• alain de botton, çağımızda başarının ne anlama geldiği ve insan üzerindeki etkilerinden bahsettiği konuşmasına şöyle başlar;

    "... pazar günü güneş batmaktayken, kendimle ilgili umutlarım ile hayatımın gerçekleri arasındaki fark öyle acı bir şekilde artar ki, en sonunda başımı yastığa bastırmış ağlarken bulurum kendimi"

    konuşmasına bu şekilde başlamış olması bile hayata nasıl baktığının bir göstergesi oluyor pek tabi.

    endişenin, başarısızlık korkusunun ve tatminsizliğin bireysel bir sorun olmadığının altını çizmeye çalışıyor aslında.

    eskiden fakir ya da başarısız insanlar "şansız" olarak adlandırılırdı. şimdi ise bu insanlara "ezik/loser" deniyor.

    eski insanlar, başarı ya da başarısızlığın sorumlusunun evren olduğu düşünüyorlardı. başarının, evrende varolan düzenin bir sonucu olduğu, çok da kontrol edilemeyecek bir şey olduğunu kabullenmişlerdi.

    şimdi ise, tüm kontrolün insanın kendi elinde olduğu inancı hakim (nietzsche: god is dead). bu nedenle başarı da başarısızlık da insanın kendi suçu olarak görülüyor.

    görüldüğü gibi gayet zalim bir yaklaşım. aslında, o kadar çok parametre var ki, kontrolün yalnızda bizde olması mümkün bir şey değil.

    şöyle bitiriyor;
    "her şeyde başarılı olamazsınız. bunu kabul etmekle başlamak lazım. basitçe, neyi kaybedeceğinizi seçmeniz gerekir"
  • yarattığı baskı tek başına başarısızlık sebebidir.
  • kendi hayatıyla ilgilenenlerin rahatlıkla ulaşabileceği statü.

    o ne yapmış, bu nasıl mutlu olmuş, onlar benden ne istiyor, nasıl daha başarılı olurum sorularını falan bırakıp, yaşamına, yapmak istediğin, içinden gelen şeylere odaklandığında rahatlıkla ulaşabileceğin bir konum.

    iş verenin mesela seni işe alırken bu insan başarılı olur ilerde diyor ya hani, hah işte onu sırf onların istediği gibi birisin diye demiyor. kendin gibi bir şey olabilmeyi başarabilmişsin diye diyor.

    sevgilin seni beğeniyor ya hani, biz mutlu oluruz diyor, hah işte onu sırf onun beğeneceği gibi birisin diye demiyor. kendin gibisin ve o senin gibilerden hoşlandığı için diyor.

    yaptığın işlerle, aktivitelerle insanlar seni başarılı, mutlu cart curt görüyor ya hani, hah işte onu sen onların takdir edeceği işler yapıyorsun diye demiyor. kendin böyle işlerle uğraşmayı seven birisisin ve bunlara odaklanıyorsun diye diyor.

    kendini, kendi istediğin gibi yarat. başarılı ol.

    edit:imla
  • "hayatın amacı. başarılı olmanın bir kalıbı bile var:

    çok içki içmiyorsunuz, haftada üç gün düzenli olarak sporunuzu yapıyorsunuz, iyi para kazanıyorsunuz, iş arkadaşlarınızın ve patronunuzun hakkınızda iyi şeyler düşünmesini sağlıyorsunuz, sağlıklı besleniyorsunuz, orta-üst sınıf bir arabanız var ve o arabayı dikkatli kullanıyorsunuz, günde sekiz saat uyuyorsunuz, güne zinde başlıyorsunuz, paranoyalarınız yok, eski arkadaşlarınızla düzenli olarak görüşüyorsunuz, pazar günlerini piknik yaparak geçiriyorsunuz, çocukça hareketleriniz yok, toplum içinde ağlamıyorsunuz çünkü güçlüsünüz, bağışıklık sisteminiz kuvvetli, sağlıklı ve üretkensiniz, ekşi sözlükteki karma puanınız gün geçtikçe artıyor. dolayısıyla başarılısınız. (bkz: fitter happier)

    toplum sizi öyle gördüğü için başarılı ve mutlusunuz.

    peki gerçekten öyle misiniz?"
  • kime göre neye göre sikip atmak istediğim olgu.

    aslında kime göre neye göre diyerek sikip atmak ebru gündeş'in ilk best of albümünü çıkardığı dönemlerde ortadan kalktı ama olsun, vintıç sayılsın benimki.

    başarılı olmak ne demek? iyi bir okuldan mezun olup iyi bir işe girip güzel bir eş bulup pırlanta gibi çocuklar yetiştirip emeklilik yıllarını sahil kasabasında otuz yıllık eşinle geçirip uykunda öldüğün zaman başarılı bir insan olarak mı anılırsın? başarı en yüksek vergi dilimine girebilmek midir? herkes başarılı olmak zorunda mıdır?

    ne yazık ki algı böyle. bu yüzden insanlar iyi kötü bir okuldan mezun olduktan sonra açığı kapatmak için yarak kürek master programlarına başlıyor. bitirince o ezikliği, başarısızlığı omuzlarından attığına inanıp yalandan bir mutluluğa sarılıyor.

    iş değiştirmek için kemiğini siktiriyor herkes, geçeceği bir sonraki iş onu mutlu edeceğinden değil çoğu zaman, sadece "falanca yere geçtim" diyebilmek için. basamakları bir bir aşıyorum diyebilmek için. ilk zamanlar tutuyor insanı bu heyecan. sonra yavaştan yenilik hissi kayboluyor ve yine yüzü düşüyor. sıkılıyor.

