• açılın ben acil doktoruyum.

    acil servislerde triyaj dediğimiz bir sistem vardır. bu sisteme gelen başvuran hastalar 3 farklı alana yönlendirilir. kırmızı alan dediğimiz en kısa sürede müdahale edilmezse ölümle sonuçlanabilecek alandaki hastalardır. kalp krizi, kalp durması, göğüs ağrısı, astım krizi, intihar vakaları, epilepsi nöbetleri, kanaması olan travma hastaları gibi. türkiye'de ortalama bir acilde günlük hasta oranının yaklaşık %10'u bu alandadır. sarı alan dediğimiz alan ise 24 saat içerisinde müdaheleye ihtiyacı olan hastalardan oluşur. sarı alanda ise travma, kemik kırıkları, tendon yaralanmaları, apandisit ya da hipertansiyon gibi hastalıklar gruplandırılır. türkiye'de gerçek sarı alan miktarı ortalama bir acilde %35-50 arasındadır. bir de son olarak yeşil alanımız vardır. bu alandaki hastalarımız ise boğaz ağrısı, grip, raporlu ilaçlarını yazdırmaya gelen hastalar gibi hastaların yönlendirildiği alanlardır. yeşil alan hasta oranı hastaneler arasında en çok değişim gösteren orandır. %50 ile %80 arasında değişiklik gösterir.

    triyaj yapmak demek şikayetinizi söylediniz mi o gruba alınırsınız demek değildir. uayene ve sonuçlar bittikten sonra değerlendirme yapılır. bu sadece sırası birikmiş acillerde öncelik verme açısından kullanılabiliyor şu anda bir çok hastanede. triyaj birinci basamak hastanelerde yapılmazken ikinci basamak hastanelerde paramedik,att veya hemşireler tarafından yapılır. üçüncü basamak hastanelerde eğer yeterli doktor sayısı varsa doktorlar tarafından yapılır. doktor tarafından yapılan triyajlarda ilk muayene ve tetkik istenmesi yapılabilir. böylelikle acil müdahele gereksinimi olan hastalara daha doğru bir şekilde triyaj uygulanabilir. triyaj ilk sorular veya muayene bile bitmez. örnek olarak göğüs ağrısı ile geldiniz kırmızı alana yönlendirildiniz, muayeneniz ve tetkikleriniz sonucunda kalp krizi olarak değerlendirilmeyip akciğer veya kalp zarı iltihapı (perikardit) olarak değerlendirilirseniz siz sarı alan hastası olursunuz. ama türkiye'de bunu öğrenmiş bir çok uyanık boğazım ağrıyor ama sanki göğsümde de kolumda da sanki bir ağrı, uyuşuk var diyerek öncelik alıp daha çabuk muayene oluyor. ama bu fark edildiği zaman da hasta direk yeşil alana alınabiliyor.

    yeşil alana alınmanın en büyük etkisi şudur. özellikle özel hastanelerde yeşil alan hastası değilseniz muayene için muayene farkı ödemezsiniz. ama eğer yeşil alan hastasıysanız hem hastaneye hem de eczaneye ilaç almaya gittiğinizde ilaç alırken muayene ücreti ödersiniz. acilleri ücretsiz yaptıkta ki söylenmeyen hile de buradadır. eğer siz yeşil alan hastasıysanız para ödersiniz. tabi ki halkımız bunu bilmediği için özellikle özel hastanelerde aciller ücretsiz değil mi kardeşim niye bizden para istiyorsunuz diyorlar.

    hastanelerde birçok işlem için sıra almanız ve sıranızı beklemeniz gerekmektedir. tabi ki bunun iki istisnası vardır. birisi yatan hasta için diğeri de acil servisten yönlendirilen hasta içindir. eğer hastanede yatarak tedavi görüyorsanız tetkiklerinizin yapılması öne alınır çünkü hastane yatışı gerektirecek kadar hastasınızdır. acil serviste de kırmızı alan hastalarının önceliği vardır. nedenini tekrar söylememe gerek yok sanırım.

    bizim ülkemizde acil servise en çok yeşil alan hastaları tarafından başvurulurken beklememek için de suistimal edilmektedir.

