ama ima etmiş onu da düzelteyim; kendisinin ima ettiği gibi abhazya 2008 yılında rusya desteği ile değil, aslen 1992-94 yılları arasında fiilen savaşmak suretiyle 1994 yılında tek başına bağımsız olmuştur. ancak gürcistan hükümeti bu bağımsızlığı tanımamıştır. kendi köylerimizden abhazya'ya destek için savaşmaya gidenler, gazi olarak dönenler ve hatta şehit olanlar dahi oldu.

    10- evet, bu bahsettiğim savaşta çerkesler'in desteği olmuştur. her zaman da olacaktır. hatta çeçenlerin bile olmuştur. yine çerkesler de kime ne konuda destek vereceklerini kimselere soracak değildir. çünkü iki ayrı dile sahip iki ayrı millet olsalar da çerkesler ve abhazlar hem kültür olarak çok yakın, hem de kaderdaş iki millettir.

    başkasından yalan yanlış şeyler öğrenmeyin arkadaşlar, bana sorun ne isterseniz anlatırım. bilmiyorsam da araştırır öğrenirim öyle anlatırım.

    edit 1: yukarıya bir takım editler eklendi.
    edit 2: 9. madde eklendi.
    edit 3: 10. madde eklendi.

    debe editi: (bkz: #117857613) şu entry'mde de aynen biraz sonra yazacaklarım gibi belirttim bu hususu; rusya'nın gürcistan üzerindeki askeri baskısına abhazya'nın bağımsızlığı üzerinden öfke kusmak aymazlıktan başka bir şey değildir. abhazya, 92-94 yılları arasında fiilen savaşarak, kan dökerek, can vererek kendi bileğiyle bağımsızlığını kazanmıştır. o dönemler sovyetler birliği'nin dağıldığı ve boris yeltsin'in "gidebilidğiniz kadar bağımsız olun" gibisinden sözler bir takım sözler sarf etmek suretiyle kafkasya politikasını askıya aldığını; kafkasya'yı -geçiçi bir süreliğine de olsa- "serbest bıraktığını" alenen beyan ettiği yılladır.

    hiçbir süper gücün ya da 3. ülkenin yardım ve desteği olmadan, neredeyse "sessiz sedasız" denilebilecek şekilde 1992'de bağımsızlığını ilan etti, gürcü birlikleri abhazya'ya girdiler ve bunun üzerine abhazlar ile kütlür ve kader birliği ettikleri diğer kafkas haklarının birleşimi olan "kafkas halkları konfederasyonu" ile birlikte çarpışa çarpışa bağımsızlığını ilan etmiştir.

    rusya'nın buradaki asıl derdi, amerika'nın kosova'yı destekleyerek ve daha sonra da bağımsız bir ülke olarak tanıyarak, kendi uydu ülkesi olan sırbistan'a yapılana karşı intikam almak; misilleme yapmaktı. bu yüzen diyorum ki, abhazlar'ın bağımsızlığının rusya - gürcistan çatışmasındaki rolü son derece yüzeyseldir.

    ben prensip olarak abhazya'nın bağımsızlığını, gürcistan ile ateşkesin imzalandığı ve abhazya cumhuriyeti anayasası'nın kabul edildiği 1994 tarih olan yılı olarak kabul ederim. her ayayra kutlamasında, ben bu tarihi kutlarım, 2008'i değil. 2008 yılında abhazya'nın rusya tarafından tanınmasıyla sonuçlanan rusya - gürcistan savaşı patlak verdiğinde benim nezdimde abhazya zaten 14 senedir bağımsızdı.

    lütfen özelden mesaj yazmadan önce, bu debe editinde yazdıklarımı göz önüne alarak başlık altındaki bütün entry'lerimi tekrar en baştan bir kere daha okuyun ve ondan sonra cevap yazın. zira ne rusçuluğumuz kaldı, ne sosyalistliğimiz...

