• abd; avustralya, brezilya veya çin gibi bir kita ulkedir. kokenleri ve yapitaslari farkli kulturel ve siyasal ozellikler gosteren topluluklarin uzlasmasiyla kurulan imparatorluk benzeri bir yapiyla yonetilir, basindaki yonetici de aşağı yukari cok sacmaladiginda hesap sorulabilen bir imparator seviyesinde federal yetkiler tasir ki konu hesap vermeye gelene kadar yapabilecekleri ancak manipülasyon ve propaganda gucunun sinirlariyla olculebilir; bu bakimdan abd baskanlari tarihte benim diyen otokratlardan cok cok daha mutlak bir guce sahip olabilir zaman zaman.
  • coooooook uzun yillardir amerikadayim. dusun yani artik burali olmusuz biz

    gecen hafta kisin sogugundan kacip cancun a gidelim dedik. yarabbi o tatili ayarlamak icin kac saat harcadigim bi allah bilir bi ben bilirim

    saatlerce havayolu havalimani otel otelden havalimanina gidis nasil olacak yok oteldeyken ne yapalim falan derken beyin amciklamasi gecirdim

    beyin amciklamasinin ne oldugunu universitede finallere hazirlananlar haric kimse bilemez

    butun bu kadar zaman harcadim ustune para harcadim herseyi ayarladim. ama burasi amerika senin nasil ayarladigina gore degil sirketlerin menfaatine gore ayarlanmis hersey

    ucakla gidiste sorun yok ama indigimizde otobus yok. otelin otobusu yok ortada. ozel taksi tuttuk 1 saatlik yola 70 dolar verdik. cunku cancun da %80 dolar gecerli peso gecmiyor.

    otele gittik heryer curcuna cunku amerikada okulla kapali kuyrugu olan her amerikali kuyrugunu koparmis oraya gelmis. ben tatilemi geldim yoksa gayrettepe metrobus duraginda anadolu yakasinami geciyorum belli degil

    resepsiyonda hickimse ingilizce bilmiyor anliyorlar ama kousamiyorlar. ulan senin amerika ile sinirin var. hicmi ingilizce kursuna gitmis elemaniniz yok? 1 saat check in mi surer? otobus neden gelmedi kimde hata parami nasil alicam kimse bilmiyor daha da komigi kagitlar kaseler muhurler paraflar atiliyor hersey islak imza. yahu buraya hersene milyon amerikali geliyor binanizin tepesinde hyatt marriott hilton lar neonlu isiklarla yaziyor bu paraf nedir? ımzalar ne? neden her kagidin altinda karbon kopya var? ben yanlislikla southwest airlines yerine elon musk un zaman makinesine binip gecmisemi gittim acaba?

    gecesine 320 dolar verdim lan ben bu odanin. neyse odamiza gittik ve hemen yemek bolumune gectik vasat bir yemek ve yemek boyunca "ohoo turkiyede olsaydik yemekler deniz resepsiyon ilgi alaka animasyon cift perende uclu burgu tuz icinde pismis balik pidenin 500 cesidi corbanin 68 cesidi olurdu" muhabbetleri. hayir moral bozma yok o 320 dolarin karsiligini alacaz

    ertesi sabah sahile indik hersey guzel cocuk mutlu carsaf gibi deniz cunku turklerden bu otelin tuyosunu almisim oyle gelmisim otel koyda cunku obur oteller direk denize bakiyor manyak dalga var bizde dalga yok. yine hanimla sezlonga oturup turkiyeyi ovmeler kiyaslamalar. kabul ediyorum ruh hastaligi gibi bir sey bu bendeki

