aynı isimde "aldatmak (dizi)" başlığı da var
  • herkesin basina gelebilecegi gibi herkesin de yapabilecegi eylem. ınsan dogasi geregi tek eslilige uygun bir varlik degil. bir insan omru boyunca partnerini/esini hic aldatmayabilir ancak bu potansiyeli hep tasir. aldatmalarda affetmek ise basli basina bir sorun. ozellikle evli ve cocuklu olanlar affedip iliskisine devam etmeyi tercih edebilir. ya da gururuna yediremez ayrilir. bu tercihlerden biri dogru digeri yanlis degildir. duruma gore ikisi de dogru olabilir. eger affetme yolunu secerseniz goz onunde bulundurmaniz gereken bazi hususlar var. oncelikle birbirinizi hala arzuluyor olmaniz ve cinsel hayatinizda bir degisiklik olmamasi gerekli. cinsel hayatiniz da bittiyse o iliski bitti kabul edilir. bitmediyse eger ve her iki taraf da iliskiye devam etmek istiyorsa bu durumda aldatilan taraf iki onemli seye dikkat etmek zorunda. bunlardan birincisi bir daha aldatilma olasiliginin hep olabilecegidir. digeri ise bir daha asla bu konudan bahsetmeme zorunlulugudur. eger butun bunlari goz onunde bulundurup hala seviyorum ve sevdigim insan da beni seviyor diyorsaniz devam edebilirsiniz. yoksa yollari ayirmak en mantiklisidir.
  • tabiki de kimse aldatılmak istemez ama, her erkeğin illa ki aldattığına inanlardanım. pratiğe dökmesi şart değil. düşünce ile bile olsa aldatma sayılır.
  • psikoterapist dr alper hasanoğlu ve antropolog bülent usta'nin, normalin sınırları diye bir podcast'i var. 2 bölüm halinde tek eşlilik konusu ele alındı geçen haftalarda. alper hoca müthiş bir anektod verdi bu konuda, sesli güldüm dinlerken...
    onun ağzından kısaltarak yaziyorum;

    --- spoiler ---

    "yıllar önce, çocukluk arkadaşları olarak bi 7 adam toplanıp, şehir dışına çıktık kafa dağıtmaya bikac günlüğüne. tabii artık herkes evli barklı yaş itibariyle. ne olduysa son akşam bi aldatma konusu açıldı. gruptan 4 arkadaş eşlerini aldatıyormuş. hem de öyle "aslında ben eşimi çok seviyorum ama, ne yapayım günlük hayat, stres, vs eve yansıtmamak için yapıyorum yani bunu" diyen de vardı, "ya 19 yıllık evlilik, tabii ki gözüm kayıyor sağa sola. ama böyle bisey yaparsam eşimin gözüne bakamam. bu yüzden benim de tercihim hiç bulaşmamak bu islere" diyen de oldu.

    sonra ben lafa girip onlara global bir araştırmadan bahsettim. hatta bu araştırmada istanbul, sonuclari en yuksek çıkan şehirlerden biriydi.
    dedim ki "tabii şu anda yüzdeleri vermiycem, bizim grup mevcudumuz üzerinden gidelim. araştırmaya gore oransal olarak bakıldığında, her 7 erkekten 4,5 unun eşlerini aldattığı ortaya çıkmış. eh iste bizden de 4 kişi var. sapma payını anladiniz.
    ama her 7 kadından da 3ü eşini aldatıyor bu araştırmaya göre.
    -derin bi sessizlik oldu-
    yani biz burada günlerdir içip muhabbet ederken, aramızdan 3 ünün eşi takılıyor olabilir istanbul'da"

    o ana kadar gurul gurul akan masa, bi anda sessizlesti, ic cekmeli bosluklar oldu, kadehlerden alinan yudumlar büyüdü...

    --- spoiler ---

    şahane bi bölüm. dinlemek isteyene link:
    https://open.spotify.com/…si=4vnybq5ytsigzovfilhf7w
  • debeye istinaden;

    özellikle türk erkeklerinde hep aynı sanrı var; ben aldatırım aldatılmam, ağlatırım ağlayan olmam. anneleri insana bile benzemeyen oğullarını ‘ah benim yakışıklı oğlum çok canlar yakacak’ diye büyüttüğü için tabii. hepsinde gereksiz bir özgüven. ve hepsi bu sahnede gardroba saklanan adam olduğunu/olacağını sanıyor. karısını başkasıyla yakalayan olma ihtimalini düşünmüyorlar asla. o herkesin karısını ‘götürür’ ama onun karısı ondan başka hiçbir erkeğe yan gözle bile bakmaz! hıhımmm. kesin öyledir. bunda kadına erkeği arzulama hakkı vermeyen ataerkil bakış açısının katkısı büyük tabii. karısının da daha iyi bir performansı hayal edeceğini düşünemiyor, neden? birincisi; en iyi performans zaten kendisinde. ikincisi; kadın cinsellikte objedir, zevk almaz, almayı da talep etmez, erkeği tatmin aracı olarak yaratılmıştır...

