• hani bugunlerde dilden dile dolasan bir laf var, "turk oldugumuzu soylemek fasistlik oldu..." diye. en ufak bir elestiride rahatsiz oluyorsunuz ya hani.

    arat, arat'in babasi, arat'in babasinin babasi ve onlarin babalari bunu hayatlarinin her gunu yasadilar.

    arat'in, arat'in babasinin, arat'in babasinin babasinin ve onlarin babalarinin yasadiklari bunun milyon katiydi.

    butun herseyine el konulmasi nedir, devletinin eliyle oldurulmek nedir, pogrom nedir ve en kotusu surgun nedir biliyor musunuz?... bilmiyorsunuz arkadasim, cunku kopekler bile empati kurabiliyor ama siz yapamiyorsunuz. "haddini bilsin artik" denilen ve surekli haksiz olan azinlik olmanin ne oldugunu anlayamiyorsunuz, cunku *sadece* turk oldugunuz icin ezilmediniz hic. sanli kanli tarihin icinde bunlara alisa alisa buyudunuz. simdi ufacik meselelerde turk olmanin suc oldugu martavalina sariliyorsunuz. gunaydin arkadasim, bu ulkede azinlik olmak, oteki olmak hep suctu, hep suca davetiyeydi.

    hukukun "turkiye'de kiskirtilacak sayida ermeni kalmamistir" kararindan degil de, hrant'in "muzelik halklara donustuk." lafindan, arat'in "100 yil once avdik, simdi yem olduk." cumlesinden rahatsiz olduysaniz, hesaplasacaginiz kisi arat degil, kendiniz ve kendi tarihinizdir.

    kendinizi dusunun; ortada hukuki kararlar, pogrom, zorunlu goc, soykirim olmadan turk olmanin suc oldugunu dusunebildiginizi hatirlayin. sonra turkiye'de yasayan azinliklari dusunun, arat'a hak vereceksiniz.
  • o konuştu benim canım yandı, o haykırdı ben utandım. birkaç saniyeliğine kendimi onun yerine koymaya çalıştım. hayattaki en büyük amacı bu topraklar üzerinde yaşayan tüm milletlerin farklılıklarını bilerek ve bu farklılıkları zenginlik sayarak bir arada yaşaması olan babamın, kalleşçe, puştça, arkadan vurulduğunu; devletin, tüm kurumlarıyla buna çanak tuttuğunu, katillerle fotoğraf çektirme yarışına girildiğini, katillerin cezaevinde semirtildiğini, mahkemelerde beni ve ailemi tehdit ettiğini, bizlerle, mahkeme heyetiyle, avukatlarla dalga geçtiğini ve hiçbir şey yapamadığımı...

    sonra vazgeçtim. bu durumu tahayyül etmeye birkaç saniyeliğine bile dayanamadım...
  • derdi, derdimiz; babasını kaybetmiş olmasından ibaret değildir. dünyada babasını kaybeden bir tek arat mı var sığ(ır)lığına kadar gelen olursa diye söylüyorum. arat'ın babası ermeni olduğu için, şimdi buraya yazarsam ekşi sözlük'ün nazik götüne girecek bir sosyal örgütlenme tarafından öldürülmüştür. o sosyal örgütlenme her vatandaşı korumak, toplumun refahını gözetmekle yükümlü olduğu halde, hrant dink bu meşhur sosyal örgütlenmenin ve köpekleşmiş ideolojisinin içtihatlarına uymadığı için katledilmiştir. meşhur sosyal örgütlenmenin güvenlikten sorumlu yapılanmaları hrant dink'in öldürülmesine engel olmak için kılını kıpırtdatmamıştır. katillere gerekli cezayı verecek kurumlar ve bunların uymak zorunda olduğu hukuki kurallar işletilmemekte, gerçeklerin üzeri kedilerin bokunu örttüğü gibi örtülmektedir. arat dink'in babasını öldüren gerçek katiller bugün bile gözümüzün içine bakmaktadır. gerçek sorumlular elini kolunu sallaya sallaya gezmektedir. nida sultan'ın, benno ohnesorg'un, faris odeh'in, taylan özgür'ün ve daha onlarcasının, yüzlercesinin katline yakınları nasıl çığlık attıysa ve biz kardeşim, biz o çığlıklara nasıl katıldıysak, bugün de arat dink'in haykırışlarına katılıyoruz.

    siyasi bir cinayete kurban gitmiş bir adamın oğlu haykıracak ve insanların bu çığlığa destek verirken siyasi söylemden kaçınması, salt kaybının acısı üzerinden yanında olması beklenecek öyle mi? yok ya?

    asıl it-köpek, asıl sırtlan, asıl akbaba, işte bunu isteyendir kardeşim.
  • sonuçta babası ölmüş... babası lan var mı daha ötesi?

    birisi gelmiş babasını öldürmüş.

    yani,ne milliyetçiyim ne de ermeni arkadaşım var!

