• didem madak'ın ah'lar ağacı kitabından bir şiirdir.

    ben şiirin nefer taşı
    büyük bir amerika keşfettim ruhunuzda
    ben başarıların kristof kolomb’u
    ne duruyorsunuz hadi alkışlayın!

    cennete gitmek isterdim otostopla,
    cinnete kadardı tüm yollar oysa,
    tüm hayatı okşamak isterdim kedilerin şahsında
    tüm sarı, tüm kara, tüm yumuşak.
    ilk sevgilimle bir kilisenin bahçesinde buluşurduk.
    bir mezarlıkta öpüştük ilk defa,
    rengarenk boncuklar saçılmıştı benden her tarafa,
    kapkaraydı ama toprak.
    binlerce ruhu taciz etmiş bir ilk aşk
    tanrım sorarım sana neye yarar?
    ipek yolunda ipektim o zaman
    baharat yolunda baharat.
    aşk kırmızı atlastı,
    ten greenwich başlangıç meridyeni
    yağmur yağardı, durmadan yağmur
    coğrafyadan da anlarım, hadi alkışlayın!
    keşke aşk şiiri yazsam
    ne güzel,
    aktarlara tarçın diye satardım
    ticareti de öğrendim bakın,
    hadi alkışlayın.

    cesaret sanırım bir çeşit esaretti,
    ıskat edilmekti mirastan
    tüm malvarlığını veremli kıza bırakmak
    ananın vasiyetini çekirdek külahı olarak kullanmak
    korkuyorum ama artık
    hadi alkışlayın!

    cesaretim bir süredir gözaltında
    ihzar müzekkeremi kendim yazdım
    tehlikeli sayılmam artık.
    kalbimin kalın kitabının arasında kuruttum
    onu orada
    beş parmaklı bir çınar yaprağı gibi unuttum.
    kalbim!
    şiirimin hacer’ül esved taşı
    hadi ama baylar,
    bakın kaldıramıyorum,
    yardım edin de şunu yerine koyalım.

    hay!
    keşke susmanın muhabbet kuşu olaydım.
    ters pinokyo olmak istiyorum gepetto usta
    kötülüklere boğulup
    insanlıktan çıkmak istiyorum artık!
    kafam karışık ama
    yetişir!
    bir beyaz balinanın karnında uyumak istiyorum artık.
    camdan papuçlarım kırık
    prens de bulamaz beni artık.
    hayata söyleyin bundan sonra gitsin
    anlamını masallarda arasın
    hay!
    ben sizin ruhunuza çiçek aşısı yapayım
    da çiçekler açsın ruhunuz.
    hadi alkışlayın!
    biliyorum hâlâ biraz safım.

    keşfettim
    küçük ruhlarınızdaki büyük amerika’yı
    hadi alkışlayın!
    bu sizin başarınız.
  • (bkz: niobe)
  • şile’nin kumbaba ile birlikte en çok bilinen plajıdır.
    mekana niçin "ağlayankaya" isminin verildiği,bir kasaba klişesi içerisinde efsanevi bir aşk masalına dayandırılmıştır:

    öykü yine bir fakir genç,zengin kız profili içermektedir.herkes bilir ki; fakir çoban allahına yakışıklı,hayvan gibi body yapmış,göğsü kanadı yerli yerinde bir şahıs;zengin kızı ise her daim güzel,her daim alımlı,sütun gibi bir insan evladıdır.ve bu iki genç ilk kez göz değmesi neticesinde delicesine aşık olurlar.ama hikayenin klişeliği gereği fakir gencin ana babası “vay başımıza talih kuşu kondu.zengin olduk.evlenin de kurtulalım bu mezbelelikten.koyunuydu tavuğuydu ömrümüzü yediler” demekte iken zengin kızın ebeveynleri ise davulun dahi belirli bir ritm ve denklikte çaldığından dem vurarak red cevabı verir.
    netice itibari ile kavuşamamanın verdiği ağır yükten mütevellit yemeden içmeden kesilen çoban genç,kendini bugün ağlayan kaya olarak bilinen koyun kayalıklarından,ortada bulunan mağaranın hemen üzerinden boşluğa bırakır.genç kız; “yaw ne yapıyon.dur bi dakka.kaçarız maçarız.bu tip hikayelerde intihara kadar kavuşmanın 1001 yolu vardır” demeye kalmadan sevdiğini kan revan içinde yer ile yeksan görünce çilgin bir şekilde ”ağlamaya” başlar.ağlar da ağlar…sonunda hikaye gereği kendi de aynı noktadan,ortadaki mağaranın hemen üzerinden kendini boşluğa bırakır.mekanın yaşayanları yer yer ve zaman zaman işte bu yerden ağlama sesi geldiğini iddia ederler;kimileri duyar,kimileri ayıp olmasın gayesi ile duyar gibi yapar.

    bir allahın kulu da “karadeniz dediğin mekan doğası itibari ile esintilidir.bir yerlerden ses yapıyordur.yapmayın etmeyin” dememiş,bu hikaye günümüze kadar gelmiştir.
  • $ile'de bircok hazin sonun ya$anmasina $ahitlik eden sahil kesimi. bogulma olaylarinin ardindan yakilan agitlar yankilandigi icin bu ismi almi$tir.
  • denizindeki böcek popülasyonunun düşüklüğüyle şile merkezinde bulunan halk plajından daha iyidir. diğer bir daha iyi olma sebebi de ulaşımının halk plajına kıyasla biraz daha zahmetli olmasıdır *. hoştur severiz, şileye gidecek olanlara tavsiye ederiz.
  • sanırım bundan sonra ne zaman yenilenmeye ihtiyacım olsa geleceğim yer burası olacak. ne zamandır planladığım birçok şeyi burada bulunduğum iki hafta içerisinde gerçekleştirebildim. istanbul'un yoğunluğundan bir süreliğine de olsa kurtulmak için birebir. ancak iki haftadan sonrası aşırı doz oluyor dikkat edin fazla yenilenmeyin.
  • şile ağlayan kaya'nın suyuna "korkuluk suyu" denirmiş. korkanlara içirilir, şifayla geçirirmiş.

    deniz övünç gibi hukukçu - avukat sanatçılardan didem madak ah'lar ağacı'ndaki (2002) ağlayan kaya şiirinde azıcık hukuk dilini konuşturmuş:
    "cesaretim bir süredir gözaltında
    ihzar müzekkeremi* kendim yazdım
    tehlikeli sayılmam artık.
    kalbimin kalın kitabının arasında kuruttum
    onu orada
    beş parmaklı bir çınar yaprağı gibi unuttum.
    kalbim!
    şiirimin hacer'ül esved* taşı
    hadi ama baylar,
    bakın kaldıramıyorum,
    yardım edin de şunu yerine koyalım."

    (bkz: ah'lar ağacı/@ibisile)
    (bkz: ağlayan kayalar)
    (bkz: rokethane)
    (bkz: şile/@ibisile)
    (bkz: avcıkoru)
  • şile 'de cafe-beach olarak halkın hizmetine sunulan plaj.

    otopark 10 tl.
    şezlong,wc,duş paralı.
    onun dışında her yer bedava.
    tüp,mangal yasak.

    istanbul'lu günübirlikçilerin en rağbet ettiği yerlerden biri. (bkz: günübirlik denize gitmek)

    tam aile plajı. anne, baba, çoluk çocuk, konu komşu, eş dost akraba, komple maaile gidiliyor buraya.
    o kadar çeşit çeşit insan var ki. mayo, bikini ve haşemayla girenlerin yanısıra don paça ,bikini üstü şort- badi, normal günlük kıyafet, bugün gördüm, darpaça kot pantolonla giren de var. köpeğini yüzdüren de var. o köpeği yüzdüren çocuğa ''o köpeğin tüyleri ağzımıza girecek sonra '' diye kızan köpekten daha kıllı amcalar da var.

    cankurtaranlar da vızır vızır çalışıyor bu arada. gözleri pür dikkat denizi kesiyor. sürekli uyarılar ''açılmayın daha fazla'' diye. anne gibin. yirim.

    denizi genelde dalgalı oluyor. yüzmekten ziyade dalgalarla boğuşuluyor. burada denizin eğlencesi de bu, dalgalarla dans. ''dalga geliyor, dalga geliyor, hooop''
  • türkiye büyük millet meclisi 31. dönem milletvekili
    ağlayan kaya, urfa
    beytüşşebap - 2019, ağlama, ağlarım lan ben ağayım - urfa üniversitesi oxford vardı da biz mi okumadık fakültesi - karınca kararınca - müteahhit - evsiz barksız, gel gör ki 7 çocuk.
  • denizli- çivril arasında acayip bir yerlerde bulunan doğa harikası. etrafında alabalık yenebilecek ve piknik yapılacak yerler bulunur. buradan yolunuza dümdüz devam ederseniz, güney şelalesine varırsınız. orası da aynı tatta bi yerdir. kayaların üzerinden yavaş yavaş süzülen damlalar gerçekten "anaa kaya ağlıyoo len" şeklinde tepkiler vermenize yol açabilir. türkiye'nin çeşitli yerlerinde de aynı isim verilmiş doğa harikaları bulmak mümkündür. genelde hepsinin de, burda bir gelin taşa dönüşmüş sevgilisi öldüğü için hep ağlar imiş şeklinde hikayeleri vardır. inanmayınız.
hesabın var mı? giriş yap