• sevaplar king yontemiyle hesaplanir o yuzden ayrica kayitlarini tutmaya gerek yoktur.. toplamdan gunahlari cikarirsaniz sevap kalir..
  • insanlarin gunahlarinin tutuldugu database. (bkz: ahiret gunu)nde acilirmis..
  • sanırım sol ve sağ omuzdaki iki meleğin tuttuğu defterlerin bir derlemesi olacak. sağ taraftaki rahat benim, bir bloknotla 28 senedir idare ediyor. soldakinin durumu sakat, kütüphane yaptırıcam falan diyordu; tanıdık ozalitçi falan sordu cilt için.
  • her şeyi bildiğini iddia eden allahın ne işi olduğu belli olmayan defterdir.
    her şeyi bilenin deftere ihtiyacı olur mu?
    yazıcı melekler niye yazıyorlar?
    diyelim ki allah için değil insanlar için yazıyor olsunlar, insanlar allahları dediğinde inanmayacaklar da meleği dediğinde mi ikna olacaklar?
  • içinde boş sözlerin, kötü lafların, küfürlerin, şikayetlerin, itirazların bulunduğu bir defterle huzuruna gelmeyelim ya rab. bize lütfu kereminle güzel bir defter ihsan eyle... peygamber efendimizin yüzü suyu hürmetine. sen buna kadirsin. ahir zaman müslümanıyız, çok zor durumdayız, sen yaptığımız cahillikleri bağışla...
  • kuran’a göre, din günü geldiği zaman, yani, ölüp de hep beraber dirildiğimiz gün, her birimizin eline, amel defteri olarak bilinen bir kayıt tutuşturulacak. kısa ömrümüzün detaylı mı detaylı kaydı. bu, kuran’da kitap diye geçer ve bizden, kendi eserimiz olan bu kitabımızı açıp okumamız istenir.

    biz her insanın hesabını kendi boynuna dolamışızdır. kıyamet günü kendisine, önünde açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkaracağız:

    oku kitabını! bugün hesap görücü olarak sana kendi nefsin yeter.

    isra suresi, 13, 14

    eğer müminseniz şunu kesinlikle bilirsiniz ki, bu an mutlaka gelecek. kendi irademizle yaşadığımız, kendi hayat kitabımızı, kendi ellerimizde göreceğiz. boşa giden günler mi dersiniz, boş konuşmalar mı dersiniz, kötülükler mi dersiniz, hepsi orada. söylediğimiz yalanlar, kılınmamış namazlar, tutulmamış oruçlar, verilmemiş zekatlar, onu bunu çekiştirmeler, iftiralar, bilmişlik taslamalarımız, hepsi kitabımızda satır satır yazacak. kim bilir hesaba katmadığımız nelerle karşılaşacağız. kim bilir yapıp yapıp da unuttuğumuz hangi olumsuz davranışlarımız çıkacak karşımıza. ve bize, “hesap görücü olarak sen kendine yetersin,” denecek. yani bu, şu demek: “bak bakalım kitabına, dünya hayatında yaptıklarına, sence nereyi hak etmişsin?”

    dünya hayatında geride bıraktığı yaşantısına güvenmeyenler için zorlu bir gün olacağı kesin. düşünsene, her sayfada, görmek istemediğin fiillerinle, sözlerinle karşı karşıyasın. kim o kitabı sonuna dek okumak ister ki? yırtıp atmak, yok etmek ister. ama nafile, sen tövbe zamanını, iyi insan olma zamanını geçeli çok olmuş, ölüp gitmişsin çoktan. şimdi de dirildin, kalk bakalım, hesap ver! artık kitabını mı okursun, videondan mı bakarsın, ben o kadarını bilemem, fakat şunu bilirim ki, allah’ı umursamayan bir hayat yaşadıysan durumun vahim!

    o gün bütün insanları önderleriyle birlikte çağırırız. kitabı kendisine sağdan verilenler, kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar bile haksızlığa uğratılmayacaklar.

    isra suresi, 71

    kitap ortaya konulmuştur. günahkarların, onun içindekilerden korkup ürpererek şöyle dediklerini görürsün: “vay başımıza! ne biçim kitap bu! ne küçük bırakmış ne büyük. hepsini sayıp dökmüş!” yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. rabbin hiç kimseye zulmetmiyor. kehf suresi, 49

    işte böyle bir kitap.

