hesabın var mı? giriş yap

  • bana bir yiğit özgür karikatürünü hatırlatan şarkı sözü:

    - yokluğunda çok kitap okudum esra.
    - ne okudun mustafa?
    - insanın okumak için bol bol vakti oluyor..
    - neler oludun mesela?
    - uzun uzun düşündüm ikimiz hakkında..
    - mal mal denizi seyrettin değil mi?
    - aşka yürek gerek esra..

  • hava soğuktur...
    sen de küçük olmalısın.
    baban,annen yanında.
    ne derdin var ne kederin.
    belki de içerde yer yatağında yatıyorsundur he?
    akşam fındık falan konmuştur sobanın üstüne.
    o soba seni ısıtsın diye çalışan baban,oturmuş çay içiyordur.o kadar da keyif yapsın değil mi?
    sonra ışıklar söner,
    tavanda kırmızı bir gölge...
    sobadan gelen çıtpıt sesler...
    annen yatmamıştır daha.sobanın içindeki odunun,kömürün tamamen yanmasını bekler.
    belki de yanına uzanır.
    mutlusundur işte.
    huzurlusundur.
    büyüyünce,o günleri bu kadar çok özleyeceğini hiç düşünmemişindir.
    sobadan yansıyan ateşin kırmızısı,yerini kömürün rengine bırakır büyüdükçe.
    üzülürsün.

  • bir taksiye aceleyle atlayıp "öndeki arabayı takip et" demek.

    edit piaf: ohoo herkesin uktesiymiş bu içinde. herkesi sırayla taksi tutup birbirimizi takip etmeye davet ediyorum.

  • balık hafızalı fenerbahçeli arkadaşların kurduğu ıslak rüya.

    bakalım talimatname ne diyor.

    “iç sahada oynanacak olan son lig maçında kupa verilir”

    peki son maç dışarıda olursa ne yapılır? illa deplasmanda kupa kaldırıcam diyorsan deplasman takımına rica edilir. bir sorun görmezse orada kupa verilir. sonra geçer kendi sahanda istediğin gibi kutlarsın.

    peki galatasaray kadıköyde nasıl kupa kaldırdı?

    o dönemi hatırlamayanlar olabilir. galatasaray'ın kupayı kadıköyde kaldırıcaz diye bir talebi olmamıştır. talimatname gereği iki takımında şansı olduğundan ve play-off olduğundan kazanan şampiyoluğunu kutlar istediğin bir tarihte kupanı alırdın. hatta o dönem fenerbahçe ''ya biz kupayı getiricez ama galatasaray kazanırsa kupayı almasın'' diye bir talepte bulundu.

    https://www.hurriyet.com.tr/…de-kupa-krizi-20518534

    galatasaray'da buna karşılık ''o zaman kupayı stada getirmeyin. kazanan pazartesi günü kutlasın zaferini'' teklifinde bulundu.

    https://www.sporx.com/…ayi-alacak-mi-sxhbq279410sxq

    peki sonra ne oldu? galatasaray'ın kadıköy fobisine güvenen fenerbahçe ve demirören kupayı stada getirmeye karar verdiler.

    https://www.turkiyegazetesi.com.tr/…n-verecek-12179

    açıklamalara bak hele. ''kupayı getiricez, kazananı alkışlayıp kupasını vericez!!!'' tabi galatasaray taraftarı, yönetimi, futbolcusu, teknik adamı herkes şok. kimsenin böyle bir talebi yok. bu sırada yapılan görüşmeler bir sonuç vermiyor çünkü fenerbahçe taraftarı o sırada ''galatasaraya 3 mü atarız, 5 mi atarız'' muhabbeti yapıyor. herkes fenerbahçenin kadıköy'de galatasarayı yeneceğinden emin.

    kimsenin aklına gelmeyense bu maçın sonunda kupa alınacak olması. tabi galatasarayda herkes kinlenmiş. canını dişine takıp maçı berabere bitiriyor, kupayı hak ediyor. e tabi galatasaray hak ettiği kupayı istiyor doğal olarak. ama fenerbahçe ve tff çamura yatıyor tabi. tff ''yav kupayı biz size soyunma odasında verelim çaktırmayın.'' diye ısrar ediyor. fenerbaçe stadda kupayı kaldırırlar diye ışıkları döndürüp sahayı suluyor.

    ama galatasaray kinlenmiş. madem getirdiniz kupayı kaldırıcaz diyor ve kaldırıyor.

    fetö metö diye sayıklayan arkadaşlara söyleyin olayın içeriği linkleriyle beraber aktardım. bir daha böyle bir şey olması ihtimal dahilinde değil yani. galatasaray istemediği sürece o kupayı stadına getirtmez. sende kaldıramazsın.

    edit: terimin cezası iptal edildiği için kulübedeymiş pardon gecenin bir yarısı yazınca o kadar hata oluyor.