    çok az örnek verdim ama bunların sayısı daha da fazlası var emin olun. bugünkü nöbetimde acil serviste baktığım hastalarımından sadece birini sarı alan olarak değerlendirdim ve gerisinin hepsi yeşil alandı. kırmızı alan hastam ise hiç olmadı. küçük bir ilçede çalıştığım için bu oranlar tabi ki genel popülasyonu temsil etmez. ben de bunun farkındayım. ama günde ortalama 300 hasta baktığım üniversite hastanesinde de 25 kırmızı alan, 130 sarı alan, 250'den fazla yeşil alan hastası baktığım gerçeği de aynen duruyor. bu sarı ve yeşil alan hastalarından da %90'ını poliklinik kontrolü önermemize rağmen giden oran %20'i geçmiyor. nereden mi biliyorum? iki gün sonra tekrar acile geliyorlar çünkü. 110 milyon başvuruyu yapan kişi sayısının 20 milyonu geçeceğini düşünmüyorum.

    özellikle acil rotasyonumda 2014 yılında acil servise yapılan 85 milyon başvuru olduğu hocalarımız tarafından bize söylenmiş ve korkmamız gerektiği bile öğretilmişti. çünkü bilmeyen birisi olarak bir nöbette günde 300 tane kalp krizi, akut apandisit,kemik kırığı filan bakacağımızı sanıyorduk. ama hiç de öyle değil.

    eski sağlık sistemimiz çok iyiydi filan demiyorum ama en azından acil servisler acil servis olarak çalışıyordu.şu anda durum hiç de öyle değil. ve insanlar yığıldıkça ve sıra beklemekten bıktıkça sağlıkta şiddet de bitmez, sağlık hizmetlerinde kalite de artmaz.
  • süper sağlık sistemimizin özeti.

    ama siz suçu doktorlara atın olur mu;
    "bakacaksın tabi, işin ne?"
    "1 haftadır boğazım ağrısa da gelirim, sana ne?!" de.
    sonra gerçek acil duruma düştüğümüzde hiçbirimize sıra gelmesin.
  • bugun poliklinikten randevu almistim. doktor ilk kontrolu yaptiktan sonra ikinci bir birime yonlendirdi. orada randevum olmadigindan tekrar sira almak icin acil servise muracat etmem gerektigi soylendi. doktorun baska hastasi olmadigi icin sira almadan girdim iceri.

    gerekli kontrolu yaptiktan sonra hastahadeki teknik ekipmanin yetersiz olmasi nedeniyle baska bir hastahanenin acil servisine yonlendirdi. orada da acil serviste yapilan on muayene sonrasi ilgili birime sira verilmis olarak yonlendirildim.

    herhangi bir birimdeki doktor faroi bir birime yonlendirdiginde ya 10 gun sonrasina randevu almak ya da acil servise basvurmak gereikiyormus. ıslemlerin ayni gun icinde bitmesini isteyen doktorlar hastayi her defasinda acil servise yonlendiriyor bu arada.
  • sağlık sisteminin kökten boka battığının ilanıdır. sorunu çözülen adam bir daha doktora -hele de acil servise- gitmez. (bu bilgiyi aklınızda tutun anahtar bilgi bu)

    modern toplumların modern istatistiklerine göre acil servise başvurma oranı yıllık nüfusun binde beşi ile yüzde onu arasında olmalıdır. bak biz eğer ekstra bir cúzzam endemisi falan yaşamıyorsak bu adamların başvuru toplamı nüfusun 1.5 katına ulaşmış. iyileşmemiş abi işte adamlar. hesabı ona göre yapın. yapamazsanız yeşillendirin ben oranları da sağdeleştirip yazayım.