    neyse sezlongda uyukluyorum hanim orada gitti kendine hamak buldu sallaniyor falan. benim gozum yari acik bi baktim elinde kalasnikoflu 15 asker bazilari bayan asker sahilde yuruyor. hayir ben ruya goruyorum ruyamda kadinlarla cesitli fanteziler oluyor ama silahli kadin plajda filan hic olmamisti. ulan diyorum tiktok seyretmekten bilincaltimimi siktim galiba falan derken bi baktim eli silahli kadinlar ispanyolca konusmaya basladi. bende diyorum kendime ulan ispanyol kizlar guzelde yok ulan benim bilincalti resmen sikilmis derken yuzume kum geldi uyandim bi baktim sahilde bir suru silahli kadin. hemde baya donanimli bellerinden el bombalari sarkiyor falan. o anda hanim yanima geldi ahmet noluyor bizi niye boyle bir yere getirdin vidividi

    hanim dur ya bi dakka gidip bi sorayim dedim ve sonra anladimki bu rutin bir olaymis. cunku mafya denizden marijuana getirip goturmeye baslamis onu onlemek icinmis

    ulan iyide plajdaki cocuk salincaklarinin yaninda bir suru kalasnikoflu asker var. ben neden 320 dolar verdimki simdi gunune buranin?

    neyse ogle aksam 3 ogun yemek yiyoruz. yemekler envai cesit bol. ama bir gun onceki yemeklerin kondugunu goruyoruz. dunku rosto bugun corba olmus sonraki gun makarnanin icine dagitmislar falan hakeza peynirlerde oyle

    3. gun yagmur yagmaya basladi ama sikayet etmiyorum otelin sucu degil. biz de belediye otobusune atlayip downtown a gittik. ıncik boncuk hediyelik eska alicaz ya allahim o girdigimiz ciktigimiz google da resimleri ve rating leri yuksek olan alisveris merkezleri falan gozumuzle gorunce moral tumden bozuldu. kisaca soyle soyleyim 1960 larin bingol undeki bir pasaj gibi dusunun. ıste alisveris merkezleri boyle. 1960 larin bingolu derken saka yaptigimi zannediyorsunuz degilmi? hayir saka degil

    ertesi gun tekrar yagmur bizde otellerin ortasindaki bir avm ye gittik cunku okyanusa girilemiyor. siz hic hayatinizda terkedilmis ve giris katinda fahiselerin ve sivil polislerin dolastigi bir avm gordunuzmu? hah iste oyle bir yer. bir cok yuruyen merdiven calismiyor heryerde silahli polisler. kargasa cumbur cemaat bagiranlar cagiranlar. hayir bir amerikali neden boyle bir yere gelir anlamam

    hani fotolarda gormussunuzdur pickup arkasina uzun namlulu tufek koyup sagi solu kolayca taramak icin konuslandirilmistir. hah iste o
    pickup lardan birsuru gorduk. normal askerlerin dolastigi kamyonlardan zaten dolu var. ama beni en cok avm deki fakirlik ve duskunluk uzdu. amerikada 99 cents only de cok daha kalitelisini alabileceginiz her urun orada yemin ediyorum 20-30 dolar arasinda. elbette turistik yer diyeceksiniz e biz walmart a da gittik. amerikan walmart costco autozone subway ve envai cesit amerikan magazalari orada da var. walmarttaki fiyatlar ayni urun icin meksikada amerikaya gore %15 daha pahali. burada ucretler amerikanin 5 te biri ama fiyatlar amerikaya gore daha yuksek. yuksek derken bit pazarindaki urunler bile pahaliydi

    oteldeki yemeklere donelim. amerikalilarin cogunlukta oldugu otel bu. otelin icinde bir suru lokanta var hepside bize bedava. cumle kulaga cok hos geliyor dimi? deniz urunleri lokantasina gittik cunku hanim fotolari facebook a koymak istiyor. hanim turk bu arada soylemeye gerek varmi bilemedim

    abi tabaktaki ahtapot 1 metreymis onu kesip koymuslar o kadar buyuk. kalamar sanki transatlantik buyuklugunde ama bize bir parcasini koymuslar gibi. baliklar mahi mahi ama fileto yani kimyasala batirilmis dondurulmus meksikalilarda bunlarin buzunu cozdurup yagda kizartiyorlar olay bu. altina pilav yanina son derece lezzetsiz plastik gibi kalamar ve plastik ve tiner karisimi ahtapot. bazi baliklar tilapia ki herkes bilir cin de ciftliklerde uretiliyor. hayatimda ilk defa izgarada plastik yedim. ama facebook fotolarinda sosyetik yemek gibi gozukuyor. hanim "lezzetinden kimseye bahsetme gozunu oyarim" dedi o yuzden facebook yerine buraya yaziyorum

