• insanlık tarihinin anlamı en evrensel eylemlerinden biri.
    genelleyecek olursak: (bkz: kalbini kırmak istemiyorum ama bi huzur ver)* + hadi cevap da vereyim bari ki göt olma.

    yüksek ihtimalle o da aşık olduğunu sandığı/düşündüğü o adamla yazışıyor ya da bir işaret bekliyor*

    evet tüm genellemeler gibi bu da yanlış olabilir. kız yavaş yazıyor veya yavaş düşünüyor olabilir, o an meşgul olabilir, sizi önemsediği için iyice düşünerek yazıyor olabilir(hakkatten zavallısınız lan), sizi deniyor veya iyice aşık etmek istiyor olabilir(hastasın).

    zorlama arkadaşım... hani sürekli seninle konuşmaya çalışan, seni facebook'ta kırmızı baloncuğa doyuran, iyi ama yeterince güzel olmayan o kızın üzerine git. yazıp yazıp silen, bir şeyler ifade etmeye çalışan, en ufak bir paylaşımında hemen online olan o azimli kıza bir şans ver.

    genetik kodların daha fazlasını hak etmiyor. payına düşene razı ol ve haddini bil.

    (bkz: kendine mektup yazmak)
  • iyimser senaryolar:
    a-uyuyor
    b-ders çalışıyor
    c-mesaj hakkı, kontörü yok.
    d-saatlerdir ne cevap vereceğini düşünüyor, sürekli yazıp silmeler falan. beni çok önemsiyor.
    e- mesaj attığım sırada en yakın arkadaşı yanındaydı, bunu hemen telefona yapışmış görünce durdurdu, onu kazanmak istiyorsan böyle hemen sazan gibi atlama kızım biraz peşinde koştur dedi, yani taktik yapıyor

    kötümser senaryolar:
    a-mesajı görünce ‘of ya gene mi sen, bora sanmıştım ben de, neyse şimdi uğraşamam senle, birazdan cevap atarım diye düşündü ve sonra da unuttu.
    b-mesaj attığım sırada en yakın arkadaşı yanındaydı, bunu bana mesaj yazarken görünce durdurdu, ya şu salağa ne diye mesaj atıyosun boş ver uğraşma şunla dedi.
    c-beni zerre önemsemiyor.
    d-karşıdan karşıya geçerken bana mesaj atmaya çalıştığı sırada araba çarptı, hastaneye kaldırıldı. (aslında bu düşünüldüğünde teknik olarak olmasa bile iyi bir şey olabilir, mesajı atacaktı yani en azından)
    e-şu an başkasıyla sevişiyor.
    kafamda hala daha neden cevap atmadığına dair onlarca senaryo kuruyordum. telefonla çok haşır neşir olduğunu bildiğim kişinin üç saat boyunca mesajı nasıl olup da göremeyeceğini sorguluyordum kafamda.

    4 sap suadiye sahilinde geziyorduk. her 25 saniyede bir mesaj gelmiş mi gelmemiş mi diye çıkarıp telefonuma bakıyordum. belki hatlarda bir sıkıntı vardır diye telefonu 4 defa kapayıp açmış , veysel’e ‘abi bi mesaj atsana belki telefonun mesaj ayarları bozulmuştur diye iki mesaj attırmış, sonra besim’ e dönüp abi onun hattı turkcell’ di, turkcell’ den avea’ ya mesajda bir sıkıntı vardır bir de sen atsana dedim. adamların makara konusu olmuştuk durup dururken. veysel ‘ abi seviyorsan ara konuş bence’ derken, alper ‘ siktir et olum ne uğraşıyosun böyle şeylerle ‘ diyordu. besim de anlam veremediğim bir şekilde leyla ile mecnun dizisini anlatıyordu.
    başkasına mesaj atarken yanlışlıkla ona atmış süsü vereyim bari dedim, ‘ napayım seda ya çocuklarlayım işte, takılıyoruz sen de gel istersen’ mesajını gönderdim. pişman olmuştum, ne kadar iptale bassam da iletim raporu gelmişti sonunda, neyin peşinde olduğumu sorguluyordum.90 +3 de zaman geçirmek için oyuna sokulan futbolcu kadar değersiz hissediyordum kendimi.
    demek ki hoşlanmamış benden diye düşünüyordum. onun için yaptıklarımı , vazgeçtiklerimi , kaybolan zamanlarımı, istanbul’un diğer ucunda oturmasına rağmen onun ders çıkışına kadar bekleyip, aynı otobüse binip karşılaşmış numarasını nasıl da acemice yaptığımı düşünüyordum. hepsinin boşa gittiğine inanmıyor, inanmak istemiyordum. ama bu kadar basitti işte hoşlanmamıştı benden, üstünde bu kadar akademik düşünmenin lüzumu da yoktu. facebook’taki acıların kızlarının dayanak noktasını oluşturan ‘olmuyorsa zorlamayacaksın’ şiirine hak vermeye başlamıştım içten içe. akşam da eve gidince imalı şarkı mı paylaşsam diye düşünürken diğer taraftan da manyaklaşma olum işin gücün mü yok sanki diye kendimi telkin ediyordum. bunları içimden geçirirken telefonun çaldığını fark ettim. oydu arayan! ‘ kusura bakma oğuz mesaj atmışsın şimdi görüyorum cevap veremedim, kardeşimin telefonu bozulmuş da arkadaşlarıyla buluşmaya giderken bir aksilik olursa falan diye benimkini aldı, haber veremedim sana.’ ondan tamamen umudumu kesmişken yaptığı bu açıklama 5 kız çocuğundan sonra doğan çocuğunun pipisini gören babaymışçasına heyecanlandırdı mutlu etti beni. dilim tutuldu bir anda ‘ yo yok önemli değil, baya merak ettim ama korktum da hani , iyi oldu haber vermen dedim. imalı bir ses tonuyla ‘ tabi çok korkmuşsun belli, neyse siz devam edin takılmaya rahatsız etmiyim ben onu bunu da çağırın sıkılmayın hem’ dedi. oha kıskanıyordu da beni! saçmalama ya o ne demek öylelerle falan çevirmeye çalıştım.
    telefonu öptümlerle, en yakın zamanda mutlaka görüşelimlerle iyi bir şekilde kapattıktan sonra çocuklara ‘ hadi kahve ısmarlıyım lan size içimden geldi’ dedim. kahveciye doğru yürürken ne gerek vardı yani şimdi buna diye düşünüyor , kahvelere vereceğim parayla kaç gün geçinebileceğimi hesaplıyordum
  • genellikle "olmayacağını" gösterir.