  • hayır bunun sosyal medyada beğeni almak istemekle hiç ilgisi yok. bu daha önce de belirtildiği gibi kişinin etik değerlerindeki problemden kaynaklanan bir şey.

    sene 2012, babam konya'da onkoloji hastanesinde yatıyor. artık son günleri biliyoruz. tam bir ay orada hastane koridorlarında, sandalye tepelerinde yattık. bir ay boyunca o servisten her gün bir, iki belki üç cenaze çıktı. geceleri inlemeleri duymamak için kulaklık taktık, camdan çıkarttık kafamızı.

    ne oluyordu biliyor musunuz? hemşireler ve doktorlar aralarında iddiaya giriyorlardı. atıyorum "102 numaraya iki gün veriyorum" "106 bu gece kesin" diye kahkahalar atıp, üstelik kolasına, pizzasına iddiaya giriyorlardı.

    o odada yatan hasta vefat ettiğinde insanlar ağlarken, bütün odalardaki hasta yakınları "acaba sıra bize ne zaman gelecek" derken ve teselli etmeye uğraşırken bunlar "ehehe kazandım, akşama dominos" gibi salak saçma şeyler söylüyordu insanların yanında.

    vefat eden biri olduğunda kapıyı kapatıp, kefenlerken sizi içeri almıyorlar. ama kapının arkasından gelen gülüşmeleri duyabiliyorsun hala.

    evet alışmış olabilirsiniz, evet sizin için sıradan bir olay olabilir ölümler ama bizim için değil. hastalar için de değil. ben o koridorda, o odada babamı kaybettim. siz babamı kefenlerken gülüp, şakalaşırken biz çökmüş yere ağlıyorduk.

    sizin için hiçbir şey belki ama bizim için büyük bir olay. biraz saygı, en azından mış gibi yapmak. biraz empati. çok mu zor?

    bütün sağlık personelleri böyle mi yani? hepsi aynı düşüncelerde, aynı nasırlaşmış kalplerle mi hizmet veriyorlar insanlara? bir tanesi bile mi vicdana sahip değil? midem bulandı.

    edit: elbette ki vicdan sahibi, hastalarla ve yakınlarıyla empati yapabilen, işini büyük özveriyle yapan, emek sarf eden insanlar var. bunun farkındayım. amacım kimseyi suçlamak ya da genelleme yapmak değildi. insan böyle bir paylaşım karşısında sinirlerine hakim olamıyor ve aynı şeyleri yapan, insanları en hassas dönemlerinde kıran kişileri görünce sitem ediyor. umarım sonuçlarına katlanır bu kişi, en azından delil var ortada.

  • buna inanıyorsanız size kötü bir haberim var hacı:

    muhtemelen siz çirkinsiniz, hiçbir kız size karşı öyle yoğun duygular hissedip açılacak kadar etkilenmiyor.

    nereden mi biliyorum? :(

  • başlık: şakirtler hadi bunu da açıklayın

    entry: insanlar topraktan geliyorsa şimdiki topraklar neden insan olmuyor?

  • sosyal hayattan kopuk; bir kitap, oyun, film vb. hakkinda aradan yillar gecmesine ragmen saatlerce ayrintilar hakkinda konusup (tartisacak birini bulabilirse) tartisabilecek kimse.

    nerd: diamonds are forever'da lana wood'un ustundeki yesil elbiseyi hatirliyosun degil mi?
    dinlemek zorunda kalan zavalli: biyir, o ne?
    nerd: 1971'de cekilen james bond filmi var ya hani sean connery falan oynuyodu.
    dinlemek zorunda kalan zavalli: eee
    nerd: iste o filmde plenty diye bi hatun vardi, lana wood oynuyodu.
    dinlemek zorunda kalan zavalli: eeeeee
    nerd: heh hani 20. dakikada merdivenlerden inerken ustunde olan yesil bi giysi vardi
    dinlemek zorunda kalan zavalli: eeeeeeeee
    nerd: az once yanimizdan gecen kizin giysisi ona ne cok benziyodu degil mi?
    zavalli nerd: aaahhh ne vuruyosun ya!

  • metroda kulak misafiri olduğum iki yaşlı amcanın arasındaki şu konuşma;
    -benim bir arkadaşım var gazeteyi gözlüksüz okuyor.
    -gözlüksüz müü?
    -eveet.
    -vay bee...

    gülümseyerek dinledim çünkü gerçeklik budur, çok içten geldi bu muhabbet. bizim de böyle diyeceğimiz günler gelecek...