• babaya gidilmiş. konuşuyor da konuşuyor baba.
    arada bir şeyler de soruyor ama cevabını asla dinlemiyor. onun tek ilgilendiği konu düzeltmek. duydugu ilk yanlış kelimede konferans çekmeye başlıyor. editör gibi yani baba bir bakıma.
    haberler izleniyor.

    - sattılar ülkeyi. bir de şimdi bölüyorlar. eskiden fakirdi kızım bu ülke. şimdi çok şükür herşeyimiz var. daha ne istiyoruz bilmem ki ! ayağımıza giyecek ayakkabımız yoktu yahu. inanabiliyor musun? buz gibi havada bez pabuç giyerdik. kes derlerdi ona böyle ne yedii belirsiz bi ayakkabı. hava çok soğudu. içine atlet giyiyorsun di mi sen?
    - ..?? ... yemek yesek mi baba? acıktın mı sen?
    - çok yiyorsun be kızım. öğün atlama ama abur cubur da yeme. bütün iş idmanda. idman yaparsan yakarsın. ama boğazı da keseceksin.
    - dans kursuna yazıldık aylinle biz. zumba diye bi dans var boyle aerobik gibi, hareketli bişii. grup dansı ona gidicez haftada iki gun.
    - yahu anlamıyorum, kızım ben sizi. hadi sen küçüksün, aylin eşşek kadar kız, onda da mı akıl yok?
    - ???!!!... 37 yaşındayım baba ben.
    - olsun aylin daha büyük.kaç yaşındaydı o?
    - neyse kapattım konuyu. anlaşıldı. ben yemek ısıtayım.
    - nerde bu dans okulu? hoca kim? alla allaa. izbe izbe yerler. yemegi dolaptan çıkarma. küçük kaba alınır onlar ısıtırken. bütün yemek ısıtılmaz. bozulur sonra. yani tencereyi....vs. vs. vs.....................

    (bkz: allahım neydi günahım)

    -
  • gelecekte etmek için iç geçirdiğim can attığım dialoglar. hayırlısı.
  • arka planda sting'in englishman in new york isimli şaheseri çalmaktadır.

    baba (aniden): ne olmuş ne olmuş?
    m: işte adam ingiliz, hayat tarzı farklı filan, ayar veriyor kendince..
    b: onu demiyorum, hayvana ne olmuş?
    m: ne hayvanı?
    b: yahu adam paralıyor kendini iki saattir "aayvan ölüyo" diye?
    m: (birkaç saniye boş baktıktan sonra) nasıl yani?
    b: "aayvan ölüyo, aayvan gittı ölüyo" demiyor mu adam?
    m: .... (uzun süren dumur) yazarım ki ben bunu.

    evet, nakarat kısmındaki "i'm an alien, i'm a legal alien" dan bahsetmekte olan baba, sting'i öylesine bizdenleştirmiştir ki, doğma büyüme ingiliz olan bir adama dahi trakyalı muamelesi yapabilmektedir.*
  • baya bi sıkıntılıyım dün akşam, buralar gereksiz ayrıntı. moda sahil'de oturdum biraz, eve dönmek üzere yoldayım yürüyorum. saat 8.30-9 arası bişey.

    - alo kızıııım?
    - efendim baba
    - ne var ne yok bakim napıyosun?
    - iyiyim baba sağol... (derken burada ağlamaya başlıyorum) sen nasılsın?
    - haydaa... noldu kızım birden şimdi? dün sınavın varmış kötü mü geçti?
    - yok baba ya öyle canım sıkkın işte.
    - işyerinde biri sana bişey dediyse hemen yarın ilk iş ayrıl ordan. anında ayrıl.
    - yok ya valla öyle bişey yok, canım sıkkın işte.
    - bak ben bu gece uyuyamam, 11'de filan uçak vardır kesin, geliyorum ben oraya.
    - ya baba deli olma bi dur, işin gücün var
    - ya işi gücü batsın, ben rahat etmem burda böyle valla geliyorum.
    - yok baba gelme gerçekten gerek yok.
    - e peki sen yolun ortasında niye ağlıyosun?
    - baba anlatılacak bişi yok ki, bi an "ben nolucam" diye düşünüp kaygılandım, ondan...
    - tamam bana anlatmak istemiyosun ama anlatmanı isterdim. neyse ben seni sonra ararım hadi sen şimdi eve git bi elini yüzünü yıka.
    - sağol baba ama üzmiyim seni, vaktini de alıyorum hem
    - vaktimi almak ne demek yavrum, biz sana canımızı vermişiz, vakit de neymiş, sıpaya bak.

    bi saat sonra filan...

    - kızım naptın evde misin?
    - evdeyim baba, odamda oturuyorum.
    - sen kocaman kızsın, okulunu bitirdin meslek sahibi oldun, yolun ortasında ağlaya ağlaya yürüyecek kadar ne üzdü seni?
    - ya baba bu mudur yani, evde ağlasam bu kadar üzülmicek misin, sorun yolda ağlamış olmam mı?
    - yok tabiki öyle değil de, çok endişelendim, çok üzüldüm. şimdi bak, sen gençsin, hayattan beklentilerin var. doğrudur. kadınsın, incinmişsindir, olur öyle şeyler. ama bak bir düşün, kendi koşullarını üst üste koyup bir bak, dünyada 3.5 milyar kadın var desek sen onların çok küçük bir bölümünün içindesin. kendini sakın yalnız hissetme, ben şu an bile atlar gelirim senin yanına.
    - sağol baba.

