• en son makalesini doğduğum tarihte yazmış, alanındaki en güncel bilgisi de 90'lı yıllara ait egolu dinozorların tamamını kamplarda toplayıp sabun yapmak.
  • okumaya üşenenler için özet: akademiyi komple yabancıların üstüne yapalım.
  • 1930 yıllarının başı, atatürk milli ve çağdaş bir üniversite özlemi içindedir.

    o yıllarda faşizme eğilen almanya'da ari ırktan olmayan, yahudi bilim adamlarının tasfiyesi başladı. yahudiler hem güvenle yaşayabilecekleri hem de çalışabilecekleri ülkeler ararken atatürk de üniversite reformuyla ilgilenmekteydi. istanbul darülfünunu'nun reforma uygun olup olmadığı hakkında rapor hazırlaması istenen ve bunun için türkiye'ye davet edilen profesörlerden biri olan prof. malche raporunu hazırlar ve atatürk'e sunar. atatürk önemli gördüğü yerlerin altını çizer ve yeni notlar alır. bunlar;

    1) talebe, ingilizce, almanca, italyanca veya fransızca gibi ekalli bir ecnebi lisan bilmelidir (okuyup anlamak)

    2) hürriyet-i ilmiye mahfuz. fakat, idare ve talim heyetlerinin tayininde ve program tanziminde müdahale.

    3) kafi para vermişik.
    (908, 474/1931-32)

    4) müd. 88 + mu. 44 + md. mu. 36 + as. 42= 240 çok

    5) memurlar, müstahdemler adedi çoktur (955) bu vazifeleri muhtaç talebeye.

    6) kıymetsiz talebenin ilk sene cesareti kırılmalıdır.

    7) emin'in en mühim vazifesi ilmi meselelere taalluk eder; idare işleri için, bir memur lazım.

    8) istanbul darülfünunu, kendisini şuurlu bir şekilde, muayyen bir noktaya sevkeden, ilmî ve fikri bir hızdan nasibedar değildir.

    bir kaç sene için teveccüh olunacak istikameti vekâlet tespit etmeli.

    fakülte reislerinin müşterek ve devamlı çalışmaları (emin tarafından) temin olunmalı.

    9) hoca tayin ve azlinde vekâlet hakim olmalıdır.

    10) darülfünunun en büyük zafı şahsi mülahaza ve araştırmaya sevkeder tarzda tedris yok. ansiklopedik malûmat veriliyor.

    11) edebiyat fakültesi çok fena.

    12) darülfünun hocaları! yoktur. şimdilik hariçten getirmek lâzimdir. ondan sonra da, kendi çocuklarımızı ecnebi üniversitelerinde yetiştirmek lazım.

    13- tıp fakültesi'nin nakli lazımdır.

    14- mülkiye mektebi, hukuk fakültesi müşterek dersleri vardır. yakın olmalı.

    14- ali ticaret mektebi hukuk fakültesine devam.

    15- eczacı mektebi fen fakültesi müşterek dersler müşterek okunur.

    16- dişçi mektebi-tıp fakültesi.

    17- kütüphanelerin ıslahı.

    atatürk'ün orijinal el yazısıyla birebir aynı metindir. kaynak (sayfa 6-7) özellik 6. 7. 10. ve 12. maddeleri günümüze uyarlamak biraz olsun eğitim kalitesini arttırır. yabancı dilin önemi, derslerin kitaba bağlı kalınmaması, hocaların idari, ayak işleriyle ilgilenmemeleri ve katı bir disiplin ve bir sürü şey. adam yıllar önce hepsini söylemiş, yazmış.
  • - üniversiteleri gündelik siyasetin içine çekmemek.

    - üniversitelere özerkliği geri vermek.

    - yök'ü kapatmak.

    - yandaşlara değil, hakkedene kadro vermek.

    - her ile üniversite açtık, ihtiyaç fazlası bölümlere öğrenci almayıp oradaki akademisyenlere araştırma ve geliştirme için imkan tanımak.

    - kadro güvencesini siyasi koz olarak kullanmamak.

    - mümkünse akademisyenlerin akademik çalışma için araç-gereç giderlerini, seminer, konferans giderlerini devletin karşılaması.

    - bana artık lütfen bir kadro vermek.