    adamın babası ölmüş. ben onu bilirim. mikrafonda söylemese içinden söylüyor zateni, çevresine söylüyor. onu bu hale getirenler utansın...
  • çok utandim konusmasini dinlerken, bu kadar çaresiz, bu kadar yenilmiş kaldiğimiz için utandim. onun çaresizliğinin aslinda hepimizin çaresizliğinden doğduğunu, onun güçsüzlüğünün bizim kişisel ve kolektif yenilgilerimizin toprağında büyüdüğünü bilerek, ezilerek utandim. şimdi onun ve halkinin yaşadığı trajedinin ardindan haddini bil çağrıları yapmakla babasina arkasindan kurşun sıkma kahpeliği arasinda ne fark var bilemiyorum ve konusmayi dinleyen herkes belki biraz tüm bunlari bildiği için, bunların söyleneceğini bildiği için onalr adına utandi. onunla alay edenlerin hepimizle alay ettiğini, babasini öldürenlerin hepimizi öldürmek istediğini bile bile. utanabiliyor insan bazen yapmadığı şeyler için bile...
  • arat dink'in konuşma görüntülerinde, mealen "bu ülkede yüzde yirmiydik şimdi binde bir olduk" derken arat'ın omzunda bir el görünüyor, hani birini sakinleştirmek için pat pat omzuna vurulur ya, o vuran ya babadır ya can dosttur ya sevgilidir ya, hani "haklısın, çok haklısın ama biraz sakinleş lütfen" demektir ya o dokunuş, işte öyle biri var mesela arat'ın hemen arkasında, arat'ın da söyledikleri yüzünden "başının belaya girme" olasılığından, hadi açık konuşalım canım, onun da kafasına bir kurşun sıkılacak olmasından korkan öyle biri(leri) var yanında yöresinde. o sahne hem o insanların orada olduğunu gösterdiği için güzel, hem de öfkeden, uğranılan haksızlıktan kendimizi kaybettiğimizde bile "susmamız" gerektiğini gösterdiği için iç burkucu.
  • "benim bu hiddetimden, ofkemden, acimdan; bazıları, bazı arkada$larim sonuc cikarip da cam cerceve falan indirmeye kalkmasinlar. 'yuh olsun' onlara...cunku ben onlari anlayabiliyorum. ben bu dunyanin caminin cercevesini indirmek istiyorum. ba$ta agos'un guvenlik camlarini indiricem. babamin büstü var onu kirmak parcalamak istiyorum ben bustleri degil insanlari seviyorum.."
    (arada alki$lar yukseliyor)
    "ama degil degil i$te, cam cerceve mi indiricez? siz uc yil once nasil yapilacagini gosterdiniz. asil boyle kalabalik olup bu vakari koruyabilmek lazim. onu koruyabilmemiz lazim. cunku devlet kirmayi dokmeyi yonetebiliyor ama sizleri yonetemiyor... uc yil once yonetemedi, korktu korktu..."

    konu$manin videosu:
    http://bit.ly/53yqrq

    arat'in bu agirba$li cumlelerini buraya aktaralim ki, yarin cikip da arat icin "herkesi galeyana getirdi, kı$kırttı" diyebilecek ibibiklerin onune gecelim. cunku var boyle insanlar, hep olacaklar...

    ha ek olarak; konu$mada gecen "asil boyle kalabalik olup bu vakari koruyabilmek lazim." cumlesini "asıl boyle kalabalık olup bu vatanı koruyabilmek lazım." diye ceviren medyaya da allahinizdan bulun diyorum.
  • şimdi bir senaryo yazsak: bu adamın tepkisini haksız bulanları almanya'ya, ingiltere'ye, mozambik'e falan ışınlasak; babaları orada gazeteci olsa ve türk olduğu için baskı görse sonra öldürülse, aradan geçen üç senede bir bok olmasa adalet adına; bahsi geçen arkadaşlar ne yapardı merak ediyorum? benzer laflar mı söylerlerdi yoksa plan yapmayın plan türküsü eşliğinde kolbastı mı oynarlardı? evet bu adamları keşke ışınlasak çünkü midem bulanıyor okudukça...

    bu lafın ne demek olduğunu düşündünüz mü siz hiç: "burası tuhaf bir ülke. insan, babası öldürültükten sonra üç yıl sonra çıkıp babasına ağlamaya utanıyor."
  • hani not olarak bulunsun;

    agos'un yaziisleri muduru arat.

    "yoklugum turk varligina armagan olsun" yazisi nedeniyle guardian journalism award'i alan arat...

    dinliyorsak, martin luther king oldugu icin veya babasinin yuzu suyu hurmetine degil, arat oldugu icin dinliyoruz.
  • ağlıyorum ulan... ağlıyorum... gözünün karalığına kurban olduğum.. nasıl bir evlatsın sen.. ne güzelsin sen...
hesabın var mı? giriş yap