hesabın var mı? giriş yap

  • 15 temmuz darbe surecinde önemli bir katkısı olan evlilik programlarının, hükümetin ohal kapsamındaki yetkilerinden biri olan khk ile yasaklanmasıdır. çıkan bu khk, fetönün ohal' de aldığı en büyük darbedir.

  • koca titanicte kaç kız varsa hepsine

    “kuzum :) rabbim insallah sana da nasip eder :) hic ummadigin zamanda oluyor :) inan bana :)”

    diye anlatıp durur ve hepsini buz dağına çarpmadan önce bayıltırdı.

  • kendi deneyimimden dolayı yazdığım bir entry (bkz: #49889020) yüzünden almadığım hakaret dolu mesaj, altına girilmeyen entry bıraktırmayan araba. lanet olsun, nasıl insanlarsınız siz? ulan ben haram yemedim, 2 yıl haftanın her günü geceleri 4 saat uykuyla durdum, bir gün tatil yapmadım, işlerimi yoluna koyayım diye uğraştım, didindim, hakkımla kazandım aldım. biriktirdiğim parayı kumarla çoğaltmadım, kredi çektim, riske girdim, inşaat yaptım, sonra onu da bıraktım. size girip çıkan ne arkadaş? ben mi elinizden aldım lanet olasıca hayatınızı? "naber kızlar zenginim" diyormuşum, gavatmışım falan. nedir olum sizin derdiniz?

    dünyanın en iyi arabası değildir, dünyanın en pahalı arabası değildir, almanya'da 2 yaşındakilerine çok rahat her türlü insanın binebileceği, taksi olarak da oldukça bol bulunan bir arabadır. ego tatmininizi benim üzerimden yapmayın. otoritenin elinizden aldığı hayatı ben elinizden almışım gibi davranmayın. sikmişim arabasını ulan, bundan 6 sene önce sürekli yağ yakan tempra'ya biniyordum, bir gün de yolda mercedes görünce sövmedim. tutup da 18 yaşımda babama yaslanıp coupe, cabrio araba almadım. üniversiteden beri görüştüğüm kız arkadaşımla tanıştığımda da cebimde fazladan ayıracağım 5 kuruş para yoktu. nasıl insanlarsınız olum siz, neyin derdindesiniz?

  • tweet'in altına yazılan şu yorum duygulara tercüman olmuştur!

    "muhtemelen sadece 1 caminin acilmasini mekkenin fethi sanacak kadar aptal olmadiklari ve corona kapmak istemedikleri icin evdeler"

  • geçen sene, mayıs ayı. bir otelde müdürlük yapıyorum. yaz sezonu için personel takviyesine ihtiyacımız oldu.
    kariyer.net'e falan ilan verdik.

    " ön büroda çalıştırılmak üzere; en az lise mezunu, iyi derecede ingilizce bilen, sezonluk elemanlar alınacaktır.
    tekirdağ şarköy x otel "

    cv'leri bizzat değerlendirip, 2 kişiyi görüşmeye çağırdım.
    bu görüşmelerin ilki. 25 yaşlarında, turizm otelcilik mezunu, diksiyonu düzgün ve tecrübeli bir arkadaş. ismi fırat.

    patronumuz, fırat ve ben ofisteyiz.
    çalışma saatleri ve iş yoğunluğu hakkında bilgilendirme yaptık, fırat'ın referanslarını ve geçmiş iş tecrübelerini değerlendirdik ve görüşmenin bizim için en önemli kısmına geçtik.

    -let's continue in english.

    +i dont want to speak better english than my director and annoy you. as you wish, we can give up.

    ( yani diyor ki; bence bu kısma hiç geçmeyelim. eğer ingilizce konusunda benimle sidik yarıştırmaya kalkarsanız, sizi kızdırabilirim. iyi düşünün.)

    -ehehe okey. ( korktum lan, bildiğin korktum. patronumun gözünden düşmekten, iş görüşmesine gelen bir çocuk tarafından rezil edilmekten korktum. çaresiz sustum.)

    fırat'ı işe aldık.

    1 hafta sonra; büyük çoğunluğu belçikalı, bir kısmı ise ingilizlerden oluşan bir turist grubu geldi.
    fırat'ı ara ki bulasın!!

    ya tuvalete girmesi gerekiyor, ya da ailevi bir telefon görüşmesi yapması lazım.
    turistler lobideyken, fırat'ı bulmak imkansız.
    kopuk uçurtma..

    - fırat bir sıkıntın mı var?

    + yok müdürüm herşey yolunda.

    - ingilizce bildiğine emin misin?

    + i dont want to speak better english than my director and annoy you. as you wish, we can give up.

    - hiç bilmiyorsun di mi lan?

    +we can give up.

    adam tek kelime ingilizce bilmiyor lan, tek kelime..
    iş görüşmesine gelirken, bir cümle ezberlemiş gelmiş.
    yalnız zekasına hayran kalmamak mümkün değil. işe yaradı mı? yaradı..

    savunması da komik..

    -ne bileyim müdürüm. şarköy'de turist ne gezer diye düşündüm ben.

  • içme şu zıkkımı diyor her daim validem

    bir gün fakirim yine, dedim anne babamdan bi dal sigara çalsana bana
    dur burada var dedi bir tane al bun, otur dedi bi de çay vereyim sana
    tabi ben şaşırdım validem bana sigara veriyor ve üstüne çay getiriyor
    yine arada evlenmiyormusun diye laf sokmayı da ihmal etmedi

    sigaranın içine patlayan kibritlerden koymuş , ilk dumanı aldım ikinciyi çekerkene sigaranın ucu papatya gibi açıldı,
    ben renk atmış vaziyette beklerken , valide kahkahayı patlattı, aldı sigarı elimden çayı da çekti önümden şimdi sittir git dedi sigara migara yok sana, güzel şakaydı halen validemden sigara isterken özenle takip ediyorum durumu