    - diyanet'i kapatmak.

    dikkat edin fazladan bir şey yapmaya gerek yok, mevcut düzenin pisliğini temizlesek adı reform olacak. ve evet, diyanet kapatılsın.
  • sadece göt yalayan, kaypak, ağzının içi yalan dolu, sadece kendi çıkarını, aldığı parayı, alnının ortasına çakılan etiketini düşünen, alanı ile ilgili yeterli donanıma sahip olmayan ama söylenmesi beklenen şeyleri söylediği için pek değerli kabul edilen kimseleri hoca yapmazsanız zaten düzelir. ama tek sorun akademide değil ki... daha en baştan çamura batan bir eğitim sistemi tabi ki yürümüyor, tepeye ulaşamıyor. değil reform, yakıp en baştan yapsan ancak bir yerlere varılır elli yıl sonra*
  • yök'u kaldirmanin disinda bir reformdan bahsediyorsak paraphrase'i komple kaldirma onerisi geldi iki gun once *. oy cokluguyla kabul ettim. al sana akademide devrim.
  • son telgraf gazetesinin 1924 veya '25 yılına ait bir sayısında da gündeme gelen mevzu. milletvekili veya bürokratın biri "bizim açacağımız üniversite bir boka benzemez. üniversite açmak için harcayacağımız parayla yurtdışındaki üniversitelere öğrenci gönderelim. hem çok daha az para harcamış hem de öğrencilerin nitelikli eğitim almasını sağlamış oluruz," mealinde bir şeyler diyordu. evet, hobilerim arasında kitap okumak, sinemaya gitmek...
  • iyi niyetle yazilmis oneriler. fakat onerilerin bazilari pek hayalci bazilari da pek ise yaramayacak veya yan etkileri olacak oneriler. teker teker bakacak olursak:

    ---daimi kadro kaldirilsin, docentlik ve profesorluk de daimi olmasin.---

    birinci oneri tamamen (bkz: publish or perish) dusuncesinin urunu. bu yaklasimin cikan makale sayisini arttirdigi gozlemlenirken ayni zamanda literatur taramasi yaptiginizda karsiniza cikan cop makale sayisini da arttirmakta. diyceksiniz ki o zaman kisiyi bastigi iyi makalelere gore degerlendiririz. iyi makaleyi nasil tanimlayacaksiniz? atif sayisina gore tanimlasaniz bir literatur taramasi makalesi 200-300 atif alirken, orijinal arastimanin sonuclarinin yayinlandigi makale 10 atif alabiliyor. veya yayinlandiktan 10 yil sonra populer olan makaleler var. bu durumda bu makaleyi yazani once kovup sonra pardon sen iyimissin aslinda mi diyeceksiniz. ayrica bu mantik yuzunden neredeyse kimse literaturdeki bir makaledeki teoriyi test edip sonucunu yayinlamiyor (confirmation study). cunku bu tip arastirmalar seksi degil, dikkat cekmiyor, universiteler bu tip arastirmalar uzerinden reklam yapamiyor. dusunun neredeyse hic bir is kolunda is guvencesi olmayan amerikada bile akademide is guvencesi var. bunun nedeni bir akademisyeni yillik performansina gore degerlendirerek karar vermek, amerikalilarin bile anlayacagi kadar yanlis. amerikada kadro alabilmeniz icin sizi 5-6 sene kadar calistirirlar. sonrasinda bu surec icinde akademik ne yaptiysaniz en ufak detayina kadar incelenir sonrasinda kadronuz verilir veya kovulursunuz. kadronuzu aldiktan sonra ise isterseniz son nefesinizi sinifta verene kadar calisabilirsiniz.

    ---ozellikle ingilizce egitim veren universitelerde, kaliteli yabanci akademisyenler dorder ya da beser yillik sozlesmelerle ve iyi maasla getirilsin. yuzde kirk yabanci akademisyen kotasi konsun ilk etapta. sureleri de duruma gore uzatilabilsin.---

    ikinci oneride bahsedilen yabanci akademisyenler turkiyeye gelmezler. zira universiteler ozerk degil, arastirma butceleri az ve turkiyede arastirmada kullanilacak veriye ulasim sikintisi var. bu yazilani birlesik arap emirlikleri universitelerine ve getirecekleri hocalara cilgin paralar akitarak yapmaya calisiyor. o kadar para akitiyorlar ki post-doc pozisyonlarda bile iyi para kazaniliyor. arapin akittigi paraya ragmen dunyada ilk yuzde arap universitesi yok. kisaca o kadar da etkili olmayabilir bu metod. ayrica yurtdisinda doktora yapan turk akademisyenler bile memleket hatrina donmeye yanasmazken yabancilar niye gelsin?

    ---bolum baskanliklari, tez komiteleri, proje hakem heyetleri ve docentlik sinav jurileri gibi temel konumlarda yabanci akadamisyenler gorev alsin. ---

    ucuncu onerinin onunde yasal bir engel yok bildigim kadariyla. ama sadece yabanci hocalarin bu gorevleri almasi oneriliyorsa amaci ne anlamadim.

    ---tubitak burslari ile yurtdisinda doktora sonrasi arastirma icin verilen burslar kaldirilsin. butce yabanci akademisyenin ulkede gorev alabilmesi icin harcansin. bir kisi yerine daha fazla ogrenci bu imkanlardan yararlansin. ---

    dorduncu oneri ikinci onerinin nasil finanse edilecegine yonelik. neden doktora sonrasi arastirma burslarini kaldirildigini anlamadim. devletin tonla parasi var bir zahmet bulsunlar bir yerden yeni fon. ayrica bu burslardan faydalananlar zaten zorunlu hizmet kapsaminda donup ogrendiklerini aktarmiyorlar mi?