    *
    ki gelir. gelmişliği vardır.
    gitmişliği olmasın.

    *
    acil update:

    babam "acem kızı" türküsünü çok sever, ona atfen "siz ağlarken gözünğzden inci mercan dökülüyor" der bize (ablamla bana) hep. tam entry'yi yazdım, başka bir başlıkta yine babamsal bişey daha yazdım, gönderdim okudum, gözlerim oldu yine, telefonuma babamdan mesaj geldi:

    "yumdukça gözlerinden düşen mercanlar
    bilesin ki bizleri hep yaralar" diye.

    böyle bir babası olduktan sonra bir kadının, sevgilisinin başını tabi ki yer "sen beni sevmiyosun, hiç romantik değilsin" diye. *
  • - dersler nasıl bu yıl?
    -bir iki tanesinden kalırım baba.
    -kızım neden öyle yapıyorsun, alttan ders bırakma, çalış biraz...
    -ya baba boşver yaaa...
    -amaaan hakikatten boşver ya...
  • cyl: *ooo baba, akşama balık mı var? ne balığı ki bunlar?
    babacyl: mezgit
    cyl: *ama bu mezgite benzemiyor?
    babacyl: *ben senin bildiğin mezgitlerden değilim, hıh!
    cyl: puhahahahah
  • kız film izlemekteyken yanına gelip ayakta dikilip filme tiptip bakan baba, sinir bozucu sessizliğin ardından beklenen soruyu sorar;

    - ne izliyorsun?
    -breakfast at tiffany's baba audrey hepburn işte.
    - e siyah beyazdı bu..
    - renklendirmişler.
    - var mı öyle bi teknoloji?
    - varmış demek ben de bilmiyorum.

    baba oturup izlemeye karar verir. kız döner bu sefer sorumluluk hissederek;

    - nasıl baba beğendin mi?
    - noluyo şimdi burda gaye nedir anlamadım. sen kadının elbiselerine filan bakıyosun heralde ondan hoşuna gitti diye düşünüyorum.

    mavi ekran.
  • hasta beşiktaşlı bir baba ile eskişehirspor-beşiktaş macı oncesi yapılan konusma

    l: baba ben bu macta eskişehiri tutuyorum
    b: ne munasebet!!!
  • banyo yapılmıştır, yatmaya hazırlanılmaktadır. saçlar kurutulur ve titan quest'te yaran babaya yamanılır:

    nyneve: babacıım?
    baba: efendim kızım?
    nyneve: baba ben yatıcam, sabah erken kalkmam gerek ama hiç uykum yok. saçlarımla oynasanaaa...
    baba: dur şu relic'i de tamamlıyım söz.
    nyneve: ama baba benim uyumam lazım, pause yap iştee
    baba: ben relic'i tamamlarken sen de süt iç, uykun gelsin biraz. sonra dediğini yaparım.
    nyneve: piki. (mutfağa gidilir, süt içilir, anneyle geyik yapılır ve sonra babanın yanına gidilir)
    nyneve: ee baba?
    baba: bak bak buldum tamamladım, bi bu artifact kalmıştı yapmadığım o da oldu.

    bu arada ben oyunu izleyedurmuşum, kendimi kaptırmışım. uyandığımda yatağımdaydım. söz verdiği gibi oynamış saçlarımla uyumuş olmama rağmen. canım benim.
  • her şey annenin komşudan gelerek kızının eve 550 metreküplük bir akvaryum yaptırdığını anlatmasıyla başlar..

    ben *: nası yani yarım ton su yapar o çok yaa piyano gibi bişey o, zırttı da vırttı da

    anne: öyle de patlamış akvaryum orayı da su basmış burası da cam olmuş falan da filan

    baba: * 550 metreküp kaç ton yapar kızım?

    lomelindi: (bu soruyu sorduğuna göre birazdan lafı yiycez korkusuyla ama artık çok geç olduğunu da farkederek)
    şey yarım ton yapmaz mı acaba?

    baba: 1 metreküp su 1 ton kızım.

    lomelindi: evet ama yarım ton bile çok değil mi*

    baba: sen artık mühendissin her söylenene inanmaman gerek. ne biçim mühendissin sen?

    lomelindi: ama baba 550 metreküp bizim eve sığmaz kiii ben o kilodur diye vırt zırt

    her neyse sonuç olarak ister atom parçalayım ister otopsi yapayım babacım her zaman bana gol atmanın bir yolunu bulur. bu diydirdiği laf sayesinde de sınavlarda sonucun birimini yanlış yazarsak sorudan neden puan alamadığımızı anladım. orda burda rezil olmayalım diyeymiş. ama üniversite diplomam hiç birşey babam herşeymiş. *
hesabın var mı? giriş yap