hesabın var mı? giriş yap

  • sabahın 6’sında uyanmış ve zombiye dönüşmeye ramak kalmış bünyenin 3 gün üst üste giyilmiş pantolonu koklayıp 1 gün daha giderinin olduğuna karar verdikten sonra yüzünü bile yıkamadan çıkıp metrobüs duraklarının yanındaki seyyar poğaçacılardan birinde (bkz: merhaba poğaçacı) kendisinin kahvaltı addettiği fakat aslında sadece beyninin ona sigara altlığı yapması için gönderdiği güçlü sinyallere yenik düşmesinden mütevellit 2-5 tane arası poğaçanın mideye işkence niyetine duhul edilmesi ve akabinde tek nefeste çektiği 200ml şeftalili meyve suyunun bünyede yarattığı anlık enerjiyle güne mutlu başlandığı istanbul’un çoğu beyaz-mavi yakasının her gün yaptığı survival instinct.

    not: bilerek nokta, virgül koymadım ve tek nefeste okunmasını istedim. lütfen ilkokuldaki türkçe hocamın mezarındaki ana babasına kadar sövmeyin dostlar. *

    edit: imla

    debe editi: valla bu kadar etkileşim alacağını düşünmedim ama sanırsam herkesin belli bir dönemine hitap etti bu entry. sağol sözlük :)

  • en sevdiğim filmlerden. o distopik atmosfer, ruhuna işleyen gizemli vangelis müzikleri, teknolojinin tavan yaptığı ama insanlıgın diplere indiği, insan olmanın ne demek olduğunun sorgulandığı, ironinin dibine bak ki ürettigin yapay zekanın kurduğun teknolojik yapay imparatorluğa karşı gelip sana insanlığı sorgulattığı ve öğrettiği dehşet ve ürpertici film. keşke hafızamdan silip tekrar tekrar izlesem.
    10/10

  • koreli dayı bu bölüm mahsun kırmızıgül'e selam falan değil bayağı çakmıştır..

    -kızım bir film izlemiş çok duygulanmış, aldı beni huzur evinden buraya getirdi. orada her şey ayağıma geliyordu, burada her haltı ben yapıyorum..

  • lisedeyken edebiyat hocası "17 yaşında herkes şiir yazar 30'unda da yazan gerçek şairdir" derdi.
    onu hatırladım. sanırım tam tanım şu oluyor:
    gerçek metalci.

  • gidersin, adamı bir temiz döversin sonra adli makamlara bildirirsin.

    savunulacak hiçbir yönü olmayan bir bir olaydır. gerçekleştirenler ağır ruh hastasıdır.

  • çocukluk dönemlerinde aşırı derecede ihmal edilmiş olmaları, ebeveynleri tarafından sürekli eleştirilmeleri vb.

    çünkü mutluluk çocuklukta öğrenilen bir şeydir.