ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
şafak sezer vs cem yılmaz
-
versusun kendisi şafak sezerden daha komik.
sahibinden kiralık ev ilanlarına dadanan emlakçı
-
kiralık ev ilanıma koca koca renkli puntolarla "aracılar, komisyoncular, emlakçılar aramasın, kesinlikle cevap vermeyeceğim" yazmama rağmen bir haftada posta kutuma düşen 44 mesajın 23'ü bu yüzsüz, arsız, soyguncu, dolandırıcı, ahlaksız, lümpen, yavşak,... güruhtan gelmiş. isimler değişik ama tüm mesajlar tek şablondan çkmış gibi: "rapido bey, falanca muhitte emlak ofisiyiz, sizin eve haftasonu müşteri getireceğiz, sizden komisyon da almayacağız, iletişim no.su alabilir miyiz, saygılar" bir de şu modeller var "rapido bey, ofisimizi yeni kurduk, sadece portfoyümüzü artırmak için sizden komisyon almadan evinize müşteri bulmak isteriz. bir iletişim no.su alabilir miyiz?" ha bu arada bu kadar düzgün cümleler kurmuyorlar tabii ki, bu anlama gelecek birşeyler geveliyorlar.
"ulan efendi! ben mülk sahibi, satıcı olarak internet kullanıcısıyım, kiracı adayı da müşteri olarak internet kullanıcısı, sen de aracı olarak internet kullanıcısısın. oturduğun yerden internet üzerinden müşteri ile satıcıyı buluşturup havadan para kazanacağını sanıyorsan babayı alırsın.
not: emlakçı tayfasına çok acayip kılım. sizi gidi kan emiciler sizi
elit kesimin çocuklara koyduğu sikimsonik isimler
erkekler ağlamaz
-
bu fevkalâde dangozca lafın sebebi, göz yaşlarının kültürel tarihinde bir kopuş olan modernliğin kendini hiç bozmamak adına erkeklerin ağlamasını gizlemesidir. modernlik öncesinin kahramanları odysseus, aeneas, hatta beowulf hüngür hüngür ağlar, ağıt yakarlar. çünkü erkeğin ağlaması da modernliğin öncesinde samimiyet ve duyarlılık anlamına geliyordu. hatta çoğu kahramanlık öyküsünde göz yaşları döken bir kral (misal charlemagne), ağlayan halk ve ilk başlarda yıkılmaz gibi görünürken, hüznü tecrübe ettikten sonra ağıt yakan ve göz yaşları döken bir kahraman bulunur (kahramanın dönüşümü.) hatta beowulf, hikayenin başında kral hrothgar'a "yas tutmaktan hep daha iyidir / sevdiklerinin intikâmını almak, " derken, hikayenin sonunda acı ve kayıplara karşı duyarlı hale gelir. beowulf'ün ölümünde yanı başında olan yeni kahraman wiglaf, arkadaşlarıyla beowulf'un ölü bedenini yakmak için getirdiklerinde hep birlikte ağlarlar ve şair de bunu takdir eder örneğin. yani ağlama eylemi özel değil, kamusaldır da neredeyse hep, saklanmaz bile. beowulf ve odysseus'u tinerle bayıltıp da kastamonu'da uyandırsanız, teknolojiden çok insan huylarına hayret edebilirlerdi. amerikan bayrağı yakarken dumandan ölen pakistanlıların olduğu, yani pisi pisine ölmenin hayli mümkün olduğu şu devirde ağlamayıp da ne yapacaksınız?.
taksim'de taksicilerin zıplatılması
-
otelde müsterim var, onu alacagim diyor. bunu söylemek yirmi saniye elleri titredikten sonra aklina geliyor. polis arabasini baglarken calistigi taksi duragini arayip "beni polis durdurdu. falanca otele yeni taksi gönderin" demek aklina gelmiyor. nereden baksan saygisizlik, nereden baksan düsük zeka.
taksiyi yol kenarindan durdurmaya calisan müsteriyi cani istemedigi icin almadi. adamlar taksicilik degil rakipsiz tekel olarak "vip tasimaciligi" yapmak istiyorlar. aracin her tarafina "lüks taksi" yazmis olmalari bile "normal müsteri almayiz" sinyali veriyor. bir insanin "ben polisleri kandiririm" demeden önce kendi zekasini tartmasi sart.*
serenay sarıkaya'lı akbank reklamı
-
bu reklam filmi için serenay sarıkaya’ya yedi milyon türk lirası ödenmiş.
peki bu bankanın çalışma sistemi veya sunduğu avantajlarla ilgili herhangi bir şey öğrenebiliyor muyuz reklamdan? hayır.
bize bankamızı akbank’la değiştirme isteği uyandıracak herhangi bir done elde edebiliyor muyuz? hayır.
bence akbank, beyaz bir arka fona siyah büyük harflerle “akbank, bu reklamda ünlü bir yüze sadece kulağı irrite etmeyen güzellikte bir şarkı söyletip yedi milyon tl ödemek yerine; yangın afetzedesi okul çağındaki kızlarımıza yedi milyonluk destek bursu sağladı dese, en azından benim akbank’a sempati duymak için bir sebebim olurdu.
neptün soyer'in tunç soyer'le 14 yaşında evlenmesi
-
vay arkadaş neptün soyer üniversiteyi 14 yaşında bitirdi demek ki:)
peşin edit: paralı troller yalan haberi yaymadan ben gerçeği paylaşayım. neptün soyer üniversite son sınıftayken tunç soyer 'in ailesi tarafından isteniyor. neptün soyer' in babası "üniversite bitince düğün yapabilirsiniz" diyor ve bu şartla üniversite son sınıfta kendilerini nişanlıyor(2 dersi mi ne kalmış) . şayet neptün soyer 14 yaşında üniversite bitiren bir dahi değilse haber yalan. ek olarak 1988'de evlenmişler(1990 değilmiş)
edit2: çomarlar msj atıyor haberi buraya ekliyorum
röportaj videosu
geç saatlere kadar uyumayanların ortak noktaları
-
- ya geçmişinden yarası vardır;
- ya geleceğinden endişesi!
celal şengör'ün savcılığa verdiği bilimsel savunma
-
bundan uzun yıllar sonra, din kitapları çoktan fantastik edebiyat raflarına düştüğünde, insanlık bu tip yaşanmış olaylar hakkında ne düşünecek çok merak ediyorum.
2022 yılında bir insanı, masallara masal dediği için suçlu ilan etmeye çalışıyorlar.
inanılmaz bir ilkellik.
edit: bu tarz hukuk katliamlarına karşı yazdığım, türkiye’de başarılı bir hukuk kariyerine giden yolu anlatmaya çalıştığım şu entry’mi buraya koyuyorum #140184788
yüzme bilmeden gemiye binmek
-
uçma bilmeden uçağa binmekle aynı şeydir.