• dogal bir optimizasyondur.
    kofte bunun en barizi ama genel olarak tum yemeklerde gozlemlenir.
    ozellikle lokantalarda ya$arsiniz bunu, misafirlikte de olur, evde rahat olundugu icin pek rastlanmaz.
    insanin farkinda olmadan yaptigi bir hesaplamadir.

    a miktar acsin
    b1 tane kofte var onunde, bunlar b2 boyutunda.
    c miktar ekmek
    d miktar salata

    bunlarin hepsi gozonune alinir ve klasik bir ba$langic degeri ile yemeye ba$lanir.
    her lokmada ci miktarda ekmek koparilip f(b1,b2) kadar kofte kesilerek di miktarda salata e$liginde yenir.
    masadaki kaynaklar azaldikca da bu degi$kenler azaltilir veya artirilir.
    amac a miktara yakin bir tokluk seviyesine ula$mak, genellikle de salata ve kofteleri ve/veya ekmekleri bitirmektir.
    bir sure sonra aclik tatmin olmazsa ekmek lokmalari buyur, kofte lokmalari kuculur, salata ise kalana gore buyulur veya kuculur.
    amac a miktar acligin tatmin olmasi, tum kaynaklarin son lokma ile bitmesi ve eger mumkunse o ana dek lokmalarin varyansinin minimum, hatta sifir olmasidir.

    cok fakirdik biz, o acidan...
    ben deli degilim.
  • daha da genişletilebilecek bir algoritma
    e yanınızdakilerin açlık miktarı
    f tabakta dağıtılmayı bekleyen ekstra köftelerden size düşecek olan oran

    burada e ve f nin ters orantılı olduğu aşikardır. e düştükçe f yükselir. burdaki optimizasyonu sağlamak da önemlidir.
  • aynı algoritma, ekmek arasının yanında alınan içeceğin son yudumu ile ekmek arasının son lokmasını eş zamanlı olarak tüketilmesi işleminde de kullanılır. böylece ne "üff tıkandım, bi ayran daha alayım", ne de "amaann şimdi bu ayran da bomboş içilmez ki, bi yarım ekmek döner daha söliyim" israflarına mahal kalmaz.

    daha kesin çözüm cimrilik katsayısı olan "ck" değerinin artmasıyla sağlanır. ekmek arasının yanında içicek bi şey almazsınız, böylece baştan beri yerken zorlanacağınızı, tıkanacağınızı bildiğiniz için içecek alarak yaklaşık 1 ytl'lik bir kayıptan kurtulmuş olursunuz. bazen "ck" katsayısının değeri yeterince yüksek olmayan bünyeler de içeceksiz yemeyi denerler fakat bu katsayının düşüklüğü nedeniyle "homudu bi homu omu ayran homu alabilir uhu miyim usta" diyerekten başarısız olurlar.

    normaldir. bu katsayı, "km(kazanç miktarı)", "ytl(yetiştirilme tarzı limiti sabiti)", "tinitial(zaman)" ve "tfinal(zaman)" değerlerine bağlıdır. "ck" katsayısının formülü;

    ck= (tf - ti) x [1/(ytl x km)]

    şeklindedir. formulde de görüldüğü gibi, "ck" değerini arttırmak yani daha cimri olmak isteniyorsa, "km" -kazanç miktarı- değerinin azalması gerekmektedir.

    "i(gereksiz harcama)" değeri, "n(ihtiyaç)", "h(harcama)" ve "ck" değerlerinden etkilenen bir olgudur. şimdi yukarıda formülü verilen "ck" değerinin "i" yani gereksiz harcama miktarını nasıl etkilediğini görelim (bkz: acik ogretim programlari);

    i = n - (h/ck)

    böylece bu formüllerden çıkarılan sonuç nedir; "zengin ya da zengin çocuğu değil isek ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız. ülkemizin milli servetlerine sahip çıkmalı, çatlak testinin altına elimizi koymalıyız. yaa ellerimizi yıkarken boşa akan sular..."

    tasarrufa giriş / açık öğretim - trt1 özel bölümü
    -- tasarrufu tesvik fonu 1980
  • bu işi beceremeyenler genelde köfte görünce heyecanlanan fakir insanlardır, matematikten anlamakla alakası yok, sadece heyecandan ve köfteleri başkasına kaptırmamak üzere önce köfteleri yer bitirirler, fakat karınları doymaz. sonra salatanın suyuna ekmek batırırlar, bir müddet sonra salata biter. karın doymaya yakınken, alışıldığı gibi kuru ekmekle son hamle yapılır. yalnız bu işin bonusu bir köftenin çaktırmadan sona saklanmasıdır, ağızda köfte tadı kalsın diye.

    orta halli ailelerde ise çocuk doymak üzereyse anne "pilavını bırak köfteni ye" der, bu çocuk için günün bonusudur ne yalan söyleyeyim.

    et türk insanı için önemlidir, 250 gram kıyma alındığı zamanlarda daha da önemliydi tabii.
hesabın var mı? giriş yap