    ertesi gun hanim sushi aldi sushi nin icinde tilapia parcalarini kirmiziya gida boyasiyla boyayip imitasyon yengec etiyle donatmislar. ama hanimin facebook fotolarinin altinda bunlar yazmiyor

    son gun donucez havalimanina gittik. benim hostes fantezileri gozumun onune geliyor zannettim turkish airlines yazisini gordum. hanimla birbirimize baktik nayir nolamaz. hangi ultra gerizekali bir turk o kadar parayi verip meksikaya plastik yemek ve antalya benzeri plajda yuzmeye gelmis olabilirki? hayir turk insani bu kadar aptal olamaz hayir israr etmeyin

    havalimanina gittigimizde oyle check in falan hic bakmiyorum cok uzerime vazifeymis gibi thy counter ini buldum ama onundeki kuyruktan sacma sapan sorularimi soramadim. e hani turklere vize vermiyordu meksika hala nasil ucuyor thy anlamadim. direk ıstanbul dan kim ucuyor buraya hakikaten buyuk merak konusu

    guvenligi gectik perona yanastik megerse 3 saat rotarimiz varmis. heryer tiklim tiklim herkesin rotari var. biz kil payi hakkaten kil payi southwest ucusumuz iptal olmamis ama bir cogunun olmus. sanki herkes olmus ahret zamani aglayanlar sizlayanlar ufacik pizzaya 15 dolar verenler. ac ac bindik ucaga 2 saatte donduk. acliktan evdeki butun yemeklere saldirdim. meksikadan sabah 9 da ciktik eve varip yemege saldirdigimda aksam 9 du

    turkiyedeki akrabalar sorunca "tabi canim kocaman evim var kocaman arabam var sahane isim var dolar kazaniyorum cocugum amerikada okula gidiyor"

    ama gercekler hicte oyle degil. gecesi 320 dolara fahiselik yapmis gibi hissettim kendimi. belkide gotum ondan aciyor bilemedim. ne youtube videolarina ne resimlere aldanmayin bir yere tatile gidecekseniz turklere sorun. her turlu internet yorumundan daha iyidir. ha bu arada turkiyeden cancun a tatile gelenleri pataklama dernegi kuruyorum uye olmak isteyenler ozelden bana yazsin. uyelik bedava mini etekli fotolari olanlara ustune para veriyorum.

    (kizmayin ya anlayin artik elimizden is gelmedigi icin ceneye vurmus durumda)

    canim turkiyem. seni terkedip bu siktiriboktan ulkeye gelen gotumu siktirteyim saga sola. banka hesabina bakiyorsun bir suru para ama hayat kalitesi apartmanin kapicisi gibi elimde bi posetli ekmek eksik
  • hem yaşamak istediğim hem de büyüklüğü insan çeşitliliğiyle beni caydıran memleket.
  • çokta ileri olmayan bir zamanda liderliği çin'e devredecek devlet.
  • çin'den gelen ekonomik raporların içinde büyük yalanlar çıkmaya başladığından 2030'da hakimiyetini çin'e falan kaptırmayacak ülke.
  • hakimiyetini hiçbir boktan otoriter ülkeye kaybetmeyecek yeryüzü cenneti.
  • ne cennet ne de cehennem, her yer gibi, sıradan.

    cennet olsun baki mekan.
  • bireysellik vs. icerikli beylik yorumlar yapanlarin hakkinda hicbir sey bilmedikleri ulke.

    gelen mesajlar uzerine edit: evime tasindigimda mahalleden en az 10 haneden ziyaretime geldiler. kapimi calip hosgeldin dediler, sagolsunlar hepsi de ellerine ufak bir hediye alip geldiler.