    edit 5: yazar en az 1 kucuk harf'in çeliştiğim yönündeki eleştirisine cevaben, aynen kendisine özelden yazdığım şekilde yazıyorum:

    bir devletten bağımsız olmaya çalışıyorsunuz, kimden silah alacaksınız bağımsız olmaya çalıştığınız devletin kendisinden mi?

    yani elbette rusya'dan silah alırsın. benim "tek başlarına" dememdeki amaç, "doğrudan doğruya kendileri savaşarak" anlamı taşıyor. yoksa lojistik destek mevuzlarına girecek olursak hiçbir devlet o zaman kendi başına bağımsızlık kazanamamıştır. kaldı ki 92'de bağımsızlıklarını bildir yoluyla ilan ettiler. gürcistan hükümeti ordu gönderdi, parlamentoyu kapattı. ve savaş bundan sonra başladı zaten. yani rusya'nın verdiği silahlarla doğrudan doğruya savaş açmadı buradaki insanlar. bağımsızlık bildirisine doğrudan silahla cevap verirsen sen de karşılığını silahla alırsın bu kadar basit bu işin çözümlemesi.

    ayrıca, ben türkiye cumhuriyeti vatandaşı bir abhaz'ım. türkiye'deki abhazlardan herhangi biriniz bugüne kadar herhangi bir aşırılık gördünüz mü türkiye'nin abhazya'yı tanıması konusunda? biz yediğimiz kaba sıçmayız, kimse endişe etmesin. vergi verdiğim, askerlik yaptığım, şehit olup kan döküp vatan haline gelmesinde katkı gösterdiğim ülkeyle alakalı hiç kimse bana "beğenmiyorsan git orada yaşa ehue ehue" tarzında bir ithamda bulunamaz, alnını karışlarım.

    elbette türkiye'nin çıkarları bu konuda üstün. ama sen bu olaya tek taraflı bakarsan, bu yaptığın sadece kahvehane politikası olur. bilimsel ve tartışmaya değer hiçbir yanı kalmaz.

    bir de uluslararası hukuku kim belirliyor? batı kutbunun tanıdığını doğu kutbu tanımazsa, ya da tam tersi olursa uluslararası hukukun da iki ayrı görüşü olur. biz batı kutbu bir ülke olduğumuz için biz tabiri caizse yumurtanın sadece "ipana ile fırçalanan tarafını" görüyoruz, ama doğu kutbu ülkeler de bunun tam tamına zıttını öne sürüyor ve mesela diyor ki, "kosova sırbistan toprağıdır".

    bahsetmiş olduğu "uluslararası hukuk söylemi" batı kutbunun söylemidir. aynı söylem kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti'nin de rumlar'a ait olduğunu iddia edip, ermeni soykırımını kabul ediyor.

