• şiir okumak.

    elimde silahla şiir okurdum. her nöbette bir şiir ezberlemiştim.
    2 saatte ezberleniyor

    ezberlediğim şiirler epey birikmişti. bedirhan gökçe olarak döndüm askerden.
  • gerçekten rahatsız olduğunu düşündüğüm bir devrem vardı. 2 saat nöbeti içinden saniye saniye sayarak geçirirdi. arada "doğsan seğiz, doğsan doğuz" deyip kafasını karıştırırdım "iyi lan sıkılmıştım ben de" deyip sıfırdan saymaya başlardı tekrar. askerlik hakikaten çok farklı bir kafa.
  • askeri bölgenin dış tarafını gözetlemek yerine , içeriden gelecek devriyeyi gözetlemek.
  • iş fikri bulmak, şirket kurmak, şirkete isim bulmak, ofise lokasyon belirlemek, ofis dekorasyonu, personel alımı, bir kaç kriz yönetimi, sonra şirketi batırmak ve daha nöbetin bitmesine 1 saat olduğunu farketmek.

    4 saat kule nöbeti mi olur arkadaş.
  • ankara gata usta birliğim, geleli 15-20 gün olmuş. bende kıskançlık katsayısı artınca sevgili resti çekmiş ayrılmışız.ama haklı nedenlerim de yok değil, sevgilim mühendislik öğrencisi hemde güzel bir hatun olunca asker psikolojisi neler nele düşünüyor insan, bende dozu fazla kaçırmışım vel hasıl kelam ayrıldık. ne yapıp ne edip konuşmam hatunla arayı yapmam lazım. ki o zamanlar cep telefonları yeni çıkmış öyle herkeste yok. ancak kaldıgı yurttan gece 9-11 arası konuşabiliyorum. oda üç dk sonra otomatik kesiliyor.

    bir gece önceki konuşmamızda ayrılmışız.ertesi gün saatin dokuz olmasını iple çekiyorum üç dakika içinde neler söyleyeceklerimi gün boyu kafamda tasarlıyorum. saat sekiz olunca artık telefon kulubesi yakınlarında konuşlanıyorum.telefon kulubesi bizim bölügün yazıcı odasının hemen karşısında. bende ki şansa bak, 9-11 devriyesine çıkacak adam hastalanınca yazıcı pencereden beni görüyor çayda dem askerde kıdem hesabı yapılıyor yeni gelmiş çömez nöbete yollanıyorum.

    o zamanlar arka lojman giriş kapısının 100 metre kadar uzagında inşaat için duvarın yıkılıp geçici bir kapı açıldıgı bir yer vardı.birden bende bir şimşek çaktı hatuna nasıl aşık olmuşsam artık! kapının çok yakınınlarında yolun karşısında bakkal kuruyemişçi karışımı bir yer vardı.kontürlü telefon varmı yokmu onu bile bilmiyordum.

    nöbeti bırakıp hemen oraya gittim kapıda muhafız bölüğünden iki nöbetçi var . başka bölükten oldukları için tanımıyorum gerçi aynı bölükten olsada tanımayabilirm daha geleli ne kadar olmuş ki.çocuklara dedim 'benim acil telefon etmem lazım karşı bakkaldan. zaten hava buz gibi bir de ankara ayazı esiyor kemikler donar, kim görecek'. olmaz filan dediler ama dinleyen kim. hemen keleşi, kaskı, kütüklüğü içinde şarjörle beraber çıkardım duvarın yanına sote bir yere koydum üstte kamuflaj ama kafada dogal olarak kep yok fırladım yola.

    hemen bakkala girdim kontörlü telefon varmış allahtan. numarayı çeviriyorum meşgul, numarayı çeviriyorum meşgul bir saniye 10 dk gibi geliyor .kalp güm güm atıyor hatuna söyleyeceklerimi düşünüyorum 'seni seviyorum aşkım', 'sanırım fazla üstüne geldim', 'askerliğe alışamadım' (kuyrugu sıkıştırıp dönmüş erkek)vs vs... bir yandan da arkamı dönüp dükkanın dışını kontrol ediyorum. yakalanma korkusu , disko, askeri mahkeme, nöbet yerini terk, askeri sınırlar dışına çıkmak, hapis hepsi gözümüm önünden film şeridi gibi geçiyor.