    her thanksgiving’de, christmas’ta mahallede komsular birbirlerine kek kurabiye vs bir seyler ikram ederler. kapiniza bir kucuk paket ve kart birakirlar ya da kapinizi calip tebrik ederler.

    ben evimde degilsem ve bir problem olursa komsularim bana haber verecekleri gibi benim adima sorunla ilgilenirler de. asla ama asla “bana ne canim” diyeniyle tanismadim.

    yakinen tanidigim insanlarin en az yarisi gonullu olarak bir is yapar. kimisi soup kitchen’da calisir, kimisi cocuklara ders verir, kimisi ingilizce ogretir, kimisi baska bir hizmet vererek diger insanlara bir karsilik beklemeden yardim ederler. maddi olarak yaptiklari yardimdan bahsetmiyorum dahi, hayir isi yapmak kulturun bir parcasidir.

    daha bunun gibi bir suru ornek sayabilirim. soylemeden gecmemek gerekli, tecrubeniz elbette sizin nasil bir insan oldugunuza bagli. unutmayin, dunyanin neresinde olursaniz olun buyuk olcude size benzeyen insanlarla cevrili yasayacaksiniz.
  • cografyasinda yasiyorum, sahsen mutlu degilim maddi olarak verdigini fazlasiyla geri aliyor. ulan sana yenilmeyecem para biriktiricem dersem psikolojimle oynuyor. uzayli birinin projesi olabilir.
  • üzerine ansiklopediler yazılabilecek bir ülke. toplumsal yapısından tut ekonomik yapısına kadar günlerce oturur konuşursun. zaten içinde 50 ayrı devlet (eyalet/state) var. birinden diğerine geçerken google maps'in wellcome to georgie demesi haricinde sınır değiştirdiğini farketmezsin ancak içinde yaşadıkça her eyaletin dokusunun, kanunun, ekonomisinin, ikliminin diğerinden bir hayli farklı olduğunu hissedersin.

    güney eyaletlerle kuzey eyaletler ciddi derecede birbirinden farklıdır, bu politik görüşlerine de keskin bir şekilde yansır. güneyli ve orta eyaletlerdeki (midwest) muhafazakarlar cumhuriyetçi (republican) ağırlıklıyken kuzey eyaletlerdekiler (özellikle northeast) liberal tandanslıdır ve demokratları (democrats) destekler.

    bireyselliğin nirvanasıdır bu ülke. iş nedeniyle avrupa, asya, afrikada farklı ülkelerde bulundum, hiç biri amerikanın eline bireysellikte su dökemez, belki almanlar bir nebze bunlara benzer. bir yandan iyidir, kimseyi sklemezsiniz, kimse de sizi. herkes istediği gibi yaşar, giyinir, yer içer, takılır. kimse kimseye garip gelmez. ancak yalnızlığın dibini görürsünüz. 350 milyonluk yemyeşil bir "refah ülkesinde" hücre cezası çekebilirsiniz.

    bizim gibi kollektivist doğu kültüründen gelen insanlar için bu bireyselliğin (individualism) bazı kötü yan tesirleri vardır. çok yakın türk veya ortadoğulu bir arkadaşınız değilse kimse kimseye kolay kolay zaman ayırmaz çünkü burada "time means money" dir. kimseye birşey rica edemezsiniz kolay kolay çünkü her yardımın bir fiyatı vardır burada. çünkü burası kapitalizmin cenneti ve cehennemidir, mesele sizin hangi tarafta olduğunuzla alakalıdır.

    tüm bunlara rağmen müthiş bir deneyimdir amerika, başarılı bir iş adamı da olsan, sokakta da kalsan sana harika hayat dersleri verir hiç bir yerde alamayacağınız. burası her şeyin mümkün olduğu yerdir. tavşan deliğinden içeri girdiğinizde bir harikalar diyarıyla da karşılaşabilirsiniz bir yer altı dünyasıyla da. bu en çok da sizin şansınıza kalmış bir durumdur.