    bir cümleyle başladım, şimdi onu açıyorum. mesajı gönderirsin, kalbin güp güp atar, ilk 1 dakikada bu heyecanın %30'u kaybolur. sonra ikinci 1 dakika başladığında hala heyecan vardır, her an cevap gelebilir dersin, gelirse mutluluktan bitersin, gelmezse o heyecanın diğer %30'u da gider. sonra endişeli bekleyiş başlar, 1 dakikalar birbiri ardına sıralanır. 1 saat geçtiyse artık çökmüş bir adamsındır. eğer o civarlarda cevap gelirse, gelen cevaba bakılır:

    a) mesajda neden geciktiği ile ilgili açıklama yaptıysa yukarıdaki işlem en az bir kere daha test edilecek demektir.
    b) mesajda gecikme ile ilgili açıklama yoksa ama mesaj çok içtense abla sığırdır ama ümit vardır yine de, heyecan ileriki maçlara taşınır
    c) mesajda gecikme ile ilgili açıklama yoksa ve karakter sayısı 30'un altındaysa aşağıdaki sonuçlar çıkar ortaya

    c1) gerçekçi eleman anlar ki bu iş olmayacak, bırakır ve tekrar mesaj gönderme hatasına düşmez
    c2) hayal dünyasında yaşayan kompleksli kardeşimiz de, her seferinde bahaneler bulur kendisini rahatlatmak için "banyoda olabilir", "belki yemek yiyordu", "ailesi yanındaydı yazamadı", "uyuyordu belki" gibi onlarca bahane.

    bu iş %90 olmaz hoca, kendini kandırma
  • komplike değil, basit düşünün. aklınıza ilk gelen doğru. "lan yoksa istemiyor mu?" bingo!
  • -ay pardon ya yeni gördüm mesajını:s
    -senin suçun yok canım ben erken yazmışım :)
  • aşık olmanın değerini bilmeyen birine aşık olduğunuzu gösterir.
    geçmiş olsun...
  • kesinlikle var böyle bi' şey, %95 ihtimalle de seni istemediği anlamına geliyor maalesef. çok acı bi' şekilde iki kez tecrübe ettim. yol yakınken, fazla kendini kaptırmadan vazgeç diyecem de niye vazgeçecekmişsin, böyle böyle de insan çok şey öğreniyor, olgunlaşıyor. yüreğinden geçtiği gibi davran.

    ama peşin peşin de geçmiş olsun, çok üzme kendini, en fazla bir haftaya geçiyor.

    zaten bi' kere mantıken düşünün, sen birinden etkileniyorsun, o da sana mesajlar atıyor. beş saat sonra mı mesaj atarsın, yoksa gözünü telefondan ayıramaz mısın? sen seç.
  • art niyet aranılmaması, kızın belki de kişisel ihtiyaçlarını karşılamak için bir işle meşgul olduğunu düşünmek gereken durumdur. şaka yapıyorum lan. umut yok onda kanka. ama seviyorsan git konuş bence.
  • aşk karşılıklı olsa kız o mesaja sıçarken bile cevap verirdi. umudu kesmek en iyisi
  • umut sarıkaya karikatürlerine konu olmuş durumdur
    http://i52.tinypic.com/1g68ue.jpg
hesabın var mı? giriş yap