    yani bahsettiğiniz uluslararası hukuka göre kosova da sırbistan toprağı sayılıyor. kuzey kıbrıs da rum toprağı... bunları da kabul ediyor mu acaba?
  • bağımsızlık savaşını kazanalı tam 18 yıl oldu dün. 10.000'in üzerinde insan öldü, 200.000'den fazla gürcü ülkeyi terk etti. üç yıl önce rusya ile papaz olan gürcistan sayesinde rusya tarafından da tanındı. abhazya dediğin 150.000 kişilik ülke, belki on katı abhaz kökenli yaşıyordur türkiye'de, 147 yıl önce sürgünle gelen, bilinmez sayamadık. her şey ne ile başladı biliyor musunuz? sovyet rusya dağıldı ve faşizm hortladı, gürcüler burası bizim toprağımız mecliste gürcüce konuşulacak falan dedi, tanıdık hikayeler değil mi hep bunlar? bir dolu kafkasya kökenli gitti türkiye'den abhazya'ya, dedelerinin geldiği topraklara savaşmaya, düşenler de oldu aralarında.
    (bkz: üşüyorum/@kizil sakal) bundan sonrasını sırrı süreyya önder çok güzel söylemiş zaten "faşizm dünyanın en ayıp şeyidir, bundan daha aşağılık hiçbir şey yoktur, akla gelmiş icat edilmiş hiçbir şey yoktur."
  • gurcistana bağlı olmayan, adı, sanı, bayrağı istiklal marşı ve bilimum nasyonel fasiliteleri bulunan ülkedir. ne iç ne de dış işlerinde pratik olarak hiç bir yere bağlı değildir. ha dersiniz ki dünyada kaç ülke tarafından tanınıyor, derim ki bekleyelim ve görelim.
  • geçen hafta iş için gidip görme şansı bulduğum, rusya dışında birkaç ülkeninde tanıdığı yeryüzündeki cennetlerden biri. bir karadenizli olarak doğasına hayran kaldım. türkiye henüz tanımadığı için direkt gitme şansınız yok. biz soçi üzerinden gittik. başkent sohum soçiden karayolu ile 2 saat. şehirlerindeki binalarda savaşın izlerini görmeniz hala mümkün. ülkenin doğasından sonra ilk dikkatimi çeken yollarda gördüğüm arabalar. çoğu son derce lüks ve benzinli. ülkede alışverişlerde dolar geçmiyor, tek geçen para ruble. yolda giderken etrafta alış veriş yapacağınız dükkan göremezseniz aldanmayın sakın, bizdeki gibi alışık olduğumuz camekanlı mağzalar pek yok. dükkanlar binaların giriş katında bulunuyor, etrafa dikkatle bakmanız gerekir. diğer otellerini bilmiyorum ama bizim kaldığımız otelde sabah kahvaltısı, akşam yemeği vs yoktu. otelin sahibi moskova belediye başkanının eşiymiş. trafik problemi yok, şehir merkezinde toplu taşımada troleybüsler kullanılıyor. yemekleri güzel, bu konuda sıkıntı çekmezsiniz. yemeklerde genelde ekmek yerine mısır unundan yapılan ismini hatırlayamadığım birşey geliyor. evde yapılan beyaz şaraplarından muhakkak tadın. ülkede yabancıların mülk edinme şansı yok. bence yerinde bir karar ve yeşilin yok olmaması için umarım değişmez. son olarak ülkede kimse* denize sıfır konumda bina yapmamıyor. sahil her yerde halkın.
  • bir abhaz olarak bağımsızlık ilanını içim burkularak karşıladığım ülke. sen yüzlerce yıl rusya ile savaş, katliamlara, sürgünlere maruz kal; gün gelsin bağımsızlığını rusyaya borçlu ol. olmuyor, sevinemiyorum.
  • abhazlar kendilerine apsuva, ülkelerine de apsını, yani ‘canlar ülkesi’ adını verirler. türkiye’de genel olarak abaza adıyla bilinmelerine karşılık, kafkasya’da bu halkın iki grubu ayrı ayrı abhaz ve abazin olarak adlandırılır.
    türkiye'den daha kuzeyde olmasına rağmen ılıman bir iklime sahiptir. abhazya'nın kuzeyine çıktıkça gittikçe tersine daha tropikal bi iklime dönüşür. kafkas dağlarının sibirya'dan gelen soğuk hava dalgalarını kesmesiyle bu güzel dağların eteklerinde cennet gibi bir ülke yaratır. tarihte tüm rus çarlarının ve devlet başkanlarının dachaları (tatillerini geçirdikleri evleri) abhazya'da bulunur. bütün dachalar dünyanın her yerinden gelen çeşitli ağaçlardan oluşur ve her biri mükemmel bir botanik müzesini andırır.