    -"29 yaşıma geldiğimde evlenmiş olacağım." bir kız arkadaşım bana böyle demişti. çok hırslıydı. her boku planlamıştı. 35 olmadan iki çocuğu olacakmış falan. kafa gel arkadaş. neden peki? evlenmek istediğinden mi yoksa düzgün bir evlilik yapmanın çevre tarafından takdir edilen bir durum olmasından mı kaynaklanıyordu bu 5 yıllık kalkınma propagandası? o evlilikten o çocuklardan hayır gelir mi amk?

    bence başarılı olmak mutlu olmaktır. ama gerçekten mutlu olmak. bunun temel kriterlerinden birisini de "istemediği insanlarla görüşmek zorunda kalmama lüksü" olarak adlandırabilirim. etrafınıza bakın, bir dünya mal göreceksiniz. eğer görmüyorsanız, sizi tebrik ederim, mutlusunuz. ama görüyorsanız, afedersiniz ama country marketing director olsanız sikime department coordinator olsanız taşağıma...
  • minicik bir karıncanın koccaman bir ayçekirdeğini kaldırıp yuvasına ulaştırabilmesiyle, bir insanın aya ayak basabilmesi arasında geniş bir yelpazeye sahip son derece göreceli kavram...
  • başarıyı hissetmedikten sonra hiç bir anlamı yoktur.görecelidir.
  • mümin sekman'ın anlatımı ile şöyledir:

    "büyük soru şu: olmak mı, görünmek mi? çoğunluk mış gibi görünmeyi seçer; akıllıymış, zenginmiş, başarılıymış, mutluymuş gibi görünmeye çalışır. insanlarin çoğu başarılı insan taklidi yapar; içten içe her şeyin farkında olduklari için, çoğunun özgüveni kırılgandır. sana önerim iyi görünmeye çalışma, gerçekten iyi ol! "prezentabıl" bir imajın ötesine geç, güçlü bir gerçek yarat. başarılı insan taklidi yapma, gerçekten başarılı ol.başarmak, güçlü bir gerçek yaratmaktır."

    benim bu yazı da en beğendiğim cümle "başarmak, güçlü bir gerçek yaratmaktır." sözü oldu, bence çok net bir cümle yani şunu yaparsan bunu bilirsen, şunlar seni tanırsa ya da, ya da ... başarılısın diye bir şey yok! kendi içinde güçlü bir gerçek oluşturabildiysen, tebrikler başardın dostum :)
  • zengin olmak ve güzel bir eşe sahip olmak olarak tanımlamıştı bir arkadaşım. evet haklıydı.genel olarak toplumun başarılı olma kriterleri bunlardı.
  • bir çok insana göre okulda veya işte kazanılan başarılardır en önemlisi. ancak buna göre başarısızken, 3 5 kuruşun peşinde koşarken aslında çok daha mutluyuz, kimsenin bizden öyle çok büyük beklentileri yok çünkü biz büyük hayallerimizi istediğimiz gibi kuruyoruz ve bir gün bu hayalleri gerçekleştirirsek eğer, insanlar başarılı olduğumuzun kokusunu almaya başlıyor, tıpkı zombi sürüsü gibi, ve bu başarınızı beğendikleri için kendi başarıları gibi görmeye başlıyorlar ve beklentiler yükseliyor böylece. olduğunuzdan daha iyi olmanızı istiyorlar yoksa sizi yuhalıyorlar çünkü tüketim sınırsız ve çok hızlı her zaman. aslında böyle hayvani bir hızda tüketmesek hayatlarımızı, üretime bu kadar fazla gerek kalmazdı yani bazı dönemler üretir ve geriye kalan dönemlerde mutluluğu daha rahat ve gerçek yaşayabilmek adına çaba gösterebilirdik, en azından deneyebilirdik. bana göre başarılı olmak illa iş, güç değildir. başarılı olmak her yerde her şekilde olabilir ve önemli olan bu gerçek başarıyı görebilmektir. işte güçte başarılı olmak çoğu zaman hiç bir şeydir ve önemli olan insan olma başarısını başarabilmektir, mesela paylaşırken küfür edebilmeyi başarmaktır ya da severken uzak durmayı başarmaktır bazen de affetmeyi başarmaktır ya da korkusuzca umutlanmayı başarmaktır.
hesabın var mı? giriş yap