• uzun zamandır ilk kez bu kadar şiddetli deprem hissettiğim şehir.

    3.4 döşemealtı merkezli görünmesi şaşırttı, bu konuda hiç hassas sayılmam:(
  • gecmis olsun dedigim cennet ilimiz! dunyanin en guzel sehirlerinden biridir.
  • sallandı 1 saat önce
  • türkiye ve dünyadaki pek çokları için turistik bir merkez, kimileri için ekmek yuvası, kimileri içinse doğup büyüdükleri ve hayatlarını idame ettirdikleri memleket. farklı hayat motivasyonlarına sahip toplulukları bende hep afallama yaratmıştır. çünkü hayat tecrübem hep ailemle, kendi şehrimde gördüklerimden ibarettir.

    antalya'yla ilk tanışmam 2021 yılının haziran ayındaydı. turizm sektöründe, hem de sıfır tecrübeme rağmen güzel (fakat sezonluk) bir iş bulmuştum. mutlu değildim, ama farklı bir yerde bulunmanın ürkütücü heyecanını yaşıyordum. havalimanından indiğimdeki o kafa karışıklığımı hala o anki gibi taze yaşıyorum. deli cesareti midir bilmem kimseye yer yön sormadan taksi duraklarının ordan ana yola çıkıp, cehennem gibi bir sıcağın altında dakikalarca belek dolmuşlarının geçtiği yere doğru ilerlemiştim. yukarıda yazdığım gibi antalya'yaya dair ilk izlenimim çok farklı insan tiplerinin bu kadar iç içe olmasıydı.

    kaleiçi buram buram tarih kokan, mutlaka görülmesi gereken yerlerden. akşamları nasıl oluyor hiç bilmiyorum çünkü hep yalnız olduğum için gitme gereği hissetmedim. mermerli plajı tertemiz. içine atası geliyor insanın kendisini. kendinizi şehrin içinde tatil köyünde gibi hissediyorsunuz. bu lüks türkiye'de her şehirde bulunamaz.
    kaleiçi'ni markantalya'ya bağlayan bir merkez çarşı var. renkli bir havası olduğunu düşünüyorum. çok paspartu tipler yoktu ama yiyecek içecekler çok pahalıydı. markantalya uğranabilecek en sağlam alışveriş ve zaman geçirme merkezi. tabi paranız varsa... insanlar genellikle rahat ve kendi halindeydi. hiçkimsenin hiçkimseye saygısızlık yaptığını görmedim. bangır bangır son ses yardım kampanyalarına para toplayanlar ortamın ruhunu öldürüyordu. merkezde ikamet etmediğim için gözlemlerim bu şekilde. yürümeyi sevenlere mutlaka kaleiçi'nden lara'da bulunan düden şelalesi'ne yürümelerini öneririm. emin olun yürüyüş boyunca bol bol fotoğraf çekilmek isteyeceksiniz ve yorgunluğunuza değecek.

    belek, antalya merkezin arabayla 45 dakika, dolmuşla 1.5 saat kadar uzağında. mesafe kafayı vurup uyanacak kadar uzak anlayacağınız. mahallenin merkezinde şoför "lc waikiki" diye bağırıyor. dolmuşun yarısı o anda boşalıyor. belek'in merkezi aslında boydan boya bir iç içe geçmiş esnaf dükkanları zinciri. türkler için alışveriş yapmanın mümkün olmadığı bu yerlere anca almanların zengini yahut acil ihtiyacı olan ruslar tav olur. dehşet bir rus turist patlaması vardı. belek'in ortasında garip bir su tankı var. şelale tipi bir yer inşa etmişler. farklı bir hava tutuyor ama kesinlikle lezzet veren bir doku değil. hasar görmüş antik sütunlara benzetilen sahte tasarımlar beni bıyık altından "bu ne böyle lan" diye güldürmüştü. belek'in iç kesimleri inşaaat halinde ve çekilecek yerler değil. antalya'nın çok da dışında olmamasına rağmen gelişmişlik bakımından belek'e 5 üzerinden 2.4 veririm. sevemedim, ama şikayet de edemedim.

    kemer ise belek'in tam aksi yönde, antalya merkezinin 1 saat güneyinde kalıyor. konyaaltı'ndan geçerken ufak adacıklara dalıyorsunuz. tünel tünel üstüne derken önce beldibi, sonra kemer'e ulaşıyorsunuz. merkezinde yine tövbe bismillah garip bir saat kulesi var. kemer'in kendi toplanma merkezi gibi. dağların yeşilliği muhteşem ve sizi yükseklikleriyle şaşırtıyorlar. kurumuş ırmak kenarındaki çiçekleri takip edince önce ters inşa edilmiş evi görüyorsunuz. sonra da sahile ulaşıyorsunuz. denizin mora çalan turkuazına aşık olmuştum. yarım saat hayallere dalıp gitmişliğim var. sanırım antalya'nın en güzel denizi kemer bölgesinde. sahil tabii ki oteller tarafından yağmalanmış. yazın en sıcak günlerinde iğne atsanız yere düşmez. ay ışığı plajı'nın pisliği bende hayal kırıklığı yaratırken bölgenin akşam ışıkları da mest etmişti. kemer kesinlikle görülmesi gereken bir yer fakat yaşamak için ben katlanamadım. öldüm öldüm dirildim. kemer tur ise tam bir çileydi. daha fazla detay verirsem küfredeceğim...

    antalya içimde ukte bıraktı. maddi açıdan durumum olmadığı için içimden geldiği gibi yaşayamadım. altımda arabam olmadığı için de özgürce gezemedim. yine de kaş hariç her yerini gidip incelemiş oldum. gelecekte parayı kırarsam bu defa şaşkınlık ve yalnızlıkla değil de, sevdiğim kadınla birlikte gezebilmeyi isterim. insanlarını çok cana yakın bulmasam da doğası harika olan bu şehri herkes görmeli.

    bu şehre kaş'tan alanya'ya hizalı bir metro yapılırsa antalya'nın yaşayacağı medeni sıçramayı hayal bile edemiyorum. bunu yapan gazoz değil efsane olur.
  • cok ozledim seni antalya.
    yagislarini, sogugunu, palmiyelerini, kl08'i, falezleri, kaleicini, larayi…
    her seyini cok ozledim.
    az kaldi, sik disini. yakinda kavusacagiz tekrar!
  • slav işgalinin önünü alamadığımız ilimizdir tek bir kürtçe tabela görünce bağımsızlığımızın tehlikeye girdiğini düşünüp buna karşı tepki veren insanlar sokaklarımızın mahallelerimizin ruslaşmasına ceplerine üç beş giriyor belki de partilerine zeval geliyor diye sessiz kalıyorlar ...
  • gerçek sarışınlar geldiğine göre, çakmaları olan hemcinslerimin gözlerimi kanatmaktan artık vazgeçmelerinin idrak edilmesi gereken şehir.
  • sadece konyaaltı'ndan ibaret olmayan güzel şehirlerimizden biri
  • dun kendini gosteren az bi gunes sayesinde kendini hatirlatan sehir. denize girdim soguk muydu? biraz evet ama insanin kemiklerine isleyen o soguk su insani daha da dinc hala getiriyor bunu gordum. yillardir merak ederdim; ruslar, kuzeyliler o soguk suya nasil giriyor diye. merakimi da gidermis oldum boylece.
  • bugünki aşırı güzel havasıyla içimi açan, bu karanlık kış günlerinde resmen ilaç gibi gelmiş şehir. şöyle keyifle, güzel bir yerde dışarıda oturmayı nasıl özlemişim...
hesabın var mı? giriş yap