    abhazyanın sınırları;
    batıda rusya fed. - krasnodar
    kuzeyde rusya fed.- karaçay çerkes
    doğuda gürcistan
    güneyde karadeniz

    yüzölçümü;
    8700 km2

    sahil şeridi;
    214 km

    arazi genişliği;
    batı-doğu 170 km
    güney- kuzey 66 km

    idari bölgeleri;
    gagra
    gudauta
    suhum
    gulripş
    tkuarçal
    oçamçira
    gal

    en yüksek tepesi;
    dombay ulgen dağı 4046 m

    en derin mağaraları;
    krubera voronia-2190 m (dünyanın en derin mağarası)
    novy afon mağarası -1700 m (dünyanın 3. en derin mağarası)
    snejnaya mağarası

    yeraltı kaynakları;
    petrol, kömür, torf, barit, dolomit mineral ve terminal sular, mermer, kireç, alçıtaşı

    en önemli gelir kaynağı; turizm
    2005 - 600,000 kişi
    2006 - 1,700,000 kişi
    2010 - 1,850,000 kişi
    2011 - 2,175,000 kişi
    2012 - 2,420,000 kişi

    abhazya'nın nüfusunun 300 bin kişi olduğunu düşünürsek, gelen turist sayısı çok yüksektir.

    abhazya tarihte hep bağımsız bir milletti. 1800'lü yılların ortalarına kadar sürekli devletler kurdu ve o bölgeye hakim oldu. şuan ki gürcistanın bulunduğu yerde lazica ve migrelyanın olduğu zamanlarda bile abhazlar hep abhazyadaydi. ekim devrimi ile birlikte kurulan sovyetler birliğinin eşit 11 devletinden biriydi. abhazya sovyet sosyalist cumhuriyeti adı altında 19 şubat 1931'e kadar sürdürüp. 1931'de kendisi de gürcü olan stalin tarafından gürcistana bağlanıp statüsü abhazya özerk sovyet sosyalist cumhuriyeti olarak değiştirildi. buna rağmen gürcistan abhazyanın hiç bir zaman iç işlerine müdahale edememiştir. 28 nisan 1991'da sovyetler birliğinin dağılmasıyla gürcistan bağımsızlığını ilan ederken. abhazya'da bağımsızlığını ilan eder. bunu kabul etmeyen gürcistan abhazyaya savaş açar. ve ilk olarak abhazya'nın devlet kütüphanesini ve arşivini bombalar.
    (bkz: abhaz gürcü savaşı)
    savaşın sonucunda abhazya savaşı kazanır, bağımsızlığını fiili olarak ilan eder.
    şuan da resmi olarak abhazya'yı tanıyan ülkeler rusya, vanuatu, nikaragua, tuvalu, venezuela ve nauru'dur.

    gürcistanın abhazya'yı bu kadar istemesinde ki asıl neden. abhazya'nın ortodoks meshebinde ki önemi. isa'nın 12 havarisinden olan aziz simon'un burda öldüğü. ve onun anısına yapılan the temple of the st. simon the zealot onlar için çok kutsal olduğudur. bu manastır novy afon'da bulunuyor. afon manastırı olarak bilinen bu manastır. ortodoksların en kutsal yerlerinden biri.
    http://en.anyha.org/temples/30.html
    abhazya'nın yılda ortalama 2 milyondan fazla turist almasının bir sebebi de budur.
  • aldigi fön rüzgarlariyla kafkasyanin aksine iliman bir iklime sahip olan ve mandalina bile yetistirilen karadenizin dogu yakasindaki memleketim. cette alsace,cette lorraine,cette terre..c'est a nous.
  • vatandaşı olduğum, tek tam bağımsız "çerkes" cumhuriyeti. ayrıca sscb nin kuruluşunda yer alan 18 ülkeden biridir. yanlız gürcü asıllı stalin'in sscb başkanı olmasından sonra haksız yere gürcüstana bağlanmış ve yıllar boyu haksızlıklara maruz kalmışlardır. gürcülerle, 92 yılında başlayan ve 1 yıl süren savaşın ardından bağımsızlıklarını pekiştirmişlerdir. ülkenin ismi abhazya olmasına rağmen bu kelimeden nedense hiç hoşlanmazlar. abhazya ismi zorunluluktan devlet ismi olmuş olsa gerek. kendi ülkerine apsny yani canlar ülkesi derler.
  • yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle devlet başkanı düşürülen ülke. darısı diğer "cumhuriyet"lere.
hesabın var mı? giriş yap