    sonunda telefonu düşürmeyi başarıyorum her zamanki gibi yurdun santralindeki adam açıyor. ismi söylüyorum anons ediyor, gözümün önünde sevdiceğimin odasından çıkıp koridordaki telefona gelişi canlanıyor birazdan alo diyecek sesini duyacağım diye düşünüyorum yüzümde gayri ihtiyari bir gülümseme beliriyor.

    ve felaket kabus hepsi bir arada . bir an yine dışarıyı kontrol etmek için kafamı çevirdiğimde dükkanın önünde durmuş bir arabadan dükkana dogru bölük komutanın geldiğini görüyorum 4-5 metre sonra içerde olacak. 10 üssü bilmem kaç mikro saniye içinde aklıma gelen tek şey psikopata baglayıp yırtmaya çalışmak oluyor.

    telefonda bagırmaya başlıyorum lan allahsız karı beni nasıl aldatırsın, ulan askere gelmiş adama bu yapılır mı ama nasıl küfürler ediyorum nasıl küfür ediyorum bugün bile şaşıyorum ettiğim küfürlere dalak böbrek düz gidiyorum. arkamı hiç dönmüyor en galiz küfürleri etmeye devam ediyorum. lan diyorum askerliğimi yakıcam oraya gelip önce seni sonra kendimi vurucam diye haykırıyorum. bu gece firar edip geliyorum artık yaşamak bana haram ulan diye bagırıyorum bir yandan da bir ağlama tuturuyorum sular seller gibi.

    hem aglıyorum hem bagırıyorum ordan bir ara bir ses duyuyor gibi oluyorum yazıklar olsun diye telefon kapanıyor.ben devam ediyorum bagırıp cagırıp konuşuyor gibi yapmaya. artık yeter diyorum telefonu kapatıp dönüyorum .üstümde kamuflaj kafada kep yok dükkanın girişinde bölük komutanı karşıda tezgahın arkasında bakkal bana şok vaziyette bana bakıyorlar.
    komutan 'ne oldu evladım hayırdır' diye sorunca bende hemen devam ediyorum işte komutanım nişanlım beni aldattı filan feşmekan bir güzel döşüyorum.hangi bölükten oldugumu filan arada soruyor sizin bölük komutanım diyorum. niye içerden telefon etmediğimi soruyor şu an nöbetteyim o nedenle demiyorum , telefon kartı bulamadım komutanım mecburen buraya geldim diyorum. tamam evladım dert etme deyip sakinleştiğime bir delilik yapmayacağıma kanaat getirince yarın yanıma gel konuşalım deyip beni gönderiyor.
  • hep sevgilimi düşünürdüm , evleneceğimiz günü , şimdiki aklım olsaydı geldiğimde beni bırakacağını da düşünürdüm , hazırlanırdım.
  • ben yanimda kesme seker goturur karincalara verirdim.

    izlemesi cok zevkliydi.
  • yaklaşık 4 saat boyunca karınca yuvasını izledim, götüm uyuştu kalktım. ama acayip trafik vardı, girenler çıkanlar bi şeyler taşıyanlar, olaylar olaylar...
  • künyenin zincirini çıkarıp işaret parmağına dolamak. bir sağa bir sola. tam 7 saniye.
  • her gün 9 saat nöbetim vardı (evet hem de çavuş olduğum halde. cezalı da değildim)

    bir çare buldum ve işe yaradı: akdeniz marşının tamamını (4 dize × 9 kıta) ezberledim ve bittikçe baştan aldım.

    nöbet tuttuğum yerin çeşme'de denize sıfır (arada sadece yol ve kaldırım var) olması ve denizin karşı tarafında sakız adası'nın kabak gibi görünmesi ve çeşme'nin sörfperver iklimi sayesinde sürekli yüzüme rüzgar esmesi yardımcı oluyordu.

    "kebap yerde askerlik yapmışsın" diyeceklere not: arkadaşım günde 9 saat ayakta hem de güneşin alnında dikilerek askerlik yaptım, ak gittim kara döndüm diyorum. diğer ayrıntıları da tsk götüme sokabilir diye yazmıyorum. küfrettirmeyin şu mübarek ayda.
hesabın var mı? giriş yap