    biz türklere hem uygun hem de hiç uygun olmayan bir ülkedir amerika. kolay kolay ırkçılıkla karşılaşmasınız ancak bu ayrımcılığa (discrimination) uğrmayacağınız anlamına da gelmez. hayata çabuk tutunabilirsiniz, hızlı para kazanabilirsiniz. maddi anlamdaki hayallerinize çabucak ulaşabilirsiniz bu ülkede. avrupada zengin olmanız hiç de kolay değilken amerikada zengin olmanız nerdeyse rüzgarın biraz arkanızdan esmesine bağlıdır.

    diğer yandan biz doğu kültürüne mensup insanları çok da üzer, yorar. duygusal etkileşim (interaction) olayında tatmin etmez, zaten amerikalıların böyle bir etkileşimi de yok. bana göre genel olarak tatsız tuzsuz insanlardır bu adamlar. sadece genelliyorum, yoksa çok iyi arkadaşlarınız da elbet de olabilir. ama ilişkiler sığdır burada. yemekler bizleri asla tatmin etmez. amerikan tarzı beslenmeye başlarsanız ilk 6 ayda ciddi kilolu, ilk 3 yılda obez ve ilk 5 yılda kalp damar hastası olursunuz. sağlık sistemi leştir maalesef, ufak bir kesik için hastaneye falan giderseniz 2 3 bin dolarlık olup çıkarsınız, urgent care lerde işte bin dolara falan halledersiniz işinizi. ciddi bir hastalığınız çıkarsa zaten geçmiş olsun.

    sistem size sürekli para harcatmaya yöneliktir, ya ben tasarruflu adamım harcamam diye aklınızdan geçiyor olabilir, çok saf duyguların var güzel kardeşim... o parayı senden söke söke alır amerika. arabasız yaşayamazsın (nolur nyc den falan gelip bahsetmeyin bana biliyoruz oraları), o arabanın sigortasını ödemek zorundasın, özel sağlık sigortası yaptırmak zorundasın (genelde şirketler kaşılıyor çalışıyorsanız), özel emeklilik fonuna ödeme yapmanız gerekebilir, en ucuz telefon hattına 50$, yine en ucuz internete aylık 50$ ödemek zorunda kalırsın. arabanı yıkatmak için bir car wash a aylık 20-40$ arasında membership olmak zorundasın, o araba leş gibi oluyor mecbur yıkatacaksın. basit bir saç kesimi için (erkek) önce app den veya telefonla randevu almak zorundasın ve en az 25-30$ patlar, newyork city de falansan geçmiş olsun 50 60 70 100 artık kaça bulursan. ilk kez saçımı kesen berberin mekanik kronometreyle çalıştığını gördüm, traşa başlamadan önce 25 dk ya kurdu ve öyle başladı, onun sana ayırabileceği süre maksimum bu kadar işte. her daim üzerinde bir çalışma ve para kazanma bakısı hissedersin. opportunity cost'un sadece bir iktisat terimi olmadığını amerikada iliklerine kadar hissedersin. her dakikanın burada bir kaşılığı vardır keza hem sen ücretini saatlik kazanıyorsundur (annual sallary başka bir konu) hem de iş yaptırdığın kişilere dakikasına göre para ödersin. evinde basit bir tamirat tadilat işi 150-500$ arasında değişir.

    amerika her haliyle insana muhteşem bir deneyim kazandırır, bir sokak arasında gasp edilirken öldürülmediğiniz sürece heybenize paha biçilemez deneyimler atarsınız. para kazanırsınız kazanmazsınız onu bilemem ama bu deneyimleri kazanacağınıza size garanti verebilirim. bunların bir kısmı çok keyifli olabilirken bazıları da fena halde canınızı yakabilir.

    öyle sistematik bir anlatım olsun diye yazmadım, yazarken aklıma geldikçe çok da konu tutarlılığına dikkat etmeden eyyorlandım işte.

    gelmek isteyene gelme , gitmek isteyene kal demem. burası her insanın kendi özelinde ayrı bir kainat, bazılarının cennetiyken bazılarının en konforlu cehennemidir.
hesabın var mı? giriş yap