    ayrıca düşünün ki bu adamlar bir de geçiş garantili yol yaptı. işte aynı hesap, hesap hatalarından en basitini metrobüste ekmek arası kaşar olarak zaten ödüyoruz, bir önceki hesap hatasını sağlığımızdan olarak ödedik, yine aynı boktan hesap hatasını bu sefer otoban falan diyerek direkt cepten ödeyeceğiz. ... bak söylemedi deme bu işin sonu bombok bir yere çıkıyor.
  • şu triyaj muhabbeti güzel uygulama aslında ama bunu halk bilse bile ben sayılarda çok fazla bir azalma olacağını düşünmüyorum. yaklaşık on gündür filan kulak zarımda seğirme hissediyorum. başlarda geçeceğini düşünerek pek umursamamıştım ama özellikle dün artık dayanılmaz bir hale bürününce devlet hastanesinden kulak burun boğazcıya sıra almak istedim. tam on bir gün sonraya gün vermeye kalktılar. "zkerim lan" diyerek bugün özele gittim; 60 tl muayene parası, 35 tl serum ücreti çıkardılar. daha ilaçlar filan da var ama henüz almadım.

    haşmetlünün her mitingde öve öve bitiremediği sağlık sisteminin hal-i pür melali işte budur. benim maddi gücüm var ve özele gidip 100 kağıt bayılmak bana pek koymuyor ama böyle bir olay herhangi bir asgari ücretlinin veya öğrencinin başına gelse o kişinin acile gitmekten başka seçeneği kalmıyor maalesef. çünkü hemen hemen bütün servislerde bitmesi günler hatta haftalar sürecek, dağ gibi sıra var.
  • acil servis için bir doktor arkadaşım, "durumu değil, işi acil olanlar geliyor buraya." demişti. bu kadar yüksek başvuruyu bir miktar açıklıyor sanırım bu cümle.

    not: doktor değilim.
  • acilde calistigim sure boyunca hicbir bogaz agrisini tedavi etmedim, hepsini dahiliye veya kbb bolumlerine yonlendirdim. bu serum isteyen tiplere serum da vermedim. acilde bogaz agrisi tedavisi alacaginizi bosuna zannetmeyin.

    bunlari okuyan tipler de bana

    "seni bulup lisansini iptal ettiricem"
    "beni acilde tedavi etmezsen agzini burnunu kirarim"

    seklinde mesajlar atiyor. zaten ancak mesaj atar, bi sikim de yapamazsiniz. taksicinin esnafin karsisinda ezilip buzulen herifler gelip artistik yapiyor bize. sen git bi taksiciye yap artistigini agzini burnunu kirarlar. "doktora yapinca tepki veremez cunku sikayet ederim" diye dusunuyorsunuz biliyorum. hadi deneyin gelip bir acil servise bakalim ne oluyor!
  • bogaziniz agriyor ve halsiz hissediyorsaniz aile hekiminize gidin. aksam oldu gidemem diye dusunuyorsaniz da uyuyun, sabah gidin. acil servis genelde acil olma ihtimali olan durumlara bakar. bogaz agrisi gelince geri cevirmek mumkun olmuyor, ama acile gelen hastalarin yarisina yakini bogaz agrisi ile geldigi icin acil servisler cok kalabalik bir halde.

    ayrica rapor almak icin acile gelmeyin. raporu aile hekimleri de yaziyor. ustteki banderson denen arkadasin haberi yok. herhalde avrupada fazla kalmis.

    birden baslayan gogus agrisi, karin agrisi, ciddi bas agrilari, nefes darligi gibi sikayetler acil olabilecegi icin onlarin tedavi gormesi daha onemli. sen belki bogazin icin ilac yazdiriyorsun ama birilerinin olmesine de sebep oluyorsun.
  • hem de 1 yılda.

    haber

    (bkz: boğaz ağrısı ile acil servise gelmek)

    (bkz: vatandaşlar artık acil servise kız bakmaya gidiyor)

    tabi önce sistemin değişmesi gerek. ancak sanki eve dönünce buluş yapacakmış veya dünyayı kurtaracakmış gibi "polikliniğe gidince 3 saat bekliyorum." sözü de enteresan. sağlık bu yeri geliyor kağıt oynarken 3 saat harcıyorsun. bir gün de evlilik programı izlemeyiver.
hesabın var mı? giriş yap