    yazının tamamı
  • amel defterinin bir özelliği de mahşer gününde günahlarına itiraz edenlere bir belge olarak gösterilecek olmasıdır.
    gerçi bedendeki tüm uzuvlar dile gelip işlediği günahları tanrı'ya tek tek anlatacaktır.
    amel defterinin soldan verilmesi günahların çokluğuna ve kulun cehennemlik olduğuna, defterin sağdan verilmesi ise sevapların çokluğuna ve cennetlik kul'a işaret eder
  • ismail kara'nın muhtelif yıllarda muhtelif dergi ve gazetelerde yazmış olduğu bazı yazılarını derlediği kitap. kitaplar üzerine tahlil ve tenkit yazılarından oluşuyor diyebiliriz, zira ara ara kültürel meselelere değinse de ağırlık onlarda. daha çok ilmî kitapların yeniden neşrini yorumlayıp eksik ya da yanlış taraflarını ele almış, haklarında kısa şerhler düşmüş, ol sebepten adı da pek manidar olmuş, maksadına yakışmış.

    bendeki nüsha, dergâh'taki "eklerle gözden geçirilmiş" ikinci baskıydı fakat içeriğinde birçok harf eksikliğine, imla hatasına rastlayınca şaşırdım. (örn. arslan kaynardağ'ın adı -ilgili yazıda doğru hâliyle yazılmış olmasına rağmen- "aslan" olarak yazıldığı gibi, o dipnotta kitabın fiyatını belirtme gereksizliği bile yapılmış.) yayıncılığımızın kronik ve ironik hâlleri işte.
  • ilahi armağan'dan:

    hiçbir kimse müstesna olmamak üzere, sizden herbiri, kıymet günü getirilir. bu arada, yanında, dünyada iken iyilikleri ile kötülüklerini yazmakla vazifeli melekler bulunur. bu meleklerin berâberinde doksandokuz sicil defteri vardır. her sicil defterinin büyüklüğü gözün alabildiği yer mesâfesindedir. onda, kişinin iyilikleri, kötülükleri ve bütün kendisinden sâdır olanlar mevcuttur. kendisine bunları okuması söylenir. o da okur. eğer dünyâda iken iyilikler etmemişse okuyamaz.

    zira, dünya hikmet evidir. çalışma yeridir.

    orada çalışıp güzel amel ve hareketlerde bulunmak gerekir. ahıret ise kudret yeridir. dünyadaki güzel amel ve hareketlerin ecrini alma yeridir. eğer dünyada güzel amel ve hareketlerde bulundu ise âhırette onların ecrine nâil olur.

    dünyâ, hayatı birtakım âletlere ve sebeplere ihtiyaç gösterir. yani dünyâda birçok şeyler, birtakım âlât, edevât, uzuvlar ve sebeplerle olur. meselâ konuşmak dil ile, işitmek kulak ile olur. ahıret hayâtında ise âletlere ve sebeplere ihtiyaç yoktur. orada işler âletsiz, uzuvsuz ve sebepsiz de olur. meselâ sizden biri, dünya hayatı ile alâkalı sicil defterindekileri inkara kalkışırsa, kendi uzuvları dile gelerek bütün o defterdekileri açıklar. her uzuv, dünyada işlemiş bulunduğu bütün amelleri başlıbaşına açıklar.

    ey insanlar! sizler büyük işler için yaratıldınız. fakat bundan haberiniz bile yok. aziz ve celil olan allah şöyle buyurur:

    — sizi boş yere yarattığımızı ve bize aslâ döndürülmeyeceğinizi mi zannettiniz? (müminûn sûresi, (âyet: 115).
  • kirâmen kâtibîn adı verilen melekler tarafından yazılan bu defter.

    kehf suresi 49. ayette der ki; "kitap ortaya konmuştur. suçluların onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün. vay halimize derler, bu nasıl kitapmış. küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş. böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. senin rabbin hiç kimseye zulmetmez"
hesabın var mı? giriş yap