    ---ulkenin belirli bolgelerinde belirli alanlar icin arastrima merkezleri kurulsun. bu kurumlarda yuksek lisans ve doktora dereceleri verilebilsin. arastrima merkezlerinde calisanlar ile ucer-dorder yillik sozlesmeler yapilsin. ---

    besinci oneri mantikli olmakla beraber. sureli sozlesmenin zararlari icin (bkz: publish or perish). bir arastirma enstitusu kurmanin cok kolay olmadigini eger iyi ogrencilerin gelmesi isteniyorsa devasa miktarda para hacanmasi gerektigi unutulmamali.

    --- akademik tesvik odenegi kaldirilsin. bunun yerine sonuca destek verilsin. cikan kaliteli yayina tubitak iyi oranda destek versin mesela. ptı ler de kaldirilsin. proje sonuclarina gore tesvik verilsin sadece. paranin oldugu yerde yozlasma kacinilmaz. akademi buna mahkum birakilmasin. bunun yerine temel maaslarda iyilestirilme yapilsin.---

    altinci oneride yine bir (bkz: publish or perish) yaklasimi var. akademide iyi ve kotunun o kadar kolay ayrilmadigini yukarida anlattim. akademik tesvik kaldirilsin proje fonlari arttirilsin kismi son derece mantikli.

    ---akademisyenin haftalik 12 saatten fazla hem derse girip hem de arastirma yapmasi beklenemez. gercekci olunsun. hem ogretim hem de arastirma kalitesi duser. bu yuzden "lecturer" ve arastirmaci kadrolari ayrilsin.arastirmacilarin ders sayisi azaltilsin.---

    12 saat haftalik ders gercekten anlamsiz fazla. fakart lecturer pozisyonunun yaratilmasi dogru degil. zira universitedeki bir dersin en onemli kismi akademisyenin arastirmadan elde ettigi tecrubeleri ogrencilerine aktarmasi. ogrenci ile arastirmacinin arasina baska biri konmamasi lazim.

    ---bir akademisyenin uzerinde besten fazla yuksek lisans ve doktora ogrencisi olmasi da beklenemez---

    ben sahsen besten fazla doktora ogrencisi idare edebilen hoca gordum. alabilen alsin bence. besten fazla ogrenci alana sadece bes ogrencinin odemesi yapilarak sistemin kotuye kullanmasinin onune gecilebilir.

    --- ozellikle doktora tezlerinin bitirilmesi icin en az bir yayin sarti getirilsin. (kaliteli dergide)---

    dokuzuncu oneri son derece dogru. bu zaten ulkedeki iyi okullarda uygulanmakta.

    ---arastirma yapmayip, sadece ders veren akademisyenler icin ise uc yil ust uste ogrenci degerlendirmelerinden kotu not almalari durumunda yaptirim uygulansin. farkli goreve atama bunlardan biri olabilir.---

    benim gozlemledigim kadariyla ogrenci degerlendirmelerinden hocalari degerlendirmek gerekli olmakla beraber, hocalara bu veriye dayanarak ceza vermek cok dogru degil. bu durum ogrencinin eline ciddi anlamda guc vereceginden hocalar ister istemez ogrencinin suyuna gitmeye calisacak bu da ders kalitesine olumsuz etki edecektir.

    kisaca turkiyede akademide reform yapilmasi gerektigine katilmakla beraber bu reformlarin yok gibi sacma kurumlarin kaldirilmasi ve intihalin ceza kapsamina alinmasi gibi daha temelden degisikliklerle baslamasi gerektigine inaniyorum.
  • toplumsal koşullar neredeyse bütünüyle aksi yönü işaret ederken, salt akademide bir reform yapılabileceğini düşünmek ve kısa-orta vadede bazı şeylerin değişeceği beklentisine kapılmak, her şeyden önce akademinin esası olan diyalektik düşünme biçimine aykırıdır.
  • 13. akademiye gercekten merakli kisilerin cekilmesi. oncelikli hedefleri asistan olup issiz kalmamak olan ya da oyp'ye bir kapagi atayim gerisi kolay gelsin maas seklinde dusunen kisilerden akademinin arindirilmasi lazim. bunun icin de rekabet ortami yaratilmasi gerek.

    bolumlere neredeyse her basvuranin alindigi (askerden kacmak icin yuksek lisans yapan sayisini dusunun) yuksek lisans bolumleriyle kalite uretilmesi imkansizdir. bu nedenle yabanci akademisyen ve yabanci ogrenci sayisi artirilmali. yabanci ogrencilere de projelerde calistiginda yeterli ucret odenmeli, arastirma gorevlisi olabilme hakki taninmali. tabii bu soylediklerime oncelikle ingilizce egitim veren universitelerden baslanmali.
hesabın var mı? giriş yap