• yol göstermek
  • bişeyleri yapmak için harıl harıluğraşırken; ordan bi ses
    -onu öylee yapmmaa,şöyle yap gibi akıl verir...
    uğraşan kişi
    -çok biliyosan gel de sen yap
  • genel olarak, "kelin ilaci olsa basina surer" cumlesiyle tamamlanan eylem.
  • bir kişiye yanlışını söylemek, ona doğruyu anlatmak ve bunu yapmasını istemek. olumsuz anlamda da kullanılan bir deyimdir:

    - olm bana akıl verme, ben ne yapmam gerektiğini biliyorum.
  • tarkan'ın verme vereceksen huzur ver dediği eylem. herkesin aklı kendine.
  • bana pek de yol göstermek gibi masum gelmez. altında "sen bu işten anlamazsın benim dediğim gibi yap" manası yatar. yol göstermek ise daha çok "onun yerinde olsaydınız siz ne yapardınız"dır.
  • isteyen kişiye yapılmalı ve tabii ki, üslubunca yapılmalı. bunun bir kuralı daha var ki, o da, önce o akıl verilen kişinin akla ihtiyacı var mı diye bakılmalı.

    insanlar, olmadık şeylerde akıl vermeyi sever. "saçlarını kestir." diye emir kipiyle konuşan var. o saç senin kafanda değil. "ben kestirdim. çok rahatmış. eğer kestirmeye niyetlenirsen, tereddüt etme." dese anlarım örneğin. hoş, ben bunu bile demem. karşımdaki insan, saçıyla ilgili tercihlerini kendisinin yapacağı bir beyine sahip.

    ben çocuğumu bile şekillendirmeye çalışmıyorum. ergenlik döneminde bir erkek çocuğu. saçlarını uzatıyor şimdi. kendisini öyle iyi hissediyor ve onun kendi bedeni, kendi aklı, kendi zevki. baktım ki, ona zarar verecek bir zevki var, öncelikle bunu kendisine zarar vermeyecek şekilde nasıl uygulayabilir diye kafa yorarım. bir insana müdahalede bulunmanın, beyinleri takas etmekten farkı yok bence.

    çocuğumun doğumsal önemli bir rahatsızlığı vardı. doktoru, onu ağlatmamamızı söyledi. "açık söyleyeyim, şımartacaksınız." dedi. bir gün bir yerde oturuyoruz annemlerle, çocuğum ağlamaya başladı. çocuk morarıyor, nefesi kesiliyordu ağlayınca. zorlu bir ameliyata girecekti yakında. annem kucakladı hemen. yan masadan bir adam bana "çok hatalı bir davranış. hemen kucağına aldı çocuğu." dedi. ona hesap vermek için değil, burnunu sokmasının ne kadar yersiz olduğunu göstermek için durumu açıkladım. özür dilemeyi biliyormuş en azından. umuyorum ki, o günden sonra kimseye müdahale etmemeyi öğrenmiştir.

    elbette, akıl akıldan üstündür. akıl sorduğum kişiler var. bir insanın iyiliğini isteyerek akıl vermekle, burun sokmak arasındaki farkı bilmek lazım. sen bana kafatasımın içinde beyin yerine kokoreç varmış gibi davranamazsın. bir şeyi yapamam diyorsam, yapamam. "bak falanca kişi de yaptı. hem o senden daha şeydi." diyerek ısrar ettiğin an, benim sinirlerimi zıplatırsın. ben falanca kişi değilim. iradem onun kadar güçlü değil. o bambaşka yaşamış, ben bambaşka.

    başka bir başlığa çok sevdiğim bir sözü yazmıştım. kime ait olduğunu bilmiyorum. asıl yeri burasıymış, buraya da yazayım. akıl verenlere akıl verir belki.

    "kimseye akıl verme. akıllıların ihtiyacı yoktur, cahillerse anlamaz."
  • (bkz: akıl zekatı)
  • ehil olmayan kişilerce verilene (bkz: kıçımın kenarı) şeklinde tavır gösterdiğim yönlendirme çabasıdır. ve fakat bilge gibi adamlar vardır: görmüş geçirmiştir, dünyaya at gözlüğüyle bakmazlar, adama bakarsın adam gibidir lafına bakarsın laf gibidir.
    lafı başım üstünedir.
  • buyudukce iyice tirsar oldum ben bundan, bunu baskalarina yapmaktan.
hesabın var mı? giriş yap