ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türkiye'de 197 bin kişinin korona olacağı iddiası
-
eger 197 binde kalacaksak bence basarili olmus oluruz
volkswagen golf
-
kapısı tok, kendisi aç bir araba.
9 liraya bim'den üç kişi paşalar gibi doymak
-
ekmekle pilicin aynı fiyat olması dehşet verici. şaşkınlık anlamında değil ciddi manada dehşet verici
öğrenciyiz 2 lahmacun fazla yollar mısınız
-
öğrencilik kisvesi altında yapılan demagoji örneği.
kim bilir paketi getiren kurye de belki öğrencidir.
yeni bir gezegen kurarken dikkat edilecek hususlar
-
güneşle arasındaki uzaklık. çünkü 1 cm bile oynarsa ya yanarız ya da donarız mazallah.
(bkz: din kültürü ve ahlak bilgisi)
türk usulü çocuk yetiştirme teknikleri
-
dengesiz davranın. bi "eşşek kadarsın bunu akıl edemiyo musun" diyin bi "el kadar sıpa bana laf öğretiyo".
kardeşler arasında ayrım yapın. köfteyi diğerine ayırın misal. ve kız olanı erkeğin ayak işçisi yapın. erkek hep çocuk, beceremez olsun. kız da "koskoca kızsın öyle oturma!".
gereksiz panikleriniz olsun. okuldan yarım saat geç gelirse karakola başvurun.
onun önceliklerini önemsemeyin. evde koltuk yokken/ fabrikada makina yokken 23 nisan kostümü de ne allaşkına?
babasını/ annesini ona kötüleyin. e insan çocuğuyla da dertleşemeyecekse artık...
eşinizi karşınıza alıp onun yanında kana kana kavga edin. hayatla yüzleşsin.
yaptığı yaratıcı çalışmaları, ödevleri ucuzlaştırın. onu bıraksın da matematik çalışsın sıpa!
en önemli madde; sizin önceliklerinizi yaşamasında diretin. siz oku! dediğinizde okusun. çalış! dediğinizde çalışsın. evlen diyin evlensin. evlenmesi gerekirken hala okuması şüphesiz ki bize aykırıdır.
istanbul'da yaşamak
-
bu sehri terkedemeyisin asil nedeni "ihtimaller hastaligi" dir.
6 aydir denize inmemissinizdir ama denizin orda oldugunu bilmek, "gidebilme ihtimali"ne baglanirsiniz.
evci bi insansinizdir, ama gece hayati, bar vs gibi ortamlarin varligini bilme ve istegidiniz zaman "ulasabilme ihtimaline" baglanirsiniz.
butun konserler, muzeler, tiyatrolar etkinlikler ordadir ama gitme sikliginiz senede bire donusmustur bile hayat temponuzdan, fakat nasi olsa elinizin altindadir dimi "istediginiz zaman kacabilme" ihtimaline baglanirsiniz.
iste bu sehirde kaldikca nufuz eder bu hastalik, gittikce kronikleserek.
ihtimaller hastaligi.
we were on a break
-
ross haksizdir.
en guzel cevabi da chandler vermistir ross'un break'ten saatler sonra gidip baskasiyla yatmasiyla ilgili:
"bullets have left guns slower!"
bob ross
-
birgün dedi ki, '' bir sincabım var. çok severim sincapları. arka bahçemden ormana gönderdim. umarım aile kurup, gelip bana gösterir.'' o günden sonra naifliğine mi sevinsem, sincaba yeni ev kurmuş oğlan çocuğu muamelesi yapmasına mı şaşırsam bilemedim. ne zaman sincap görsem aklıma gelir, zaten hiç de görmüyorum ama görsem aklıma gelir.
dünyanın; onca hırsızın, zalimin, hatta ruhsuzun yanı sıra, ait olduğu doğaya salıverdiği bir sincabın akibetini merak etmiş böyle insanları da kucaklamış olması umut verici. umarım resimlerindeki gibi, mutlu ağaçlarla dolu bir yere gitmiştir. umarım o sincap çoluk çocuğa karışmıştır. erken ölmem ama umarım babamın da öldüğünü görmem ve umarım unutulur notalar da benden sonra o güzel şarkıları söylemezler.
erkeklerin %96.5'i aynı anda üç kızı idare ediyor
-
(bkz: ay hadi inşallah)
starbucks'ta takma isim kullanmak
-
bazen geyik olsun diye yapılandır ama geri tepebilir.
sturbucks'da kuzenimle ismi alan çalışan arasında:
- isminizi alabilir miyim?
- hattori hanzo diyelim?
- sadece hanzo desek?
kaan tangöze
-
"şimdi çıkmış geçenlerde birisi, elinde de gitar, biliyorsunuz bunlar gitar çalar, bağlama nedir bilmezler, ağzında da mızıka, diyor ki senin savcın varsa benim de bilmemnem var. ya sen kimsin ya. sen kimsin. bi de bana diktatör diyorlar, ben diktatör olsam sen cıkıp orada o lafları edebilir misin." putin.