    ah canım erkekler ya. sizin bu zekayla hayatta kalmanız imkansız ama kadınlar topluyor işte arkanızı, şanslısınız.

    bana tanışır tanışmaz asılan bir erkeğe ‘ne bu cesaret? belki sevgilim var’ dediğimde ‘evli olsan da şansımı denerdim’ demişti. bakın bu adam utanmıyor, son derece küstah bir şekilde evli bir kadına da asılabileceğini söylüyor. bir gün birilerinin de onun sevgilisi/karısına aynı hadsizlikle yaklaşabileceğini düşünmüyor. kendini o kadar ‘erkek’ görüyor ki onun kadınına asılacak adam daha doğmamıştır! ama o herkesin sevgilisine/eşine asılır, onun hakkı var. çünkü o özel bir adam. aynı anda bir sürü kadını hak ediyor ama onun hayatındaki kadınların tek erkeği kendisi...

    vallahi zavallılık. bir insan evladı nasıl bu kadar içi boş özgüvene sahip olabilir, aklım almıyor. alsın da istemiyorum açıkçası, bu kafaları anlarsam üzülür, ‘onlara benzeyen bir tarafım mı var?’ diye kahrolurum.
  • birinin kendisini aldatacağını düşünenler, daha çok aldatırlar. çünkü "nasılsa bu beni aldatacak" rahatlığı vardır. o yapmadan ben yapayım, ben üzüleceğime o üzülsün derler. herkesi kendisi gibi sanma hastalığının bir tür dışa vurumudur.
  • yani aşağılık bişi tabiki de.madem aldatcaksın karşı tarafın da aynı durumda seni bıraktığını düşün çok kötü değil mi ondan yapmayacaksın arkadaşım.

    tanım: aciz insanların yaptığı eylem.
  • 2003 yılında, henüz bıyıkları yeni terlemiş bir ergenken, sırf içindeki erotik betimlemeler için tamamını okuduğum ahmet altan kitabı.

    tabi o zaman aldatmak nedir, yenir mi bilmiyordum. yıllar sonra uzun bir ilişkiye girip bir kadına güvenip aldatılınca öğrendim ki kitaplardaki gibi değilmiş.
  • nereden baksan yanlış bir durumdur fakat bu davranışın altında yatan psikolojik süreçler hakkında ufak bir yorum yapacağım.

    bu bir hatadır fakat güçlü ve güçsüz bir insanın davranış paternleri farklıdır.

    güçlü insan aldatır ve hızlıca ilişkiyi bitirir. şöyle der: "isteklerime uymuyorsun, anlaşamıyoruz, uzatmamıza gerek yok. ne zamandır seks bile yapmıyoruz ya da paylaşmıyoruz. biz farklı dünyaların insanlarıyız, evet hata yaptım ama anlık bir zevk değildi. kararım kesin, seninle sürdüremeyeceğimden eminim." aldatmasının sonuçlarını bilir ve ilişkiyi bitirir. sorumluluk yüklemez, onaylanma ihtiyacı içinde değildir. konfor alanından çıkar ve ilişki sonlanır. karşı tarafta da net bir fikir oluşur, kafası karışmaz.

    fark ettiyseniz güçlü kişi sorumluluğu üstüne alıyor, çoğul konuşuyor ve net şekilde ilişkiyi sonlandırıyor.

    güçsüz insan aldatır, uzunca bir süre bunu gizler. bir gün şöyle der "benimle anlaşmaya çalışmadın, beni dışladın, hep kötü davrandın, ben de aldattım. senin yüzünden oldu! çok uzun bir süredir onunlayım." ardından ağlar. buradaki dürüstlüğün amacı işleri "düzeltmek değil, kendini rahatlamaktır." yaptığının sorumluluğunu alamayan ezik insan davranışıdır. bencil istekleri için itirafta bulunur, bağışlanmaya çalışır. kararsızlığının cezasını size yükler. karşı tarafı da çekimser bırakır, kötü hissettirir, çünkü bu suçluluk içinde gitmek istemiyordur. aslında rahatlamak için şunu duymak ister "tamam canım önemli değil, herkes hata yapar."

    fark ettiyseniz güçsüz insan hatasını gizlemeye çalışır, sorumluluğu karşıya yükler ve devamlı "sen" cümleleri kurar. kendini acındırır çünkü suçluluk duymaktadır. bunu önceden de söyledim, etik davranışın olmadığı yerde "dürüstlükten" bahsedilemez. buna patavatsızlık itirafla içini rahatlatma denir.

    kısaca altına giremeyeceğiniz hareketleri gerçekleştirmeyin. çünkü yaptığınız herşeyin bir sonucu olacaktır.
  • aldatmak hata değildir. kimse yanlışlık soyunup sevişmez. bir hata deyip basite indirgemeyin.
hesabın var mı? giriş yap