• efendim, fi tarihinde arif sag ve arkadaslarinin sahip oldugu bir barda "ata binmeye calisan elf" gibi saz calan bir 'sanatci' sovunu bitirdikten sonra "o arif sag'in caldigi sazi ben sapindan calarim" der..

    sazi iyi bilenler, rahatlikla sapindan tutup telleri calabilirler, olay sadece tele hareketini verebilmektir, yillardir o sapta gelip giden el artik yeterince kivraktir.. yani arkadasin yapacagi sey o kadar da matah bir sey degildir, ama isini bilmeyene cok fantastik gelmektedir..

    arif sag da bunu duyunca der ki: "dikkat etsin o sazin sapi bir yerine kacmasin.."

    o gunden sonra bu sovmenimiz ne zaman o yere isi dusse once arar "arif abi orada mi?" diye..
  • üstadların tabiriyle "çalıp-söyleyen" bir kişidir. evet...; hızlı çalmaktadır, şelpeyi çoşturmakta, kafa göz sallayaraktan bir hendrix tadı yaşatmaktadır. lakin; bir lezzet noksanlığı, bir tavır kifayetsizliği, bir samimiyet noksanlığıyla malüldür. ciguli'ye(ki ciguli'deki star aurasının onda biri arif sağ'da yoktur) söverek ne menem bir insanlığa sahip olduğunu da ortaya çıkarmıştır. talip özkan ve diğer büyük üstadlarla karşılaştırmak bile abesle müştegaliyettir.(hızlı bağlama neymiş sorusunun cevabı talip özkan'dır) lakin yılanların öcü adlı filmin kültlüğünde büyük payı olan insan olmaya geldim i pek güzel söyler, fevkalbeşer çalar.
  • meşhur olmadan önce ismet topçu ve orhan gencebay'la birlikte zamanın ünlü sanatçılarının hem kayıt hem sahne çalışmalarında uzun süre bağlama çalmış müzisyen. çetin akdeniz ya da erol parlak gibi kusursuz çalmaz. fakat yorumda, doğaçlamada arif sağ'ın üzerine yoktur. sahnede beste yapabilen, adeta transa geçen, aralıksız saatlerce büyük bir heyecanla dolayısıyla büyük haz alarak bağlama çalabilen kişidir.

    sesi de sazı gibi anlamlıdır. bu sesin, adamı verem eden bir duygusu, yalınlığı ve buğusu vardır. yarım saat aralıksız ve hatasız pir sultan divanı'ndan nefis bölümler okuyabilen; bunu kendi ürünü ve yorumu müthiş notalarla takdim edebilen bir sanatçıdır.

    yalnız konserlerinde dahi türkülerini hep belli bir kültürün ve coğrafyanın alanına hapsetmiştir. alevi bektaşi deyişleri ve semahları elbette nefistir. bizi bizden alır. doğunun ve güneydoğunun hoyratları, barakları, nefesleri elbette şahanedir. lakin orta anadolu'da sivas'ın batısına pek çıkmaması büyük ustanın hayranlarına yaptığı yanlışıdır. zira kastamonu'ndan çanakkale içinde'yi, yozgat sürmelisi'ni dün akşam konyaaltı açıkhava tiyatrosunda arid sağ'dan dinleyip gözlerim dolu dolu tüylerim diken diken olunca ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. (bu arada dün söylemedi lakin kanaatimce en nefis sarı gelin yorumu da arif usta'nındır.)

    musa eroğlu gibi, arif usta da zaman zaman ege zeybekleri'ne, hattâ trakya - ege ve karadeniz türkülerine yer verse bizi bizden almaz mı?

    herşeye karşın şelpesiyle, çöğürüyle, tavırları, deniz derya besteleri ve derlemeleriyle tam bir ekoldür arif sağ. telli kılıç, devrim kaya, ilke türkdoğan ve adını anımsayamadığım diğer bir talebesini de dün uzun uzun dinleme fırsatı buldum ve çok büyük mutluluk duydum. başta erdal erzincanolmak üzere kimi eski talebelerini anımsayınca; türkülere ve kültürümüze çok büyük hizmetleri olduğunu düşünüyorum.
  • gecenin ucuydu. annem de ben de, babam hala eve gelmedigi icin uyuyamamistik. haber de vermemisti. sonra telefon caldi. babam... "hemitzer biz, arif sag abinlerle beraberiz. 4-5 gibi gelebilirim ancak" dedi ve devam etti "stersen yanimda arif sag, biraz konus onunla"

    agzimdan ilk cikanlar:

    -..aa eee nas.. yaa..oyy..co..sev.....
    - offffff

    olmus ve bu sekilde de konusmanin sonuna kadar devam etmisti.
  • hem solaktır hem solcudur hem de soyadı sağ'dır. garip bir çelişkidir.
  • bir gun kafasi guzel meyhanede muhabbet ederken, raki bardaklarini farkli oranlarda doldurarak akord ettigi ve bu bardaklara catal kasikla vurarak caldigi rivayet edilir. bu hikaye gercek degilse dahi, anlatilan hikayedeki olayi gercekten basarabilecek denli yetenekli bir muzisyendir. binlerce turku bilir, sekeroglan turkusunu de kaba bir hesapla, yuzlerce farkli sekilde calar.
  • kendisinin 70li yılların ilk yarısında topkapı plak etiketi altında çıkarmış olduğu bazı 45lik kayıtları**mevcuttur. bu 45liklerden birini tesadüfen dinledikten sonra yaşadığım şok üzerine tamamen bilinçsiz bir şekilde (ne dediğimi fark etmiş olmam biraz uzun sürdü!) ağzımdan şu cümle dökülmüştü:
    - bi de erkin koray'a rock yapıyor diyoruz..

    şaka bi yana; "erkin koray rock yapmıyor, hiç yapmadı ki.." diyeni allah çarpar ama tabii 70lerde türk underground'u hakkında iyi bilgiye sahip olduğunu iddia eden birine birdenbire topkapı plak arif sağ kayıtları dinletince insan şaka yollu sarf ediyor "bi de erkin'e rock yapıyor diyoruz.." cümlesini..
  • mezzo isimli fransiz muzik kanalinda (musique autour du monde : le chant des alevis) osmanli'dan beri turk devletinin aydinlari sevmedigini, ozanlarin cogunun eceliyle degil devlet eliyle olduruldugunu soyleyen saz calan insan. (bu arada kendisini niye aydin olarak gordugunu de anlamis degilim!!!)
hesabın var mı? giriş yap