balzamin
-
cemal süreya'nın muhteşem şiiri.
balzamin
sen el kadar bir kadınsındır
sabahlara kadar beyaz ve kirpikli
bazı ağaçlara kapı komşu
bazı çiçeklerin andırdığı
iş bu kadarla bitse iyi
bir insan edinmişsindir kendine
bir şarkı edinmişsindir, bir umut
güzelsindir de oldukça, çocuksundur da
saçlarınla beraber penceredeyken
besbelli arandığından haberli
gemiler eskirken, deniz eskirken limanda
sevgili -
bir çiçek olmaktan çok sevmektir balzamin, kimsenin olmamaktır; bir o kadar da onun olmaktır. sevgili kokmaktır.
-
birilerinin, utanmadan birilerinin gözlerinin içine baka baka okuduğu, utanmadan okuduğunu kendine daha fazla aşık ettiği ve utanmadan bunu başkalarının gözünün önünde yaptığı, cemal süreya şiiri.
el kadar kadınların kendi kendine fısıldadığı, yalnız kendileriyle paylaştığı bir sır, gemiler eskirken deniz eskirken limanda, uzakta çok uzakta -zaman da olabilir bu uzaklığın cinsi- olan arandığından haberli sevgililere incelikli bir ağıttır. -
"gemiler eskirken deniz eskirken limanda"
bu nasıl bişey. paleantoloji sonsuzluk toz zerrecikleri aklında hiç yokken ağlayıvermek iç ezilmesi. bir dize bunu yapabiliyor dostlar kelimelerin gücüne inanın -
ben bu şiiri bir kağıdın üstünde değil bir çift gözde okumuştum. şimdilerde hüznü çöktü içime. güzel şiirdir.
-
(bkz: noli me tangere)
-
-
"sen el kadar bir kadınsındır
sabahlara kadar beyaz ve kirpikli"
deyişinde kendimi bulduğumdur. minik ve beyaz varlığımı huzurla doldurandır. -
-
(bkz: ados) un çıtayı tekrar yukarıya taşıdığı son teklisidir:
ben ağlamam gökyüzünün gözyaşlarını alırım arkama
birileri seni anarken duymuş beni bunlar hep safsata
düşlerimizi yaktığımız görülmedi gömüverdik tastamam
sen farkında değildin bendim düştüğümde sana yaslanan
yüzyıllık nöbette gibiyim beklemenin büyüsüne aldanan
belki boşuna diyecekler gelmeyecek bunlar hiç bir anlama
çınlıyoken şu kulaklarımda bol yankılı şekerli kahkahan
şarkıların zehirli ilüzyonunda tesellileri harcamam
halim yok kalbimin kabul ettiğini bir çırpıda atmaya
omzumun hizasında gözlerin var gerek yok ileriye bakmaya
nasıl da heves eder insan bazı denizlere sonsuz batmaya
umutsuz kalmaya, suratını asmaya
kollarını kavuşturan çaresizlik yayılmış anlara
her taraftan bir sızı saldırıyor dağlara
zihninin dehlizlerine kazınmış bi kavga var
yosun olsan sarılırdın taşlara
gözlerimin uçurumuna süzülüyor arsız duman
felaketin ansız yutar
yok elimi tutan
yak sigaranı göğsümüzün içine dolsun zaman
balzamin açsın şu an
kabul mü duam
git buradan dizlerimize varan karanlığın ortasından
anlamı yok fırtınaları cebimde tutmanın gerçeğin sofrasında
böyle insan kayar gider uzaklaşır birden ben noktasından
söyleyin onlara, kendine küsen insanlardan korkmasınlar
ne zaman bi satır karalarsam biri çıkıp gelir notlarımdan
sımsıkı saracak sanarken elleri uzanıp yakalar kollarımdan
kurtulmaya isteğim mi yok gücüm mü bilmem yine zorlarım da
sonunda kendimi bulurum üşüyorken yalnızlığın ormanında
ay tutulmuş, dil tutulmuş, balzamin koklayınca
ah, yanıyor esaretimin alevlerini okşadıkça
hiç var olmamış gibi geldiğin oluyor ne yalan söyleyeyim
hiç olmadıkça
ben boşlukları doldurmaya divaneyken bütün dünya voltasında
kim dedi insan yerine koymasınlar
bir veda sayıyorum bunu, beni sormasınlar
kim isterse o hoçakalsın beni yormasınlar
gözlerimin uçurumuna süzülüyor arsız duman
felaketin ansız yutar
yok elimi tutan
yak sigaranı göğsümüzün içine dolsun zaman
balzamin açsın şu an
kabul mü duam
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap