• muzaffer sarısülük donu girmiş, anadolu'da yaşamaya devam etmektedir.

    sırıtma da incele: donuna girmek
  • barak baba'nın sözlerinin en azından bir kısmı şöyle:

    "bismillâhi dem her dem bedem dem dem dem bu dem
    yaf'al-allah mâ yeşâ'va yahkumu mâ yürîd
    ulu tanğırdın fermandın furmandın
    tinğiz* tiller süt göller, bal ırmaklar
    hânlar vezirler bikler* kadılar dânişmendler* meşâyihler ahîler ulular azizler
    yiti* tinğiz yiti tinğiz ortasında bir aydın gevher
    ol aydın gevhernünğ yöresinde yitmişbinğ dağ
    ol dağda arslanlar kaplanlar imalar* kiyikler* börüler* ayular çakallar
    heyhâte heyhût saltuk ata miskin barak
    irenler aydur: biz yürüriken tüş görerüz, tüşümizni neye yoraruz?
    yoma yoraruz hayra yoraruz.
    kaba kaba arafeler ulu ulu bayramlar lonpay lonp.*
    bismillâh bazar bazar din bazar
    dânişmedler ni yazar?
    yom yazar hayır yazar.
    yom var yola düzer yom var yoldın azar.
    tünki bazar ni bazar bazan bu künki bazar
    bu sabaknı okıgan yolındın nite yazar?
    her ki yolından azar kudret çevgânı bilin üzer*, tanğrı iren andan bizer*.
    bismillâh aydın baca
    altın işik* kümiş kapu
    birinç
    ve zerde kur kuşak ve dâne birinç dülbend
    yiti kat yir töşek, yiti kat kök börük.
    tinğizler bâde, kûh-ı kaf tekye.
    çün ol bâdedin içdük, mest olduk, hayrân olduk.
    çün mest şodî, hayran şodî, bîdâr şodî, sebâh şodest.
    salınıp keldünğ, bostanğa kirdünğ, bostan oyuğunğa selâm virmedünğ.
    pes bilme misün, sağrı edüne tiken bata.
    delü kardaş, siğirü* bostanğa kir, bostan oyuğunğa selâm vir, otur, toyınca yi;
    çaluyı oda yak, koltukla al, taşra çık.
    bismillâhi, avurdum*.
    avurdumdın savurdum, müddeîyi devürdüm.
    kızıp keldüm, yortdum, anğdum anğdum*.
    ne olup anğdum ispâhî iken bik oldum, künde bir kaz yidüm, sultâna hıyânetlık eylemedüm.
    dînünğe kuvvet, iv işikin uvat*.
    istanbul ilen tırabzonunğ irisini kır, tinğize atunğ, uşakını çeriye kat, muhammed'e salâvât.
    karşu karşu çardaklar karsa karsa* oyunlar.
    tokuz öküz bir sokum*.
    yirdin kökke bir ekser, mutumuz* yiti ekser, zihî muz, zihî ekser.
    her ki bu sabaknı anğladı*, unğladı*.
    her ki anğlamadı tanğladı*.
    çün tanğladı kavul savul oldı*.
    her ki kavul savul oldı, avurt davul oldı.
    her ki avurt davul oldı, nîşter gerek oldu..."

    ****
  • "târîh-i berzâlî"de şöyle anlatılmış:*

    "705 cumâdel'ûlâsının dokuzuncu perşembe günü, şamâ, arab olmıyan birisi, ırak'tan çıkageldi. adı barak'tı. yanında dervişlerden yüz kadar adam vardı. başlarında keçeden yapılma boynuzlar, boyunlarında ip geçirilmiş ziller, aşık kemikleri vardı. sakallarını traş ettirmişler, bıyıklarını salvermişlerdi. şehrin dışına kondular. halk, seyirlerine gitti. cuma namazını hambelîler ruvâkında kıldılar. sonra kudüs'e gittiler. mısır'a gitmek istediler, fakat mısırlılar kabul etmedikleri için gene şam'a döndüler. ramazanı şam'da geçirdiler, bayramdan sonra tekrar kudüs'e gittiler. şam'a döndükleri zaman boynuz takınma âdetini bıraktılar, fakat sakallarıyla beraber bıyıklarını da traş ettirdiler. adı geçen barak, kırk yaşlarındaydı, anadolu'da tokat köylerinden bir köyde doğmuştu. babası beğlerdendi. amcası, tanınmış ve iyi bir kâtipti. memleketinden çıkmış kırımlı şeyh sartuk'a (saltuk) intisab etmişti. kendisine barak adını da bu şeyh vermişti. çünkü o, şeyhin kusmuğunu yemişti de şeyh sen benim barakımsın demişti. barak, kıpçak dilince köpek demektir. on yıldır, tanınmıştı, şeyhi de aşağı yukarı on beş yıl önce ölmüştü. tatar hükümdarı gazan'ın saygısına nail olmuştu. sebebi de şuydu: bir gün üzerine bir kaplan saldırmıştı, barak, nâra atarak kaplana hücum edip kaçırmıştı. bu yüzden gazan, ona saygı göstermeye başlamıştı. hatta birden otuz bin dirhem vermişti, fakat barak bu parayı, bir günün içinde tamamıyla dağıtmıştı. övülecek bir huyları varsa o da namaz kılmalarıydı. namaz kılmayanı dövdürür, meydanda, ayaklarına sopa attırırdı. kılığına kıyafetine dokunanlara, ben derdi, dervişlerin maskarası olayım diye bu şekle girdim. bazı kere de kalenderî olduğunu, bu yüzden sakalını traş ettirdiğini söyler, görünüşe itibar edilmemesini, maksadın iç temizliğinden ibaret bulunduğunu bildirirdi. fakat şeyhi sartuk'ta, bu çeşit şeyler yoktu..."

    ****
  • ismi, ceza'nın mürekkep doldurdum isimli parçasında neyzen'le beraber geçen zat.
  • aslen tokat'ın yerlisidir. seçtiği hayatın aksine oldukça 'elit' bir kesimden gelmektedir. babası bir ordu kumandanı, amcası ise yüksek dereceli ünlü bir memurdur.
    isminin hikayesi ise büyük ihtimalle gerçek. saltuk'un ateşli bir müridi olan bu çılgın gencimiz, saltuk'un kustuğu lokmayı istekle yiyince ona ''kıllı köpek'' manasına gelen ''barak'' ismini takmıştır.

    dansetmeyi çok seven bu çılgın amcamız, kendini moğol-ilhanlı hükümdarlarına da sevdirmiş olacak ki, moğol hükümdarı kendisine bir tekke bile yaptırmıştır. müridleri de barak baba'nın kemiklerini buraya gömmüşlerdir. daha sonra müridleri tarafından sürdürülen bu tekke geleneği, biraz barak baba'nın felsefesinden uzaklaşmış olacak ki müridleri yavaş yavaş rahat hayata katılmak istemişlerdir.

    marjinal ve ''sapkın'' kimliğine rağmen oldukça saygı duyulan bir zat imiş kendisi. mevlevi şeyhi ulu arif çelebi, 1316'da barak baba'nın tekkesini ziyaret etmiştir.

    (bkz: tanrının kuraltanımaz kulları)
  • tarihte barak ismi ile anılan derviş barak'ın ilginç hikayesi:
    selçuklu hükümdarı izzettin keykavus'un oğullarından biri, bizans'ta mahkum tutulmaktadır. kendisi kaçmaya çalışır ancak tekrar yakalanır ve patriğin himayesine verilerek rahip olması sağlanır. daha sonra bizans prensi onu sarı saltuk'a yollar. sarı saltuk onu tekrar islama döndürür ve ona barak ismini verir. ona sadece ismini değil, kendi doğaüstü güçlerini de bahşeder. ki sarı saltuk'a da bu güçleri, saltuk henüz basit bir çobanken akşehirli mahmud-i hayrani bahşetmiştir. daha sonra sarı saltuk barak'ı azerbaycan'da olduğu sanılan sultaniye'ye yollamıştır.

    kaynakça:
    1. beliefs on afterlife in the anatolian turkish legend saltuq-name / şükrü halûk akalın
    link: http://turkoloji.cu.edu.tr/eski turk dili/4.asp
    2. a.t. karamustafa, “early sufism in eastern anatolia”, classical persian sufism: from its origins tu rumi, london, 1993, pp.190-191
  • rum abdalları arasında hakkında en çok yazılı eser yazılmış olandır.
    bunu nedeni zamanında yazılı kültüre sahip arap ve fars illerinde çok dolaşmış olmasıdır.
  • kalenderi dervişidir. kendisine takıntılı bir şekilde aşık olan kadının oyununa gelir. kadın evinde ya onunla evlenmesini yoksa ahaliye kendisine tecavüz ettiği iftirasını yayacağını söyler. kaçışı olmayan barak baba tuvalete gitmek istediğini söyler. tuvalette saçlarını kaşlarını kazır. uzunca bıyığına dokunmaz kulaklarını burnunu deler. tuvaletten çıktığı an kadın korkudan bayılır. ve barak baba yollara düşer. kendisine barak baba denmesinin sebebi tabii olduğu şeyhinin kusmuğunu yediği için köpek anlamına gelen ( barak ) lakabı verilir. kalenderi grubuyla beraber demir ayakkabılar belden üstü çıplak bir şekilde diyar diyar dolaşırlar. bunlar geldikleri yerde pek hoş karşılanmaz hatta korkulur. boynuzdan borular yapıp üflerler. ama osmanlı halkı tarafından sevilirler insanlar para ve gıda yardımı yapıp hayır dualarını alırlar.
  • en önemli rum abdallarından, sarı saltuk'un halifelerinden, taptuk emre'nin bağlılığını bildirdiği efsanevi kişilik olarak rivayet edilir. tekerleme biçiminde oldukça fazla sayıda edebi eser verdiği, o eserlerin bazılarının günümüze geldiği bilinmektedir
    birkaç örnek vermek gerekirse:
    ****
    bazar bazar o bazar
    bazar bazardan bazar
    dünya bazarın üzer
    danişmendler ne yazar
    hayır yazar yum yazar
    yum var yola düzer
    yum var yoldan azar
    dünkü bazar ne bazar
    bazar bugünkü bazar
    bu sabakı okuyan
    yolundan nite azar
    her ki yolundan azan
    kudret çevganı belin üzer
    tanrı eren andan bezer...
    *****
  • reha camuroglu nun ikiilebir kitabında çokça bahsi geçen sufi. efsane odur ki mürşidinin kendisine olan bağlılığını ölçmek için kusması ve baba'nın bunu büyük bir vakurluk içinde yemesi üzerine barak (köpek) lakabını almıştır. geylan'a elçi olarak gönderilmiş fakat ayaklanma halinde olan geylan'lılar barak baba'yı parçalamak suretiyle öldürmüşlerdir. barakiyan ya da baraklilar olarak tabir edilen, kendisine uyanlar tarafından, kemikleri sultaniye ye getirilmiş ve orada defnedilmiştir.
hesabın var mı? giriş yap