• en asil duyguların insanıdır*
  • modern türk şiirinin iki büyük doğurucusundan biri. (diğeri: yahya kemal)
    fransız sembolizminin etkisinin yoğun olduğu şiirlerinde, 'ses'e 'anlam'dan daha çok önem vermiş, tevfik fikret'in yaygınlaştırdığı serbest müstezat biçimini zorladıkça zorlayarak yeni ses imkanları elde etmiştir. dörtlükleri ile klasik şiire, terza rimalarıyla da batı şiirine selam yollar gibidir. bu yönleriyle, özellikle anlam'ı ikinci plana bıraktığı söylenen ve biçim denemelerini gözde bir uğraş olarak ele alan şairleri derinden etkilemiştir.
    onu ve takipçilerini yahya kemal çizgisinden ayıran önemli bir nokta da birey(sellik)-toplum(sallık) noktasıdır. her ne kadar yahya kemal realist bir toplumcu değilse de şiirinde bireyi toplumu (daha da genişletirsek, 'medeniyeti') oluşturan bir öğe olarak gördüğü malumdur. haşim ve haşimî şiir ise bireyin iç dünyasına eğilmeye yatkındır.
  • eyüp mezarlığının derinliklerinde eteklerinde gümüş rengi bir yığın yaprakla yatmakta olan usta. #9840164
  • merdivenleri cikarken aruz olcusunde tokezlememis, sanat icin sanat yaparken dusundurmus sairdir.
  • herhalde sembolizm, bir tutam huzun, bir avuc kuru yaprak deyince ilk akla gelen ustad. anadolu gibi isigin eksilmedigi topraklarda nasil da bu kadar melankolik, depresif eserler sunabilmis sasirtiyor insani. aksamlarinin bile, gun batisinin bile bir cumbus oldugu, panayirlar gibi rengarenk oldugu topraklarda, bu kadar dibe surukleyebilecek, insani huzunlendirecek eserler vermekte imis asil marifet. bazen acarim, sentenced'i, anathema'yi, amorphis'i, dark tranquility, muse'u tiamat'i ve akla gelebilecek digerlerini. karanlik, basik, yagmurlu, soguk memleketlerin ozanlari bile bu kadar derinden vuramaz beni. yasasaydi soracagim tek soru "nasil yaptin ustad?" olurdu.
    ustadin bir diger ozelligi de cirkin oldugunu dusunmesiymis. belki o yillarda insanlar gercekten de ustad gibilerin cirkin oldugunu dusunuyorlarmis da o yuzden olabilir. lakin ustadin benim gibi hayrani bir arkadasim ile aramizda gecen bir diyalogu aktarmadan da edemeyecegim.
    okulda iken duslarin oldugu yerde sigara molasi vermekte oldugumuz sira, aynalarin onu;

    sabri: angry biliyon mu ikimizi toplasalar bir ahmed hasim ederiz.
    angry: (bir nefes aldiktan sonra 216'dan) nerden cikardin lan simdi bunu?
    sabri: sendeki ucuk hayal gucu, depresyon hali; bendeki caliskanlik ve "cirkinlik"...
    bir an sessizlik olur. derince bir nefes daha 216'dan.
    angry: ne ben senin sandigin kadar iyi bir edebiyatciyim, ne de sen senin sandigin kadar cirkinsin. hadi simdi gidelim de biraz ders calis derecen icin, ben de uyuycam.

    not: kendini cirkin sanan bu dostum evli ve cok mutlu. artik ahmed hasim de okumuyordur herhalde.
  • karanfil şiiri beni derinden etkileyen şair. düz yazıda da şiir kadar güzel kullanmasıyla ünlüdür kalemini.
  • hiçbir şiirinde sembol kullanmamasına rağmen sembolist olduğu iddia edilen şair. evet sembolistlere benzer şiirler yazar ama adam sembol kullanmıyor ki yav.

    üstüne üstlük şiirlerinde tablo çizer bu adam, parnasist de diyebiliriz o zaman. ama değildir. garip bir şairdir.
  • sairlerin en garibi. bu niteleme bizzat sairin kendisine aittir: ahmet kutsi tecer ile birlikte sairi hasta yataginda ziyarete giden ahmet hamdi tanpınar, yanından ayrılmak için ayağa kalktıklarında, onun, "sairlerin en garibi öldü" mısrasını söylediğini kaydederler. bu garip kimsesiz, zavallı anlaminda midir yoksa çözümlemesi ve açıklaması zor anlamindaki garip midir bilmiyorum. ama bendeki yeri geçen yüzyılın tüm şairlerine kıyasla hep farkli oldu. ilkgençliğimde anlamlandiramadığım ama duymaktan haz aldığım şiirleri sonraları seslerin ötesine geçip anlam diyarlarinda debelendiğim şiirler oldu. çok sonraları ise seslerle örülü bir halı üzerinde anlamin anlamsızlaştığı his ve ruh iklimlerine birer seyahat oldular tıpkı onun frankfurt seyahatnamesi gibi. ben onu nitelemeye kalkışsam 'soluk ve titrek ışıkla aydınlanan koskoca bir hayal perdesinin arkasında varolmayı seçmiş bir büyük yalnızlık' derdim. belki de bu yüzden benim için çok önemli bir şair.
  • gerçekten doğru söylemiş haşim...şairlerin ve hatta şu anda ölü ozanlar derneğinin en garip şairi...sıcaktan kavrulmuş mezarına uğradım iki gün önce, paslanmış yeşil demirleriyle yıllardır o beldede sürgün cezası çeken bir mahkum gördüm sanki...mezarına birazcık su dökmek dışında elimden bir şey gelmedi...100 metre ötesindeki gururlu beyaz mermeri son derece bakımlı ve tertemiz bir necip fazıl mezarının yanından geçerken, kaldırdım kafamı semaya, ağlayarak...
  • titiz bir çay tiryakisi. öyle ki ; her defasında bardağı yeniden yıkıyormuş
hesabın var mı? giriş yap